Retoriğin, ikna için kullandığı araçlar
ABONE OL

Mantıktan bilim ve felsefeye, dini ilimlerden edebiyat ve tarihe, gündelik hayattan siyasal ve toplumsal sunumlara kadar birçok disiplin ve alanda görüş sahiplerinin savlarını muhataplarına iletirken ya da rakiplerini çürütürken başvurdukları sanat biçimine retorik deniyor. Gündelik konuşmalarımızda genelde hitabet sanatı ile özdeşleştirdiğimiz retoriğin esasen tüm dil içi ve dışı yollarla iletişim kurarak muhatabı belirli bir görüşe ikna etme usullerinin bir bilgisi olduğunu vurgulayabiliriz.  Organon adlı eseriyle klasik mantığın kurucusu kabul edilen Aristoteles, Organon’u tamamlayan Retorik ile de bu sanat-bilimin kurucusu görülür. Fakat Aristoteles formel nitelikte açıkladığı mantık ile retorik arasında doğrudan bir ilişki kurmaz. Bunun yerine retorikte “logos”un tuttuğu yer, önem ve değerden bahsederek retorik sanatını elden geldiğince biçimselleştirme yoluna gider.

Antik çağda retorik sanatının ortaya çıkışında politik, adli ve sosyal olayların etkisi belirgindir. Aristoteles’ten önce siyasi arenalarda ve mahkemelerde insanları etkilemek, belirli bazı düşüncelere yönlendirmek maksadıyla kullanılan bu sanatı Aristoteles’in, hocası Platon’un eleştirilerine rağmen mantığın temel konuları arasına dahil ederek bir kıyas sanatına çevirdiğini ifade edebiliriz.

Görsel ve dilsel bakımdan bir imajlar çağı kabul edilen modern zamanlarda da retorik dilsel şeklinin yanı sıra görsel yapısıyla da kullanılır. Bu sebeple klasik mantığa yaslanarak retoriği sözlü/yazılı metinlerde kullanılan dilsel, sözün olmadığı her türlü metinde geçerli dil-dışı retorik olarak düşünmek mümkündür. Retoriğin kullandığı kanıtlama/ikna etme/ inandırma yol ve biçimleri, konuşan kişinin güvenirliliğini gözeten ethos, duygulara seslenen pathos ile mantığa seslenen logos olarak üç temel forma indirgenebilir. Bu açıdan muhatabını ikna eden ya da ikna etmeye çalışan sözlü-yazılı metin, resim, reklam, jest, mimik, giyim kuşam vb. retoriğe dahildir.

Kıyasın kısaltılmış hali

Ancak yine de muhatabı ikna etmede konuşan kişinin saygın, güvenilir, sevilir bir kişi olmasından kaynaklanan ethos ve konuşan kişinin konuşmasıyla muhatabını belli bir duygusal duruma taşımasını amaçlayan pathos kadar ve hatta onlardan daha fazla bir biçimde logos boyutunun inandırma ve ikna etmede daha etkin ve geçerli bir yol olduğu belirtilmelidir. Doğrudan muhatabı geçerliliğine ikna etmeye çalıştığımız görüşü dile getirirken başvurduğumuz argümantasyon zinciri ve örneklerin tamamını logos boyutu içinde değerlendirebiliriz. Retoriğin logos boyutunda kullandığı kıyasa Aristoteles örtük tasım demektedir. Mantık kitaplarında genelde kıyasın bir çeşidi olarak görülen “örtük tasım” (entimem) Aristoteles için kıyasın bizatihi kendisidir. Örtük tasım, bir yerde kıyasın kısaltılmış hali olarak görülebilir.

Gerek gündelik hayatta gerek siyasi ve toplumsal konularda gerekse iletişimsel her türlü mecrada günümüzde de sık sık geçerlilik kazandırılmaya çalışılan hemen bütün söylemlerde retoriğin bütün bu unsurlarını gözlemleriz. Retoriği kuvvetli olanların görüşlerini kabule şayan bulur, retoriği yetersizlerin görüşlerini ise pek kaale almayız. Aristoteles’ten günümüze retorik sanatının insanları belirli görüşlere nasıl ikna edebildiği, bu ikna için ne tür alet ve araçlara başvurduğu sorusuna ilişkin doyurucu bir cevap veriyor Coşkun Baba’nın kitabı. Dil içi ya da dışı her türlü iknaya yönelik unsurun belli fikir, görüş ve duyguların kabulündeki etkileri göstermeye çalışıyor. Ele aldığı konu bakımından son derece ilgi çekici olan kitabın bunun tersine bilimsel bakımdan kuru ve okunurluluğunun düşük düzeyde kaldığını da belirtmeliyiz.

Irak Cephesi’nde yaşananlar
 
Tarih yazımlarının kuru diline nazaran hatırat kitapları yaşanan olaylara içeriden şahit olmamızı sağlar. Birinci Büyük Savaş’ta Irak cephesinde topçu onbaşı olarak görev yapan Hüseyin Nuri’nin hatıratı, dönemin savaş şartlarını sıradan bir askerin nasıl yaşayıp gördüğünü kavramak bakımından birçok önemli bilgi içeren bir hatırat. 1914’ten 1922’ye Türk milletinin en zorlu altı yılını asker olarak yaşamış biri Hüseyin Nuri. Büyük savaşın ardından Kurtuluş Savaşı’na da katılıyor, memleketi Bursa’yı düşmana karşı savunuyor. Hatıratında, bizi Birinci Büyük Savaş’ta, Irak cephesinde ve Kurtuluş savaşında yaşanan olaylara şahit kılıyor, bütün bu olaylardaki akla hayale sığmaz birçok ayrıntıyı açıksözlülükle anlatıyor. Irak Cephesi Hatıraları, Hüseyin Nuri Seyhan, Ketebe, 2018
 
Düşünür radyoda konuşursa
 
İki büyük savaş arasında edebiyat ve felsefeye dayalı gelişen düşüncenin en ayrıksı isimlerinden biri sayılabilir Walter Benjamin. İsmi Frankfurt Okulu ile birlikte anılsa da Benjamin’in ilgi alanları ve düşünceleri bu okulun temel anlayışının ötelerine ulaşır. Onun, 1929-1933 yılları arasında Frankfurt ve Berlin radyolarında çocuklara yönelik yaptığı programlarda sunduğu metinlerin önemli bir kısmını içeriyor kitap. Eşitlikçi bir pedagoji anlayışıyla kaleme alınmış çok sayıda deneme, öykü ve radyo oyununun yanı sıra Walter Benjamin’in yetişkinler için yaptığı programlarda sunduğu çeşitli edebiyat eleştirisi metinleri ve radyo hakkında yazdığı kimi yazılar da derlemede yer alıyor. Radyo Benjamin, Walter Benjamin, Metis, 2018

@uzakkoku