Roger Garaudy’nin iftiracýlarýna cevabý
ABONE OL

Roger Garaudy / Yazar

1996 yýlý baþlarýnda Ýsrail, Mitler ve Terör kitabýmýn yayýmlanmasýndan sonra Mart ayýnýn 19’unda hakkýmda bir yýl hapis cezasý istenen bir iddianame düzenlendi. Ben o kitabýmda Filistinlilerin topraklarýnýn ellerinden alýnmasýný, yurtlarýndan, yuvalarýndan edilmelerini ve onlara uygulanan acýmasýz baskýyý, hiçbir þeyin; ne Musevî kutsal metinlerinin, ne Hitler’in Yahudilere yaptýðý zulümlerin mazur gösterebileceðini belirttim. Ayrýca Ýsrail devlet politikasýnýn temelini teþkil eden Arap devletlerinin tümünü bölüp parçalayarak küçük devletçikler haline getirmenin, Kitab-ý Mukaddes metinleri ve Hitler zulmüyle hiçbir þekilde meþru gösterilemeyeceðini delilleriyle gözler önüne koydum. Ýsrail’in bütün Arap ülkelerini bölüp parçalama planý, Kivunim adlý siyonist dergide açýk seçik yayýmlanmýþtýr. Ben bu plana hem Ýsrail, Mitler ve Terör hem Ýbranice metniyle birlikte Ýlâhî Mesajlar Topraðý Filistin hem de Ýsrail Sorunu kitaplarýmda dikkat çektim ve o planý çok aðýr biçimde eleþtirdim.

Aldýðým o iddianamenin ardýndan birkaç gün geçmemiþti ki bana Suudi Arabistan’ýn resmî yayýn organlarý El-Mecelle dergisi ve Ukaz gazetesi ile Körfez ülkelerinin diðer gazetelerini getirdiler. Hepsinde de birçok resmim vardý. Ýlkin sâfiyâne bir duyguyla bu yayýn organlarýnýn beni savunmak için yazýlmýþ makale ve haberlerle dolu olduðunu sandým. Yanýlmýþým. Meðer hepsinin de sayfalarý benim haysiyet ve itibarýma leke sürmeye çalýþan yalan haber ve iftiralarla doluymuþ.

Siyonistlerle iþbirliði

Bana atýlan bu çamurlarýn bir tek anlamý vardý: Siyonistlerin safýnda yer almak! Hepsi de siyonistlerin safýnda yer almýþtý! Aleyhimdeki bu kampanya, o yayýn organlarýný finanse eden Suudi Arabistan yöneticileri ile siyonistlerin ortak operasyonuydu! Onlarý eþ zamanlý olarak harekete geçiren de CIA’in Amerikalý yöneticileriydi!  

Siyonistlerin bana niçin diþ bilediklerini söylememe hacet yok, çünkü aleyhlerinde yazdýðým kitaplar ortada. Suudi yöneticilere gelince, onlarý Ýslâm’a ve dünya barýþýna ihanet eden kimseler olarak ilan ettiðim için hiç affetmiyorlar beni. Onlarý ihanet içinde olmakla itham ettim, çünkü Suudiler, “Kutsal Yerlerin –Mekke ve Medine’nin– Koruyucularý” olduklarýný iddia ettikleri ülkeye devasa bir Amerikan ordusunu davet ettiler. Ve Amerika’nýn petrol üreten diðer Müslüman ülkelere Amerika’nýn kolayca saldýrmasýna imkân veren çok kapsamlý ve güçlü bir Amerikan üssünün kendi topraklarýnda kurulmasýna izin verdiler.

Aslýnda bu durum Irak’ýn yýkýlýp mahvediliþiyle baþladý. Irak daha önce, 1962’de Ýngilizlerin müdahale tehdidine boyun eðmemiþti. Çünkü General Kasým, ülkesi Irak’tan Batýlý petrol korsanlarýný kovma yürekliliðini gösterebilmiþti. Onun bu millî tavrýna karþýlýk, bütün tarih boyunca Basra vilayetinin parçasý olan bir petrol bölgesi Irak’ýn elinden zorla koparýlýp alýndý! Böylece Ýngilizler, Amerikalýlar ve onlarýn iþbirlikçisi Batýlý ülkeler, Kuveyt diye bir memleket icat ederek petrol fiyatlarýný kontrol edebilir hale geldiler. Evet, o Kuveyt sadece kâðýt üzerindeki bir “millet”ten ibarettir ve Ýngiliz-Amerikan dayatmasýyla Birleþmiþ Milletler’e üye olarak kabul ettirilmiþtir.

Gerçekte Kuveyt, asýl sahipleri Amerika’da olan, yozlaþmýþ emirlerin suç ortaðý olduðu bir petrol þirketidir. Zaten Irak’ýn tahrip edilip çökertilmesinin ardýndan o yozlaþmýþ emirlerin ilk marifeti, Filistinlileri ve Amerikalýlar tarafýndan Irak halkýnýn kaný pahasýna kabul ettirilen rejime muhalif olabilecek herkesi Kuveyt’ten kovmak olmuþtur!

Irak’a karþý yapýlan “milletlerarasý” operasyon þeklindeki o neokolonyalist (yeni sömürgeci) saldýrýyý Arap yöneticilerin, üstelik bu iþin maddi tarafýný da karþýlayarak, gözlerden gizlemeleri affedilmez bir cinayetti.  

Daha da beteri oldu: Kral Fahd Ýslâm’ý, Ýslâm’ýn en amansýz düþmanlarý olan Amerikalý ve Batýlý sömürgecilerin siyasetine uþaklýk ettirmek suretiyle dinimize zarar vermekte hiç tereddüt etmedi! Çünkü Kral Fahd, o Irak operasyonuna Ýslâm adýna fetva verdirmek için bir “ulema” heyeti toplattý! Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri baþta olmak üzere çeþitli ülkelerden gelip o toplantýya katýlan köle ruhlu “âlimler”, bütün dünya petrollerini kontrolü altýnda tutmayý hedefleyen bu Amerikan politikasýný kutsadýlar!

Ben iþte bu siyasi fahiþeliði daha o zaman yazýp çizerek alenen kýnamýþtým.

Þimdi tam da, Ýsrail, Mitler ve Terör kitabýma açýlan dava yüzünden siyonizmle hesaplaþmakta olduðum þu sýrada devletlerinin kölesi olan o ulema (âlimler), beni kötü bir Müslüman olarak takdim ederek benden intikam almaya çalýþýyor!

Hayâsýzca iftira

Ýktidarlarýn kulu kölesi o âlimler, beni Hz. Ebu Hanife ve Hz. Þâfiî aleyhinde “þüphe tohumlarý” ekmekle suçlayarak hayâsýzca iftira atýyorlar. Hâlbuki ben bu iki hukuk dehasýný bütün kitap ve makalelerimde daima örnek þahsiyetler olarak takdim ettim. Çünkü onlar “Þeriat”ýn ebedî prensiplerinden hareketle, Kur’ân’ýn (bütün peygamberleri aracýlýðýyla Allah’ýn dünyaya verdiði mesaj olan: “Mülkün tek sahibi Allah’týr, emir ve yasaklarý koyan sadece Allah’týr ve her þeyi bilen yalnýzca Allah’týr” þeklindeki) tarifine uygun olarak kendi ülkelerinin ve dönemlerinin ihtiyaçlarýna cevap veren bir “fýkýh” meydana getirmesini bilmiþlerdir. Böylece onlar bize, deðiþmez ve temel “Þeriat”tan hareketle bir 20. yüzyýl “fýkhýný” ortaya koymamýz için Kur’ân’ýn bizi sürekli olarak çaðýrdýðý o “düþünme”nin, o “tefekkür”ün, o “akletme”nin gerçek örneðini vermiþlerdir.

Oysa beni eleþtiren, iftira atanlar 10. yüzyýlýn bir “fýkh”ýný 20. yüzyýla empoze ederek Ýslâm’ý fosilleþtirmek istiyorlar. Ayrýca beni “Sünnet”i reddetmekle suçluyorlar ki bu iftiraya cevap vermeme gerek yok. Kitaplarým ortada!

Ben o ulemanýn siyaset uðruna kullandýklarý baþka yalanlarýna da þiddetle karþý çýkmýþtým:

Hani, Mýsýr Cumhurbaþkaný Enver Sedat, Arap birliðini bozarak siyonist Ýsrail “Knesset”ine (Büyük Millet Meclisi’ne), ardýndan da Ýsrail ile ayrý bir barýþ imzalamak için Amerika’ya, Camp David’e gittiði zaman, onun bu giriþimi bir “Ezher Üniversitesi fetvasý” ile kutsanmýþtý.

Hani, Batýlý eski sömürgeciler ve onlarýn elebaþýsý ABD, teröristlerin önde gideni olan Ýsrailli yöneticilerle iþbirliði ederek “terörizmle mücadele” için Mýsýr’ýn Þarm el-Þeyh þehrinde tantanalý bir devlet baþkanlarý toplantýsý düzenlemiþler ve hedef tahtasýna da öncelikle Ýran’ý, peþinden de Libya’yý koymuþlardý. Ayný Arap yöneticiler, liderleri durumundaki Suudilerle birlikte, Amerikan efendilerinin bu davetine icabet etmiþler ve ardýndan da (Müslüman liderlerden üçü dýþýnda) hepsi teker teker Tel-Aviv’e gidip Ýsrailli yöneticilerin önünde secdeye kapanmýþlardý.  

Ne yaptý o ulema?

Bana iftira atan ve beni suçlayan “ulema”, Þarm el-Þeyh’e karþý çýkýp bir itirazda bulundu mu, protesto etti mi? Hayýr!

Halil þehrinde camide namaz kýlan Müslümanlara Ýsraillilerin yaptýðý o terörist katliamdan sonra Filistinlilerle dayanýþma halinde olduklarýný göstermek için milletlerarasý bir toplantý yapma yoluna gittiler mi? Hayýr, suspus oldular!

Milyarlarca Suudi dolarýnýn Amerikan bankalarýna yatýrýlmasýný “ribâ” yasaðýnýn çiðnenmesi olarak görüp de hiç kýnadýklarý oldu mu? Ne gezer! Tam aksine, Ezher Üniversitesinin âlimleri bunu resmen kabul ettiler!

Yýllarca süren Amerikan ambargosu yüzünden Irak’ta her sene yüz bin çocuðun öldüðü o ürkütücü cinayete isyan ettiklerini ve kýnadýklarýný hiç duydunuz mu?

Dayatmacý politikalarýyla Üçüncü Dünya Ülkelerine her iki günde bir Hiroþima’ya bedel zarar veren Dünya Ticaret örgütü (eski adýyla GATT) ve Milletlerarasý Para Fonu (yani IMF) aleyhinde tek bir tane olsun fetvalarý var mý? Yok, çünkü o âlimlerin efendileri olan Amerikalýlar ve Suudiler bunu yapmalarýna asla müsaade etmezler!

O ulemanýn bir tek derdi vardýr: Garaudy aleyhinde iftiralar düzüp kara çalmak!

Benim tek cevabým, Ýslâm’a olan iman ve inancýmý hatýrlatýp, Ýslâm’ýn saygýnlýðýna zarar veren siyasi yöneticilere meydan okuyarak, Ýslâm tarihini özetlediðim Ýslâm Dünyasýnýn Yükseliþleri ve Çöküþleri kitabýmdýr!

Dinimize verdikleri zararlarla adeta Ýslâm’ýn mezar kazýcýlarý durumuna düþen o ulema, þöyle bir þeye bile cüret ediyor: Kimlerin kendileri gibi sahih Müslüman, kimlerin de sapkýn Müslüman olduðuna karar vermek için bir “Heyet” oluþturulmasýný arzuluyorlar. Böylece Dünya Ýslâm Birliði, Engizisyon Mahkemesine dönüþsün de týpký Roma’daki Papalýk gibi, kendilerinin (yani ulemanýn) ihanetlerini ortaya döken kimseleri aforoz etsin istiyorlar.

Hizmetlerinde bu türden “din adamlarý” bulunduran böylesi liderler tarafýndan yönetilen Arap ülkeleri, olsa olsa ancak Ýslâm’ýn mezar kazýcýlarý olurlar!

Ýslâm gerçek büyüklüðüne ve dünya çapýnda yeniden göz kamaþtýrýcý bir þekilde parlamasýna; ancak Müslüman halklar o liderleri ve onlarýn koruyucusu olan Amerikalýlarý ülkelerinden kovduklarý ve kovulan Amerikalýlar o beþ para etmez liderleriyle iþbirlikçi ulemayý bavullarýna koyup götürdükleri zaman kavuþacaktýr.

Ýslâm þahlanmalýdýr!

Ýþte o zaman Ýslâm, Hicret’in birinci yüzyýlýndaki dinamizmine ve sürekli yenilenen gücüne tekrar kavuþacaktýr. Büyük âlim Gazzâlî’nin Dinî Ýlimlerin Diriliþi / Ýhyâ-i Ulûmi’d-Dîn kitabýnda ve Muhammed Ýkbal’in Ýslâm’da Dinî Düþüncenin Yeniden Ýnþasý eserinde bahsettikleri dinamizme ve güce… Saygý duyduðum üstatlardan Afgânî, Muhammed Abduh, Reþid Rýza, Hasan el-Bennâ, Ýbn Badis, Malik Bin Nebi ve benim ölesiye sadýk dostum Muhammed Ebu Suud’un özlemini çektikleri Ýslâm’ýn o yeniden parýldamasýna…

Ben bu saydýðým þahsiyetlerin mütevazý bir talebesi olarak, onlarýn gayretini hem Endülüs’te devam ettiriyorum (Ýspanya’da, bir zamanlar Batý Halifeliðinin baþþehri olan Kurtuba’da, Endülüs Ýslâm’ýnýn gerçek yüzünü Ýslâm düþmanlarýna göstermek için bir müze kurdum, her sene orayý 100 bin kiþi ziyaret ediyor), hem de iþledikleri cinayetleri gözler önüne sermek için siyonist “lobi”ye karþý Fransa, ABD ve bütün Batý ülkelerinde mücadele veriyorum.  

Bizi “kâinatý yaratan ve yaratýþýný sürdüren” Yüce Allah’a hakkýyla kul olmaya çaðýran Kur’ân’a sadýk Müslüman olma vazifemi ben iþte bu þekilde yerine getirdiðime inanýyorum.

Atalarýn ocaðýna sadýk kalmak, o ocaðýn küllerini saklayýp korumak deðil, tam aksine onun alevini bugünlere taþýmaktýr.

Çev: Cemal Aydýn