Bülent Tokgöz / Þair-Yazar
Ýlk keþfimiz. Tüm diðer keþiflerimiz onun sayesinde. Ýnsanýn hikâyesinde o kadar merkezî bir yeri var ki, bunu Türkçe aynasýnda seyretmek heyecan verici: Od; yakacaðý odun, yakýlan yer otað, merceðin yaktýðý yer odak, odun yakýldýðý yer ocak. Od merkezde, tüm diðerleri onun etrafýnda. Öteki dillerde de iz sürülse benzer baðlamlara varýlabilir.
Evrimcilerin piri Darwin, onun keþfini “Ýnsanlýk tarihinde konuþmadan sonraki en mühim keþif” olarak tanýmlamakta haksýz mý? Gerçi o insandan çok çok evvel de vardý. Bilimin ulaþabildiði ilk yangýn 420 milyon yýl önce gerçekleþmiþ. 345 milyon yýl öncesine ait kapsamlý orman yangýnlarýnýn varlýðý tespit edilebilmiþ. O dönemlerde oksijen seviyesinin bugünkünden yüksek olmasýndan ötürü yangýnlar daha sýcak ve sýklýklaymýþ. Dinozorlarýn dünyasýnda, henüz çiçekli bitkiler yeni yeni serpilirken, gezegenin dört bir yaný yangýnlarla kavruluyormuþ. 90 milyon yýl evvel çoðalmak için ateþe ihtiyaç duyan bazý çam aðaçlarý ve okaliptüslerin geliþtiði söyleniyor. 7 milyon yýl evvel Afrika savanalarýnýn oluþumu da ateþle iliþkilendiriliyor. Buna göre, ateþ olmasa savanalar çalýlýk ve ormana dönüþecekti… Belki de ilk tanýþma orada gerçekleþti.
Huþeng ve yýlan
Yýldýrým düþmesiyle ortaya çýkan muhteþem manzarayý seyrederken mi, volkanik bir patlamayý müteakiben mi, yoksa Ýran efsanesindeki Huþeng’in bir yýlanla karþýlaþtýðýnda attýðý taþýn baþka bir taþa çarpýp kývýlcým çýkarmasý rivayetindeki gibi kazara mý ilk tanýþmanýn gerçekleþtiði bir sýr olarak kalacak. Þu var ki, ateþin barýndýrdýðý tehlikeleri ve imkânlarý insandan baþka canlýlar da fark etmiþti.
Sözgelimi Avustralyalý Ateþ Þahini, orman yangýnlarýný gözetler ve alevlerden kaçan sürüngen ve omurgalýlarý avlar. Diðer yýrtýcýlar da kaçan ve yaralý hayvanlarý pusuya düþürmek için yangýnlardan yararlanýr. Ýnsanlar, diðer avcýlar gibi pusu kurarken yangýnda piþmiþ hayvanlarý yediklerinde ateþin nelere kadir olduðuna hayret ederek aydýnlandýlar muhtemelen.Gelgelelim, derhal maðaralarýna dönüp ellerine aldýklarý sopayý bir yerlere sürterek ateþ yakmayý baþardýklarýný düþünmek de elbette ki safdillik. Yemiþleri topladýklarý gibi ateþi de tabiattan aldýlar. Yanar hâldeki odunlarý ve közleri maðaralarýna götürüp üzerine kuru dallar taþýyarak ateþin sürekliliðini saðladýlar.
Spekülatif bir arazi
Ne zaman? Ýþte orasý muamma. Malûmdur ki, tarihte ne kadar geriye gidilirse kesinlikler o kadar azalýr. Ýþin içine “yaradýlýþ mý, evrim mi?” tartýþmasý da doðrudan müdahil olunca, neyin bilimsel, neyin ideolojik olduðunu ayýrt etmek daha bir güçleþir. Bilim kilisesi, tüm þubeleri ve ruhban sýnýfýyla evrimcidir. Evrim akidesine mugayir herhangi bir fikrin bilim çevrelerinde dolaþýma girebilmesi muhaldir. Þu var ki, evrimci olmayan çevrelerde de bu barikatý aþmak, insanýn kökeni ve ilk çaðlarýna dair hakikatlere ulaþmak gibi sistematik bir heves ve iradeden söz etmek pek mümkün deðil. Yaradýlýþçýlar, neredeyse ateþin bulunuþundan beri, sözü ve sahayý evrimcilere býrakmýþ durumdalar. Veriler de Darwincilere ait, yorumlar da. Hepimiz onlarýn yalancýlarýyýz.
Ýnsanýn ateþi kullanmasý ile ateþi kontrol altýna almasý arasýnda ayrým gözetmekle birlikte bilim, ikisi için de çok eski tarihler vermekte, çok büyük rakamlar telaffuz etmektedir. Yüz binlerce, hatta milyonlarca yýl. Tarihi o kadar eskiye çekme gayretiyle evrimci dünya görüþü arasýndaki mutabakat dikkatlerden kaçmamakta ve son derece spekülatif bir arazide dolaþýldýðý bazý bilim insanlarýnca da itiraf edilmektedir. Ateþ ve kül emarelerinin ne derece doðru yorumlandýðý, birbiriyle çeliþen görüþlere bakýldýðýnda sahiden de þüpheli.
70 bin yýl önce tüberküloz
Bilim, nesnel verilerden hareket ediyor gözükse de, tarihlendirmeleri temelde akýl yürütmeye dayanýyor. Buna göre en eski “insansý” fosiller Afrika’da bulundu, orasý sýcak ve kuru bir bölgeydi. Ýnsansýlarýn diðer kýta ve coðrafyalarda gözükmeye baþlamasý ancak ateþin bulunmuþ olmasýyla mümkün olabileceði için, insanýn evrimleþtiðine inanýlan milyonlarca yýl içinde ateþin kullanýmýný da çok eski tarihlere çekmeleri gerekiyor. Çünkü hele kuzey ülkelerinde ve kutup dairesinde ateþ kullanýmý olmaksýzýn, hele de uygun kýyafetleri bulunmazken, insansýlarýn koloniler kurmasý imkânsýzdý.
Bilimin ateþ kullanýmýný, günümüz insaný Homo Sapiens’ten önceye, ayakta duran manasýndaki Homo Erectus’a kadar çekmesindeki mantýksal zorunluluk bundandýr. Nitekim uzun müddet Pekin Adamý’nýn 500 bin yýl evvel ateþi kullanan ilk kiþi olduðunu iddia ettiler fakat 1988’de Güney Afrika’da Wonderwerk Maðarasý’nda 1 milyon, kimilerine göre ise 2 milyon yýl öncesine ait kullanýcýlara vasýl oldular. Bir maðaradaki yanmýþ kemik veya bitki kalýntýlarýnýn böylesi bir tarihlendirme için yeterli görülmesi fazlasýyla bonkörce.
M.Ö. 1.900.000 ile 200.000 arasýnda yaþadýðý söylenen Homo Erectus, günümüz insaný ebatlarýnda, taþtan alet yapabilen, iyi bir avcýydý ama beyni bizimkinin üçte biri kadardý. Darwinci bilimin çizdiði þemaya göre, Erectus baþtan beri ateþe aþinaydý; ama doðrusu deliller fazlasýyla spekülatif. 400 bin rakamý etrafýnda yoðunlaþan yorumlar ise kendisini doðrulamak için daha fazla delilden bahsediyor.
Ýsrail’de Kesem Maðarasý’nda et piþirildiðine dair izler bunlardan biri. Science dergisi, 2009’da 400 bin yýl öncesine ait ateþle sertleþtirilmiþ mýzraklar ve bunlarla avlanmýþ at iskeletleri bulunduðunu yazdý. Erectus’tan bayraðý alan bazý Neandertallerin maðaralarýnda ateþ izine rastlanmayýþý gerçeðini basitçe geçiþtirerek en az 400 bin yýldýr ateþin günlük hayatýmýzýn bir parçasý olduðuna kesin gözüyle bakýyorlar. 70 bin yýl önce tüberkülozun yayýlmasý, ateþin gündelik kullanýmýnýn kesin bir delili sayýlýyor.
Ekoloji hiyerarþisi
Yine de insanýn doðru düzgün ateþ yakma tekniklerini M.Ö. 7 bin yýlýna kadar öðrenemediði genel kabul görüyor. Çakmak taþýný pirite sürterek yahut ucu sivri bir sopayý baþka bir odun üstünde döndürerek kavlarý tutuþturmayý ilk nerede baþardýklarý bilinmese de çok eski deðil. Taþ Devri’nin yerleþim bölgelerindeki pirit taþlarý ve alev delgileri dönemin çakmaðý ve kibritiydi. Ýnsan, artýk yýldýrým düþmesini beklemek veya komþu kabileden medet ummak zorunda deðildi.
Ateþ yakma becerisine ermeden evvelki dönemlerde bile ateþin kullanýmýnýn devrimsel sonuçlarý oldu. Vahþi hayvanlardan koruma saðlamasý, ýþýðý, ýsýsý ve en önemlisi piþirme imkâný bahþetmesiyle tam bir dönüm noktasý. Aile ve kabile ölçeðindeki topluluklarýn yaktýklarý kamp ateþleri haþeratý ve yýrtýcýlarý uzakta tuttu. Mýzrak uçlarýný alevlere tutarak daha da sertleþtirmelerine olanak tanýdý; böylece iri hayvanlara karþý savunma ve saldýrýda avantaj kazandýrdý. Aðaç ve çalýlarý yakarak daha kolay avlanmalarýna, avý korkutmaya ve tuzaklara çekmeye, uçurumlara sürüklemeye de yaradý. Ekoloji hiyerarþisinde yukarý basamaklardaydý, daha az kaçmak zorundaydý artýk. Maðaralarda ve uykusunda düþmek korkusuyla irkildiði aðaç dallarýnda gecelemek zorunda deðildi. Daha uzun ve rahat uyuyabilir, daha dinç ve saðlýklý olabilirdi. Savanalara ve ovalara daha fazla sokulabilirdi, daha özgürdü þimdi. Iþýk sayesinde gündüzcül olmaktan kurtulmuþtu, zifiri gecelerde de avlanabilirdi. Gündüz iþlerini geceye de taþýyabilir, yazýn yapabildiklerini kýþýn da yapabilirdi. Ateþ, insanýn tabiatý fethetmesi ve farklý coðrafyalarý keþfetmesinin önünü açtý. Onun sayesinde kuzeye yayýlabildi ve buzul çaðýný atlatabildi.
Piþmiþ ve kurutulmuþ et
En önemlisi piþirmeyi mümkün kýldý. Sadece etleri deðil ham hâliyle zehirli olan bitki, kök ve tohumlarý da. Gýdalardaki parazit ve mikroplar yok oldu, yemekler daha lezzetli ve güvenli hâle geldi. Besinlerin kimyasý deðiþti, daha çabuk kalori saðladý, bu da insaný daha güçlü ve dayanýklý kýldý. Ýnsanýn ömrü uzadý, nüfus arttý. Piþmiþ ve kurutulmuþ et, daha uzun süre dayanabildiðinden, insanýn zor iklim ve beldelerde hayatta kalmasýna da yaradý.
Yaþlýlar daha uzun yaþadý, böylece çocuklarýn bakýmýný üstlenerek, gençlerin avlanmaya ve iþe daha fazla zaman ayýrmasýna yardýmcý oldular. Doðrusu piþirmenin bizatihi kendisi çok büyük bir zaman kazanýmýydý. Önceleri besinleri çiðnemek ve sindirmek saatlere mal olurken bu süre kat be kat kýsaldý. Artan vakit insanýn geliþimine çok þey kattý.
Çiðnemek mecburiyetinin azalmasý neticesinde nasýl ki 20’lik diþimiz körelmiþ bir organa dönüþtüyse diðer diþlerin ve uzun baðýrsaklarýn da kýsaldýðý söyleniyor. Öyle ki evrimciler, bununla da kalmayýp bu ilave kaloriler sayesinde insan beyninin de irileþtiði iddiasýndalar. Engels, bunlardan biriydi ve piþmiþ yiyeceklerden temin edilen enerji fazlalýðýnýn beyni büyütüp zekâyý artýrdýðýný yazdý. Bu mesele günümüze dek tartýþýldý fakat son araþtýrmalar iddialarý doðrulamak yerine yanlýþlayan bir seyir izledi.
Ataerkillik de onunla baþladý
Ýnsanýn sosyal bir varlýk oluþunda ateþin azýmsanamaz bir payý var. Onu harlý tutabilmek için daha fazla sayýda insanýn birlikteliði, dayanýþmasý gerekiyordu. Akraba veya komþu aileler arasýnda daha sýký iliþkileri zorunlu kýlýyor, dededen toruna, güçlüden güçsüze bir hiyerarþiyi dayatýyordu. Ataerkillik de onunla baþladý. Ocak baþýnda yemek piþirmek kadýna, avlanmak da erkeðe kaldý. Bu tabakalaþma, çaðlar boyunca sürecek cinsiyet normlarýný, rol ve statü farklýlaþmasýný beraberinde getirdi.
Sanat da ona çok þey borçlu. Sunduðu güvenli ortam sayesinde insanlar bir araya geliyor, onun yaný baþýndaki sohbetlerle dil ve edebiyatýn geliþmesinin önü açýlýyordu. Þiirin, masalýn, destanýn belki de ilk örneklerine orada tanýk olundu. Onun ýþýðýyla ve verdiði ilhamla maðara duvarlarýna ilk resimler çizildi.
Hem somut hem de soyut gizemli varlýðýyla insaný büyüledi. Rüzgârla beslenen ve onunla sönen doðasý insanoðluna mistik gözüktü. 2014’te açýklanan bir araþtýrmaya göre, ateþin çýkardýðý ses, kan basýncýný ciddi biçimde düþürmekteydi. Atalarýmýz onun çýtýrtýsýyla huzur bulurken manevi veçheleri belirginlik kazanmýþ olsa gerekti.
Pek çok ritüelin ateþle irtibatý, ezoterik öðretilerde halen daha onun önemli bir sembol oluþu anlaþýlmaz deðil. Ýran’ýn ateþgâhlarýndan Yunan’ýn Promete’sine, Kýzýlderililerden Pasifik adalarýna her kültürde onun kutsallýðýna dair þiir ve efsanelerin günümüze ulaþmasý da.
Sigaranýn atasý duman
Mamafih bu tesir her zaman müspet de olmadý. Ormanlarý küle çevirecek kudreti elinde hissetmesi insanýn kötücül yanlarýný pekiþtirdi. Ýklim deðiþikliði ta o zaman baþladý. Pek çok ölümcül hastalýk da. Kömürleþmiþ besinler kanser riskini artýrdý. Duman ciðerlerine hasar verip öksürttü, yakýn temas sebebiyle tüberküloz hýzla yayýldý ve en az 1 milyar insanýn ölümüne sebebiyet verdi. Sigara içme eðilimimiz dahi kadim zamanlarda soluduðumuz dumana intibakýmýzýn devamý.
Ateþle alâkalý her araþtýrma ve tefekkür, bereketli geri bildirimlerin habercisi. Hâlâ bizi kendisi hakkýnda düþünmeye teþvik ediyor. Odunda, kömürde, petrolde, doðal gazda, içten yanmalý motorlarda, hatta nükleer enerjide ondan aldýðýmýz güçle uygarlýðýmýzý devam ettirdik. En dehþetengiz iþkence aleti olarak kullanýlmasý gibi kötü hatýralarý olsa da, cehennemin diðer adý olsa da, onsuz bir hayat ocaðýmýzýn sönmesi demek.
@TokgozBulentt