Türk istihbarat ve gayrinizami harp tarihi
ABONE OL

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Genel Sekreterliği görevinde bulunmuş, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Teşkilat-ı Mahsusa’nın İdare Heyeti’nde görev almış bir isim Hüseyin Aziz Akyürek. 1932-33’te Lübnan’da yayınlanan el-Ahrar gazetesinde Dünya Savaşında Suriye ve Lübnan: Osmanlı Devletinde İstihbarat ve Casusluk adıyla Arapça olarak tefrika edilmiş ve daha sonra aynı isimle kitaplaştırılmış hatırat, hatıratı Arapça’ya çevirdiğini iddia eden Fuat Meydani’ye göre Birinci Dünya Savaşı’nın ikinci yarısında Emniyet Genel Müdürü olarak görev yapan Aziz Akyürek’e ait. Meydani’nin gazetede tefrika ederken isim zikretmediğine bakılırsa hatıratı kitaplaştırırken bazı merakları giderecek bir usul bulmuş. Teşkilat-ı Mahsusa’daki görevi dolayısıyla bilinen Aziz Akyürek’i kurmaca bir yazar olarak lanse ettiğini anlamak mümkün. Buna rağmen metnin tamamının “kurmaca” olmadığını da söylemek gerekiyor. Hatıratta 1909-1917 yılları arası, istihbarat ve casuslukla ilgilenen bir emniyetçinin gözünden okurlara aktarılıyor. Olayların büyük kısmı Lübnan, Suriye ve Filistin’de geçse de zaman zaman payitaht olarak İstanbul’da yaşanan olaylara da değiniliyor. 

Hatıratta bu bakımdan bölgede bulunan gayrimüslim gruplardan ayrılıkçı Arap hareketleri ve onların üstü örtük çalışmalarına, İttihat ve Terakki’nin üç önemli liderinden üçüncüsü olan Cemal Paşa’nın Suriye ve Lübnan için Fransızlarla pazarlığından yine aynı cemiyetin ilk iki önemli ismi sayılan Enver ve Talat Paşaların Suriye’yi bir hidivliğe dönüştürme planlarına, bölgede faal Osmanlı istihbarat yapılanması ve karşı casusluk faaliyetlerinden gizli ödeneklere, Siyonizm tehlikesi ve Nili casusluk şebekesinden bölgede yayın yapan basına kadar birçok olay ve durum aktarılıyor. Bu olay ve durumlarla birlikte Birinci Dünya Savaşı sonuna dek Osmanlı’nın elinde kalmış Arap coğrafyasında ve özellikle Suriye ve Lübnan’da temayüz etmiş kimi önemli şahsiyetlere de hatıratta yer veriliyor. Emir Şekip Arslan’dan Aziz Ali el-Mısri’ye, 1934’e kadar Lübnan Cumhurbaşkanı olarak görev yapmış Şarl Debbas’tan ünlü İngiliz casus Thomas Edward Lawrence’e, Cebvat Rifat Atilhan’dan İzzet el-Cündi ve Esad Şukayri’ye dek birçok ilginç isim bu vesileyle hatıratta yer verilenlerden. Bunların yanısıra Osmanlı’nın 4. Ordu istihbarat yapılanmasındaki bazı isimler ile onların mücadele ettiği düşman casusları, Osmanlı devletinde bir emniyetçi ve istihbaratçı olan bir kurmaca şahsiyetin gözünden ele alınıyor. 

Tedbiri elden bırakma

Kitaba yazdığı takdim yazısında Polat Safi, hatıratı kaleme alanın hakikaten Aziz Akyürek olup olmadığı sorusundan hareketle kitabın konu edindiği dönem, coğrafya ve kişileri, kitabın yayınlanmasına yol açan 1933’lü yıllardaki Lübnan siyasetinin bağlamı üzerinden okuyarak hatıratın özellikle Türk istihbarat tarihindeki yerine işaret ediyor. Türk istihbarat ve gayrınizami harp tarihimizin oluşma aşamasına ilişkin hatıratın etkilerini de yazısında tartışan Safi, metnin gerek okunurken gerekse de bilimsel bağlamda kullanılırken tedbirin elden bırakılmaması gerektiğine de değiniyor. 

Akademik tezler nasıl kitap olur?

Son dönemlerde sık sık şikayet edilen bir konu akademik çalışmaların tez yazım sürecinin bütün battallığı korunarak kitaba çevrilmesi durumu. Özellikle hızlı yoldan akademik kariyer basamaklarını tırmanmaya çalışan genç akademisyenlerin tezleri biter bitmez, başka herhangi bir zahmete girmeksizin, ihtiyaç duydukları puanları edinebilmek amacıyla çalışmalarını kitaba dönüştürdüğü görülüyor. Yoğun bir mesai ile yazılmış bir tezi alıp “esaslı bir metin”, “herkesin okuyacağı bir kitap” haline getirmenin etkili yollarının olduğunu gösteren bir kitap Akademik Tezleri Kitaba Dönüştürme Sanatı. Kitap, bilimsel tezin keyifle okunabilecek metine nasıl dönüştürülebileceğine dair bir rehber. 

Akademik Tezleri Kitaba Dönüştürme Sanatı, William Germano, Vadi, 2019

Kim hangi dille, nasıl konuşuyor?

Dili toplumsal bakış açısından irdeleyen disipline verilen bir isim toplumdilbilim. Dilin kullanım çeşitliliği ve değişimi ekseninde diyalektlerin, sosyolektlerin, kentsel ve bölgesel dillerin işlev ve kullanımlarını araştırmayı hedefleyen toplumdilbilimi ele alan Dağabakan, kadın ve erkek dillerinden gençlik diline, toplumsal klişe ve stereotiplerden politik dile toplumdilbilimin sağladığı imkanları kullanarak Türkçe ve Almancadaki kadın stereotiplerini, sosyal medyadaki gençlik dilini irdeliyor. Kitabın önemli bir bölümü ise 1 Kasım Genel Seçimleri’ndeki erkek ve kadın adayların söylemlerinin politik dil muvahecesinde toplumdilbilimsel açıdan çözümlenmesi. Kitap, kimin nasıl konuşup hangi dili kullandığı sorusunu merkezine alıyor. 

Toplumdilbilim, Fatma Öztürk Dağabakan, Çizgi, 2019

@uzakkoku