Türkiye'de gündelik hayatın sosyolojisi
ABONE OL

Murat Güzel

Alışkanlıklarımızın oluşturduğu, bu meyanda kişisel rutinlerimizin bolca bulunduğu alanların başında gelir gündelik hayat. İlk bakışta ya son derece katı ya da tam tersine seyyal görünse de yeme-içme biçimlerimizden eğlenme biçimlerimize, spordan mesaiye, dini-ahlaki hayatımızdan siyasi hayatımıza kadar pek farkına varmadığımız uzun süreçli ve tedrici değişimlerin yaşandığı bir alandır gündelik hayat. Ne hep sabit kalır ne de hızlı ve apansız değişimler gerçekleşir. Böyle hızlı/apansız değişimlerin incelenen gündelik hayatlarda hep bir travmaya yol açtığını görürüz. O yüzden gündelik hayat dediğimizde sıradan, sıradan olduğu kadar da olağanüstü, belki sıradan olmasıyla olağanüstü hayatları konu ediniriz. Sosyolojik teoride gündelik hayatın fail odaklı, anlamacı yaklaşımlarla ele alınmasının temelinde elbette bu tedricilik ve alışkanlık bulunur. Kişisel rutinlerimizin oluşturduğu duygusallığın ve olağanüstülüğün bu sebeple gündelik hayat sosyolojilerinde sanıldığından daha çok rol oynadığını belirtmek gerekir.

Toplumsal örüntülerin tasnifi

Açık Görüş'te de yayınlanan yazılarıyla tanıdığımı din sosyolojisi alanında uzunca bir süre akademisyenlik yapmış, ayrıca edebi eserleri de bulunan Necdet Subaşı'nın edebi-bilimsel üretimini gündelik hayat sosyolojisi bağlamında yeniden ele almayı deneyen Zekeriya Menak, Gündelik Hayat Sosyolojisi başlığını taşıyan kitabında Subaşı'nın edebi üslupla yazdığı eserlerindeki gündelik hayat vurgularına yoğunlaşıyor. Kitabında Subaşı'nın sosyo-edebi anlatı türü eserlerini sosyal etkileşimin davranış örnekleri ve düzenlilikleri çerçevesinde tasnif eden Menak, Subaşı'nın eserlerindeki arkadaşlık-dostluk, aile ve komşuluk ilişkileri, ben ve öteki, kuşak farkı olarak kavramlaştırılabilecek çeşitli toplumsal örüntüleri tasnif ediyor. Kitabında Subaşı'nın ilgili eserlerini gündelik hayat sosyolojisinin teorik imkan ve çeşitliliklerini kullanarak çözümleyen Menak, gündelik hayat sosyolojisinin de sosyolojinin tarihsel gelişimi ve teorik bütünlüğü içinde düşünülmesi gerektiğini vurguluyor. Bu sebeple kitabında sosyolojik teorilerde gündelik hayat sosyolojisinin ele alınma şekillerini tartışan Menak, Necdet Subaşı'nın anılarına ve gözlemlerine dayalı edebi sosyolojik çözümlemelerinin muhtemel teorik çeşitliliğini gösteriyor.

Necdet Subaşı sosyoloji doçenti. Din sosyolojisi uzmanı. Menak onun Türk modernleşmesine dair yaptığı çözümlemeleri, farklı sosyolojik teoriler ve söylemler kullanımında izlediği güzergahları ana hatlarıyla ele alıyor. Onun kendi hayat tecrübesinden süzerek çıkardığı edebi eserlerinde gündelik hayatın refleks alanlarıyla ilgili çözümlemeler yer aldığını vurgulayan Menak, böylelikle bu çözümlemelerin teorik kaynaklarını ve temel çerçevesini soruşturuyor. Subaşı'nın mezkur eserlerinde Osmanlı'dan Cumhuriyetin kuruluşuna, o günden bugüne toplumun geçirdiği değişimleri ve değişim dinamiklerini bir süreklilik çerçevesinde anlamaya çalıştığını belirten Menak, onun gündelik hayata ilişkin anlatı formlarında 'anlam kodları'na yaptığı vurguya dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor.

Subaşı'nın sosyolojik perspektifinin "hayattan kopuk olmayan kitabi bilgilerle, kitaptan bağımsız olmayan yaşam deneyimlerinin kendine özgü bir sentezi"ne dayandığına işaret eden Menak, Subaşı'nın eserlerinden gündelik hayat sosyolojisini ilgilendiren birçok anlatıyı seçerek yorumluyor. Zekeriya Menak, Subaşı'nın sosyo-edebi anlatı formuyla harmanladığı eserlerinin dört başı mamur bir Türkiye okuması olarak anlaşılabileceği sonucuna varıyor: "Subaşı'nın anlatıları, bu topraklarda nefes alan herkese gösterilmesi gereken kıymet ve değerin mahiyetine ilişkin bir örneklik çok sağlam bir örneklik oluşturmaktadır."

Gündelik Hayat Sosyolojisi: -Necdet Subaşı Örneğinde Gündelik Hayatı Kaydetmek- Zekeriya Menak

tezkire, 2024

Dinî çoğulculuğa İslamî bakış

İnanç bakımından birbirine zıt görünen dinler ve onların mensupları bir arada yaşayabilirler mi? Farklı hakikat iddialarını inanç düzeyinde birbiriyle uzlaştırmanın, farklı medeniyet ve kültürleri bir arada yaşatmanın bir yolu var mı? Sahip olduğumuz inançtan, kendi dinimizden uzaklaşmadan diğer dinler ile barış ve hoşgörü çerçevesinde temasa geçmemize imkân verebilecek çoğulcu bir ortam inşa edilebilir mi? Edilebilirse bu ortama nasıl sahip olabiliriz? Muhammad Legenhausen kitabında İslam zaviyesinden ele aldığı meseleyi irdeleyerek İslami anlayışın bir hoşgörü ve dinî çoğulculuk ortamına nasıl zemin hazırladığını ortaya koyuyor.

İslam ve Dinî Çoğulculuk

Muhammad Legenhausen

çev. Ali Coşkun-Elnur Azimli

İz, 2024

Ahi Evren'den günümüze kalmış eser

13. yüzyıl Anadolu'sunda yaşadığını bildiğimiz Ahi Evren'in ahlak, kültür ve iktisat alanlarında bıraktığı izler günümüzde bile hissedilir. İslam düşüncesini iman, amel ve ahlak bütünlüğü içinde ele alan dört ciltlik eserinin günümüze dek ulaşmayı başarmış kısmını içeren eser, usul ilmi olarak da adlandırılan akaid alanını kapsıyor. Bu kısmın yapısı 13. yüzyıl başında Anadolu'da İslami ilimlerin nasıl tasnif edildiğini ve anlaşıldığını da gösteriyor. Esnafın örgütlenme biçimi olan Ahilik denince ilk akla gelen Ahi Evren'in ilmi yönünü aksettiren eser Amnadolu'daki İslam düşüncesinin de önemli bir safhasını yansıtıyor.

el-Letâifu'l-Gıyasiyye

Ahi Evren

haz. İsmail Bilgili-Abdülnasır Hakimi

Vakıfbank Kültür, 2024

  • Murat Güzel
  • açık görüş
  • açık görüş kitap