Prof. Dr. Süleyman Doðan/Yýldýz Teknik Üniversitesi Öðretim Üyesi
Asýl ismi Mehmed Ziya olan Ziya Gökalp, Sultan II. Abdülhamid'in tahta çýkýþýndan (31 Aðustos 1876) beþ ay önce 23 Mart 1876 yýlýnda memur bir ailenin çocuðu olarak Diyarbakýr'da doðdu. 25 Ekim 1924 yýlýnda 48 yaþýnda Ýstanbul'da vefat etti.
Osmanlý son dönem aydýnlarý içerisinde hakkýnda en fazla yazý yazýlanlardan biri Ziya Gökalp'tir. Çünkü Ziya Gökalp, genç ömrüne çok þey sýðdýrmýþ müstesnâ bir kiþiliktir. Edebiyattan sosyolojiye, kültürden medeniyete, estetikten eðitime kadar birçok düþünce alanýnda sözü olan bir düþünürdür.
Onun yetiþmesine aydýn bir insan olan, Diyarbekir Salnamesi'nin hazýrlayýcýlarýndan, babasý Tevfik Efendi önemli katký saðlamýþtýr. Babasý, Batý tarzý eðitimi benimsemiþ olmakla birlikte oðlunun Doðu kültürünü de tanýmasýný istemiþtir. Bu nedenle Gökalp, Gazzâlî, Fârâbî, Ýbn-i Rüþd gibi Ýslâm düþünürlerinin eserlerini de okumuþ ve hepsinden etkilenmiþtir.
Gökalp'in düþüncesinde birçok filozoftan çeþitli etkiler olmuþsa da özellikle Émile Durkheim, Immanuel Kant'tan ve faydacý ahlâk felsefesinden etkilenmiþtir.
Gökalp'e sürgün!
Ziya Gökalp, hem Türkçü-milliyetçi düþünceleri, hem Ýttihat ve Terakki Fýrkasý bünyesindeki siyasi faaliyetleri hem de Türk Ocaðý baþta olmak üzere çeþitli milliyetçi kuruluþlarda yaptýðý çalýþmalar nedeniyle, 28 Ocak 1919'da, Ýstanbul Üniversitesinde müderrisler odasýnda arkadaþlarýyla bir meseleyi tartýþtýklarý sýrada tutuklandý ve Sirkeci Polis Müdürlüðüne, oradan da Bekiraða Bölüðü'ne götürüldü. Ziya Gökalp'le birlikte bir grup 29 Mayýs 1919 günü Limni'de Mondros Limaný'na indirildi. Gökalp ve arkadaþlarý burada üç aya yakýn kaldý. Sonra onlar da diðer arkadaþlarýnýn yanýna, Malta'ya götürüldüler. Gökalp, Malta'ya nakillerini 18 Eylül 1919 tarihli mektubuyla haber veriyordu.
Gökalp, dinin insanlar için en büyük vecd kaynaðý olduðunu düþünmüþ, bu düþüncesini mektuplarýnda da sýk sýk dile getirmiþtir. Eþi Vecihe Haným'a yazdýðý 13 Eylül 1920 tarihli mektubunda, Malta halkýnýn çok dindar olduðundan, pazar günleri kiliselerde iðne atýlsa yere düþmeyecek kadar kalabalýðýn -kadýn, çoluk çocuk- dýþ kapýya kadar diz çöküp oturduðundan bahsettikten sonra sözü bize getiriyor: "Bizde ise gittikçe camiler boþalýyor. Vicdanlarda din azaldýkça, mabedlerde de mü'min az görülür. Ýnsaný mes'ud eden evvelâ din, sonra medeniyettir. Ne dinsiz medeniyet bir iþe yarar ne de medeniyetsiz din. Bir memlekette dinle medeniyet beraber giderse o memleket ahalisi bahtiyar yaþar. Bizde ise ne dinî hayat var ne de medenî maîþet (yaþayýþ)... Baþýmýza gelen felâketlerin sebebi budur. Bugünkü medeniyet Avrupa medeniyetidir; fakat Avrupa medeniyetine girerken millî harsýmýzý (kültür) muhafaza etmeliyiz. Yani Türk ve Müslüman kalmak, dinimizi ve millî ahlâkýmýzla millî bediiyat ve lisanýmýzý muhafaza etmek þartýyla Avrupalý olmalýyýz. Ýþte Türkçülük budur. Türkçülük geriye gitmek deðil, ileriye gitmektir; fakat þahsiyetimizi muhafaza ederek."
Sosyolojinin kurucusu olarak Gökalp
Türkiye'de sosyolojinin kurucularýndan biri olarak kabul edilen Ziya Gökalp'in çalýþmalarý, sosyoloji disiplininin Türkiye'de geliþmesine ve yerleþmesine önemli katkýlarda bulundu.
Gökalp, Halk Partisinin (CHP; Atatürk) ilkelerini, hazýrladýðý bilimsel bir broþürle desteklemiþ, güçlendirmiþtir; Ziya Gökalp'in "9 umde" (9 ilke) olarak ortaya koyduðu esaslar, MHP ve Alparslan Türkeþ doktrinini de etkilemiþtir. Gökalp, Batýcýlýk, Türkçülük ve Ýslamcýlýk akýmlarýný belirli ölçülerde kendince sentezlemiþ ve Türk milleti için adeta bir sosyal program üretmiþtir. "Türk milletindenim; Ýslâm ümmetindenim, Avrupa medeniyetindenim" sözü, onun sentezini ve programýný net bir biçimde ifade eder. O, ahlâkta, dinde, sanatta, hukukta, ekonomide, politikada ve felsefede Türkçülük yanlýsýdýr.
Gökalp'e göre terbiye, din ve ahlâk...
Eðitim düþüncesi Ziya Gökalp'ýn fikir dünyasýnda önemli bir yer iþgal eder. O, Cumhuriyetin ilk yýllarýnda Türk millî eðitiminin düzenlenmesine yönelik fikirler üretmiþ, katký saðlamýþ; 1923 yýlýnda oluþan ikinci mecliste/TBMM'de milletvekili olarak görev yapmýþtýr. Ziya Gökalp'ýn baþta sosyoloji olmak üzere çok çeþitli konularda malumatlý olmasý, onun eðitim hususunda farklý bakýþ açýlarý geliþtirmesine katký saðlamýþtýr.
Gökalp'in sosyolojisinde dinin eðitim açýsýndan da büyük önemi vardýr. Gökalp, "Terbiye noktainazarýndan en faydalý âmil dindir" der. Zira dine göre ruh, bütün yetkinlikleri kendinde toplayan ulûhiyyetin bir üflemesidir. Ruhta hem bir irade hem vazife mükellefiyeti hem de bu mükellefiyetin müeyyidesi olmak üzere uhrevî mesuliyet þuuru vardýr. Gökalp eðitimde ruh terbiyesinin esas olduðunu belirtir, bunun için ruhun kirlerinden arýnmasýný zaruri görür. Çünkü ruhun aslî kaynaðý Allah'týr; bu sebeple ruh O'ndan uzak býrakýlmamalýdýr. Ýnsan ayaðýný yere basmadan duramaz, ruhunu da Allah'a dayandýrmadan yaþayamaz.
Ziya Gökalp'in eðitim anlayýþýný þekillendiren ana fikir, millî ve dinî (kültür) kimliði yitirmeksizin çaðdaþlaþmayý mümkün kýlan bir eðitim sistemini oluþturma gayesinde yatmaktadýr. Ona göre Türk Devleti, millî kültürün ve çaðdaþ medeniyetin gereklerini yerine getiren mefkûreci þahsiyetler yetiþtirmek üzere teþkil edilmiþ bir millî eðitim sistemini hayata geçirdiði ölçüde geleceðe güvenle bakabilir.
Gökalp'e eleþtiri
Gökalp, Osmanlý'nýn son dönemlerinde, çaðdaþý olan düþünürler tarafýndan eleþtirilmiþ; onlarla karþýlýklý fikir tartýþmalarý yaþamýþtýr. Yakýn dönemde yaþamýþ olan Cemil Meriç, Nurettin Topçu, Erol Güngör ve Necip Fazýl gibi bazý fikir adamlarý, Ziya Gökalp'in fikirleri arasýnda tutarsýzlýklar olduðunu tespit ederek, Gökalp'in fikirlerini eleþtirmiþlerdir.
Gökalp, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluþ aþamasýnda kültür ve eðitim politikalarýnýn belirlenmesinde önemli bir rol oynamýþ, "Dil, bir milletin manevi hayatýnýn aynasýdýr" diyerek, Türk dilinin sadeleþmesi ve zenginleþmesi için önemli çalýþmalar yapmýþtýr.
Gökalp'in sosyolojik analizlere dayanan düþünceleri, toplumun sorunlarýný çözmek ve millî kalkýnmayý saðlamak için bilimsel yaklaþýmlarýn önemini vurgular. Gökalp'in "Türk milleti için asýl gaye, millî kültürü muhafaza ederek çaðdaþ uygarlýk seviyesine ulaþmaktýr" sözü, Türkiye Cumhuriyeti devletinin adeta hedefi olmuþtur.
Siyasal, toplumsal ve kültürel açýdan birçok tartýþmanýn merkezi bir figürü olarak bilim dünyasýnýn karþýsýna çýkan Ziya Gökalp, Türk yakýn tarihi açýsýndan da ayrý bir deðer taþýmaktadýr. Ölümünün üstünden bir asýr geçmesine raðmen yaþarken açmýþ olduðu toplumsal ve kültürel tartýþma konularý, hâlâ güncelliðini korumaktadýr. Bugün Türk modernleþmesi, çaðdaþlaþma ve Batýlýlaþma tartýþmalarý içinde Gökalp'e atýf yapmadan yazabilmek pek mümkün deðildir. Çok yönlü ilgileri ve yazýlarý hesaba katýldýðýnda, Gökalp'in yaklaþýmlarý kimlik, milliyetçilik ve yeni modernleþme tartýþmalarý gibi güncel konular için de güncelliðini korumaktadýr. Vefatýnýn 100. yýlýnda Mehmet Ziya Gökalp'i rahmetle yad ediyorum.