Yapay zekâ ve eğitimin geleceği
ABONE OL

Mahmut Özer/TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı

Yapay zekâ (YZ) teknolojileri hızla yaşamın tüm alanlarına yayılmaktadır. Özellikle ChatGPT gibi üretken YZ ürünleri bu yayılımı çok daha farklı bir boyuta taşımıştır. Artık eğitimden sağlığa, güvenlikten finans sektörüne, ilaç endüstrisinden savunma sanayine kadar YZ uygulamalarının kullanılmadığı bir alan kalmamıştır. Bu nedenle artık önceki büyük teknolojik dönüşümlerden farklı olarak bir YZ ekosisteminden ve makine kültüründen bahsedilmektedir.

YZ teknolojisinin meydan okumasına maruz kalan alanların başında eğitim sistemleri gelmektedir. Eğitim sistemleri için meydan okuma iki-boyutludur (Özer, 2024). Birinci boyut bizzat eğitim sisteminde YZ teknolojileri nedeniyle meydana gelen dönüşümle ilgili iken ikinci boyut YZ teknolojilerinin işgücü piyasalarında mesleklerin beceri setlerinde yaptıkları hızlı dönüşüme cevap olarak mevcut meslekler veya yeni mesleklere yönelik beşeri sermayenin nasıl yetiştirileceği ile ilgilidir. Her iki meydan okuma da eğitim sistemlerini oldukça zorlamaktadır. Bu yazıda YZ teknolojilerinin eğitim sisteminde birinci boyutla ilgili oluşturduğu etkileri üzerinde durulmaktadır.

Ödev ve projelerde destekleyici sistem

YZ teknolojileri eğitim sisteminde öğrenci, öğretmen ve eğitim yöneticileri üzerinde farklılaşan etkilere sahiptir. AI sistemleri, öğrenci, öğretmen ve eğitim yöneticilerinin görev sorumluluklarında yardımcı ve destekleyici çok sayıda alternatif sağlamaktadır. AI sistemlerinin en önemli potansiyeli, öğrenmeyi bireyselleştirilmiş ve adaptif bir şekilde destekleyebilmesidir. Özellikle ChatGPT gibi ürünler artık büyük dil modelleri (LLM) sayesinde içerik üretebilmekte, oluşturulan metinleri farklı formlarda düzenleyebilmekte ve farklı diller arasında çeviri yapabilmektedir. Böylece öğrenciler ödev ve proje yapmada çok önemli bir destekleyici mekanizmaya sahiptir.

Benzer durum öğretmenler için de geçerlidir. Öğretmenler dersleri ile ilgili farklı içerikleri çok hızlı bir şekilde üreterek sınıf ortamlarında kullanabilme imkânına sahiptir. Öğretmenlerin dersler için yardımcı materyallerle eğitim ortamlarını zenginleştirmede kullanacakları seçenekler son derece artmış ve çeşitlenmiştir. Yeni durumda öğretmenlerin iş yüklerinde köklü değişiklik ortaya çıkmakta, konvansiyonel iş yükleri azalırken sınıftaki öğrencilerin kişisel gelişimine daha fazla odaklanmaları gerekmektedir. Ayrıca eğitim ortamını konvansiyonel ortamdan çıkartıp çok daha inovatif ve interaktif bir öğrenme ortamı hazırlayabilme potansiyeline sahip olabilmektedirler. Öğretmenler ayrıca, bu teknoloji sayesinde otomatik bir şekilde ödevleri değerlendirmekte ve öğrencilere geri bildirim sağlamayı çok hızlı bir şekilde yerine getirebilmektedir. Her ne kadar eksiklikleri olsa da öğrencilerin ödevlerini, sınavlarını değerlendirmede AI sistemleri farklı seçenekler sunmaktadır. Özellikle açık-uçlu sorular hazırlanabilmekte ve hızla geri besleme elde edilebilmektedir. Öğrencilerin öğrenme çıktılarını iyileştirmek üzere geri besleme sağlayan otomatik veya yarı-otomatik değerlendirme sistemleri oluşturulabilmektedir.

Bireyselleştirilmiş eğitim

Bu bağlamda YZ uygulamalarının bireyselleştirilmiş eğitimi destekleme potansiyeli oldukça yüksektir. Böylece öğrenci eksikliklerini telafi etmeye yönelik destekleyici içerikleri öğretmeninin rehberliğinde kullanabilmekte ve öğretmen her bir öğrencinin kişisel gelişimini yakından takip edebilmektedir. Kısacası, YZ ürünleri eğitim ortamlarını zenginleştirerek öğrenmeyi kolaylaştırabildiği gibi her bir öğrencinin kişisel öğrenme serüvenine de eşlik edebilmektedir. Bu kaynaklar, sadece okul ortamında kullanılmamakta, okul dışı ortamlarda da erişim sağlanarak eğitimin okul dışı ortamlarla desteklenme imkânını artırılabilmektedir.

Bu bağlamda eğitim dışındaki YZ teknoloji uygulamalarında elde edilen bulgular, bu tip teknolojilerin, işletmelerde özellikle düşük performans gösteren çalışanların verimliliklerini artırdığına ve böylece düşük ve yüksek performans gösteren çalışanlar arasındaki performans farklarını azaltarak verimlilik ölçeğini sıkılaştırdığına işaret etmektedir (Brynjolfsson ve ark., 2023). Dolayısıyla, benzer etki eğitim sistemleri için de geçerli olacaktır. Bir başka deyişle, YZ ürünleri ile eğitim sistemlerinin en büyük sorun alanı olan öğrencilerin akademik başarıları arasındaki farkları azaltmak mümkün olacaktır.

Üretken AI sistemlerinin geniş dil modelleri imkânlarının artması yabancı dil öğretimini de etkilemektedir. Böylece, öğrencilerin yeni dilleri öğrenmeleri için erişebildikleri destek platformları çeşitlenirken öğretmenlerin de bu amaçla öğretim materyallerini zenginleştirebilme fırsatları artmaktadır. Özellikle, İngilizce metinlerin düzeltilmesinde kullanılan seçenekler yaygın bir şekilde kullanılırken ChatGPT bu seçenekleri zenginleştirmektedir. Benzer şekilde, AI sistemlerinin şiir, müzik ve resim gibi sanat alanlarında sağladığı yeni açılımların bu alanlardaki eğitimleri zenginleştirme potansiyelleri de artmaktadır.

Benzer faydalar eğitim yöneticileri için de geçerlidir. Hem okul hem de sistem bazında veriye dayalı erken müdahaleleri yapmak mümkün olabilmekte, dolayısıyla okul ikliminin sağlıklı bir şekilde gelişmesine yönelik politikalar geliştirilebilmektedir. Bu sistemlerle öğrencilerin eğilimlerine göre ders/aktivite seçmelerine yardımcı olunabilmekte, ayrıca okul yönetimlerinin kararlarına ve tavsiyelerine yardımcı olunmaktadır.

Veri mahremiyeti

Elbette YZ sistemlerinin diğer alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da faydaları kadar riskleri de söz konusudur. Risklerin başında veri mahremiyeti gelmektedir. Verilerin rıza olmadan kullanılabilme riskleri bireyleri korunmasız bırakmaktadır. Dolayısıyla, YZ sistemlerinin eğitimde aktif kullanımı esnasında hem öğrenci hem de öğretmenlere yönelik üretilen verilerin korunması kritik öneme sahiptir. Bu verilerin bir şekilde ele geçirilmesi ve eğitim dışı amaçlarla kullanılması daha büyük riskleri beraberinde getirmektedir. Özellikle, ticari tavsiye algoritmaları tarafından bir şekilde ele geçirilerek kullanılması, bireylerin yaşam boyu özgürlüklerini kısıtlama riski taşımaktadır.

Ayrıca, YZ sistemlerinin öğrenme aşamasında kullandıkları eğitim veri setlerindeki yanlılıklar, bu sistemlerin çıktılarına doğrudan yansımaktadır. Bir başka deyişle, YZ sistemleri toplumsal ilişkilerle ve etkileşimlerle şekillenen gerçek yaşam verilerden öğrenmekte, dolayısıyla bu verilerdeki din, cinsiyet, ırk, kültür vs ye dayanan yanlılıklar doğrudan sisteme bulaşmakta ve sonuçlara yansımaktadır. Bu durumda YZ sistemleri din, cinsiyet, ırk, kültür vs ye dayalı ayrımlar yapabilmekte ve mevcut eşitsizlikleri yeniden üretebilmektedir. Bu nedenle, YZ sistemleri tarafından her üretilen bilginin güncel, doğru ve güvenilir olması mümkün değildir.

Diğer taraftan YZ teknolojilerine erişimdeki eşitsizlikler en büyük riski taşımaktadır. Ülkeler arası ve her bir ülkede dijital okuryazarlıktaki eşitsizlikler ve dahası dijital teknolojilere erişimdeki eşitsizlikler, bu sistemlerin sağlayacağı avantajlardan toplumun sadece bir kesiminin yararlanmasına yol açacaktır. Elbette bu risk sadece öğrenciler için değil, ayrıca öğretmenler ve eğitim yöneticileri için de söz konusudur. Özellikle öğretmenlerin dijital okuryazarlıklarının yetersiz olması veya bu tip teknolojik imkânlardan haberdar olmamaları veya kullanımda isteksiz davranmaları eğitim ortamlarını bu imkânları kullanan öğretmenlere göre daha dezavantajlı yapacaktır. Böylece avantajlılar bu sistemlerin katkısı ile avantajlarını sürekli artırırken dezavantajlar da birikerek ilave dezavantajlara yol açarak eşitsizlikleri kalıcı kılacaktır.

Emek nasıl görünecek?

YZ sistemlerinin eğitimde kullanımlarında karşılaşılan sorunlardan bir diğeri bu sistemlerin kullanımlarında sıklıkla etik ilkelerden sapılmasıdır. Özellikle öğrencilerin ödev ve projelerini tamamen bu tip sistemlere yaptırmaları çok boyutlu deformasyonları beraberinde getirmektedir. Öncelikle bu tip etik ihlal, başarısız öğrencinin başarılı görünmesine yol açarak yanlış ölçme ve değerlendirmeye yol açmaktadır. Bir başka deyişle, bu sistemleri etik olmayan bir şekilde kullanan öğrencilerin ödüllendirilme riski bulunmaktadır. İkinci olarak, başarılı olmadığı halde başarılı görünen öğrencinin başarısızlığı maskelendiği için bu tip öğrenciler erken müdahale ve telafi imkânlarından yoksun kalarak eğitim kademelerinde ilerleyebilmektedir. Diğer taraftan, bu tip eğilim etik dışı davranışların öğrenciler arasında yaygınlaşmasına yol açmakta ve emeğe saygıyı deforme etmektedir. Bu durum, nitelikli insan kaynağı yetiştirme ile ilgili uzun vadede önemli sorunlara yol açacaktır. Dolayısıyla, öğrencinin performansına bu tip sistemlerin katkısını belirleyebilecek ve emeği doğru bir şekilde ölçüp değerlendirebilecek yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Dahası, öğrencilerin makale veya kompozisyon ödevlerinde eğitimcilerin derslerini yenilikçi yollarla yeniden düşünmeye ve yapay zekâ tarafından kolayca çözülemeyen ödevler vermeye yönelmeleri tavsiye edilmektedir (Thorp, 2023).

Diğer taraftan, mevcut üretken YZ sistemlerinin sıklıkla halüsinasyon gördükleri ve gerçek olmayan bilgileri sanki gerçeklermiş gibi ürettikleri metin içerisinde yer verdikleri bilinmektedir. Bu nedenle otomatik üretilen içeriklere karşı öğrencilerin dikkatli olmaları gerekmekte, aksi durum bu tip sistemler tarafından üretilen tüm bilgilerin doğru olduğu gibi yanlış bir algıyı pekiştirmektedir. Diğer taraftan, üretilen içeriklerde toplumsal eşitsizliklerin tekrar üretilmesi eşitsizliklere yönelik duyarlılığı da köreltebilmektedir. Ayrıca, son zamanlarda, özellikle bilimsel makalelerin üretilmesinde ChatGPT'nin ortak yazar olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği sıcak tartışmalı bir gündem olmasına rağmen Science, Nature gibi saygın dergiler ortak yazar kabulüne karşı çıkmaktadır. Dolayısıyla, diğer alanlarda olduğu gibi eğitimde de YZ teknolojilerden bireyin sorumluluğu yerine ikame edilen bir sistem olarak değil, destekleyici ve tamamlayıcı bir şekilde kullanılması gerekmektedir.

Dolayısıyla sadece K-12 seviyesinde değil yükseköğretim seviyesinde de YZ teknolojilerinden etik ve insanı tamamlayıcı bir şekilde yararlanabilmek için çok sayıda yönerge ve ilkeler tespit edilmekte ve eğitim sistemlerinde bu doğrultuda kültürün artırılmasına çalışılmaktadır. Özellikle metin oluşturmada etik ihlaller ve intihallere karşı çok sayıda dijital platformlardan yararlanılmaktadır. Ancak, son zamanlardaki çoğu çalışma bu platformların performanslarının yetersiz olduklarına dikkat çekerek, YZ'daki hızlı gelişmelerin yakından takip edilmesi ve bu platformların da benzer hızda güncellenmesi gerektiği uyarısında bulunmaktadır.

Özellikle son zamanlarda YZ teknolojilerinin geliştirilmesinde toplumsal ve etik değerlere saygılı ürün geliştirme aşamasında paydaşlara açık katılımcı bir süreç yönetiminin öne çıkartıldığı görülmektedir. Bu bağlamda sağlıklı bir eğitim YZ ekosistemi kurabilmek için eğitimde kullanılacak bu teknolojilerin geliştirilmesinde eğitimin tüm paydaşlarının dâhil olması bağlamdan sapmaları önleyecek ve risklere karşı dayanıklılığı artıracaktır. Ayrıca, geliştirilen ürünlerin gösterdiği davranışların sorumluluğu da paylaşılmış olacaktır. Bu süreç paydaşlar açısından ürünün faydalarından haberdar olunmasının ötesinde modellemede kullanılan varsayımlardaki yanlılıkların önüne geçilebilecek, eğitim veri setinin daha sağlıklı seçilmesini sağlayacak ve en önemlisi yol açabileceği risklere karşı farkındalığı yükseltecektir.

Elbette katılımcı yönetimin fayda sağlaması için olmazsa olmaz YZ okuryazarlığıdır. Öğrencilerin, öğretmenlerin ve eğitim yöneticilerinin YZ okuryazarlığının artması hem bu ürünlerin faydalı kullanımını artıracak hem de riskleri ve özellikle etik ihlallere kaşı duyarlılığı yükseltecektir.

Kaynaklar:

Brynjolfsson, E., Li, D., Raymond, L.R. (2023). Generative AI at work. NBER Working Paper 31161.

Özer, M. (2024). Potantial benefits and risks of artificial intelligence in education. Bartın University Journal of Faculty of Education, 13(2), 232-244.

Thorp, H.H. (2023). ChatGPT is fun, but not an author. Science, 379(6630), 313.