Yapay zekâ ve güvenlik: Öngörücü polislik mi geliyor?
ABONE OL

Yapay zekâ teknolojisi hayatımızın içine her geçen gün daha fazla giriyor. Tıptan ekonomiye, mühendislikten lojistiğe pek çok alanda yapay zekânın sunduğu imkânlardan iş süreçlerini azaltma, hatayı en aza indirme ve maliyetleri düşürme açısından yararlanılıyor. Algoritmalar, yalnızca farklı ticari sektörlerde değil gündelik hayatımızın her aşamasında etkilerini her geçen gün artırıyor.

Özel hayatın gizliliği

Aslında bu durum, özel hayatın gizliliğinin sürekli artan şekilde zarar görmesi demek. Günlük hayatımızda sağladığımız konforun bedeli, yalnızca devletlerin değil, özel şirketlerin de hayatımıza giderek daha fazla müdahale edebilmeleri. Üstelik bazı durumlarda bu müdahalelerin farkına varmak bile mümkün olmayabiliyor. İlk olarak 1960'larda ortaya çıkan yapay zekâ kavramı, temelde belirli algoritmalar aracılığıyla makinelerin insan zekâsını taklit etmesine dayanıyor. Makineler, kendilerine ulaşan verileri belirli algoritmalar doğrultusunda işleyerek değerlendirmeler yapıyor, karar veriyor ve uyguluyor. Bu teknolojinin içerdiği en önemli yönlerden biri makinelerin birbirleriyle konuşabilmeleri ve öğrenebilmeleri. İnsana ihtiyaç duyulmadan bir sorunun tespit edilmesi, durumun değerlendirilmesi, sürecin bileşenleriyle ilişki kurulması ve çözümün sağlanması yapay zekâ kullanımının en belirgin unsurları olarak görülebilir.

Yapay zekânın sağladığı imkânlar güvenlik sektörünün de ilgisini çekiyor. Devletler, yapay zekâdan askerî kapasitelerini güçlendirmek için yararlanıyorlar. Bu bakımdan, savunma sanayiinin farklı yerlerde yapay zekâ teknolojisini kullanması devletlerin ulusal güvenlik stratejilerinin parçalarından biri olmaya başlıyor. Otonom kara, hava ve deniz araçları, radar ve keşif sistemleri giderek daha az insanın aktif çalışmasını gerektiriyor. Ancak yapay zekânın güvenlik sektöründe kolluk kuvvetleri tarafından kullanımı insanların hayatını çok daha fazla ilgilendiriyor. Zira yüksek teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı yapay zekâ temelli sistemler, doğrudan veya dolaylı şekilde insanların gündelik ve özel hayatlarına müdahil oluyor.

Genel olarak kolluk alanında yapay zekânın kullanımının ilk amacı herhangi bir suçun işlenmesinin önlenmesi. Kuşkusuz herhangi bir suç işlendikten sonra cezalandırma sürecinin işletilmesi devletin temel görevlerinden biri. Ancak suç işlendikten, yani belirli bir mağduriyet oluştuktan sonra verilen cezanın etkisi sınırlı. Bir kere kamu düzeninin bozulması örnek olma ya da intikam hissiyle hareket etme gibi nedenlerle yeni suçların ortaya çıkması ihtimalini üretir. Üstelik cezalandırma süreci, sosyal ve ekonomik açılardan ilave maliyet getirir. Dolayısıyla temelde amaç, suçun ortaya çıkmasına zemin hazırlayan somut şartları en başta ortadan kaldırmak. Önleyici polislik olarak nitelenen bu anlayış yapay zekâ kullanımıyla birlikte öngörücü (veya tahmine dayalı) polislik denilen yeni bir modele evriliyor. Bu bakımdan, öngörücü polislik anlayışının suçun önlenmesi için temelde yapay zekâ algoritmalarının kullanılmasına dayandığı söylenebilir. Söz konusu anlayış, özetle, suç işleme ihtimali bulunan kişilerin, suç mahallerinin, zamanlarının ve potansiyel mağdurların önceden tahmin edilmesi anlayışını içerir. Suçlulara yönelik profilleme çalışmalarıyla potansiyel faillerin belirlenmesi; suç haritalamaları aracılığıyla tehlikeli olarak görülen coğrafi alanlarda ilave önlemlerin alınması kullanılan bazı yöntemler.

Hız, korku, kararsızlık...

Yapay zekânın güvenlik için kullanılmasının ilk örneklerinden biri havaalanlarındaki güvenlik kameralarının birbirleriyle konuşarak olağandışı hareketler yapan kişileri tespit etmeleri. Sistem, normal insan davranışının ötesinde panik, hız, korku, kararsızlık gibi duygulardan kaynaklanan tavırlar sergileyen kişileri tespit ederek takibe alıyor. Tehlikenin derecesine göre güvenlik görevlilerine mesaj gönderilerek kişiye müdahale edilmesi sağlanıyor. Böylece havalimanlarına ya da uçaklara yönelik saldırıların önlenmesi amaçlanıyor. Benzer bir sistem ise üniversite kampüsü veya alışveriş merkezi gibi toplu saldırıların yapılabileceği alanlarda X-Ray cihazlarına ihtiyaç duyulmadan insanların üstlerindeki ya da çantalarındaki silah, bomba, kesici alet gibi cisimlerin güvenlik kameraları tarafından tespit edilmesine dayanıyor. Bazı kentlerde deneysel olarak uygulanmaya başlanan bir başka yöntem ise geceleri yaşanan olağandışı araç veya kişi hareketliliğini tespit etmek. Yapay zekâ, belirli bir sokakta özellikle gece geç saatlerde yaşanan araç veya kişi hareketlerini muhtemel bir hırsızlık vakası olarak sahadaki güvenlik güçlerine haber veriyor.

Suçlu tespiti kolaylaştı

Söz konusu teknolojinin en fazla yararlandığı unsurlardan biri yüz tanıma sistemleri. Günümüzde dünyanın her yerinde kentler güvenlik kameralarıyla donatılmış vaziyette. Bu kameraların bir kısmı kapalı devre televizyon özelliği gösterirken diğer başkaları kent güvenlik sistemlerine entegre vaziyette. İletişim teknolojisinin sağladığı imkânlarla yalnızca belirli bir sisteme bağlı olanları değil bağımsız kameraları da birbirleriyle konuşturmak mümkün. Dolayısıyla herhangi bir suçluyu ya da şüpheliyi kameralar aracılığıyla uzaktan tespit etmek ve izlemek geçmişe göre oldukça kolay. Sistem binlerce insan arasından hedef kişiyi kolaylıkla belirleyebiliyor. Üstelik teknolojinin içine geldiği aşamada karşılaşılan zorlukların çözümünü bulmak hiç de zor değil. Örneğin pandemi sürecinde herkesin maske takmasıyla kent için güvenlik kameralarının bağlı oldukları yüz tanıma sistemleri belirli bir süre işlevsiz kaldı. Ancak kısa sürede bu sorun da aşıldı ve maskeye rağmen kişinin doğru tespit edilmesini sağlayacak yazılımlar kullanmaya başlandı. Sistemlerin gelişmesiyle doğrudan göz retinasından kusursuz tespit yapan yazılımlar da giderek gelişiyor.

Sosyal medya analizleri

Yapay zekâ algoritmalarının bir diğer kullanım alanı sosyal medya analizleri. Kişilerin paylaşımları, beğenileri, takip ettikleri kişiler ve takipçileri belirli algoritmalar aracılığıyla güvenlik güçleri tarafından takip edilebiliyor. Buradan hareketle sosyal medya takibi aracılığıyla belirli bir suçun önlenmesi ya da suçluların yakalanması mümkün olabiliyor. Algoritmalar terör örgütleriyle organize suç gruplarının faaliyetlerini, üyelerinin kimliklerini belirleyebiliyor. Halen bu sistemin terör gibi daha büyük suçlara yönelik kullanıldığını söylemek mümkün. Ama teknolojik imkânların ve güvenlik güçlerinin bu alandaki yetkinlik düzeylerinin artmasıyla bu teknolojinin her türlü suçla mücadele açısından kullanılacağı kolayca öngörülebilir. Nitekim ABD ve İngiltere gibi ülkelerde bazı yerel polis birimlerinin bölgelerinde oturan potansiyel suçluları önceden tespit etmek için çok sayıda kaynaktan akan verilerin yapay zekâ aracılığıyla analizine giriştikleri biliniyor.

Caydırıcılık potansiyeli

Güvenlik açısından yapay zekâ kullanımının pek çok avantaj içerdiği söylenebilir. Her şeyden önce suçun işlenmeden önlenmesi kamu düzeninin ve güvenliğin korunması açısından oldukça yararlı. Aynı durum ciddi bir caydırıcılık potansiyeline de sahip. Davranışlarının en baştan izlenebildiğini anlayan pek çok potansiyel suçlu tasarladıkları eyleme hiç kalkışmayabilir. Bu durum, suç oranları kadar kamunun bu alandaki harcamalarını düşürme ihtimalini artırıyor. Ayrıca güvenlik güçlerinin eylemlerinin daha objektif kararlara dayanması ve bireylerin sübjektif düşünceleri ve önyargılarına dayanması amaçlanıyor. Aslında bu teknolojinin güvenlik güçlerinin karar alma süreçlerini kolaylaştırdığı ve onlara hukukî açıdan bir güvence sağladığı da söylenebilir. Zira örneğin devriye görevinin nerede yapılacağı kişilerin kendi görüş veya inisiyatifleri doğrultusunda belirlenir. Bu tespit sürecinin kararı verenler ve uygulayıcılar açısından bir sorumluluk doğurduğu da açık. Nerede devriyeye çıkılmasının yapay zekâ algoritması tarafından öngörülmesi kişisel sorumluluğun ortadan kalkmasını beraberinde getirebiliyor.

Irkçı algoritma

Öte yandan yapay zekânın güvenlik alanında kullanılmasının hukukî ve etik açıdan yeni sorunların ortaya çıkmasına sebebiyet verdiği yönünde ciddi iddialar var. Zira güvenlik alanında her adım doğal olarak bireylerin özgürlüklerinin kısıtlanması riskini içerir. Dolayısıyla güvenlik ile özgürlük arasındaki geleneksel gerilimle yapay zekânın suçla mücadelede kullanılması açısından bir kez daha karşılaşıldığı söylenebilir. Yapay zekâ kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği gibi hakların kullanımı açısından tehdit oluşturabilir. Bunun yanında algoritmaların geçmişten gelen bilgiye dayanarak profil çıkarmaları nedeniyle belirli toplumsal grupları en baştan suçlu olarak gördükleri bilinen bir durum. Daha açık bir ifadeyle algoritmaların bir tür ırkçılık yaptıkları sıklıkla getiriliyor. Özellikle ABD'de siyahiler bu durumun mağdurları durumunda. Dünyada en fazla kent güvenlik kamerasına sahip olan ülke olan Çin'de ise durum çok daha vahim. Özellikle Uygur Türklerinin yoğun olarak yaşadıkları kentlerde kameralar belirli insanları kriminalize etmek için kullanılıyor. Rusya'da ise muhalifler, rejimin yüz tanıma sistemlerinin kullanımını artıracağını açıklanmasıyla kendi üzerlerindeki baskıyı artıracağından endişeli. Aslında bu konuda normatif ilkeler belirlenmediği sürece en gelişmiş demokrasiler için bile benzeri sorunların yaşanacağını söylemek mümkün. Dolayısıyla artık en ince yüz hareketlerini bile yakalayan ya da insanların hareketlerine belirli anlamlar yükleyen kameraların güvenlik dışı amaçlarla kullanımını kısıtlamak önem taşıyor.

İlk Çağ'dan itibaren insanların güvenlik ihtiyaçlarıyla özgürlük talepleri arasında hep bir gerilim oldu. İnsanlar açısından güvenlikten de özgürlükten de vazgeçilmesi mümkün değil. Yapay zekânın güvenlik açısından devletlere ve toplumlara ciddi katkılar sağladığı açık. Giderek kapsamı, sayısı ve niteliği artan suçlarla mücadele açısından kolluk kuvvetlerinin teknolojinin sağladığı imkânlardan en geniş şekilde yararlanması kamu düzeninin korunması açısından zorunlu. Üstelik aynı durum, masrafları düşürüp kaynakların optimal kullanılmasını da sağlayacak. Ancak özgürlüklerin vazgeçilmeyecek kadar değerli olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor. Bu nedenle yapay zekâ algoritmalarının güvenlik amacıyla kullanımına ilişkin hukukî ve etik kurallar üzerinde uluslararası mutabakatın sağlanması ve bunların devletlerin hukuk sistemlerine yerleştirilmesi önem taşıyor.

@heberis

  • yapay zeka
  • güvenlik
  • öngörücü polislik
  • hamit emrah beriş