Dıştan yönetilen iç darbeler ve 28 Şubat

ABD Dışişleri Bakanı Warren Cristopher ve onun Ankara'ya elçi olarak atanan eski danışmanı Marc Grossman'ın, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin Refah Partisi'ne geçmesi üzerine hazırladığı "1994 yılından itibaren yükselen Refah Partisi'nin İslami ve Batı karşıtı olduğu" raporu ve CIA'ye "mutlaka devrilmelidir" tavsiyesi, 28 Şubat sürecinin fitilidir.

5 Mart 2023 Pazar 07:00
Açık Görüş Haberleri

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu / Gaziantep Üniversitesi



Avrupa; Asya'yı, Müslümanları ama özellikle Müslüman Türkleri asla sev(e)mez. İskender, Roma, Haçlılar ve son yüzyılda Batı dünyası, bunlara karşı saldırıya geçmişse de kalıcı bir zafer elde edememiştir. Çünkü Asya'nın küçük bir çıkıntısı olan Avrupa, ekonomik, askeri, sosyal ve siyasal açıdan kendi kendine yeterli bir kıta değildir ve Hıristiyan da olsa bugün olduğu gibi Ruslara bile düşmandır. Bu nedenle buralarda, "Birbirine düşürme ve içerden çökertme" gibi bilinen basit ama son derece etkili, 2300 yıllık Aristo-İskender taktiğini uygulamaktadır. Rusya (1917), Osmanlı (1908), Çin ihtilalleri (1966), 1876 yılından 2016 yılına kadar en az 9 cunta darbesiyle Türkiye bu siyasetine devam etmektedir.

Siyasi yasaklar

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'ın, Refah Partisi'nin kapatılması ve dünyanın sayılı dâhilerinden, Türkiye'de ağır sanayinin babası ve Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın siyasi hayatının bitirilmesi metnini, küçücük gözlükleriyle gayet mutlu bir şekilde okumasını şimdi gibi hatırlıyorum. Hele daha biri bitmeden özellikle her ayın 15'inden sonra medyada gündem olan MGK toplantısına 10 gün kaldı diyen meydan okumaları...

Üzerinden 26 yıl geçen, 28 Şubat 1997 darbesinden önce 2011 yılında ölen, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Warren Cristopher ve onun Ankara'ya elçi olarak atanan eski danışmanı Marc Grossman'ın, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin Refah Partisi'ne geçmesi üzerine hazırladığı "1994 yılından itibaren yükselen Refah Partisi'nin İslami ve Batı karşıtı olduğu" raporu ve CIA'ye "mutlaka devrilmelidir" tavsiyesi, 28 Şubat sürecinin fitilidir.

28 Şubat bu hedef doğrultusunda hazırlanmıştır. Amaç Türkiye'nin, ABD ve İsrail kontrolünde olmasıdır. Grossman'a göre, Türkiye stratejik ortakları olmak zorundadır.

Bütün bu süreç ise Soğuk Savaş sonrası yeni Ortadoğu için hazırlanan bir stratejidir. 1989 yılında Teoman Kuman, Başbakanlıktaki önemli bir toplantıda "bizi siyasi cinayetler bekliyor" dedikten sonra 1993 yılında zirveye çıkan cinayetlerle devam etmiş ve esasen DYP-RP koalisyonu da bu yüzden yıkılmıştır. Bu süreci yönetmek için de Batı Çalışma Grubu (BÇG) kurulmuş ve başına Çetin Doğan getirilmiştir.

28 Şubat'ın sonucunda ekonomi ve siyaset hayatı kırılmıştır. 20 banka TMSF'ye devredilmiş, partiler çözülmüş, 34 milyar kredi faizi ödenmiş ve 160 milyar dolara mal olan 2001 krizi doğmuştur. 28 Şubat'ın toplam maliyet 250 milyar dolardan fazla olmuştur.

28 Şubat'ın maliyeti 250 milyar dolar iken, 10 milyar dolar için IMF, Türkiye'ye kayyum atadı. 2001 krizinin maliyeti de buna eklenmeli.

İrtica birinci, PKK ikinci tehdit

Kamu Güvenliği (PVSK; Emasya ve TSK) için olan Emasya kanunu gizlice değiştirilmiş-çarpıtılmıştır. İlginçtir Erbakan'ın kurduğu D-8 ülkelerinin hepsinde darbe olmuştur. MASK ve MGK toplantısından sonra irtica birinci tehdit olurken, PKK ikinci tehdit olmuştur. Cuntacılar, kendilerini destekleyen ABD-İsrail'e vefa borcu olarak askeri ihaleler vermiştir.

Vitrin diye DYP'ye getirilen ancak siyasette çetin ceviz çıkan DYP lideri Tansu Çiller bu durumu sonradan şöyle anlatmıştır: DYP milletvekilleri Yassıada'ya götürülmekle tehdit edilmiştir. Sayın Erbakan'a 50 milletvekilim tehdit ediliyor, bu milletvekilleri, Meclis içerisinde adeta bir ikna odası oluşturuldu, bu ikna odasına çağırılarak tek tek konuşturuluyor ve kendilerine, 'Yassıada'daki odanız hazır' diyen kişi de Çevik Bir'dir.

Dönemin Başbakanı rahmetli Erbakan 28 Şubat'ta Refah-Yol hükümetini düşürmek için DYP'li milletvekillerine baskı yapıldığına, hatta bazılarına para teklif edildiğine, tehdit dahil her yolun denendiğine inandığını belirtmişti. Erbakan; milletvekillerinin 'Ya istifa edin ya da Yassıada'ya gidersiniz' şeklinde tehdit edildiklerini açıklamıştı. Rahmetli Hasan Celal Güzel ve eski Başbakan Çiller de bazı DYP milletvekillerinin 250 bin dolar karşılığında DYP'den istifa ettirildiklerini açıklamışlardı. Böylece Güneş Motel olayının yeni versiyonu 47 vekille uygulanmıştır.

Bu satırları yazarken Yargıtay onursal başkanı 367 çarpıtmanın ünlü düşünürü (!) Sabih Kanadoğlu'nun da ölüm haberi geldi. Selefi Vural Savaş de iki gün önce ölmüştü. Kaderin üstünde bir kader var... Bu hayatta tesadüf yoktur. Rabbim herkese ameliyle muamele eder. 28 Şubat mazlumunun ruhu ve düşüncesi şu an iktidarda ve o da Erbakan ise 12 yıl önce tam da bugün yüzbinlerin katılımıyla Hakka gitmişti.

Halktaki karşılıkları

28 Şubat sürecinde adı fişlemeler ile anılan Batı Çalışma Grubu'nun 1995-97 yılları arasında Genelkurmay Harekât Başkanlığı ve 28 Şubat sürecinde Batı Çalışma Grubu Başkanlığını yapan Çetin Doğan vardı. Kendisinin imzası olan 16 Nisan 1997 tarihli ve bütün askerî birimlere gönderilen bir BÇG belgesinde, laiklik aleyhtarı faaliyetlerin arttığı vurgulanarak camilerin gözetim altına alınması emrediliyordu. Çetin Doğan, 2011 Türkiye genel seçimlerinde, ağırlığını İşçi Partisi'nin oluşturduğu Cumhuriyet Güçbirliği bağımsız adaylar bloğu çerçevesinde İstanbul 2. Bölge'den bağımsız milletvekili adayı oldu. Seçim sonuçlarına göre 9 bin 378 geçerli oy aldı ancak İstanbul 2. Bölge'den milletvekili seçilebilmek için gerekli olan 110,000 oyun altında kalarak milletvekili seçilemedi. 9 bin oy. Karşılığı bu kadar.

Bütün bunlar bize bu ülkede yaşamak ve milli olmak hakkında önemli şeyler söylemektedir. Keza Başkanlık sistemin ne kadar önemli olduğu ortadadır. "Bu darbe tarihin akışında bir andır" diyen Erbakan'ın vefatının üzerinden 12 yıl geçti. Nur içinde yat boncuk boncuk terleyen dava adamı.

hseyhanlioglu@gmail.com