Milliyetçiliğin başına gelenler, başımıza getirdikleri

Fransız İhtilali'nden beri toplumları evirip çevirmeye devam eden milliyetçilik öyle bir kavram ki emperyalist ülkeler, kendi ülkelerinde onu "bastırırken" hedef ülkelerde de "kışkırtıyorlar."

16 Nisan 2023 Pazar 07:00
Açık Görüş Haberleri

Kâmil Yeşil / Yazar



19. yüzyıldan bu yana dünya siyasetinin en mihver kavramı milliyetçiliktir. Kavram, Fransız İhtilali'nden beri toplumları evirip çevirmeye devam ediyor. Öyle bir kavram ki emperyalist ülkeler, kendi ülkelerinde onu "bastırırken" hedef ülkelerde de "kışkırtıyorlar." Milliyetçilik; bugünün Balkan devletlerinden bir kısmı ile Arap İslam ülkeleri olarak bilinen ülkelerin varlık sebebidir ve Birinci Cihan Harbinden sonra Osmanlı haritasından "çıkarılmışlardır".

Geç kalmış bir siyaset

İslam münevverleri ve devlet yöneticileri yaklaşan tehlikeye karşı Osmanlılık ve İslam milliyetçiliği kavramları doğrultusunda yenilenen hukuk, kültür, yönetim stratejileriyle bütünlüğü sağlamaya çalışsalar da bu, geç kalmış bir siyaset oldu.

İronik bir şekilde, Osmanlı Devletinin parçalanmasına sebep olan milliyetçilik; dağılmayı toplamak için tercih edilen bir kavram, anlayış ve siyaseti de belirleyen bir kavram oldu. II. Meşrutiyet'in ilânından sonra kurulan Türk Derneği, Türk Yurdu Cemiyeti, Türk Ocağı, Türk Gücü Derneği, Türk Bilgi Derneği gibi oluşumlar hep bu arayışın sonucunda ortaya çıkmıştır.

Dr. Fuat Sabit (Ağacık), Mehmed Emin (Yurdakul), Akçuraoğlu Yusuf, M. Ali Tevfik (Yükselen), Emin Bülend (Serdaroğlu) ve Ağaoğlu Ahmed Beğ'lerin yaktıkları bu ocağa daha sonra Ziya Gökalp, Hüseyin Nihal Atsız gibi yakın dönem sembol isimler de katılacak, milliyetçiliği yeniden yorumlayacaklardır.

Yeni bir anlam

Burada Türk Devletler Teşkilatı'nın, kavramı kullanmadan milliyetçiliğe yeni bir anlam kazandırdığını söyleyebiliriz. Ortak dil, kültür ve dayanışma temelinde inşa edilen TDT, bugün bölgesel ve uluslararası iş birliğinin etkin bir teşkilatı olmuştur. SSCB'den dağılan Türk cumhuriyetlerinin oluşturduğu "Türkçe Konuşan Devlet Başkanları Zirvesi" ile ilk adımın atan oluşum, 12 Kasım 2021'de İstanbul'da gerçekleştirilen 8. Zirvesi'nde adını Türk Devletleri Teşkilatı olarak belirlemiştir.

Söylemek istediğimiz şudur ki milliyetçilik, yüzyılın başında Osmanlı Devletini parçalanmaktan kurtarmayı hedeflerken diğer taraftan Turan/Kızılelma ülküsü ile esir Türkleri esaretten kurtarıp Büyük Türk Devleti (Turan) kurmanın da ateşleyici gücü idi.

Cumhuriyet'i ilan edenlerin geçmişi, İttihad ve Terakki üzerinden bu anlayışlarla şekillendiği için milliyetçilik yeni devletin de ilkelerinden oldu ve CHP, milliyetçiliği altı ilkeden biri olarak kabul etti.

Açıkça anlaşılmıştır ki; girişinden itibaren yukarıda ismi geçen kurum-sal-laşma sürecine kadar (günümüz dahil) partilerin ilkeleri, kurum ve kuruluşların adı olan milliyetçilik, kelime olarak aynı, anlam ve gösterge olarak farklı bir içerik ve değere sahiptir.

Bundan dolayı "milliyetçi" ile "gayrimilliyetçi" denildiğinde kimin, ne kastettiği açıkça tadat edilmediği müddetçe taraf olan da karşı olan da doğru anlaşılmış olmaz.

Mesela, aktif olarak siyaset ve düşünce sahnesinde yer alan parti ve dernekler olarak ele aldığımızda CHP'nin milliyetçilik anlayışı-yorumu ile MHP'nin milliyetçilik yorumu aynı şey değildir. Yine ağırlıklı söylemi, SSCB'de ve Çin'de Türklere soykırım uygulayan komünizm karşıtı Türk Yurdu dergisinin tarihî milliyetçiliği ile; Nureddin Topçu'nun manevi öncülüğünü yaptığı "Milliyetçiler Derneği"nin milliyetçilik anlayışı arasında derin farklar vardır. Hatta bu iki milliyetçilik birbirinin zıddı da diyebiliriz. "Milliyetçiler Derneği" komünizme karşı ve fakat kendini sosyalist/toplumcu olarak vaz eden bir dernektir. (Derneğin dağılmasına da sebep olmuştur.) Bunun teorisyeni de Nureddin Topçu'dur. Topçu'nun ilmî üstadlık ettiği dernek diğer milliyetçiliklerden farklı olarak aynı zamanda tasavvufî bir harekettir, siyasî-kültürel çizgisinin belirleyici kişisi, İslam milliyetçisi olarak tanımlayabileceğimiz Mehmed Âkif çizgisidir. Bir kültür hareket olan (İstanbul) Milliyetçiler Derneği, dönemin din, İslam ve Müslümanlıkla ilgili olarak getirdiği kısıtlamalar, takibat ve cezalandırmalara tedbir olarak bu ismi seçmiştir. İkincisi, Topçu'nun, zamanın milliyetçilerini Âkif ve İslam milliyetçiliğine taşımak isteğini de düşünebiliriz. Kapalı devre yayın yapan ve az sayıda şube açan bu kuruluş, varlığını 12 Eylül 1980'e kadar sürdürmüştür. Dolayısıyla bugünün Dergâh yayınları (Hareket) çevresinin milliyetçilikle ilişkilendirilmesinde bu arkaplanın bilinmesinde fayda var. Görüldüğü gibi milliyetçilik denilince, siyaset, akademya ve okur yazar çevrelerinin ihtiyatla karşılamaları gereken kavramla karşı karşıyayız. Çünkü milliyetçilik, içine ne doldurulursa onu kabul eden, o rengi alan bir kavramdır. O kadar ki, milliyetçiliğin içini nelerle doldurdularsa, 12 Eylül'de hapishaneye Milliyetçi girip İslamcı olarak çıkan bazı kişiler önceki dönemlerini "cahiliye" olarak isimlendirmişlerdi. Milliyetçilikle toplumu bir araya getirme ve harekete geçirme gücünden faydalanmak isteyenler kavramdan vazgeçemedikleri için muhtevayı belirleme yolunu tercih etmişlerdir. Bu hususta kavramın (kendilerince) aşındığını, söylemek istediklerini karşılamadığını, İslam ile bağının koparılması gerektiğini, pejoratif hale geldiğini düşünen sosyalist çevre milliyetçilik yerine "ulusal", "ulusçuluk", "vatanseverlik"

gibi kavramları tercih ve teklif etmektedir.

Atatürk milliyetçiliği

12 Eylül kafası milliyetçiliğin din-İslam ile kurduğu bu bağı koparmak için özel olarak "Atatürk milliyetçiliği" diye bir şey icat etmiş ve bu kavramı yasalara geçirmiştir. Türk siyaset ve düşünce dünyasının vazgeçemediği bu kavramı, İslam milliyetçiliği anlamında İsmet Özel'in milliyetçi söyleminde de görüyoruz. Dolayısıyla önüne ve sonuna başka kavramlar getirilmesi halinde açıklık kazanacak bir kavramdır milliyetçilik. Çünkü buraya kadar yazdıklarımız da gösteriyor ki 19.yüzyılın "Türk milliyetçiliği" ile Cumhuriyet dönemi Türk milliyetçiliği, CHP milliyetçiliği, MHP milliyetçiliği ( aralarında nasıl bir benzerlik ve farklılık varsa, İYİ Parti milliyetçiliği), İslam milliyetçiliği, "İsmet Özel'in kastettiği anlamda milliyetçilik" gibi açıklamalar yapmadan bu kavramdan bir şey anlayamaz hale geldik. Çünkü milliyetçilik, (Fr. Nationalisme) tarihinden itibaren başına çok şeyler gelmiş ve insanlığın başına çok şeyler getirmiş bir kavramdır. Tabiri caizse milliyetçiliğin başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir.

Uzun vadede hangi anlayış ve partilere mensup, hangi gençlik belirleyici olur, hangisi yeğdir, bunu zaman gösterecek. Ancak öyle anlaşılıyor ki milliyetçilik kavramı Cumhur İttifakı ile yeni bir anlam ve muhtevaya kavuşacaktır. Milliyetçi Hareket ile AK Parti'nin "muhafazakâr/İslamcı"lığından süzülen milliyetçilik, söylem olarak olmasa bile eylem olarak birbirine karışacaktır. Necip Fazıl'ın Akıncılar-MTTB ile Ülkücü gençliği birleştirmek istediğini biliyoruz. Onun, ülkücü gençlik ile kurduğu bu temastan Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları yetişmiştir. Üstad Necip Fazıl'ı yıllar sonra amacına ulaşmış sayabilir miyiz? Üstadın hedefi bu muydu? Bilmiyoruz. Bildiğimiz şudur: Yeni bir milliyetçilik doğuyor.

yesilkamil63@hotmail.com