Kalıplara sığmayan özgür bitkiler!

Saksıya, sürekli sulamaya, güneşe, sabit bir yerde kalmaya ihtiyacı yok hava bitkilerininin. Siz nereye giderseniz sizinle yolculuk edebilir. Kokedama sanatı ile sardığınız bitkileri de aynı şekilde her yere taşıyabilirsiniz. “Göçebe hayat yaşadıkları için bitki edinmekten korkan insanlar var. “ diyen Derya Evirgen hava bitkileri ve Kokedama sanatı ile insanların hem bitki edinme kaygısına son veriyor hem de evlere şıklık katıyor.

29 Haziran 2019 Cumartesi 07:00
Cumartesi Haberleri

MERVE YILMAZ ORUÇ



Hava bitkilerini ve kokedama sanatını daha önce duydunuz mu? Ben yeni tanıştım. Özellikle çiçekleri çok seven ancak bakamadığı için bitki edinemeyenlerin tercih edebilecekleri bir tür. Bakımları çok kolay. Üstelik doğal, şık görünüşüyle de evlerinizi ve iş yerlerinizi güzelleştiriyor. Türkiye’de çok bulunmayan bu bitkiler ile LeviosaPlants sayesinde karşılaştım. Markanın sahibi Derya Evirgen hava bitkileri ve Kokedama sanatı ile ilgili son yıllarda ciddi çalışmalar yürütüyor. Hatta Avrupa’da birçok botanik bahçesi ve üniversitelerin araştırma merkezlerini gezmiş. Bundan altı yıl önce tesadüf eseri tanıştığı hava bitkileri ve Kokedema sanatına olan merakı ile LeviosaPlants’i kurmuş. Siz nerdeyseniz orada yaşamaya hazır bu özgür ve saksısız bitkileri biz de merak ettik ve Derya Evirgen’in kapısını çaldık. Hem hava bitkilerini hem de Kokedema sanatını sorduk. 

“Markanın çıkış aşaması benim kendimi göçebe hissetmem idi. Göçebe hayat yaşadıkları için bitki edinmekten korkan insanlar var. Hava bitkisi ve kokedema aslında bitki edinme kaygısını engelliyor. Çünkü onları çok rahat yanınızda götürebilirsiniz ya da evde bırakabilirsiniz.” diyen Evirgen, LeviosaPlants’ı şu üç kelime ile özetliyor: “Doğal, sade ve büyüleyici.”  

Bu çiçekleri öldürmek çok zor 

Derya Evirgen aslında avukat. Gündüzleri mesleğini icra ediyor akşamları ise çiçeklerle uğraşıyor. Doğa içerisinde bir çocukluk geçiren Evirgen, her zaman kendisini göçebe gibi hissetmiş. Sabit bir yerde kalamayacağı düşüncesi nedeniyle de bitki alıp yetiştirememe endişesi olmuş. Daha sonra çevresinde bu kaygıları taşıyan başka insanların da olduğunu farketmiş. Hava bitkileri ve kokedama ile tanışınca onlarda hissetiği özgürlük, sıradışılık ve kalıplara sığmama durumu ile LeviosaPlants’ı kurmuş. Evirgen, hava bitkileri ile ilgili şu bilgileri aktarıyor: “Bu bitkiler, botanik bahçelerinde büyük tropikol ağaçların dallarından sarkan bitkiler şeklinde duruyor. Türkiye’ye Hollanda’dan geliyor. Ana ülkesi Güney ve Orta Amerika. Hava bitkisinin en büyük özelliği bakımının çok kolay olması. Toprağa ihtiyaç yok. Su ve hava ile buluştuğunda yaşamak için yeterli ortam oluşuyor. Hava bitkileri kökleri olmadan, yapraklarındaki tüyler yoluyla havadan besleniyorlar. Bu çiçekleri öldürmek çok zor. Kolay kolay solmazlar. 15 günde bir suladığınızda bile çok rahat yaşayabilen, hemen ölmeyen, kolay adapte olan, hava değişikliğiden çok etkilenmeyen bitkiler. Işığa ihtiyaçları yok. Çünkü doğal alanlarında doğrudan ışık almıyorlar zaten.”

Pratik tasarımlar yapıyorum  

Bakımı kolay ve dayanıklı olduğundan son yıllarda dizayn amaçlı kullanılmaya başlanan hava bitkileri aynı zamanda özgürlüğü de oldukça güzel yansıyor. “Kalıpsız, dayanıklı ve büyüleyici” bu bitkiler ile farklı çalışmalar yapmak için yola çıkan Evirgen, yaptığı okumalar ve araştırmalar sonucunda çeşitli tasarımlar sunmaya başlamış. Tasarımlar için iki yıldır uğraştığını anlatan Evirgen sözlerini şöyle sürdürüyor: “Dünyada gördüğüm şekiller, kendi evimde kullanmak istediğim tarzlar ve çevremdeki insanların beklentileri üzerine kafa yormaya başlayınca tasarım kısmı ortaya çıktı. 30’a yakın farklı tasarımım var. Yer kaplamayan, pratik kullanılabilecek ürünler olmasına dikkat ediyorum.” 

Hava bitkilerinin 160 çeşidi var. Bu türler arasında favorisinin Xerographica olduğunu belirten Derya Hanım, “Uzadığında kıvırcık, dalgalı bir hâl alıyor. Bu aralar Medusa’ları da çok beğeniyorum. Tectorum adlı nadir bulunan bir tür de var. Hatta ben iki yıl aradım bu çeşidini. Geçen ay buldum” şeklinde konuşuyor. 

Kokedama ile saksıya ihtiyaç yok 

Hava bitkilerinin yanı sıra kokedama sanatı ile de haşır neşir oluyor Derya Hanım. Kokedama, tarihi 17. yüzyıla dayanan, Japonların kullandığı bir sarma sanatı. Japoncada “koke” yosun, “dama” top anlamına geliyor. Yosun topları ile sarma yöntemi, özellikle göç zamanlarında bitkilerin taşınması için kullanılmış. Şimdi bu sanat ile bitkileri özgürleştirdiğini belirten Evirgen, “Bu sanatı bitkiler ile ilgili  araştırma yaparken, kitap okurken ve katıldığım workshoplarda öğrendim. Hemen hemen her bitkiyi bu sanat ile sarabiliyoruz. Önce toprak karışımı yapıyoruz. Onu küre haline getirip bitkiyi toprak küresine yerleştirip etrafını yosun ile kaplayıp misina yardımı ile sarıyoruz. Bu şekilde her yere taşıyabiliyorsunuz. Kokedama’da saksıya ihtiyaç yok. Sardığınız bitkiyi ay da bir su dolu kabın içinde bekletmeniz yeterli.” şeklinde konuşuyor. Kokedama ile ilgili atölyeler de düzenleyen Evirgen, bu sanatın çok kolay öğrenilebileceğini söylüyor. Kokedema sanatında dağ palmiyesi kullandıklarını dile getiren Evirgen, bakımı kolay olduğu içinde bunu tercih etiklerini vurguluyor. Kokedama ile ilgili workshoplar yapan Derya Evirgen, “Hava bitkisi atölyesi daha yapmadık. Aslında metale şekil vermek ve farklı tasarımların oluşturulması anlamda bir şeyler yapabiliriz.” diyor. 

Xerographica gelin buketlerinde 

Son yıllarda gelin buketlerinde canlı çiçekler moda olmuştu. Hava bitkilerini de gelin buketleri yapımında kullanmaya başladıkları vurgulayan Evirgen, “Sürekli talepler geliyor. Dönüşler de güzel. Buketlerde zerografika türünü kullanıyoruz çünkü boyutunu değiştirebiliyoruz ve çiçekleri sarması çok daha kolay. Açılan bir bitki olduğu için buketin etrafını sarıyor. İçine kesme çiçekler ekliyoruz. Daha sonra bu kesme çiçekleri atıp hava bitkilerini saklıyorlar” diyor.   

Evin her köşesine şıklık katıyor 

Özellikle iç mimarların kendisi ile iletişime geçtiğini belirten Evirgen, hava bitkilerinin evlerde kullanılmaya elverişli, pratik ve sıra dışı olduğu için  tercih edildiğini belirtiyor. Evirgen, “Evi doğal yapan bir aksesuar. Modern duruyorlar. Kendi evimde  daha çok askıda, kitaplıkta ve TV ünitesi üzerinde kullanıyorum. Ancak bu tasarımları işyerinde çalışan arkadaşlarına hediye olarak alanlar da çok. Yani işyeri için de ideal. Çünkü bakımı kolay ve çok doğal bir bitki. Tasarımı da şık duruyor” şeklinde konuşuyor.  

Markanın adı Harry Potter’dan geliyor

LeviosaPlants markasının isminin hikayesini soruyorum Derya Hanım’a. Ve çok şarşırtıcı bir cevap alıyorum: “Leviosa’nın ismi aslında Harry Potter’dan geliyor. Harry Potter’da Wingardium Leviosa büyüsü vardı. Objelerin uçmasını sağlayan bir büyü idi. Onun da geldiği yer levitating yani havada durma idi. Ben de buradan esinledim. Havada durma konsepti ile yola çıktık aslında. Çünkü bunların kökleri ve saksı ihtiyaçları yok. Havada asılı durabiliyorlar.  Kokedama sanatı ile elde edilen ürünler de havada kolayca durabiliyor. Düşünsenize, havada uçan doğal bitkiler. Hem kokedama sanatı hem hava bitkilerine bakınca Leviosa’nın konsepti ortaya çıkıyor aslında.” 

Teraryum daha yapay 

Teraryumlar son günlerde çok moda. Hava bitkileri ve Kokedama henüz o kadar bilinmese de çok yakında yeni bir trend olacak kuşkusuz. Hava bitkilerinin Avrupa’da ülkemize göre çok daha yaygın olarak kullanıldığını söyleyen Evirgen, Türkiye’de bunun henüz butik olarak yapıldığını belirtiyor. Teraryumun kendisine çok doğal gelmediğini ifade eden Evirgen, “İçine incik boncuk, yapay şeyler koyuluyor. Ama bizim burada kullandığımız malzemeler doğal pirinç ve bakır. Bakırın ucuna iliştirilmiş bir bitki. Doğallıktan kopmak istemiyorum. O yüzden teraryum bizim konseptimizin dışında” diyor.