Kaybettiğimiz dostluğu filmlerle hatırlayacağız

Fethi Gemuhluoğlu’nun “İnsana dost olmak, fikre dost olmak, komşuya dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak, görünene ve görünmeyene dost olmak” felsefesinden hareketle yola çıkan Uluslararası Dostluk Film Festivali; dil, din, renk ayrımı yapmasızın bugün çevre ülkelerimizde devam eden savaşlara karşı insanlara dostluğu filmlerle hatırlatıyor. 

1 Aralık 2018 Cumartesi 07:00
Cumartesi Haberleri

MERVE YILMAZ ORUÇ



Cumhurbaşkanlığı Himayelerinde, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı destekleri ile bu yıl ilki düzenlenecek olan Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali, dostluğu kısa film dilinde yeniden inşa etmeye hazırlanıyor. Fethi Gemuhluoğlu’nu ve onun penceresinden ‘Dostluk tefekkürünü’ yeniden okuma, bunun üzerine düşünme ve hayatımızdaki yansımalarını çoğaltma düşüncesi üzerinden farklı yöntem ve ortamlar geliştirme amacıyla Fethi Gemuhluoğlu’nun vefatının 41. yılı münasebetiyle düzenlenecek Festival, 14-16 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek. Kısa filmler sayesinde “Dostluk” meselesini bütün insanlığın mirası haline getirmeyi amaçladıklarını dile getiren Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali Direktörü Faysal Soysal ile hem festivali hem de ülkemizdeki kısa film sektörünün durumunu konuştuk. 

DOSTLUKTAN DOĞAN FESTİVAL  

21. yüzyılda yaşamamıza rağmen savaşlar hâlâ devam ediyor. İnsanlar yurtlarını terk etmek zorunda bırakılıyor veya öldürülüyorlar. Modern dünyada herkes pek çok şeye sahip ama çok yalnız. Bir şeyler eksildi ve kaybedildi. Sanırım en çok aradığımız şey bu dönemde karşılıksız dostluk. Bu anlamda neye ihtiyacımız olduğunu uzun yıllar önce söyleyen Fethi Gemuhluoğlu’nu hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor. Onun insani ve karşılıksız bir dostluğun temeline işaret ettiği ‘Dostluk’ metninden yola çıkarak hazırlanan Uluslararası Dostluk Film Festivali kaybettiğimiz güzellikleri yeniden gündemimize getirecek. Gemuhluoğlu’nun ideolojik bir ayrım yapmadan memleketi için eser üreten, şiir ve roman yazan entelektüel bir kavga veren herkesin elinden tuttuğunu söyleyen Soysal, festivalin çıkış noktasını şöyle anlatıyor: “Gemuhluoğlu için renk, dil, din önemli değildi. Bizim festivalde gücünü buradan alıyor. İnsanlık adına, bir şey yapılacaksa bu zaten hepimize katkı sağlar. Sanatta bu anlamda en büyük imkan. Festivalin başka bir çıkış noktası daha var. Son dönemlerde Suriye, Filistin, Myammar ve Afrika’da çatışmalar yaşanıyor. Bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şey dostluğun hatırlanması. Bundan dolayı gençliğin dostluk konusunda fikir üretmesini istedik. Dışarıdan tematik gibi görülebilir ama geniş perspektifi olan bir festival.”

Bu tema üzerinden festival düzenlenmeye devam edeceklerini söyleyen Soysal, “Bizi diğer festivallerden ayıran en temel özelliğimiz dostluk teması ile kurduğumuz bağ. Dostluk bütün dinlerin, hakikat anlamında kafa yoran, yaşam ve yaşam sonrası ile soruları olan herkesin düşündüğü bir şey. Dostluğu, çekilen filmler, farklı açılardan bizlere gösterecek.” şeklinde konuşuyor. Sinema ve sanatın her bir yerinde muhabbet olduğunu söyleyen Soysal, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Filmde, iki insanın var olduğu bir sahneyi düşünün burada dostluğun olmadığını söylemeyiz. İran’dan bir film geldi. Tek başına bir adam var. Burada da dostluğun olmadığını hissediyorsunuz.” 

80 ÜLKEDEN 800 BAŞVURU 

Dostluk Festivali’ne 80 ülkeden 800 başvuru oldu. Dostluk Kısa Film Festivali, kapsamında düzenlenen “Kısa Metraj Film Yarışması” jürisinin başkanı birçok ulusal ve uluslararası festivalde ödüller kazanan Yüksel Aksu. Aksu dışında; Amerikalı senarist ve yönetmen Najwa Najjar, İranlı yönetmen Kamal Tabrizi, senarist ve yönetmen Tevfik Başer ve oyuncu Sezin Akbaşoğulları jüride yer alıyor. Jürinin, ana temaya odaklanan, bunu en güçlü şekilde teknik olarak ortaya koyan ve orijinal metin sunan filmleri seçtiğini vurgulayan Soysal, şunları aktardı: “Dolaylı yoldan dostluğa gönderme yapan filmler daha çok arzu ettiğimiz filmlerdi. Jüride kendi estetik anlayışına göre bazı değerlendirmelerde bulundu. Tür bakımından da bir ayrım yaptık. Belgeselleri yarışmaya almadık. Belgesel dışında kısa formatları kabul ettik. Ancak dostluk bakımından önemsediğimiz belgeselleri ve temaları bakımından özel olan filmleri de festival kapsamında göstereceğiz.” 

“Kısa Metraj Film Yarışması”nda dereceye girecek filmlerden 1.’ye 40 bin, 2.’ye 20. bin ve 3.’ye 12. bin TL verilecek. Ödülün yüksek olmasının insanları heyecanlandırdığını söyleyen Soysal, bu festival için özellikle senaryo yazıp, film çekenler olduğunu söylüyor. İran’dan ve Türkiye’den yapılan başvurularda özellikle bu festival için çekilmiş filmler olduğuna dikkat çeken Soysal, “Bazıları senaryolarını göndermiş. Önümüzdeki yıl belki senaryo yarışması da düzenleyebiliriz.” diyor. Festival kapsamında bu yıl Bahçeşehir Üniversitesi ile bir atölye yaptıklarını belirten Soysal, buradan çıkan kısa filmin festivalde gösterileceğini söylüyor. Her yıl bir ortak paydaş ülke belirleyip festivalde yer alan filmlerden seçki yaparak o ülkede göstereceklerini belirten Soysal, bu yıl festivalden bir hafta sonra Bosna’da filmlerin gösterileceğini hatırlatıyor. 

FESTİVALLER DERDİ OLANLARI BULUŞTURUYOR 

Kısa film sektörü ülkemizde çok gelişmiş değil. Filmler sadece festivallerde gösteriliyor. Bu anlamda festivallerin önemi büyük. “Festivaller bir yandan giderek daha çok ilgi görürken bir yandan da kan kaybediyor. Çünkü internet ortamından da filmlere ulaşmak mümkün. Ancak festivallerin ayrı bir yeri var. Senin gibi derdi olan, aklında soru işaretleri olan biri ile konuşmak, kavga etmek hatta yeni dostluklar kurmak için festivallerde film izlemek önemlidir.” diyen Soysal, kısa filmlere desteğin daha çok artması gerektiğini vurguluyor. Geçen yıl Malatya Film Festivali’nde gösterilen filmleri TV Plus’ın satın aldığını ve kendi bünyesinde göstereceğini hatırlatan Soysal, “Bu tarz açılımların artması lazım. Özellikle devlet kanalları daha çok ilgi göstermeli. Kültür Bakanlığı hem bu filmleri hem de bu filmleri çeken kişilerin tanınmasında daha çok destek olmalı. Gençlerin TV’lerde kendilerini göstermelerine imkan verilmeli çünkü geleceği onlar inşa edecek.” şeklinde konuştu. 

DAR ZAMANDA DAHA BAŞARILI İŞLER YAPILIYOR 

Kısa film çekmek uzun metrajlı filmlere göre daha mı zor? sorusunu yönelttiğimiz yönetmen Faysal Soysal şöyle cevap veriyor: “Kısıtlı tarafı var ama kısıtlı olması her zaman dezavantajlı olacağı anlamına gelmiyor. Dar zamanda daha büyük şeyler başarılabilir. Genel olarak baktığımızda kısa filmlerde sanatsal bir eserin ortaya çıkma ihtimali uzun metraja göre daha fazla. Kısa filmleri çekerken daha özgür ve bağımsızsınız. Uzun metraj film gibi gişe kaygısı ya da hangi ünlü oyuncu oynamalı gibi düşünceleriniz olmuyor. Doğrudan meseleye odaklanıyorsunuz. Tabiki imkan, para, oyuncu açısından zorluklar olabilir. Ama dostluk ve dayanışma ile yapıldığı için kısa filmlerde daha samimi, daha iyi eserler ortaya çıkıyor.