AA
Malcolm X, ülkede siyahlara yönelik ırkçı politikalara karşı adalet ve özgürlük arayışı hareketlerinin en üst noktaya çıktığı İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerikan tarihine damga vurmuş isimlerin başında geliyor.
Müslüman kimliği ve karizmatik kişiliğiyle, o yıllarda İslam dünyası halkları için de bir kahraman olarak öne çıkan Malcolm X, özgürlük, eşitlik ve adalet için verdiği mücadeleyle hala simge isimlerden biri olarak hatırlanıyor.
Malcolm X olarak tanınan "Malcolm X Little", 19 Mayıs 1925'te 7 kardeşin 4'üncüsü olarak Nebraska'nın Omaha şehrinde dünyaya geldi.
Annesi Louise Little, siyahilerin hakkını savunan bir sendikada sekreter, babası Earl Little ise Jamaika kökenli siyahi aktivist Marcus Grays'in düşüncelerinden etkilenmiş bir rahipti.
Malcolm'un babası ABD'de beyazların arasında siyahilere yer olmadığını düşünüyor ve köle olarak getirildikleri Afrika'ya tekrar göç etmeleri gerektiğini savunuyordu.
Baba Earl, o yıllarda siyahilerin bağımsız olması gerektiği inancından dolayı beyaz ırkçı örgüt Klu Klux Klan'dan defalarca ölüm tehdidi aldı. Bu nedenle Little ailesi, birkaç kez eyalet değiştirmek zorunda kaldı ancak taşındıkları hiçbir şehirde beyaz ırkçıların tacizinden kurtulamadı.
Malcolm, 4 yaşındayken bir gece evleri ateşe verildi. 6 yaşındayken de babası bir tramvay yolunda ölü bulundu. Ailesi, babanın beyazlar tarafından öldürüldüğüne inansa da polis, ölümü raporlara kaza olarak kaydetti. 7 çocukla ortada kalan anne Louise, üzüntü ve çaresizlikten akli dengesini kaybederek 26 yıl yatacağı Michigan'daki akıl hastanesine kaldırıldı.
12 yaşında kardeşleriyle annesiz ve babasız kalan Malcolm X, bir süre "kendimi evde süs köpeği gibi hissediyordum" dediği beyaz koruyucu ailenin yanında yaşadı. Malcolm okulunda başarılı bir öğrenciydi. Avukat olmak isteyen Malcolm'a beyaz öğretmeni daha gerçekçi olup "marangoz" olmasını tavsiye edince, okulu terk etti.
Malcolm, 15 yaşında Boston'a üvey ablasının yanına taşındı. Ayakkabı boyacılığından lokantalarda garsonluğa kadar pek çok iş yaptı. Boston-New York treninde yiyecek satarken, o yılların meşhur siyahi mahallesi Harlem ile tanışan Malcolm, sokaklarda karıştığı uyuşturucu ve hırsızlık gibi suçlardan 21 yaşına girmeye birkaç ay kala 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Hapishane hayatı, Malcolm'ın istikametini değiştiren en büyük dönüm noktası oldu. Burada, Elijah Muhammed'in lideri olduğu Nation of Islam (İslam Milleti) hareketi ile tanıştı ve demir parmaklıklar ardındaki yıllarını okuyarak geçirdi.
1952'de cezaevinden çıkan Malcolm, Nation of Islam'ın merkezi Detroit'e gitti. Burada, kendine kölelik zamanlarında beyaz efendiler tarafından verildiğini söylediği "Little" soy ismini reddederek Afrika'daki kayıp köklerine atfen bilinmeyen anlamında "X" soyadını kullanmaya başladı.
Nation of Islam, İslam akidesinin öğretilerini tam olarak kavramamış, beyaz ırkçılığa karşı tepkisel olarak siyah ırkın üstünlüğünü savunan, aslında kendi içinde ırkçı bir hareketti.
Malcolm X, yaklaşık 400 üyesi olan bu marjinal grubun en ateşli savunucusu oldu ve kısa sürede üye sayısını 40 binlere ulaştırdı, ABD'de "temple" olarak adlandırılan merkezlerin sayısını 4 iken 22 eyalette 50'ye çıkardı.
Malcolm X, 1958'de Dr. Betty Sanders ile hayatını birleştirdi. Çiftin biri erkek 6 çocuğu dünyaya geldi.
O yıllarda Elijah Muhammed'i referans göstererek yüzlerce konferans veren, medya ve üniversitelerde konuşmalar yapan Malcolm X, uzun boyu, karizmatik kişiliği ve güçlü hitabeti ile sadece ABD'de değil, tüm dünyada adını duyurmaya başladı.
Beyaz ırkçı şiddete aynı şekilde şiddetle karşılık verilebileceğini vaaz eden Malcolm, çok geçmeden FBI'ın kırmızı listesine girerek yakın takibe alındı.
Malcolm X, 1959'da Gana, Sudan, Nijerya, İran, Suriye, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri'ne seyahatler düzenledi, dini ve siyasi liderlerle görüştü.
Nation of Islam içinde en etkili ama aynı zamanda en dalgalı dönemi 1960-1964 yıllarında Malcolm X'e ve ailesine yönelik FBI ve polis baskısı artarken, kendi hareketi içinde de kıskançlıklar ve çıkar sorunları gün yüzüne çıkmaya başladı.
ABD Başkanı John F. Kennedy'nin 1963'te suikast ile öldürülmesi üzerine "Ne ekersen onu biçersin" şeklindeki yorumuna tepkileri fırsat bilen Nation of Islam yönetimi, Malcolm'a 3 ay konuşma yasağı getirdi. Bu dönemde Malcolm X, özellikle peygamber gibi gördüğü lideri Elijah Muhammed'in yanında çalışan genç kadınlarla uygunsuz ilişkilere girdiğini de öğrenince büyük hayal kırıklığı yaşadı ve fikirlerini savunduğu Nation of Islam konusunda ciddi sorgulamalar yapmaya başladı.
Nation of Islam ile 1964'te ilişkisini tamamen koparan Malcolm X aynı yıl nisanda hacca gitti.
"Kutsal topraklarda daha önce hiç şahit olmadığım şekilde, dünyanın dört bir yanından gelen her renkte insanların birlik ve kardeşlik ruhunu gördüm." diyen Malcolm X, Sünni İslam'ın kardeşlik öğretisinin ülkesindeki ırkçılığa çözüm olacağına inanmaya başladı.
Hac dönüşü "El Hac Malik el Shabazz" ismini kullanmaya başlayan Malcolm X, Harlem'de "Müslümanların Camisi Inc." adlı yeni bir oluşum kurdu. Siyahi topluma karşı uygulanan adaletsizlik ve ırkçılığa karşı Amerikan sistemindeki iki yüzlülüğü uluslararası platformlara taşımak için Birleşmiş Milletler (BM) ile yapılabilecek ortak projeler üzerine çalışmalara başladı.
Aynı dönemde Malcolm X'e karşı Nation of Islam, tehdit ve baskılarını artırdı. 14 Şubat 1965'te saat 03.30 civarı evine yangın bombası atıldı. Olayda kimse yaralanmazken, Malcolm X saldırının "Elijah Muhammed'in emriyle" yapıldığını söyledi.
Bir hafta sonra da henüz 40 yaşına basmamışken Malcolm X, Harlem'de Audubon Ballroom Konferans Salonu'nda yaklaşık 400 kişiye konuşma yapmak için çıktığı kürsüde suikasta uğradı, vücuduna yakın mesafeden 20'den fazla kurşun isabet etti. Vurulduğunda eşi Betty Shabazz, en büyüğü 7 yaşında 4 kızıyla salondaydı ve Malcolm X'in hiç göremeyeceği ikiz kızlarına hamileydi.
Malcolm X'i kimin öldürttüğü konusu tam olarak açıklığa kavuşmadı. Suikastta Nation of Islam üyelerinin kullanıldığı, onların ardında ise FBI'ın olduğu şüphesi her zaman tartışıldı.
Otobiyografisinin yazılması için 1963'te yazar Alex Haley ile çalışmaya başlayan Malcolm X, "Bu kitap yayımlandığında ben hala yaşıyor olursam, bu bir mucize olacak." demişti. Ölümünden birkaç ay sonra Haley kitabı tamamladı ve "Malcolm X'in Otobiyografisi" adıyla yayımladı.
1992'de ünlü oyuncu Denzel Washington'un canlandırdığı ve çeşitli ödüller kazanan "Malcolm X" filminin de kaynağı olan kitap, 1998'de Time tarafından "20. yüzyılın en etkili 10 kitabı" arasında gösterildi.
Bugün New York şehrine yaklaşık bir saat uzaklıktaki Hartsdale bölgesi Ferncliff kabristanında mütevazı bir mezarda yatan Malcolm X'in etkileyici hayat hikayesi, karizmatik kişiliği ile ırkçılığa, adaletsizliğe karşı verdiği tavizsiz mücadele hala insanlığın yakın tarihine ilham vermeye devam ediyor.