AA
Libya'da üst üste darbe girişimlerinde bulunan Halife Hafter, Nisan 2019'da kendisine bağlı milislere başkente saldırı emri vermesiyle ülkesini şiddet sarmalına sürükledi. Hafter'e bağlı milisler, başkenti ele geçirmeye çalıştıkları 14 ay boyunca, sivil yerleşim yerlerini, okulları, hastaneleri ve sağlık çalışanlarını hedef almaktan çekinmedi.
Ülkede yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakasına henüz rastlanmamışken Birleşmiş Milletler (BM), dünya genelindeki salgını göz önüne alarak 22 Mart'ta taraflara ateşkes önerisi yaptı. Libya hükümeti, öneriyi kabul etti, Hafter tarafı da çağrıyı kabul ettiğini duyurdu ancak dakikalar içinde Trablus'a roketli saldırı düzenledi.
Libya'da ilk Kovid-19 vakasının 23 Mart'ta tespit edilmesinden bir gün sonra Hafter milisleri, Trablus'ta koronavirüs hastalarının tedavi gördüğü El-Hadra Hastanesi'nin yoğun bakım ünitesinin de aralarında yer aldığı Trablus'un yerleşim bölgelerine son dönemdeki en yoğun saldırılarından birini gerçekleştirdi.
Libya ordusu, "sivillerin güvenliğini sağlamak" amacıyla 25 Mart'ta savunma pozisyonundan saldırıya geçtiğini belirterek, Barış Fırtınası isimli harekatı başlattı.
Hafter milislerini 18 Mayıs'ta stratejik Vatiyye Askeri Üssü'nden çıkarmayı başaran Libya ordusu, haziran ayının başında başta başkent Trablus il sınırının tamamı olmak üzere, ülkenin batısındaki tüm önemli yerleşim birimleri ve geçiş noktalarını Hafter milislerinden arındırdı.
- HAFTER, SAĞLIK ÇALIŞANLARINI KASITLI ŞEKİLDE HEDEF ALIYOR
Libya Sağlık Bakanlığı yetkililerinin paylaştığı rakamlara göre, Nisan 2019-Haziran 2020 döneminde Hafter milislerinin başkente yönelik saldırıları sonucu 24 sağlık çalışanı hayatını kaybetti, 45'i yaralandı.
BM'nin paylaştığı rakamlara göre, Libya'da (Hafter milislerinin başkente yönelik saldırısının başladığı) Nisan 2019'dan bugüne kadar 23 sağlık merkezi bombalandı. BM'nin açıklamasında, sağlık merkezlerine yönelik 9 saldırının dünyanın salgınla boğuştuğu 2020 yılında yapıldığına dikkat çekildi.
- ATEŞ HATTINDA GÖREV YAPAN SAĞLIK ÇALIŞANLARI
Hafter bir yandan başkenti ele geçirme girişiminde bulunurken bir yandan da Sirte vilayeti ekseninde Ebu Gıreyn bölgesinde ilerlemeye çalıştı.
Ebu Gıreyn bölgesinde görev yapan sahra hastanesindeki sağlık çalışanları da bu süreçte hayat kurtarmak için kendi canlarını defalarca riske attı.
Bir dönem yoğun çatışmalara sahne olan Ebu Gıreyn bölgesindeki sahra hastanesinde görev yapan sağlık çalışanları AA ekibine yaşadıkları süreci anlattı.
Henüz tıp fakültesi öğrencisi olan İsmail Beşir (22), okuluna üçüncü sınıfta ara verdiğini ve Ebu Gıreyn bölgesinde gönüllü olarak çalışmaya başladığını söyledi.
Beşir, "Sağlık ekiplerinin hayati tehlikesi cephe hatlarında savaşçılardan farklı olmuyor. Birkaç kere araçlarımız hava ve kara saldırısıyla hedef alındı. Bizler de aynı şekilde görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Çok arkadaşımızı da bu uğurda kaybettik." dedi.
Çalışma arkadaşlarının insani bir görev yaptığına dikkati çeken Beşir, "Ölümle her an yüz yüzeyiz ancak bir sağlık çalışanı olarak bu bizim vazifemiz. Nerede ne zaman olursa görevine koşmak zorundasın." ifadelerini kullandı.
Beşir, dünyanın salgından geçtiği bir dönemde hastanelere, ambulanslara saldıranlardan da hesap sorulması gerektiğini vurguladı.
- "BM'DEN KURALLARI UYGULAMASINI İSTİYORUZ"
Gönüllü Hemşire Adil Ebu Şufa da karşılaştıkları en büyük zorluğun ambulansların, sağlık ekiplerinin hedef alınması olduğunu belirtti.
Savaş ortasında ve cephe hattında görev yapan bir sağlık çalışanı olarak çok acı olaylara tanık olduğunu paylaşan Ebu Şufa, yaklaşık bir ay önce yaşadığı ancak ömür boyu unutamayacağını söylediği anısını şöyle anlattı:
"Bizim hatıralarımızın hepsi üzücü, hiçbirini unutmuyorum. Ama bir keresinde savaş uçağının hedef aldığı bir noktaya gittik. Orada birinin ceset parçaları vardı. Etraftaki bir kişiye 'Bu kimdir?' diye sorduğumuzda, bize o şahsın kim olduğunu söyledi. Ancak sonradan öğrendik ki cesedin kimliğini sorduğumuz kişi meğer ölen kişinin babasıymış. Bu, bugüne kadar beni en çok etkileyen olaydır."
Ebu Şufa, sağlık çalışanlarının saldırıların hedefi olmaması gerektiğini dile getirerek uluslararası topluma çağrıda bulundu.
"Bizler BM'ye sağlık ekiplerinin hedef olmaması yönündeki kuralları uygulamasını istiyoruz." diyen Ebu Şufa sözlerini, "Çünkü Hafter her şeyi vuruyor sivil araçlar, ambulanslar, cesetleri kaldıran iki doktor mayın patlaması sonucunda öldü. Bizler hepimiz çocuklarımızı, ailelerimizi bıraktık ve burada gönüllü olarak çalışıyoruz." diyerek tamamladı.