AA
Krems Üniversitesinde Misafir Araştırmacı Yunus Mazı, Almanya'daki koalisyon anlaşmasının detaylarını ve Merz hükümetini bekleyen iç ve dış gündemleri konu alan bir analiz kaleme aldı.
23 Şubat 2025'te yapılan genel seçimlerin ardından Almanya, siyasi istikrar arayışı içinde yeni bir döneme girmiştir. Hristiyan Demokrat Birliği/Hristiyan Sosyal Birliği (CDU/CSU) yüzde 28,5 oyla birinci parti olurken, Almanya için Alternatif (AfD) yüzde 20,8 ile ikinci sıraya yerleşmiştir. Bu sonuç, AfD açısından şimdiye kadarki en güçlü performans olarak değerlendirilmiştir. Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise yüzde 16,4 ile tarihinin en düşük oy oranlarından birini elde etmiştir.[1]
Seçim sonrası yaklaşık 6 hafta süren müzakerelerin ardından CDU/CSU ve SPD büyük koalisyon kurma konusunda anlaşmaya varmış, CDU Genel Başkanı Friedrich Merz'in 7 Mayıs'ta Başbakan seçilmesi öngörülmüştür.[2]
Koalisyonun temelinde, savunma harcamaları için borç freninin gevşetilmesi ve altyapı yatırımları için 500 milyar avroluk özel fon oluşturulması hedefi yer almıştır. 160 sayfalık koalisyon sözleşmesi doğrultusunda CDU/CSU'nun 10, SPD'nin ise 7 bakanlık alması beklenmektedir.[3][4]
Almanya'daki yeni hükümet yapısı kadar muhalefet dengeleri de değişmektedir. 9 Nisan 2025 tarihli ankette AfD yüzde 25'e yükselirken, CDU/CSU yüzde 24'e gerilemiştir.[5]Bu durum, AfD'nin geçici bir protesto hareketinden kalıcı bir aktöre dönüştüğünü göstermektedir. Partinin yükselişi, özellikle göç, güvenlik ve ekonomik belirsizliklerle ilişkilidir. Doğu'da güçlü olan AfD, Batı'da destek bulmakta, bu da merkez partileri baskı altına almaktadır.
Merz hükümetinin, selefi Ampel koalisyonuna kıyasla göç politikalarında daha sert bir çizgi izlemesi beklenmektedir. Görüşmelerde, Suriye ve Afganistan kökenli göçmenler için bir "geri dönüş hamlesi" öngörülmüş, bu da Merz'in savunduğu "paradigma değişimi" hedefiyle örtüşmüştür.[6]
Ayrıca hükümet, "İslamcılıkla mücadele" başlığı altında Müslümanlara yönelik "güvenlik" odaklı politikalar benimsemektedir. Bu alan özelinde, İçişleri Bakanlığı bünyesinde kalıcı bir yapı kurulması planlanmaktadır.[7]Ancak bu yaklaşım, Müslüman topluma yönelik ayrımcılığı besleyebileceği endişesini doğurmuştur.
Almanya'da 2023 yılında 88'i cami saldırıları olmak üzere 1926 İslam karşıtı olay kaydedilmiştir.[8]Bu tablo, CDU'nun toplumsal alanı yeniden kazanmak için sağa kaydığını, ancak bunun toplumsal uyum ve demokratik değerler açısından ciddi riskler taşıdığını göstermektedir.
Donald Trump'ın Ocak 2025'te yeniden Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı olması, transatlantik ilişkilerde yeni bir belirsizlik dönemini başlatmıştır. Almanya gibi dış ticarete bağımlı bir ülke için bu gelişme stratejik açıdan yakından izlenmektedir. 2024 verilerine göre, ABD 252,8 milyar avroluk ticaret hacmiyle Almanya'nın en büyük ticaret ortağına yükselerek Çin'i geride bırakmıştır.[9]Bu durum, Berlin'in Washington ile daha dengeli ve işlevsel ilişkiler kurma arayışını güçlendirmiştir.
Trump yönetiminin Çin'e karşı korumacı tutumunu sürdürmesine rağmen, Almanya ile ekonomik ilişkilerdeki belirsizlikleri devam etmektedir. Bu nedenle CDU/CSU-SPD koalisyonu ABD ile ilişkilerin "olağanüstü önem taşıdığını" vurgulamakta ve Kuzey Amerika ile yakın bir işbirliği hedeflemektedir. Bu çerçevede Merz, Trump ile görüşerek "sıfır gümrük" anlayışına dayalı yeni bir ekonomik model önerisinde bulunmuştur. Merz'in önceliği Avrupa'ya vermesi ise Almanya'nın yalnızca ABD ile değil, Avrupa Birliği'nin (AB) bütünlüğüyle doğrudan çıkar ilişkisi içinde olduğunu göstermektedir.[10]
Almanya, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası savunma politikasında yön değiştirmek ve Şansölye Olaf Scholz'un açıkladığı 100 milyar avroluk bütçeyi sürdürmek istemektedir. Koalisyon anlaşması, NATO'da daha güçlü bir rol ve buna bağlı olarak artan savunma harcamaları öngörürken, silahsızlanma ilkelerine bağlılık da sürdürülmektedir. Ukrayna'ya askeri, siyasi ve insani yardımın devamı, NATO üyelik perspektifi ve yeniden yapılanma desteği Berlin'in temel hedefleridir.
Ancak bu hedefler, ordudaki yapısal eksikler, ekonomik durgunluk, enerji krizi ve Trump sonrası küresel belirsizlik nedeniyle ciddi engellerle karşı karşıyadır. Bu kırılganlık yalnızca Almanya'yı değil, Rusya-Ukrayna Savaşı, göç ve Brexit sonrası zayıflamış Avrupa'yı da etkilemektedir. Almanya'nın güvenlik politikası kıtasal düzeyde belirleyici olabilir ancak başarı şansı mevcut koşullarda sınırlı görünmektedir.
Almanya'nın dış politikasında Türkiye, yalnızca coğrafi yakınlığı nedeniyle değil NATO'daki konumu, askeri kapasitesi ve bölgesel etkinliği nedeniyle stratejik bir ortak olarak değerlendirilmektedir. NATO'da ABD'den sonra en büyük ikinci askeri güce sahip olan Türkiye, özellikle göç, terörle mücadele ve bölgesel istikrar konularında Berlin için önemli bir işbirliği partneridir. Suriye krizinde üstlendiği rol ve Almanya'daki Suriyeli sığınmacıların geri dönüşü konusunda oynayabileceği pozisyon, Ankara'yı daha da merkezi hale getirmiştir.
Merz'in açıklamaları, Türkiye ile ilişkilerde daha rasyonel ve jeopolitik temelli bir çizgiye geçileceğine işaret etmektedir. Merz, Türkiye'nin yalnızca askeri değil, aynı zamanda Avrupa'nın güvenlik mimarisi içinde vazgeçilmez bir aktör olduğunu vurgulamakta özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı ve Orta Doğu'daki istikrarsızlık bağlamında Ankara ile stratejik diyaloğun zorunluluğuna dikkati çekmektedir. Suriye'nin yeniden inşası konusunda da Türkiye ile daha yakın işbirliği hedeflenmektedir[11].
Bu yaklaşım, CDU/CSU ve SPD'nin üzerinde uzlaştığı koalisyon anlaşmasına da yansımıştır. Türkiye, "NATO içindeki stratejik ortak, AB'nin komşusu ve Orta Doğu'da etkili bir aktör" olarak tanımlanmakta ve göçten güvenliğe kadar birçok alanda birlikte hareket edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. İnsan hakları ve hukuk devleti gibi konular dile getirilse de artık ilişkilerin ön koşulu olarak değil, uzun vadeli hedefler çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu da Berlin'in daha pragmatik ve çıkar odaklı bir çizgi izlediğini göstermektedir[12]
Ayrıca Merz, Almanya'daki Türk toplumunun demokratik hayata katılımını önemsemekte, CDU'nun bu toplulukla daha güçlü bağlar kurmayı hedeflediğini ifade etmektedir. Türk kökenli milletvekillerinin varlığı ve yeniden yapılandırılması planlanan entegrasyon ağı, hem dış hem de iç politikada Türkiye ve Türk diasporasının birlikte düşünüldüğünü göstermektedir.
Almanya, 2025 itibarıyla yalnızca yeni bir hükümet değil, aynı zamanda çok katmanlı krizlerle şekillenen bir geçiş dönemine girmiştir. Merz liderliğindeki koalisyon, merkez siyasetin çözülmesi, ekonomik zayıflık ve artan toplumsal kutuplaşma gibi zorluklarla karşı karşıyadır. AfD'nin yükselişi, bu krizin en görünür yansımasıdır. Merkez sağın AfD'ye yaklaşması kısa vadede stratejik bir hamle olabilir ancak bu durum demokratik normlar açısından risklidir.
Dış politikada da benzer bir gerilim yaşanmaktadır. Trump'ın yeniden ABD Başkanı olmasıyla transatlantik ilişkiler belirsizleşmiş, Berlin'in ekonomik kapasitesi ile dış politika hedefleri arasındaki uyumsuzluk derinleşmiştir. Bu noktada Türkiye ile kurulacak stratejik ortaklık daha da önem kazanmaktadır. Türkiye'nin NATO içindeki konumu, göç ve güvenlik politikalarındaki rolü, Almanya açısından vazgeçilmez hale gelmiştir. Merz'in Türkiye'ye yönelik pozitif mesajları yapıcı bir başlangıç işareti verse de, bu söylemlerin uygulamaya nasıl yansıyacağı henüz net değildir.
Sonuç olarak, Merz hükümeti sadece koalisyon dengesini değil, aynı zamanda Almanya'nın iç istikrarını ve Avrupa'nın güvenliğini birlikte yönetmek durumundadır. Bu hedeflerin başarılması, siyasi iradenin ötesinde, toplumsal uyum, ekonomik denge ve uluslararası ortaklıkların niteliğine bağlıdır. Bu bağlamda Türkiye ile kurulacak yapıcı işbirliği, Berlin'in önümüzdeki dönemdeki en stratejik kaldıraçlarından biri olacaktır.
[1]https://www.bundeswahlleiterin.de/bundestagswahlen/2025/ergebnisse/bund-99.html[2]https://www.trt.global/deutsch/article/467952689716[3]https://www.trt.global/deutsch/article/f79891460511[4]https://www.merkur.de/politik/einigung-bei-top-ressorts-ueberraschende-namen-bei-minister-liste-93674810.html[5]https://www.reuters.com/world/europe/germanys-far-right-afd-tops-poll-first-time-blow-chancellor-in-waiting-merz-2025-04-09/?utm_source=chatgpt.com[6]https://www.merkur.de/politik/merz-migration-news-regierung-plant-baldige-abschiebefluege-nach-afghanistan-und-syrien-zr-93676462.html[7]https://www.spd.de/fileadmin/Dokumente/Koalitionsvertrag_2025.pdf[8]https://www.claim-allianz.de/presse/pressemitteilung-antimuslimische-uebergriffe-und-diskriminierung-in-deutschland-2023-mehr-als-fuenf-antimuslimische-vorfaelle-pro-tag/#:~:text=2023%20erreichte%20die%20Zahl%20antimuslimischer,religi%C3%B6se%20und%20muslimisch%20markierte%20Orte.[9]https://www.handelsblatt.com/dpa/aussenhandel-usa-wieder-wichtigster-handelspartner-deutschlands/30219248.html[10]https://www.tagesspiegel.de/politik/nutzt-uns-beiden-merz-will-europaische-null-zoll-politik-mit-den-usa-13517413.html[11]https://www.aa.com.tr/tr/dunya/almanyada-cdu-csunun-basbakan-adayi-merz-ulkesindeki-secimleri-ve-ikili-iliskileri-aaya-degerlendirdi/3469967[12]https://www.spd.de/fileadmin/Dokumente/Koalitionsvertrag_2025.pdf