Kutup bölgesi kayıtlardaki en sıcak yılını yaşadı

Arktik bölgesi, 1900'den bu yana en sıcak yılını geçirdi. Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi tarafından açıklanan verilere göre, Ekim 2024 ile Eylül 2025 arasında sıcaklıklar ortalamanın 1,60 derece Celsius üzerinde seyretti. Bu hızlı ısınma, buzulların erimesi, deniz buzunun çekilmesi ve küresel hava durumunda ciddi bozulmalar yaratıyor.

17 Aralık 2025 Çarşamba 20:20
Dünya Haberleri

HABER MERKEZİ



Arktik bölgesi, bilim insanlarının kayıt altına aldığı dönem içerisinde eşi benzeri görülmemiş bir sıcaklık rekoruna ulaştı. Bir ABD bilim kurumu tarafından yapılan açıklamaya göre, geçtiğimiz yıl Arktik'te yaşanan ısınma, iklim değişikliğinin en dramatik etkilerini ortaya koymaktadır. Eriyen buzullar, geri çekilen deniz buzu ve yeşillenen tundra manzaraları, bölgede meydana gelen dönüştürücü değişikliklerin görünür işaretleridir. Aynı zamanda bu gelişmeler, küresel hava durumunda giderek artan bozulmalara yol açmaktadır.

Arktik'te sıcaklık rekorları kırılıyor

Ekim 2024 ile Eylül 2025 arasındaki dönemde, Arktik bölgesinin sıcaklıkları 1991-2020 yılları arasındaki uzun dönem ortalamasından 1,60 derece Celsius daha yüksek seyretti. Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi tarafından yayımlanan yıllık Arktik Rapor Kartı'nda yer alan bu veriler, 1900'e kadar uzanan kapsamlı veri tabanına dayanmaktadır. Söz konusu dönem içerisinde Arktik bölgesi, 1900'den bu yana en sıcak sonbaharını, ikinci en sıcak kışını ve üçüncü en sıcak yazını deneyimlemiştir. Alaska Üniversitesi'nden araştırmacı Tom Ballinger, bu kadar kısa bir zaman diliminde bu denli hızlı bir ısınma trendinin 'kesinlikle endişe verici' olduğunu belirtmiş ve bu eğilimin 'son zamanlarda ve muhtemelen binlerce yıl öncesine kadar görülmemiş' bir karaktere sahip olduğunu vurgulamıştır.

Arktik amplifikasyonu: kutup neden daha hızlı ısınıyor?

İnsan faaliyetleri sonucu atmosfere salınan fosil yakıt emisyonları, Arktik bölgesinin küresel ortalamadan önemli ölçüde daha hızlı ısınmasına neden olmaktadır. Bu fenomen, bilim insanları tarafından 'Arktik Amplifikasyonu' olarak adlandırılan bir dizi güçlendirici geri bildirim döngüsü tarafından tetiklenmektedir. Yükselen sıcaklıklar, atmosferdeki su buharı miktarını artırmakta ve bu su buharı, ısıyı emen ve uzaya kaçmasını engelleyen bir battaniye gibi davranarak ısınmayı daha da hızlandırmaktadır. Aynı zamanda, parlak ve ışık yansıtıcı deniz buzunun geri çekilmesi, Güneş'ten daha fazla ısı emen koyu renkli okyanus sularını açığa çıkarmakta ve bu da ısınma döngüsünü daha da kuvvetlendirmektedir.

Deniz buzu çekilmesi ve hayvan yaşamına etkileri

Arktik deniz buzunun yıllık maksimuma ulaştığı ilkbahar mevsiminde, Mart 2025'te 47 yıllık uydu kaydında en küçük zirveye ulaşmıştır. Bu gelişme, kutup ayıları, foklar ve morsalar gibi deniz memelileri için acil bir tehdit oluşturmaktadır. Söz konusu hayvanlar, deniz buzunu ulaşım, avlanma ve yavru doğurma için kritik bir platform olarak kullanmaktadırlar. Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi'nden araştırmacı Walt Meier, bu durumun bu türler için ciddi bir sorun teşkil ettiğini ifade etmiştir. Bilimsel modelleme çalışmaları, Arktik bölgesinin 2040'a kadar veya daha da erken bir tarihte, yaz mevsiminde neredeyse hiç deniz buzu olmayan ilk dönemleri görebileceğini öne sürmektedir. Bu durum, Arktik ekosisteminin temel yapısını değiştirecek ve bölgedeki biyolojik çeşitliliği ciddi şekilde tehdit edecektir.

Okyanus sirkülasyonu ve küresel iklim etkileri

Arktik deniz buzunun kaybı, yalnızca bölgesel değil, aynı zamanda küresel iklim sistemini de etkilemektedir. Eriyen buz ve artan yağış yoluyla Kuzey Atlantik Okyanusu'na salınan tatlı su, okyanus sirkülasyonunu bozarak yüzey sularını daha az yoğun ve tuzlu hale getirmektedir. Bu durum, su kütlelerinin batma ve Atlantik Meridyonal Devrilme Sirkülasyonunu yönlendirme yeteneklerini engellemektedir. Söz konusu sirkülasyon sistemi, Körfez Akıntısı dahil olmak üzere, Avrupa'nın kışlarını nispeten ılıman tutmaya yardımcı olmaktadır. Grönland Buz Tabakası'nın devam eden erimesi de Kuzey Atlantik Okyanusu'na ek tatlı su eklemektedir. Bu tatlı su, plankton üretkenliğini artırmakla birlikte, yiyeceğin mevcut olduğu zaman ile ona bağımlı türlerin beslenebileceği zaman arasında uyumsuzluklar yaratmaktadır. Grönland'ın kara tabanlı buz kaybı, ayrıca küresel deniz seviyesi yükselmesine önemli bir katkıda bulunmakta, kıyı erozyonunu ve fırtına kaynaklı taşkınları şiddetlendirmektedir.

Arktik'te artan yağış ve tundra yeşillemesi

Arktik bölgesinin hidrolojik döngüsü, ısınmanın etkisiyle yoğunlaşmaktadır. Ekim 2024 ile Eylül 2025 arasındaki dönem, aynı zamanda 2024/25 'su yılı' olarak da bilinmektedir ve bu dönem, rekor yüksek ilkbahar yağışı görmüştür. 1950'ye kadar uzanan kayıtlarda, söz konusu dönem diğer mevsimler için en yağışlı beş yıl arasında yer almıştır. Daha sıcak ve daha nemli koşullar, Arktik tundrasının geniş alanlarının 'borealizasyonunu' veya yeşillenmesini tetiklemektedir. 2025'te, kutup çevresi ortalama maksimum tundra yeşilliği, 26 yıllık modern uydu kaydında üçüncü en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Dikkat çekici bir şekilde, en yüksek beş değerin tamamı son altı yılda meydana gelmiştir. Bu eğilim, Arktik bölgesinin hızlı bir biçimde dönüşüm geçirdiğini göstermektedir.

Permafrost çözülmesi ve 'paslanan nehirler' fenomeni

Arktik bölgesinde permafrost çözülmesi, çözülen topraklardan salınan demirin neden olduğu 'paslanan nehirler' fenomeni gibi önemli biyojeokimyasal değişiklikleri tetiklemektedir. Bu yılın rapor kartı, görünür şekilde turuncu görünen 200'den fazla rengi değişmiş dere ve nehri tanımlamak için uydu gözlemlerini kullanmıştır. Bu su kaynakları, artan asitlik ve metal konsantrasyonları yoluyla su kalitesinde ciddi bozulmalar yaşamaktadır. Söz konusu kalite bozulmaları, sucul biyoçeşitliliğin kaybına doğrudan katkıda bulunmaktadır. Permafrost çözülmesi, aynı zamanda Arktik'teki karbon döngüsünü de etkilemekte ve ek sera gazı emisyonlarına yol açmaktadır. Bu gelişmeler, Arktik bölgesinin ekosisteminin temel yapısını değiştirmekte ve bölgenin geleceği hakkında ciddi endişeler yaratmaktadır.

Arktik bölgesinde yaşanan bu hızlı ve dramatik değişiklikler, küresel iklim sisteminin ne denli hassas ve birbirine bağlı olduğunu göstermektedir. Bölgede meydana gelen ısınma, yalnızca Arktik'i değil, aynı zamanda tüm dünyayı etkilemektedir. Deniz buzu çekilmesi, okyanus sirkülasyonunun bozulması, tundra yeşillemesi ve permafrost çözülmesi gibi gelişmeler, iklim değişikliğinin gerçek ve ölçülebilir sonuçlarıdır. Bu veriler, iklim krizi ile mücadele için acil ve kapsamlı önlemlerin alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır.