İSTANBUL (AA) - MUSTAFA DALA
Libya'nın başkenti Trablus'taki meclis, ülkenin doğusundaki darbeci Halife Hafter yanlısı Tobruk Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile bazı kabile liderlerinin Mısır ordusunu Libya’ya müdahaleye çağırmasını "büyük ihanet" diye nitelendiriyor.
Salih'in "müdahale" çağrısını reddeden meclis, bunu ülke egemenliğinin ihlali ve “büyük ihanet” düzeyinde bir suç olarak değerlendiriyor. Meclise göre bu aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) kararları ile uluslararası hukuku hükümlerinin de ihlali niteliği taşıyor.
Tarafların, BM’nin girişimiyle 1,5 yıl süren müzakerelerin ardından 17 Aralık 2015'te Fas'ın Suheyrat kentinde imzaladığı Suheyrat Anlaşması'nı tanımayan Salih, Mısır ordusunu ülkeye müdahaleye çağırma kararını da kendi başına aldı ve meclise sunmadı.
Salih'in bu kararı, Libya Devlet Yüksek Konseyi Üyesi Abdurrahman Şatır'ın tepkisine neden oldu.
Şatır, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Kaderin tuhaflıklarından biri, seçilmiş bir meclisin yetkisinin, meclis başkanının şahsında mahsur kalmasıdır. Öyleyse meclis üyelerinin geri kalanına ne gerek var ki?!" ifadesini kullandı.
- TRABLUS VE TOBRUK ARASINDAKİ DEMOKRASİ FARKI
Libya Devlet Yüksek Konseyi, kurulduğu tarihten bu yana 4 kere başkanlık seçimi yaptı.
Konseyin başkanlığına ilk olarak Abdurrahman Suveyhili, son olarak da Halid el-Mişri seçildi.
Salih ise 5 Ağustos 2014'te göreve başlamasından bu yana Temsilciler Meclisi (TM) başkanlığı için hiçbir seçime izin vermedi, pek çok hayati öneme sahip konuda meclise başvurmadan tek başına karar aldı.
Bu duruma tepki olarak Tobruk'taki TM milletvekillerinin çoğu Trablus'a geçti ve orada 5 Mayıs 2019'da 50'den fazla milletvekilinin katılımıyla yapılan seçimde Es-Sadık el-Kehili'yi meclise yeni başkan olarak belirledi. Yaklaşık bir yıl sonra da Hammude Seyyale meclis başkanlığına getirildi. Seyyale, Trablus'taki milletvekili sayısının 70'in üzerine çıktığını açıkladı.
Tobruk'ta kalan milletvekillerden 26'sı da Salih'in tek başına karar almasına dolaylı tepki vererek "Orta Akım Topluluğu" adında bir grup kurdu. Bu grup, bölünmüş meclisin birleştirilmesi için de çağrıda bulundu.
Güney bölgesinden 14 milletvekili ise ahalinin "ülkenin bölünmesine yol açabileceği endişesiyle" karşı çıkmasına rağmen Fezzan blokunu oluşturdu.
Salih'in meclisi devre dışı bırakarak tek başına karar alması sonucunda üçe bölünen mecliste Trablus bölgesi 100, Fizan bölgesi 40 ve Berka bölgesi de 60 milletvekili elde etmiş oldu.
- OTURUM BİLE YAPAMIYOR
Ancak 12 milletvekili kontenjanı bulunan Derne'de seçimin boykot edilmesi nedeniyle milletvekili sayısı 48'e düştü. Buna rağmen Salih meclis başkanlığı tekelini kendi elinde tutmayı sürdürdü.
Salih, yeterli sayının elde edilememesi nedeniyle uzun zamandır Tobruk'taki Temsilciler Meclisi milletvekilleriyle bir araya gelmedi. Tobruk'taki milletvekili sayısı 26'yı geçmiyor.
Burada "Yasalara uygun bir oturum düzenleyemeyen bir meclis, başkanına, Berka bölgesini ilhak etme arzusundaki yabancı bir ülkenin ordusunu ülkeye müdahaleye çağırma izni verebilir mi?" sorusu akla geliyor.
Salih ve Hafter yanlısı bazı Libyalı kabile önderlerinin Mısır ordusunu müdahaleye çağırmasının da hiçbir yasal veya anayasal dayanağı bulunmuyor.
- Meşruiyet Başkanlık Konseyinde
Libya’da meşruiyeti bulunan tek yasal zemin ülkedeki tarafların imzaladığı ve BMGK’nin oy birliğiyle onayladığı Suheyrat Anlaşması.
Suheyrat Anlaşması Başbakan Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Başkanlık Konseyine, Türkiye ile Libya arasında 27 Kasım'da imzalanan "Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası" ile iki ülkenin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının muhafazasını hedefleyen "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" gibi uluslararası anlaşmalar yapma hakkı veriyor.
Kabile önderlerinin hiçbir yasal ve anayasal meşruiyeti olmadığı gibi Salih de milletvekilleri olmadan hiçbir meşru yetkiye sahip bulunmuyor.
Hafter'e ülkeyi yönetme yetkisi verilmesi ya da Mısır ordusunun müdahale için ülkeye çağrılması gibi gelişmeler, Arap ülkelerindeki karşı devrimlerin desteği ve kışkırtmasıyla 2014'te başlayan isyanın halkalarından biri niteliği taşıyor.