AA
Yüksel, Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel, Anayasa Komisyonu Üyesi ve AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile Güney Afrika Cumhuriyeti'nin, İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda açtığı "soykırım" davasına ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
Duruşmanın takibi için Lahey'de bulunduklarını hatırlatan Yüksel, İsrail'in Gazze'deki saldırılarının, uluslararası insancıl hukukun ve insan haklarının ağır ihlali olduğunu söyledi.
Gazze halkının yüzde 85'inin yerlerinden edildiğini anımsatan Yüksel, İsrail'in savaş suçu, insanlığa karşı suçlar ve soykırım iddialarına konu olan eylemlerini sürdürdüğünü vurguladı.
Cüneyt Yüksel, İsrail'in saldırılarının sona ermesini talep eden Türkiye'nin, Gazze'de yaşanan zulme asla ortak olmayacağını belirterek, "Uluslararası Adalet Divanı'na, Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından yapılan başvuruyu memnuniyetle karşılıyor ve dava sonucu uluslararası toplumun vicdanının ferah bulması beklentisini taşıyoruz. Başlayan bu sürece desteğimizi, Türk halkı adına bir kez daha beyan ediyoruz. Bu sürecin, mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasını ve adaletin tecelli etmesini istiyoruz." dedi.
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başvurusunda, İsrail'in, Soykırım Sözleşmesi'ni 3 ana başlıkta ihlal ettiğinin vurgulandığını aktaran Yüksel, şöyle devam etti:
"Sözlü duruşmalarda ortaya konulan delillerle, İsrail'in nefret politikalarının bir ürünü olarak gerçekleştirdiği eylemlerde soykırıma varan suçlar işlediği görülüyor. İsrail Cumhurbaşkanının 'Gazze'de sivil yok, hepsi Hamas' şeklindeki sözleri, Savunma Bakanının 'Biz insan hayvanlarla mücadele ediyoruz' anlamına gelen ifadeleri, İsrail Hükümetinde aktif görev yapan bakanın 'Nükleer silah kullanabiliriz' şeklindeki beyanları, İsrailli yetkililerin Gazzelilere yönelik nefret ve toplu cezalandırma söylemleri, Gazzelilerin topluca yok edilmesi ve Gazzelilerin Filistin'den sürülmelerine ilişkin beyanlarının hepsi ayrıntılı şekilde Divan hakimlerine duruşmada sunulmuştur. Burada, İsrail'in Gazzelilere yönelik 'soykırım niyetiyle yok etme' kastı ifade edilmiştir."
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin, İsrail aleyhine geçici tedbirlere hükmedilmesini istediğini ifade eden Yüksel, Gazze'deki askeri operasyonların derhal durdurulmasının ve soykırımın önlenmesi için tedbirler alınmasının, talepler arasında yer aldığını dile getirdi.
Yüksel, Güney Afrika'nın, Anadolu Ajansının (AA) Gazze'de çekilen fotoğraflarının da yer aldığı bazı görselleri sunduğunu kaydetti.
Güney Afrika heyetinin, İsrail'in eylemlerinin soykırımı hedefleyen sistematik uygulamalar olduğunu belirttiğini aktaran Yüksel, ayrıca İsrail'in eylemlerinin, Birleşmiş Milletler (BM) Şartı'nın 51. maddesindeki meşru müdafaa kapsamına girmeyeceğinin vurgulandığını bildirdi.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, "Güney Afrika, Filistin halkına karşı işlenen soykırım eylemlerini, Filistinlilerin öldürülmesi, ciddi fiziksel ve ruhsal zarar verilmesi, topluca yerlerinden edilmesi, yeterli gıda ve suya erişimden mahrum bırakılması, tıbbi imkanlardan mahrum bırakılması, yaşamın yok edilmesi olarak tanımlamıştır." diye konuştu.
Güney Afrika'nın duruşmada güçlü ve ikna edici duruş sergilediğine işaret eden Yüksel, hızlıca ihtiyati tedbir kararının alınmasının istendiğini vurguladı.
Uluslararası Adalet Divanı'nın hükmedeceği ihtiyati tedbirlerin, ateşkesi garanti altına almasını ve Gazze'de ihtiyaç duyulan şartsız, engelsiz ve düzenli insani yardımı mümkün kılmasını arzu ettiklerini dile getiren Yüksel, "Uluslararası hukuka ve adalete uygun olarak bir yargılama yapılması durumunda Uluslararası Adalet Divanı tarafından İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'ne aykırı davrandığına dair bir karar vermesi gerekir. Uluslararası Adalet Divanı'nın, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını durdurmasını içeren geçici tedbir kararı almasını beklemekteyiz. Divan'ın mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasını temenni ediyoruz. Divan'ın bu konudaki değerlendirmelerini titizlikle yapacağına inanıyoruz. Alınacak kararların da takipçisi olacağımızı ifade etmek istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Yüksel, Uluslararası Ceza Mahkemesine, Türkiye'den 3 binin üzerinde avukatın imzasıyla İsrail'in Filistin'deki savaş ve soykırım suçlarına ilişkin şikayette bulunduklarını hatırlatarak, bu süreci de takip ettiklerini anlattı.
Filistin'de ihtiyaç duyulanın "kalıcı bir ateşkesin sağlanması" olduğuna dikkati çeken Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"7 Ekim'den bu yana uluslararası barışın korunmasından sorumlu olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi çok kötü bir sınav vermiştir. BM Güvenlik Konseyi, bugüne kadar ateşkes ilan edilmesi yönünde bir talepte dahi bulunamamış, yapısal sorunlarından kaynaklanan sebeplerle maalesef paralize olmuş, beklentileri karşılayamamıştır. Bu durum elbette ki uluslararası hukuk ve kurallara dayalı sistemin dünya milletlerinin gözünde itibar yitirmesine sebep olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi 'Dünya beşten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür', 'Ancak böyle bir BM yapısının ne barışı getirmesi ne çatışmaları durdurması ne de insanlığa umut olması mümkün değildir'. İsrail saldırganlığı sonucu bunca Filistinli sivil hayatını kaybetmişken, Gazze halkı yaralarının acilen sarılmasını beklerken, kapsamlı insani yardım ihtiyacı ortadayken, uluslararası camia kalıcı ateşkes beklentisini güçlü şekilde dile getirirken, İsrail'in saldırılarını sürdürmesi kabul edilemez. Bunun meşru bir izahı da olamaz."
Yüksel, Mescid-i Aksa'nın kutsiyetine de büyük önem verdiklerini, Filistin meselesinin adil bir çözüme kavuşturulmadan bölgede kalıcı barış ve istikrarın tesisinin mümkün olmadığını ifade etti.
Türkiye'nin, bir çözüme giden yolda tüm çabalara aktif katkı sağlayacağına işaret eden Yüksel, nihai anlaşmanın uygulanması aşamasında da garantör olarak sorumluluk almaya hazır olduklarını söyledi.