Almanya'da ''Türkiye resesyonu''... Aşağı yönlü bir sarmala girdiler

Zayıf sanayiyle giderek aşağı yönlü bir sarmala giren Alman ekonomisi yeniden resesyona girme riskiyle karşı karşıya kaldı. Çin ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin, Almanya'dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi Avrupa'nın en büyük ekonomisinin resesyondan uzaklaşmasını zorlaştırıyor.

23 Eylül 2024 Pazartesi 15:58
Ekonomi Haberleri

AA



Almanya'nın ekonomik görünümü, hem imalat hem de hizmet sektörlerinde zayıflığın devam ettiğini gösteren son Satınalma Yönetici Endeksi (PMI) verileriyle daha da kötüleşti.

S&P Global tarafından hazırlanan HCOB (Hamburg Ticaret Bankası) eylül ayı öncü Satınalma Yönetici Endeksi (PMI) verileri açıklandı.

Verilere göre, Almanya'da ağustosta 48,4 puan olan bileşik PMI eylülde 47,2 puana geriledi. Böylece 50 puanın altında kalan Almanya bileşik PMI verisi, son 7 ayın en düşük seviyesine indi.

Ağustosta 51,2 puan olan hizmet sektörü PMI eylülde 50,6'ya inerek son 6 ayın en düşük seviyesine geriledi. İmalat sanayi PMI ise ağustosta 42,4'ten eylülde 40,3'e düştü.

PMI verisinde 50 puanın üstü büyümeyi, altı ise daralmayı gösteriyor.

İmalat ve hizmet sektörleri, Alman ekonomisinin 3'te 2'sinden fazlasını oluşturuyor.

Açıklamada, "Alman ekonomisi, imalat sektörü öncülüğünde daha da derin bir daralmaya sürükleniyor." denildi.

HCOB Başekonomisti Cyrus de la Rubia, verilere ilişkin yaptığı değerlendirmede, "İmalat sektöründeki gerileme yeniden derinleşerek Alman ekonomisinde erken bir toparlanma umudunu buharlaştırdı. Üretim son bir yılın en hızlı düşüşünü yaşarken yeni siparişler de azaldı." ifadelerini kullandı.

Almanya'daki şirketlerin 2020'deki Kovid-19 salgınından beri görülmemiş bir oranda personel çıkardığını belirten De la Rubia, bu durumun birçok büyük otomotiv tedarikçisinin önemli istihdam azaltımlarını açıkladığı bir döneme denk geldiğini ve "bu rahatsız edici rakamların", Almanya'da sanayisizleşme riski ve hükümetin bu konuda ne yapması gerektiği konusunda devam eden tartışmaları artıracağını kaydetti.

De la Rubia, "İyimserlik geçmişte kaldı. Üreticiler gelecekteki faaliyetleri konusunda düpedüz depresyonda ve önümüzdeki yıla ilişkin beklentileri düşüyor. Ağustos ayındaki ılımlı iyimserlik, çarpıcı bir değişimle eylülde son bir yılın en sert kötümserliğine dönüştü. Duyarlılıktaki bu hızlı gerileme büyük olasılıkla Volkswagen'i çevreleyen ve sektörün geneline gölge düşüren olumsuz haber manşet dalgasıyla bağlantılı." değerlendirmesini yaptı.

İmalattaki bu endişe verici eğilimlerin Almanya'nın geleneksel olarak güçlü olan hizmet sektörünü de etkilemeye başladığını ifade eden De la Rubia, hizmet sektörünün faaliyetlerinde büyümenin art arda 4 aydır yavaşladığı ve durgunluğa doğru gittiği uyarısında bulundu.

- ALMAN EKONOMİSİ YENİDEN RESESYONA GİRME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA

Alman ekonomisi, artan faiz oranları ile konjonktürel rüzgarların ve yapısal değişikliklerin ortasında büyümede zorluk yaşıyor. Ekonomi, yılın ikinci çeyreğinde azalan yatırımlar nedeniyle yüzde 0,1 küçüldü.

Almanya Merkez Bankası, 3. çeyrekte daha düşük büyüme beklerken, Almanya'nın önde gelen ekonomik düşünce kuruluşlarından Ekonomi Araştırma Enstitüsü de (Ifo) 3. çeyrekte GSYH'de daha fazla düşüşün mümkün olduğunu değerlendiriyor.

Alman ekonomisi, 3. çeyrekte küçülme olması halinde teknik resesyona girmiş olacak. Teknik resesyon, "üst üste 2 çeyrek GSYH'de küçülme yaşanması" olarak ifade ediliyor. Almanya, 10 yıllık iyi bir ekonomik büyümeden sonra salgının ilk yılı olan 2020'de, 2009'dan beri ilk kez resesyon yaşamıştı.

Alman hükümeti, ekonomide bu yıl yüzde 0,3'lük büyüme bekliyor.

Ifo, 5 Eylül'de, ülkenin 2024 ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini, zayıf yatırım ve sipariş durumu nedeniyle yüzde 0,4'ten sıfıra düşürmüştü.

- ALMAN İŞ MODELLERİ ARTIK İŞE YARAMIYOR

Öte yandan, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Avro Bölgesi'nde yükselen enflasyona karşı artan faiz oranları, Alman şirketlerin yatırım yapma arzusunu frenlerken, Çin ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin, Almanya'dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi Avrupa'nın en büyük ekonomisinin resesyondan uzaklaşmasını zorlaştırıyor.

Yapısal sorunların da ekonomiyi frenlediği Almanya'da, bir zamanlar oldukça başarılı olan "Ucuz enerji ve ara malı ithal et, bunları işle ve yüksek kaliteye sahip mal olarak 'Made in Germany' algısıyla pahalı bir biçimde ihraç et" başlıklı iş modelinin artık işe yaramadığı belirtiliyor.

Ayrıca Doğu Avrupa'da ucuz taşeronlar bulunması, Çin'e sürekli artan ihracat ve ülke savunmasının ABD'ye yaptırılması da ülkeye yardımcı olmuyor.

Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi son dönemde yaşanan çok sayıda kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, ülkenin, jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği, durgun ekonomi ve demografik zorlukların üstesinden gelme konusunda birtakım sorunlarla karşı karşıya bulunması da dikkati çekiyor. Almanya'nın hala "kendi ürettiği bürokrasi, kurallar ve prosedürler altında da ezildiği" belirtiliyor.

Bu arada, Alman sanayisinin gittikçe zayıflaması, Çinli şirketlerin teknolojik olarak arayı kapatması ve hatta Uzak Doğulu şirketlerin yenilebilir enerji ve otomotiv de Almanları geride bırakması Almanya'da "Çin Şoku" olarak tartışılıyor.