IHA
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumun ardından enflasyon hedefleri, TÜİK verileri, tasarruf tedbirleri, 500 ve 1000 liralık banknotlar olmak üzere birçok konuda değerlendirmeler yaparak milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Karahan, konuşmasında dezenflasyon programının, 'sıcak parayı çekerek' yapıldığı yönündeki sorulara yanıt vererek, "Bizim enflasyonla mücadele programımız 'carry trade' üzerinden, sıcak para üzerinden değil, talep üzerinden. Talebi kontrol ederek enflasyonu düşürme amaçlı. Bununla birlikte, enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarındaki bozuklukları düzeltme amaçlı. Bu beklentilerde ve fiyatlama davranışlarında düzelme oldukça ithalat da normalleşecek, zaten. Bunun öncü sinyallerini, geçen seneden bu yana oldukça ciddi bir toparlanma ile gördük. Bun unla birlikte cari açıkta kalıcı bir iyileşme olacak" diye konuştu.
Karahan, bunun dünyanın her yerinde politika faiziyle yapıldığını da belirterek, "Faiz arttıkça tabii ki daha cazip hale geliyor, birtakım sermaye akımları olabiliyor. Şimdi, bu çerçevede, son 1 buçuk ayda rezervlerde yaşadığımız iyileşmeye bakarsak bunun üçte 1'in in yurtdışı kaynaklı olduğunu görüyoruz. Üçte 1'i bireysellerin döviz mevduatlardan Türk lirası mevduata dönmesinden kaynaklı. Geri kalan üçte 1'i de tüzel kişilerden yani kurumsallardan, ihracat gelirleri ve işte, kurumlarımızın benzer şekilde Türk lirasına dönmesi kanyaklı" ifadelerine yer verdi.
Türkiye'nin cari açıkta bir finansman probleminin olmadığının altını çizen Karahan, "Bizim sıcak paraya bu şekilde, bu anlamda ihtiyacımız yok ama dediğimiz gibi, talebi soğutmak için, beklentileri düzeltmek için, fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı düzeltmemiz için yapmamız gereken faiz artışının yan etkisi olarak sermaye artışı da geliyor. Diğer ülkelerin tecrübelerine baktığımızda da bu şekilde oluyor. İlk başta bir miktar 'sıcak para 'diye niteleyebileceğimiz 'carry' kaynaklı gelen para, daha sonra, enflasyon düştükçe, enflasyonun düşeceğine olan inanç pekiştikçe daha çok bonolara kayıyor ve ondan sonra da enflasyon düştüğünde ve öngörülebilirlik arttığında daha çok doğrudan dış yatırım olarak da geliyor" şeklinde konuştu.
Karahan, yıl sonu enflasyon hedeflerinin makul olmadığı yönünde yapılan eleştirilere de cevap vererek, "Sizin de övdüğünüz gibi çok kaliteli bir araştırma departmanımız var, gerçekten Türkiye'nin en iyi araştırmacılarının bizde olduğunu gururla söyleyebilirim. Burada ciddi teknik analizler yapılıyor" dedi.
Karahan, enflasyon hedeflerinin belirlenme sürecinde birçok varsayımın işin içine girdiği bir modelin olduğunu, bu çerçevede enflasyon görünümünün ortaya çıktığını belirterek, "Tek bir sayıda değil, o nedenle 38 diyoruz ama etrafında bir bant var. Çünkü birtakım varsayımlar var, bu varsayımlar farklı gerçekleşirse o bant içinde farklı yerlere gidebilir. Bizim varsayımlarımızdan çok farklı gerçekleşirse daha üzerinde de olabilir ve şu anda risklere baktığımızda, net söylemek gerekirse yukarı yönlü risklerin daha ağır bastığını görüyoruz, bunu da zaten iletişimimizde çeşitli kez kullandık, net bir şekilde açıkladık. Dolayısıyla, hedefimizin şu anda gerçekçi olduğunu düşünüyoruz, bununla birlikte, her gelen veriyle birlikte tekrar gözden geçiriyoruz. Yüzde 5'ten uzak olduğumuz için şu anda ara hedef yapmamız gerekiyor, ara hedef çerçevesinde politika duruşumuzu belirliyoruz" diye konuştu.
TÜİK verileri hakkında sorulan soruları da yanıt veren Karahan, "TÜİK, EUROSTAT'ın koymuş olduğu uluslararası standartlara uygun olarak hareket ediyor. Bir kere, metodolojisi çok net. Diğer uluslararası kurumlardan farklı değil, çok kapsamlı, birçok üründe çok detaylı fiyat topluyor ve gerçekten, birçok kurumla uluslararası açıdan tutarlı şekilde verileri açıklıyor. Biz de TCMB bünyesinde piyasadan fiyat topluyoruz ve diğer varsayımlarla birleştirerek belli tahminlerde bulunuyoruz. TÜİK daha güvenilir bize göre ama bu bize ay içinde bir fikir edinme fırsatı veriyor bir öncü veri olarak. Genel olarak bizim dönemimizde, bizim verilerimiz ile TÜİK 'in verilerinin tutarlı olduğunu düşünüyoruz. Hatta, farklılık olduğu durumda genelde yukarı yönlü farklılık oluyor yani TÜİK'in açıkladığı aylık verilerin bizim kendi topladığımız verilerden daha yüksek olduğunu daha çok görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Karahan, milletvekillerinin performans tazminatıyla ilgili sordukları sorulara ilişkin, "Başkan, Başkan Yardımcıları, Denetleme Kurulu üyeleri, Banka Meclisi üyeleri, Para Politikası Kurulu üyeleri performans tazminatı ödemesi almıyor, böyle bir şey söz konusu değil. Bu performans ödemesi, çalışanların bireysel performansını teşvik etme amacıyla kullanılan bir sistem. 1980'lerden beri uygulanıyor, yeni bir uygulama değil yani kırk yıldan fazla bir geçmişi var. 2023 yılına ilişkin de sorunuz olmuştu. Bir kere, her çalışanımıza vermedik, onu sormuştunuz, net olarak söylemiş olayım. Performansa göre, yüzdelik dilimlere göre ödemeler yapıldı. 1 ila 2 maaş arasında tazminat ödemesi yapıldı, bunu da açıklamış olayım. Bu da uluslararası uygulamalarla tutarlı, diğer merkez bankalarında da, ben de FED'de çalışmıştım benzer şekilde sene başında performans hedefleri belirlenir, sene sonunda da performansa göre bu uygulanır" dedi.
Bankaların döviz kredisi vermesini yakın zamandan sınırlandırdıklarını hatırlatan Karahan, faiz artırımı yaptıklarını ve bununla birlikte aktarım mekanizmasını desteklemek için ilave adımlar attıklarını kaydetti. Türk lirası kredilerine büyüme limitinin olduğunu da hatırlatan Karahan, "Yakın dönemde yabancı para kredisi çok artmıştı ve yüzde 4 civarındaydı sanırım. Son ayda biz önlem aldığımızda yüzde 3,5 civarındaydı ama ayı yüzde 4'le bitirdi. Bu, enflasyon programı açısından bir problem, sonuçta. Kredi büyümesi talebi destekleyen bir şey. Tabii, bunun birçok sebebi var. Kurun daha stabil olması yabancı para kredi iştahını artırıyor ve Türk Lirası kredilerin faizinin artmış olması iştahı artırıyor. Biz bunu sınırlama amacıyla yüzde 2 limit getirdik. Yüzde 2 limiti aşan bankaların zorunlu karşılık tesis etmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Merkez Bankasının kripto düzenlemesinde aktif rol almadığı eleştirilerine Karahan, "Merkez Bankası olarak ödemeler ekosistemine dair katkılarımızı yaptık, çalışmalar süresince yapmaya da devam edeceğiz" cevabını verdi.
Karahan, asgari ücretle ilgili sorulan sorulara da yanıt vererek, asgari ücrette karar verici taraf olmadıklarını dile getirdi. Karahan şu ifadelere yer verdi:
"Enflasyon hedeflemesi yaparken, tahminleri ve hedefleri belirlerken de tabii ki birtakım varsayımlar yapmak durumundayız. Ücretlerle ilgili ne olacağı konusunda, asgari ücret bunlardan bir tanesi ama daha genel olarak da düşünmek lazım. Bunu yaparken de daha önce yapılan açıklamaları baz alarak yaptık. Yani bizim burada bir tavsiye niteliğinde değil ifadelerimiz, sadece daha önce yapılan açıklamalar tek artış olacağı yönündeydi. Biz de bunları göz önünde bulundurarak tahminlerimizi yaptık. Bunu da şeffaflık çerçevesinde kamuoyuyla paylaştık, olan budur, onun ötesinde değildir."
Hükümet tarafından açıklanan tasarruf tedbirlerini önemli bulduklarını belirten Karahan, "Enflasyonla mücadele eden sadece Merkez Bankası değil. Hükümetimizin de çeşitli kanallardan yaptığı açıklamalar var. Bunu iç talebin dengelenmesi açısından oldukça önemli buluyoruz" ifadelerini kullandı.
Kur Korumalı Mevduatta (KKM) kademeli devam eden azalma öngördüklerini bildiren Karahan, KKM kaynaklı zararın Merkez Bankasının faaliyet raporunda da yazdığını ve bu tutarın üstü kapalı olmadığını belirtti. Karahan, "KKM kaynaklı zarar 833 milyar lira. Son dönemde kur makul seviyede gittikçe reel değerlenme oldukça KMM'nin yükü olmuyor. Yani kur ödemesi yapılmıyor. Son dönemde açılan yani 2024 yılında ya da ondan önceki birkaç ayda açılan KMM hesaplarına kur kaynaklı ödeme olmayacağını düşünüyoruz. Fakat geçen sene mesela mayısta açılan bazı hesapların vadesi uzun, mesela bir kısmının vadesi işte mayıs ayında geliyor, geçen yaz yaşanan kur artışı sebebiyle onların ödemesi şu anda yapılıyor. Dolayısıyla o kaynaklı yılın ilk 3-4 ayında yapılan birtakım ödemeler var. Ama bunlar dediğim gibi geçen sene haziran ve öncesinde açılan hesaplardan kaynaklanıyor" açıklamasında bulundu.
Merkez Bankasının rezervlerine ve kurlara ilişkin bir hedeflerinin olmadığını vurgulayan Karahan, "Rezerv yönetimi yaparken ilk hedef enflasyonu düşürmek. En önemli hedef bu. Çünkü biz bunu kalıcı şekilde yapabilirsek, rezerv problemi de ortadan kalkacak. Çünkü Türk lirasına rağbet artacak, ithalat makul seviyelere gelecek, cari açık daha makul seviyelere gelecek, belki cari fazla bile vereceğiz" ifadelerini kullandı.
Karahan, 500 ve 1000 liralık banknotlara ihtiyaç olacağına ilişkin sorulan soruya ise "Bu kapsamda, küpür kompozisyonunu sizin dediğiniz şekilde ve farklı göstergelerle yakından takip ediyoruz. Üst banknota ihtiyaç olup olmadığı teknik analizler sonucunda ortaya çıkıyor, bu konuda birimlerimiz çalışıyor, incelemelerimiz devam ediyor. Bir karar verildiğinde, bu, kamuoyuyla şeffaflık çerçevesinde paylaşılacaktır" dedi.