AA
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu'nun (PPK) 17 Ekim toplantısına ilişkin özet yayınlandı.
Küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşme yılın ikinci çeyreğinde de devam ederken, iş gücü piyasaları arz talep dengesindeki normalleşme eğiliminin sürdüğü vurgulanan özette, "Türkiye'nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 2 artarak 2023 yılındaki yüzde 1,8'in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceği tahmin edilmekte ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdüreceği değerlendirilmektedir. Hizmet sektöründe olumlu seyir devam ederken imalat sanayindeki zayıf görünüm korunmuştur." denildi.
Özette, ABD ekonomisi büyüme eğiliminin diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam ettiği aktarılarak, şunlar kaydedildi:
"Çin'in teşvik adımları ve jeopolitik gelişmeler emtia fiyatlarında genele yayılan artışlara neden olmuştur. Enflasyonda kalıcı düşüşü sağlamak amacıyla faiz indirim süreçlerinin temkinli yürütülecek olması ve jeopolitik gelişmeler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir. Küresel enflasyondaki düşüş devam ederken hizmet sektöründeki enflasyon katılığı zayıflamaktadır.
Bununla birlikte, hizmet enflasyonunun gelişmiş ülkeler genelinde aynı ölçüde yavaşlamadığı dikkat çekmektedir. Gelişmiş ülkelerde faiz indirimleri devam ederken faiz indirim sürecine giren gelişmekte olan ülke (GOÜ) merkez bankalarına yenileri eklenmiştir. Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülke merkez bankalarının faiz indirimlerini enflasyon görünümündeki olumlu eğilimi koruyacak şekilde sürdürerek temkinli bir yaklaşım izleyecekleri değerlendirilmektedir. Diğer taraftan küresel belirsizlikler nedeniyle risk iştahı ve GOÜ hisse senedi piyasalarına yönelen portföy akımları dalgalı bir seyir izlemektedir."
- "BİREYSEL KREDİLERİN 4 HAFTALIK BÜYÜME ORANLARININ ORTALAMASI 20 EYLÜL'DEN İTİBAREN DÜŞEREK YÜZDE 2,0 SEVİYESİNE GELMİŞTİR"
Son PPK döneminde gecelik faiz oranlarının politika faizi etrafında oluşması ve zorunlu karşılık düzenlemelerindeki değişikliklerin etkisi ile mevduat faizlerinin 20 Eylül haftasından bu yana 31 baz puan düşerek 11 Ekim haftası itibarıyla yüzde 55,9 seviyesinde gerçekleştiği bildirilen özette, şu değerlendirmeler yapıldı:
"Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 85 baz puan artarak yüzde 55,8 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel tarafta, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 24 baz puan artarak yüzde 71,7 olarak gerçekleşirken; konut kredisi faizleri 159 baz puan azalarak yüzde 41,6 seviyesinde oluşmuştur. Genel olarak dalgalı bir seyir izleyen taşıt kredisi faizleri 11 Ekim itibarıyla yüzde 43,3 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 20 Eylül'den itibaren düşerek yüzde 3,3 seviyesinden yüzde 2,0 seviyesine gelmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 2,3 olarak gerçekleşmiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, YP ticari kredi büyüme sınırının altında kalarak yüzde 1,5 seviyesine gerilemiştir."
Özette, makro finansal istikrarın ve parasal aktarım mekanizmasının desteklenmesi amacıyla son PPK döneminden bu yana bazı makro ihtiyati düzenlemeler yapıldığı kaydedildi.
Özette, "Bu kapsamda, 21 Eylül 2024 tarihli duyuruda ilan edildiği üzere TL mevduat hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranları, vadesiz, ihbarlı ve 3 ay dahil 3 aya kadar vadeli mevduatta yüzde 12'den yüzde 15'e, daha uzun vadeli mevduatta ise yüzde 8'den yüzde 10'a çıkarılırken, YP mevduat için TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık oranı yüzde 8'den yüzde 5'e indirilmiştir. Ayrıca, TL mevduat için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıklara faiz uygulamasında TL'ye geçiş oranı koşulu kaldırılırken, YP mevduat için ayrılan zorunlu karşılık üzerinden TL'ye geçiş oranı seviyesine göre alınan azami komisyon oranı yüzde 5'ten yüzde 8'e yükseltilmiştir." ifadelerine yer verildi.
27 Eylül'de yapılan değişiklikle, borçlanma davranışının sınırlandırılması ve iç talepteki dengelenmeye katkı vermesi amacıyla 1 Kasım'dan itibaren geçerli olmak üzere bireysel kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranının dönem borcu bakiyesine göre farklılaştırıldığı bildirilen özette, şu bilgilere yer verildi:
"Buna göre, Türk lirası cinsinden kredi kartı işlemlerinde (nakit çekim veya kullanım işlemleri hariç) uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı dönem borcu bakiyesi; 25 bin Türk lirasının altında olan bireysel kredi kartları için yüzde 3,50, 25 bin Türk lirası ile 150 bin Türk lirası arasında olan bireysel kredi kartları için yüzde 4,25, 150 bin Türk lirasının üzerinde olan bireysel kredi kartları ile dönem borcuna bakılmaksızın kurumsal kredi kartları için yüzde 4,75 olarak belirlenmiştir. Ayrıca, bireysel kredi kartı borçlarının yapılandırılmasında kullanılacak azami faiz oranı referans oran ile sınırlandırılmıştır.
İhracatın finansmanı için kullanılan reeskont kredilerinde 3 milyar TL olan günlük limit, 8 Ekim 2024 tarihli karar ile 4 milyar TL'ye yükseltilmiştir. Aynı tarihte, 13 Ocak 2025'ten itibaren geçerli olmak üzere net ihracatçılık şartının yerini almak üzere ihracatçı skoru uygulamasına geçilmesi kararlaştırılmıştır. Veri temelli bu yeni uygulama ile firmaların net ihracatçılık durumlarına ilave olarak, ihraç edilen ürün ve destinasyon çeşitliliği, ihraç edilen ürünlerin teknolojik düzeyi ve firma ölçeği gibi değişkenler dikkate alınarak firmaların ihracatçı skorları hesaplanacaktır."
Özette, TCMB brüt uluslararası rezervlerinin 20 Eylül'den bu yana 0,99 milyar dolar artarak 11 Ekim itibarıyla 157,39 milyar dolara yükseldiği anımsatıldı.
Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 18 Eylül'den bu yana sınırlı miktarda yükselerek 16 Ekim itibarıyla 267 baz puan seviyesine geldiği vurgulanan özette, "Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 16 Ekim itibarıyla yüzde 11,83 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 22,60 seviyesine yükselmiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 1,22 milyar dolar giriş, hisse senedi piyasasından ise 0,11 milyar dolar çıkış olmak üzere toplam 1,10 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşmiştir." ifadelerine yer verildi.
Özette, ağustos ayında perakende ve ticaret satış hacim endekslerinin aylık ve çeyreklik bazda arttığı belirtilerek, hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksinin temmuz ayından sonra ağustosta da sınırlı düşüş kaydettiği, çeyreklik bazda azalışını sürdürdüğü kaydedildi.
Eylül ayında kartla yapılan harcamalar aylık bazda yükselirken, ekim ayının ilk haftasına ilişkin verilerin normalleşme sinyalleri verdiği aktarılan özette, otomobil ve beyaz eşya satışlarının seyrinin üçüncü çeyrekte yurt içi talepte kademeli yavaşlamaya işaret ettiği bildirildi.
Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatının da ağustos-eylül döneminde artmakla birlikte çeyreklik olarak gerilediğine işaret edilen özette, "Bununla birlikte, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, üçüncü çeyrekte iç piyasa siparişlerinde çeyreklik bazda azalış olduğunu göstermektedir. Özetle, üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere yaklaştığını ima etmektedir. Firma görüşmelerinden edinilen tüketim harcamalarına ilişkin tespitler ise yılın son çeyreğinde iç talepte görece yatay bir görünüme işaret etmektedir. Bu çerçevede, tüketim göstergelerine bir bütün olarak bakıldığında, yurt içi talepteki yavaşlamanın ılımlı şekilde sürdüğü değerlendirilmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Özette, ağustos ayında sanayi üretim endeksinin, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,6, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 5,3 gerilediği kaydedildi.
Yaz dönemindeki uzun fabrika tatilleri kaynaklı taşıt sektörü üretiminde gerçekleşen azalışın da sanayi üretimi üzerinde aşağı yönlü sınırlı bir etkide bulunduğu belirtilen özette, "Çeyreklik bazda ise sanayi üretimi yüzde 1,5 oranında azalmıştır. Tipik oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında ağustos ayında sanayi üretiminin ana eğiliminin zayıf seyrini sürdürdüğü değerlendirilmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ise üçüncü çeyrekte çeyreklik bazda düşüş kaydetmiştir." değerlendirmesinde bulunuldu.
- "YILLIKLANDIRILMIŞ HİZMETLER DENGESİ FAZLASI GÜÇLÜ SEYRİNİ SÜRDÜRMÜŞTÜR"
Özette, ağustos ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdamın, çeyreklik bazda yüzde 0,3 artarak 32,8 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği hatırlatılarak, bu dönemde, iş gücüne katılım oranının sınırlı artış kaydettiği, işsizlik oranının 0,1 puan azalışla yüzde 8,6 düzeyine gerilediği aktarıldı.
Ayrıca, anket göstergelerinin de imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret ettiği bildirilen özette, ağustos ayında cari işlemler dengesinin aylık bazda 4,3 milyar dolar fazla verdiğinin, yıllıklandırılmış cari açığın ise geçmişe yönelik revizyonların da katkısıyla 11,3 milyar dolara gerilediğinin altı çizildi.
TÜİK tarafından yayımlanan "Uluslararası Hizmet Ticareti İstatistikleri, 2023" bülteni çerçevesinde, hizmetler dengesi kaleminde yapılan geçmişe yönelik revizyonun yıllıklandırılmış cari açık üzerinde yaklaşık 4 milyar dolar azaltıcı etkisi olduğu kaydedilen özette, "Söz konusu revizyonun etkisi dışlandığında, ağustos ayında birikimli cari dengedeki iyileşmede, altın ve enerji hariç dış ticaret açığı ile altın dış ticaret açığındaki azalışlar etkili olmuştur. Diğer yandan, enerji dış ticaret açığı görece yatay seyretmiştir. Bu dönemde, yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüştür." ifadeleri kullanıldı.
- "ALTIN İTHALATI, EYLÜL AYINDA YILLIKLANDIRILMIŞ OLARAK 16,8 MİLYAR DOLARA GERİLEMİŞTİR"
Geçici dış ticaret verilerinin, eylül ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatta sınırlı bir azalış, ithalatta ise ılımlı bir artışa işaret ettiği vurgulanan özette şu bilgilere yer verildi:
"Bu çerçevede, yıllıklandırılmış olarak cari açıktaki düşük seviyenin, seyahat gelirlerinin devam eden güçlü katkısıyla eylül ayında da büyük ölçüde korunacağı öngörülmektedir. Altın ithalatı, eylül ayında 1,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, yıllıklandırılmış olarak 16,8 milyar dolara gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatı, mayıs-temmuz döneminde geriledikten sonra ağustos ve eylül aylarında artmıştır. Eylül ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri ekim ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatın gücünü koruduğuna, ithalatın artış kaydettiğine işaret etmektedir. Söz konusu eğilimler, tüketim malı ithalatında ekim ayında yatay bir seyir ima etmektedir.
Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranı, ağustos ayında yüzde 145 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 105 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının bankacılık dışındaki diğer sektörler için bir önceki aya kıyasla iyileştiği gözlenmektedir."
TCMB Para Politikası Kurulunun 17 Ekim toplantısına ilişkin özette, eylülde tüketici fiyatlarının yüzde 2,97 yükselirken, yıllık enflasyonun 2,59 puan azalarak yüzde 49,38 seviyesine gerilediği kaydedildi.
B ve C endekslerinin yıllık enflasyonunun sırasıyla 2,64 ve 2,46 puan azalarak yüzde 48,23 ve yüzde 49,10 olduğu aktarılan özette, eylül ayında yıllık enflasyona katkı tüm ana gruplarda gerilediği ifade edildi.
Özette, mevsimsel etkilerden arındırılarak incelendiğindeyse aylık tüketici enflasyonunun yüzde 2,8 ile bir önceki aya oranla yatay seyrettiği vurgulandı.
Eylül ayında hizmet grubunda aylık fiyat artışının güçlü seyrini koruduğu bildirilen özette, şu ifadelere yer verildi:
"Hizmet grubu içinde fiyat artışlarıyla öne çıkan kalemler, kirayla birlikte okula dönüş etkisinin hissedildiği ulaştırma, konaklama ve eğitim hizmetleri olmuştur. Temel mal grubu fiyat artışı döviz kuru gelişmelerinin de yansımasıyla bir miktar yükselmiştir. Bu gelişmede, beyaz eşya ve otomobil kalemleriyle sezon geçişine bağlı olarak fiyat artışı güçlenen giyim ve ayakkabı alt grubu etkili olmuştur. Diğer yandan, temel mal enflasyonu diğer gruplara kıyasla ılımlı seyretmeye devam etmiştir. Bir önceki ay düşüş sergileyen gıda fiyatları bu dönemde görece yüksek bir artış kaydetmiştir. İşlenmemiş gıda grubunda enflasyon, sebze fiyatları öncülüğünde yükselmiştir. İşlenmiş gıda grubu ise görece olumlu bir görünüm sergilemiştir. Enerji fiyatları da bu dönemde ılımlı bir seyir izlemiştir."
Özette, söz konusu ay için enflasyonun ana eğiliminin bir miktar yükseldiğine işaret edildi.
Mevsimsellikten arındırılmış verilerle aylık artışların bir önceki aya göre B göstergesinde yatay seyrederken, C göstergesinde sınırlı bir miktar artış gösterildiği belirtilen özette, şu bilgiler paylaşıldı:
"B ve C endekslerinde mevsimsellikten arındırılmış 3 aylık ortalama artışlar, sırasıyla yüzde 2,7 ve yüzde 2,8 seviyelerinde gerçekleşerek bir miktar yükseliş sergilemiştir. Bu dönemde, fiyat artışları, B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada yavaşlarken, hizmetlerde yatay seyretmiş, temel mallarda ise yükseliş kaydetmiştir. Medyan, SATRIM ve diğer ana eğilim göstergeleri de bir miktar yükselmiştir. Eylül ayında ana eğilime ilişkin göstergeler bir bütün olarak incelendiğinde, 3 aylık ortalama artışın bir önceki aydaki yüzde 2,4 seviyesinden yüzde 2,5 oranına sınırlı bir artış gösterdiği izlenmiştir."
Özette, hizmetler sektöründe geçmiş enflasyona endeksleme davranışının halen güçlü olduğunun izlendiği bildirildi.
Hizmet sektöründe hakim olan fiyatlama davranışının önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olduğuna dikkat çekilen özette, eylül ayı itibarıyla son 3 aylık dönemde, mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışının temel mallarda yüzde 1,5 iken, bu oranın hizmet sektöründe yüzde 4,1 ile daha yüksek gerçekleştiği anlatıldı.
Özette, söz konusu ayda, hizmet aylık enflasyonu üzerinde okula dönüş etkisiyle birlikte kira kaleminin öne çıkan ana unsurlar olduğu belirtilerek, şu bilgilere yer verildi:
"Ulaştırma hizmetleri fiyat artışında okul servis ücretlerinin etkisi hissedilirken, eğitim hizmetleri fiyatları bu yıl ağustos ayında başlayan üniversite ücretlerindeki artışların eylül ayına sarkan etkisiyle yükselmiştir. Lokanta-otel aylık enflasyonunun bir önceki aya kıyasla bir miktar yükselmesinde ise konaklama grubu tarafında üniversitelerin açılmasına istinaden yurt ücretlerindeki artışlar belirleyici olmuştur. Mevsimsel etkilerden arındırılmış aylık kira enflasyonu bir önceki aya kıyasla yavaşlasa da yüksek bir seyir izlemiştir. Diğer taraftan, yemek hizmetleri fiyatlarının ağustostan sonra eylül ayında da ılımlı bir şekilde yükseldiği dikkat çekmiştir. Bu dönemde haberleşme aylık enflasyonu ise düşük bir seviyede görece yatay seyretmiştir."
Özette, Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergelerin, sözleşme yenileme oranının ekim ayında düşmesinin de etkisiyle aylık kira enflasyonunun gerileyeceğine işaret edilirken, gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse de konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının TÜFE'deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler aldığı ve gerilediği aktarıldı.
Ayrıca, yılın son çeyreğinde sözleşme yenileme oranının üçüncü çeyreğe oranla azalacak olmasının ve sözleşmelerde referans olarak kullanılan artış oranlarının düşüşünün, gelecek dönemde aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağına işaret ettiği vurgulandı.
Yurt içi üretici fiyatlarının eylül ayında yüzde 1,37 arttığı, yıllık enflasyonun yüksek bazın da etkisiyle 2,66 puan düşerek yüzde 33,09'a gerilediği bildirilen özette, "Bu dönemde ana sanayi grupları genelinde fiyat artışları ılımlı gerçekleşmiştir. Sermaye malı grubundaki fiyat artışı yüzde 1,89 olurken, ara malı ve enerji manşet oranı sınırlayan gruplar olarak öne çıkmıştır. Son üç aylık dönemde yurt içi üretici fiyatları kaynaklı baskılar önemli ölçüde zayıflamış, bu durum tüketici enflasyonunun mal tarafını olumlu yönde etkilemiştir." bilgilerine yer verildi.
Özette, uluslararası emtia fiyatlarında nisan ayı sonlarında başlayan gerilemenin eylülde de devam ettiği belirtildi.
Alt kırılım bazında, enerji grubunun ham petrol fiyatındaki düşüşe bağlı olarak bu gerilemeyi sürüklediğini aktarılan özette, diğer grupların artış sergilediği, FAO gıda fiyatları endeksinin ise uzun bir sürenin ardından eylül ayında, alt gruplar geneline yansır biçimde aylık bazda arttığı vurgulandı.
Özette, ekim ayının ilk yarısında enerji grubu fiyatlarının yükselişe geçtiği belirtilirken, eylül ayında ortalama 74,3 dolar seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatlarının, artan jeopolitik risklerin de etkisiyle ekim ayının ilk yarısında 77,4 dolar civarına ulaştığı, aynı dönemde gerek tarım fiyatları gerekse endüstriyel metaller kaynaklı olarak enerji dışı emtia fiyatlarının da artış gösterdiği kaydedildi.
Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi'nin eylül ayında tarihsel ortalamasında seyrettiğine işaret edilen özette, "Küresel ve Çin'e yönelik konteyner fiyat endekslerinde temmuz sonrasında gözlenen düşüş eğilimi eylül ayında da devam ederken, kuru yük taşımacılık fiyat endeksleri dalgalı bir seyir izlese de yılın ikinci yarısında ortalamada yatay bir görünüm arz etmiştir. Ağustos ayında ılımlı bir yükseliş kaydeden döviz kuru sepetinin, eylül ayında sınırlı bir artış sergilemesi neticesinde kur kaynaklı baskılar zayıflamıştır. Eylül ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış PMI verileri, imalat sanayinde girdi maliyetlerinde yavaşlamaya işaret etmiştir." denildi.
Özette, ekim ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre, 2024 ve 2025 yıl sonu için enflasyon beklentilerinin yükseldiği, orta vadeli enflasyon beklentilerinin gerilediği hatırlatıldı.
12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisinin yüzde 27,4 ile görece yatay seyrederken, 24 ay sonrasına ilişkin beklentinin 0,3 puan düşüşle yüzde 18,1 seviyesine gerilediği bildirilen özette, şunlar kaydedildi:
"Öte yandan, cari ve gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 1,0 ve 0,3 puan yukarı yönlü güncelleme ile yüzde 44,1 ve 25,6 seviyesinde gerçekleşmiştir. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 11,3 seviyesinde ölçülerek belirgin bir değişiklik sergilememiştir. Reel sektör beklentilerine bakıldığında ağustos ayında yüzde 53,8 olan firmaların 12 ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, eylül ayında 2,7 puan azalarak yüzde 51,1 seviyesine gerilemiştir. Benzer şekilde, hane halkının 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri de aynı dönemde 1,5 puan azalarak yüzde 71,6 seviyesinde gözlenmiştir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğini kaydetmiştir."
Özette, öncü göstergelerin ekim ayı enflasyonu üzerinde gıda fiyatları etkisinin öne çıkacağına işaret edildi.
Söz konusu dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarının taze meyve ve sebze kaynaklı olarak artış eğiliminin süreceği değerlendirilen özette, para politikasının görece etki alanı dışında kalan taze meyve ve sebze grubunda sezon geçişinin de etkisi ile fiyat artışlarının gözlemlendiği vurgulandı.
Özette ayrıca, mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerle temel mal grubu fiyat artışının ılımlı bir seyir izlediği, bu grupta, giyim fiyatlarının mevsimsel etkilerle yükseldiği, dayanıklı tüketim malları fiyatlarının zayıf bir artış kaydetse de kompozisyon olarak farklılaşan bir görünüm sergilediği aktarıldı.
Temel mal enflasyonunun düşük seyretmeye devam ettiği bildirilen özette, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin son çeyrekte gerçekleşmesi beklenirken, enflasyondaki iyileşmenin hızına dair belirsizliğin ise son dönemdeki veri akışı ile arttığı kaydedildi.
Özette, Kurulun, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelediği belirtildi.
Para politikasındaki kararlı duruşun yurt içi talepte dengelenme, TL'de reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşüreceği ve dezenflasyon sürecini güçlendireceği kaydedilen özette, "Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır. Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir." denildi.
Özette, Kurulun, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyeceği aktarılırken, enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergelerin yakından takip edileceği ve Kurulun, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacağı vurgulandı.
Özette, Kurulun, kararlarını öngörülebilir veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacağı da bildirildi.