TCMB Başkanı Karahan: Kredi kartlarında düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, kredi kartlarında düzenleme yapılması gerektiğini düşündüklerini belirterek, "Bu konuda birkaç fikrimiz var, çalışmalarımız sürüyor. Belirli bir aşamaya geldiğinde kamuoyuyla paylaşacağız." dedi.

9 Mayıs 2024 Perşembe 13:26
Ekonomi Haberleri

AA



Karahan, Merkez Bankası İdare Merkezi'nde bu yılın 2. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla düzenlenen bilgilendirme toplantısında, Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay ile soruları yanıtladı.

Talebi dengeleyerek enflasyonu düşürmek istediklerini belirten Karahan, bu noktada sıkı para politikası duruşlarının olduğunu söyledi. Bunu sözde bırakmadıklarını, aksiyonlarla da gösterdiklerini anlatan Karahan, "Bundan sonrada ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Kamu maliyesi tarafından gelecek destek de önemlidir. Eş güdüm sadece bununla sınırlı da değil. Aynı zamanda yönetilen, yönlendirilen fiyatların belirlenmesi hususu da söz konusu." dedi.

Karahan, kamu maliyesi tarafında yapılan açıklamalara değinerek, tasarruf tedbirleri üzerinde çalışıldığını, bu konudaki gerekli detayların zamanı geldiğinde yetkili merciler tarafından açıklanacağını dile getirdi. Karahan, "2025 yılı için dezenflasyon sürecinde destek alacağımızı düşünüyoruz. Bunun da ötesinde yönetilen, yönlendirilen fiyatlar belirlenirken Merkez Bankasının enflasyon hedefi gözetilecektir." diye konuştu.

- "ENFLASYONDA ZİRVEYİ MAYISTA GÖRECEĞİZ"

Mayıs ayı enflasyon tahmininin sorulması üzerine Karahan, şu yanıtı verdi:

"Enflasyonda zirveyi mayısta göreceğiz. Bu çok net. Zirvenin mayıs ayında olmasının bir sebebi geçen seneden kaynaklanan baz etkisi. Şu anki hesaplamalarımıza göre baz etkisi ve 25 metreküp altındaki ücretsiz doğal gaz kullanımının sona erecek olmasının etkisiyle, diğer fiyat gelişmelerini de göz önünde bulundurduğumuzda enflasyonda zirvenin yüzde 75-76 civarında olacağını öngörüyoruz. Mayıstan itibaren de düşmeye başlayacak."

"Ek parasal sıkılaştırma bekleniyor mu?" sorusunu yanıtlarken Karahan, geçen yılın dördüncü çeyrek verilerine baktıklarında talep göstergelerinin sağlıklı şekilde ilerlediğini, yaz aylarında yüzde 9-9,5 seviyelerinde olan enflasyonun aralıkta yüzde 3 civarına indiğini söyledi. Karahan, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla işler yolunda gidiyordu. Sene sonu itibarıyla ihtiyatlı duruşumuzu koruyarak yüzde 36 hedefimize ulaşacağımızı düşünüyorduk. Fakat talep daha güçlü gerçekleşti, hatta tahminimizin aksine ivmelenme oldu. Şubattan itibaren sözlü yönlendirmemiz vardı. Enflasyonun görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulmanın öngörülmesi halinde bunu sessiz bir şekilde izlemeyeceğimizi söylüyorduk. Şubat verilerini gördüğümüzde özellikle enflasyon görünümünde ciddi bozulmaya şahit olduk. Sadece aylık enflasyonun yüksek gelmesi değil, aynı zamanda kompozisyonu da bizim tahminimizden daha kötüydü. Hizmet kaleminde yüksek artış gerçekleşmişti. Biz de martta Para Politikası Kurulu'nda (PPK) ciddi sıkılaştırma yaptık. 500 baz puan faiz artışı ve aktarımını güçlendirmek adına makroihtiyati önlemlerle destekledik. Bunun neticesinde ciddi sıkılaştırma oldu. Bunun da talebe olumlu yansıyacağını düşünüyoruz."

İlk 4 ayda 4 puana yakın ilave enflasyon geldiğine işaret eden Karahan, "Bunu tamamen telafi etmek ek sıkılaştırmayla dahi çok kolay gözükmüyor. Yıl sonunda enflasyon yine yüzde 36 olabilir. Baz senaryo olarak ek sıkılaştırma yapılsa dahi bunun ana eğilimindeki artışı telafi edeceğini görüyoruz fakat bu 4 puanlık artışın tamamını telafi etmenin çok kolay olmadığını değerlendiriyoruz. Yapılan ayarlama tamamen bu sebepledir." değerlendirmesinde bulundu.

Yüzde 36 enflasyon tahminin hala bandın içinde olduğunu belirten Karahan, yukarı yönlü ve aşağı yönlü risklerin olduğunu söyledi. Çeşitli gelişmelerin etkisiyle yüzde 36'nın da görülebileceğini anlatan Karahan, "İlk 4 aydaki talep koşullarına ve enflasyon ana eğilimine baktığımızda yüzde 36 hedefini baz senaryo olarak korumayı doğru bulmadık. Bundan sonra enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bozulma olması halinde ek sıkılaşma yapmaya hazırız." şeklinde konuştu.

Karahan, Asya ziyaretiyle ilgili netleşmiş bir program olmadığını, sonbaharda bir ziyaret planladıklarını söyledi.

Fiyatlama davranışlarında beklenen iyileşmenin gerçekleşmemesi durumunda atılacak adımların sorulması üzerine Karahan, enflasyonu patikayla uyumlu şekilde düşürmek adına ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi.

Karahan, güçlü seyreden iç talebe işaret ederek, "Biz para politikasında sıkılaşma yaparak talepte dengelenme öngörüyoruz. Bunun için finansal koşulları oldukça güçlü şekilde sıkılaştırdık. Bu süreç ve kararlılığımız sonucunda talebin dengeleneceğini, fiyatlama davranışının normalleşeceğini ve sonucunda enflasyonun indiğini göreceğiz." dedi.

Bu süreçte enflasyon azaldıkça öngörülebilirlik ve tasarrufların artacağını, büyümenin daha sağlıklı bir kompozisyona kavuşacağını dile getiren Karahan, "Daha sağlıklı bir büyümenin dezenflasyonla birlikte olacağını öngörüyoruz. Biz temel olarak bize verilen görev çerçevesinde hareket ediyoruz. Bu da kalıcı şekilde fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu doğrultuda bir plan çerçevesinde hareket ediyoruz. Enflasyonu yıl sonunda yüzde 38, seneye yüzde 14 ve 2026'da yüzde 9'a düşürerek, tek haneli seviyelere inmek ve sonra kalıcı şekilde orta vadeli hedefimiz olan yüzde 5'e ulaşmak ve orda kalmak istiyoruz. Bize verilen hedef bu." diye konuştu.

- "SON DÖNEMDE TÜRK LİRASINA CİDDİ TALEP VAR"

Rezerv birikimi planlarına ilişkin soruları da yanıtlayan Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dönem dönem likidite fazlalıkları oluşuyor. Bunların bir kısmı kalıcı bir kısmı geçici. Kalıcı olanlara bugüne kadar zorunlu karşılık oranlarıyla müdahale ettik. Geçici olanlar için de depo ihaleleri açtık. Son dönemde Türk lirasına ciddi talep var. Bunu iyi yönetebilmek adına döviz biriktirdikçe ve rezerv pozisyonumuzu düzelttikçe swapları kapatarak gitmeye çalıştık. Fakat her dönem vadesi gelen swap bakiyesi yeterli olmayabiliyor. Dolayısıyla likidite fazlası ortaya çıkabiliyor. Bu birkaç gündür ortaya çıkan bir durum. Açık piyasa işlemlerinde yeniden borç alan konumuna geçtik birkaç gündür. Bu yüzden depo ihalelerini hemen açtık. Bu konuda çok dikkatli olmaya gayret ediyoruz. Şu an için bunun geçici olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla bir süre depo ihaleleriyle devam edeceğiz. Kalıcı bir durum öngörülmesi durumunda farklı enstrümanlarımız olabilir. Gerektiğinde değerlendirmesini yapıp kullanıma alabiliriz. Likidite yönetimi önümüzdeki dönemde para politikasının aktarımı için finansal koşulların sürdürülebilmesi için oldukça önemli."

Fatih Karahan, piyasa katılımcılarında enflasyonun düşeceğine dair olumlu bir inanç gördüklerini belirterek, hedeflerinin 3 ay gecikmeli de olsa tutturulacağını gördüklerini dile getirdi.

Hane halkının beklenti oluşumunun daha farklı gerçekleştiğini bildiren Karahan, "Piyasa katılımcıları beklenti oluştururken daha çok makro ekonomik görünüme, enflasyon verilerine ve detaylarına, para ve maliye politikası duruşuna bakıyor." ifadesini kullandı.

Hane halkının daha çok gerçekleşen enflasyonlar üzerinden hareket ettiğine işaret eden Karahan, "Hatta gerçekleşenden de öte market alışverişi tarzı hissedilen enflasyon da olabilir. Burada kalıcı düşüş oldukça, enflasyon beklentilerinin hane halkı tarafında da toparlanacağını düşünüyorum. Bu konuda tavrımız net. Biz sıkı para politikası duruşumuzu koruduğumuz sürece, aylık enflasyonun ana eğilimi düştükçe bu hane halkına da yansıyacaktır. Oradaki beklentileri de destekleyerek dezenflasyonist ortama katkı verecektir." değerlendirmesini yaptı.

- "ENFLASYONU DÜŞÜRÜRSEK REZERV POZİSYONUMUZDA DAHA KOLAY İYİLEŞME SAĞLAYACAĞIZ"

Karahan, döviz alım hedeflerine ilişkin sorular üzerine, rezerv hedefleri olmadığını fakat enflasyondaki düşüş hedefine mani olmayacak şekilde rezerv pozisyonunu düzeltmek istedikleri karşılığını verdi.

"Ana hedefimiz dezenflasyon. Enflasyonu patikaya uygun şekilde düşürdüğümüzde zaten rezerv pozisyonu kalıcı şekilde düzelecek." diyen Karahan, şöyle konuştu:

"Beklentiler düzeldiğinde tüketimdeki aşırılık ve buna bağlı olarak ithalat görünümü de düzelecek, cari açık kalıcı olarak iyileşecek. Türk lirasına olan rağbet artacak ki bunun işaretlerini görüyoruz. Enflasyonu düşürürsek zaten rezerv pozisyonumuzda daha kolay ve kalıcı iyileşme sağlayacağız. Türk lirasına talep olan dönemler, bizim için rezerv birikimi adına fırsat da oluyor. Bunu yaparken enflasyon hedefine engel olacak bir işlem yapmamaya gayret ediyoruz. Piyasa koşullarını bozmayacak şekilde döviz alımı yaparak rezerv pozisyonumuzu düzeltmeye gayret ediyoruz. Orta ve uzun vadede enflasyonu kalıcı şekilde düşürebilirsek rezerv pozisyonumuz da sağlıklı ve kalıcı şekilde düzelecektir."

Türk lirasının değeri konusunda Bankanın duruşunun sorulması üzerine Karahan, kur hedeflerinin olmadığını söyledi.

Karahan, kurun serbest piyasa koşullarında, arz-talep dengesiyle oluştuğuna dikkati çekerek, bu doğrultuda dönem dönem dövize, dönem dönem de Türk lirasına talebin artabileceğine dikkati çekti.

Esas amaçlarının dezenflasyon olduğuna işaret eden Karahan, "Bunu sıkı para politikası duruşuyla, talepteki dengelenme üzerinden yapmak istiyoruz." dedi.

Karahan, sıkı para politikası duruşu çerçevesinde Türk lirasının güçlenebileceğini belirterek, faizlerin geldiği seviye ve enflasyondaki düşme ihtimali göz önünde bulundurulduğunda hem yurt içi yerleşiklerden hem de yurt dışından talebin artabileceğini bildirdi. Karahan, bu kapsamda kurun aşağı ya da yukarı yönlü hareket edebileceğini ifade etti.

Karahan, "Verilere erişimde daha fazla şeffaflık konusunda bir çabanız olacak mı? Özellikle TÜİK'in açıklamayı kestiği madde fiyatlarını yeniden yayınlanması konusunda siyasi otoriteyle ilgili bir görüşmeniz ya da talebiniz olacak mı? TCMB, KKM'lerin döviz karşılığını açıklayacak mı?" şeklindeki bir soruya ise şu yanıtı verdi:

"TÜİK'in kendi tercihidir. O konuda benim bir fikir belirtmem doğru olmaz. Biz beklenti yönetimi açısından iletişimimizi para politikası duruşu üzerinden yapıyoruz. Bu doğrultuda tahminlerimizi de oluşturuyoruz. Bunu da kamuoyuyla şeffaf bir şekilde sebepleriyle neden nereye geleceğini net bir şekilde anlatıyoruz. Enflasyon düştükçe beklentiler de olumlu yönde ilerleyecektir. Kur Korumalı Mevduatta toplam bakiye ağustos itibarıyla 140 milyar dolardı. Şu an geldiğimiz noktada 70 milyar dolar civarına indi. Burada şeffaflık olarak değerlendirebiliriz. Döviz cinsinden yararlanmayı sorun görmüyorum. Şeffaflığı artırmak adına daha detaylı veri yayımı konusunu değerlendiririz."

- "İLETİŞİMİZİ KURARKEN İHTİYATI ÖN PLANA ÇIKARMAYI DAHA DOĞRU BULUYORUZ"

Bir "Merkez Bankacısının görevinin endişe duymak" olduğuna ilişkin bir sözü hatırlatılan Karahan, şu değerlendirmede bulundu:

"Özellikle enflasyonun yüksek olduğu seviyelerde, her zaman ihtiyatlı duruş önemlidir. Baz senaryo... Biz bir şekilde gideceğini öngörüyoruz ama burada aşağı yönlü de yukarı yönlü de riskler var. Ama biz yukarı yönlü risklere daha çok önem veriyoruz. Katılığın umduğumuz gibi çözülmemesi halinde talepteki dengelenmenin beklediğimiz hızda olmaması halinde eğer görünümde bir bozulmaya yol açacak olursa risk açısından ilave sıkılaşma yapacağımızı söylemiştim. Ama bakış açımızda, politika duruşumuzu da değerlendirirken iletişimizi de kurarken her zaman ihtiyatı ön plana çıkarmayı daha doğru buluyoruz."

Sosyal medyadaki "üst banknotları sayma makineleri" gibi paylaşımlar anımsatılarak, Bankanın üst banknot konusunda çalışması olup olmadığının sorulması üzerine Karahan, "Paranın kendisi ortada yokken bununla uyumlu banknot makinesi nasıl oluyor bilmiyorum ama genel olarak önemli bir soru. Üst kupür banknota ihtiyaç olup olmadığı birçok faktöre bağlı. Makro ekonomik finansal analizlere, teknik olarak yapılan değerlendirmelere göre buna karar veriyoruz. Bu kapsamda tedavüldeki kupür kompozisyonu değişimlerini de dikkate alıyoruz. Bunu dikkatle takip ediyoruz. Bu yaptığımız analizler sonucunda ihtiyaç görülürse gerekli adımları atacağız." diye konuştu.

Swapların açılıp açılmayacağının sorulması üzerine Karahan, bu konuda yetkinin kendilerinde olmadığını, düzenleme yetkisinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunda (BDDK) olduğunu dile getirdi.

- "BİRİNCİ YAPMAMIZ GEREKEN KALICI BİR ŞEKİLDE FİYAT İSTİKRARINI SAĞLAMAK"

Asgari ücret artışının enflasyona etkisinin sorulması üzerine Karahan, şunları kaydetti:

"Asgari ücret TCMB uhdesinde değil. Biz karar verici de değiliz. Görüşmelerin bir tarafı da değiliz. Dolayısıyla bir tavsiye verilmesi de söz konusu değil. Belirlediğimiz hedefler var. Bunları revize edeceksek, etmeyeceksek bu konuda tabii ki bir görüş oluşturma durumundayız. Hizmet enflasyonunda, emek yoğun bir sektör olduğu için, talebe yönelik etkisi de var ama hizmet fiyatlarının üzerinde asgari ücretin de etkisi söz konusu. Bu konuda varsayım yaptık. Varsayım yaparken daha önceden yapılan açıklamaları gösterge olarak ele aldık. Bu çerçevede de tek asgari ücret artışı olacağı dillendirildiği için bunu varsaydık. Şu anda ücretlerin yüksek enflasyondan dolayı erimesi söz konusu. Dolayısıyla bizim birinci yapmamız gereken kalıcı bir şekilde fiyat istikrarını sağlamak. Biz enflasyonu öngörülerimiz çerçevesinde düşürürsek, ki bunda kararlıyız, bu duruşumuzu zaten yaptığımız işlerle de gösteriyoruz. Bunu yapabilirsek zaten kalıcı refah artışı olacak. Bu konuda da ücretler enflasyonist olmayacak şekilde artmaya, zaten sağlıklı şekilde artmaya devam edecek. Esas başarı göstergesi aylık enflasyonu bizim öngördüğümüz çerçevede düşmesi olacak. Çünkü o sayede biz kalıcı düşüşü sağlayabiliriz."

- "KREDİ KARTI FAİZLERİ KONUSUNDA EK ÖNLEME İHTİYAÇ DUYULACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM"

Güncel faiz koridoru genişliğine dair yeni bir değerlendirme düşünmediklerini ifade eden Karahan, "Para politikasının temel aracı bir hafta vadeli repo faiz oranıdır. Dolayısıyla bunu kullanmaya devam edeceğiz. Faiz koridoru gün içi oynaklığı sınırlamak için de kullanılıyor. Dönem dönem üst bandı da kullanabiliriz. Bunu bir süredir kullanıyoruz. Fakat bu bir süre sonra normale dönecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Karahan, likidite yönetimi açısından açık piyasa işlemlerinin pozitifte olmasının TCMB'nin piyasa koşullarını sıkı tutmak açısından önemli olduğunu ve bu konuda tüm önlemleri hem aktif hem de proaktif şekilde aldıklarını söyledi.

Kredi kartı faizleri konusuna ilişkin ise Karahan, sadece azami faizleri düzenlemenin yetki alanında olduğunu belirterek, bunun dışında bir hamle yapmalarının söz konusu olmadığını ifade etti.

Karahan, "Faiz konusunda yakın dönemde bir ayarlama yaptık. Şu ana kadar gelen veriler, bunun harcamaları epey bir makulleştirdiğini gösteriyor. Her türlü kredi gelişmesini yakından takip ediyoruz. Ne gerekiyorsa yaparız. Ancak şu aşamada, veriler ışığında kredi kartı faizleri konusunda ek bir önleme ihtiyaç duyulacağını düşünmüyorum." dedi.

Karahan, ek sıkılaşmayı mart ayı sonunda yaptıklarına da dikkati çekerek, bunun finansal koşullara hızlı bir şekilde yansıdığını söyledi.

Verilerin geriden geldiğini ve araya Ramazan Bayramı tatilinin de girdiğini dile getiren Karahan, ellerindeki verilerin kredi kartı harcamalarında net bir şekilde zayıflamayı ortaya koyduğunu bildirdi.

Geçmişteki çalışmaların, talep-kredi ilişkisinin güçlü olduğunu gösterdiğini anlatan Karahan, gelecek dönemde son yapılan hamlelerin de etkili olacağını düşündüğünü söyledi.

Saha gözlemlerinden elde edilen işaretlerin, nisan ayından itibaren talepte dengelenmenin net bir şekilde başladığını gösterdiğini belirten Karahan, "Otomotiv sektöründe bu yönde gelişmeler oluyor. Ancak burada her zaman yukarı yönlü riskler vardır. Verileri yakından takip ederek, duruşumuzu gerekirse enflasyon görünümü çerçevesinde ayarlayabiliriz."

- "SON DÖNEMDE BİR MİKTAR REEL DEĞERLENME GÖRÜYORUZ"

Bankanın Türk lirasının değerlenmesi konusundaki beklentisinin de sorulması üzerine Karahan, geçmişteki sıkılaşma dönemlerine bakıldığında cari açıkta hep dengelenme görüldüğünü, bu sefer de benzer bir hareketin başladığını ve bunun devam etmesini öngördüklerini söyledi.

Karahan, şunları kaydetti:

"İhracat artarken, ithalat zayıflıyor, miktar olarak da zayıflıyor. Bu da aslında beklentilerin düzelmesi kanalıyla da oluyor. Dolayısıyla başladığımızdan beri bunu görüyoruz. Haziran ayından itibaren ithalatta, diğer kalemlerde de bir azalma söz konusu. İhracatta da güçlü seyir devam ediyor. İhracat tarafına baktığımızda da esas öne çıkan kalemler verimlilik ve dış talep oluyor. Dış talep olarak en azından geçtiğimiz senelere göre daha olumlu bir durum söz konusu."

Karahan, Türk lirası tasarrufların teşvik edilmesine ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:

"Şu anki mevduat faizi en son bizim elimizdeki veride ortalama yüzde 67-68 civarında, 3 ay vadeli mevduattan bahsediyorum. Bu durumda çok ciddi reel getiri olduğu aşikar. Dolayısıyla zaten bunu piyasa hareketlerinden de görüyoruz. Burada sadece sözde kalmıyor, insanların çok hızlı bir şekilde yurt içi yerleşiklerin vatandaşlarımızın dövizlerini bozdurup Türk lirasına geçtiğini görüyoruz. Burada net bir pozitif getiriden kesinlikle söz edebiliriz."

- "İLERİYE DÖNÜK BEKLENTİLERİMİZ SON DERECE OLUMLU"

Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay da bir soru üzerine enflasyon tahminindeki kaymanın çok önemli olmadığını, değişik senaryolarda yüzde 36 hedefinin tutturulmasının mümkün olduğunu söyledi.

Martta yaptıkları sıkılaşmanın etkisini nisanda görmeye başladıklarını anlatan Akçay, şunları kaydetti:

"Genelde etkiler 6-9 ay gecikmeyle gelir. Biz sadece politika faizini artırmadık. Yanında bazı finansal kısıtlar da getirdik. Biz biraz daha güvenli noktaya yüzde 38'e çektik ama bandın üst tarafını kesinlikle aşacağımız kanaatinde değiliz. Yüzde 42'inin içinde kalma ihtimalimizin çok yüksek olduğunu düşünüyoruz. Bizim işimiz aslında endişeleri yönetmek. İyi senaryoyu çok fazla baz alarak gitmiyoruz, sapmalarımız daha çok endişe tarafında. Sert inişin zorunlu olduğu durum vardı. Aktarım mekanizmanız zayıfsa sert iniş kaçınılmaz. Bizim uzun zamandır yapmaya çalıştığımız mekanizmayı güçlendirmek. Marttan itibaren bu mekanizmayı güçlendirdiğimiz kanaatindeyiz. İleriye dönük beklentilerimiz son derece olumlu. Bandın genişliği konusunda içimiz rahat."

Başkan Yardımcısı Hatice Karahan da yabancı ülke merkez bankalarıyla yaptıkları para takası anlaşmalarında asıl amaçlarının ikili ticaretin güçlendirilmesi, doğrudan yatırım ve finansal işbirliklerinin artırılması olduğunu belirterek, bu anlaşmaların ilerleyen dönemde de ikili ilişkiler kapsamında belirlenerek devam edeceğini ifade etti.