Yılda 45 milyar metreküp ihtiyacı olan Türkiye gazı Rusya, Azerbaycan, İran, ABD, Norveç, Katar ve Cezayir’den ithal ediyor. Petrol fiyatlarının 120 dolar seviyesinde olduğu 2014’te doğal gaz faturamız 20 milyar doların üzerine çıkmıştı. Bu miktar son yıllarda 10-15 milyar dolar arasında değişiklik gösteriyor. Sakarya Gaz Sahası’nda keşfedilen gaz hem cari açığı düşürecek hem Türkiye’yi ihracatçı yapacak.
Türkiye ekonomisinin en büyük giderlerinden olan ve 2012 civarı 60 milyar doları geçen şu anda ise 45-50 milyar doları bulan ve enerji faturası dış ticaret açığının ağırlıklı kısmını oluşturuyor. İhracatta her geçen yıl pazar payını arttırarak alternatif pazarlara yönelen ve rekorları arka arkaya kıran Türkiye’nin dış ticaret açığındaki en büyük sebep olarak enerji alanındaki ithalat gösteriliyor. Yaklaşık 50 milyar dolarlık enerji ithalatının yaklaşık 12-13 milyar dolarını ise doğal gaz oluşturuyor. Yıllık 45-50 milyar metreküp arasındaki tüketimin tamamına yakınını dışarıdan alan Türkiye’nin ithalatı da her geçen yıl artış gösteriyor. Geçen yıl 50 milyar metreküp civarında doğal gaz ithal eden Türkiye, bunun 44,9 milyar metreküplük kısmını iç piyasada tüketirken, geri kalanını ise ihraç etti.
Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’nda gerçekleştirilen 320 milyar metreküplük keşifle birlikte Türkiye ekonomisi de direnç kazanmış olacak. Enflasyon ve faize karşı uzun vadede dengelenme yaşanması öngörülüyor. Enerji ithalatındaki düşüşle birlikte ülkemizde kalacak olan kaynaklar yatırıma dönüşecek. Bunun yanı sıra oluşturulacak istihdam imkanları piyasalardaki iş imkanlarını artıracak. Doğu Akdeniz’de devam eden çalışmaların da sonuçlarının kısa sürede alınması öngörülüyor. Gerçekleşecek yeni keşiflerle birlikte enerji kaynaklarında sürekliliğin sağlanması bekleniyor.
Türkiye’nin doğal gaz ithalatında 2017 yılında yaklaşık yüzde 52’lik pay sahibi olan Rusya’nı payı 2020 yılı ocak ayı verilerine göre yüzde 36,90’a kadar geriledi. Bu ülkeden alınan gaz miktarı ise yüzde 47 azaldı. Azerbaycan’ın ithalattaki payı yüzde 15,78 olurken, sıvılaştırılmış doğal gaz(LNG) ağırlıklı ithalatın sağlandığı Cezayir’in oranı yüzde 13,51 olarak gerçekleşti. İthalatın geri kalan bölümünde ise İran yüzde 11,76, Nijerya yüzde 7,03, Katar yüzde 5,85, ABD yüzde 3,21, Trinidad Tobago yüzde 3,16, Ekvator Ginesi yüzde 1,41, İspanya yüzde 1,38 pay sahibi oldu. Ülkemizde gerçekleştirilen çalışmalarla birlikte 81 ile doğal gaz ulaştırılırken, hizmet kullanan hane sayısı ise 16 milyon 484 bini aştı.
Karadeniz’de yapılan 320 milyar metreküplük gaz rezervinin keşfi Türkiye’nin bugüne kadar ürettiği toplam doğal gaz miktarının da neredeyse 20 katı seviyesinde bulunuyor. Sakarya Gaz Sahası’ndan yılda 10 milyar metreküp doğal gaz üretimi gerçekleştirilmesi durumunda, Türkiye’nin 32 yıllık doğal gaz ihtiyacının 5’te biri sadece bu noktadan sağlanabilir. Diğer yandan, bu keşif bölgede yeni rezervlerin habercisi olurken, bu miktarın yeni sondajlarla artması bekleniyor. Öte yandan, Karadeniz açıklarında Romanya, Bulgaristan ve Ukrayna da arama ve sondaj faaliyetleri yürütüyor. Romanya’nın 170 kilometre açığındaki Neptün bloğundaki 42 ila 84 milyar metreküp potansiyel üretilebilir rezerv ise Karadeniz’de bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük keşif olarak kayıtlarda yer alıyor.
Yeni Şafak'ın haberine göre, Enerji faturasındaki yaşanacak azalmanın Türkiye ekonomisi için hayati önemde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, şu ana dek süregelen ekonomik sorunların temelinde yüksek enerji faturasının olduğunu belirtti. Türkiye’nin ekonomik olarak yükselişte olduğu 2011-2012 yıllarında enerji faturasının 60 milyar dolara dayandığını aktaran Karagöl, “Enerji maliyetleri sürekli olarak Türkiye’nin ekonomik olarak büyümesinin önünde engel teşkil ediyordu” dedi.
Bir hikaye yazılacaksa bu keşfin yeni bir dönemin habercisi olacağının altını da çizen Karagöl, “Türkiye artık transfer ülkesi olmaktan çıkarak, üretici ülkeler sınıfına geçecek. Gaz ithal ettiğimiz ülkelere şu anda bağlıyız. Fakat artık keşifle beraber bu ülkelerin de Türkiye’ye karşı tutumu değişecek. Masada elimiz güçlenecek” diye konuştu. Karadeniz’de gerçekleşen keşfin ardından Doğu Akdeniz’de devamı gelecek olan keşiflerle Türkiye’nin süreklilik sağlayabileceğini kaydeden Karagöl, “Her yıl 15-20 milyar dolar civarı bir para cebimizde kalmış olacak” dedi.
Enerji faturasındaki yaşanacak azalmanın Türkiye ekonomisi için hayati önemde olduğuna dikkat çeken Karagöl, şu ana dek süregelen ekonomik sorunların temelinde yüksek enerji faturasının olduğunu belirtti. Türkiye’nin ekonomik olarak yükselişte olduğu 2011-2012 yıllarında enerji faturasının 60 milyar dolara dayandığını aktaran Karagöl, “Enerji maliyetleri sürekli olarak Türkiye’nin ekonomik olarak büyümesinin önünde engel teşkil ediyordu” dedi.
CARİ AÇIKTA EN ÖNEMLİ ETKEN
Ülkemizin, yüzde 99 civarında dışa bağımlı olduğu doğal gaz enerji kaynağına, tarihte hiç olmadığı kadar yakın olduğunu belirten Doç. Dr. Serhat Karyeyen, “Doğal gaz rezervinin Türkiye ekonomisine olumlu anlamda çok ciddi katkı sağlayacağı açıktır. Bulunan rezervin çıkarılması, kıyıya iletilmesi ve kullanımını sağlamak için önemli bir yatırım yapılacak olması kısa vadede, elbette gider gibi görünüyor olsa da 5-10 yıl aralığında ve sonrasında Türkiye, ithal ettiği doğal gazın büyük bir bölümünü kendi öz kaynağı ile karşılayacak ve günümüz cari açığının en önemli nedeni olan dışa bağımlılığını büyük ölçüde azaltmış olacaktır” dedi.
Ülkemizin, bulduğu bu rezerv sayesinde gelecekte daha az doğalgaz ithal edeceğini ifade eden Karyeyen, Türkiye’nin enerji alanında yeni bir küresel güç haline gelebileceğini söyledi. Ülkemizin, mevcut anlaşmalar açısından en yüksek doğalgaz ithalatını Rusya’dan yaptığının altını çizen Serhat Karyeyen, “Bu ülkelerle yapılan ithalat sözleşmelerinin bitiş tarihleri düşünüldüğünde ise yaklaşık 2030’a kadar büyük bölümü tamamlanmış olacaktır, ki bu tarih de yaklaşık olarak ülkemizin bulduğu rezervin kullanılabileceği tarih civarındadır” diye konuştu.
Karadeniz’in Doğu Akdeniz gibi tartışmaya açık bir saha olmadığını bu sebeple bulunan kaynağın daha değerli olduğunu belirten Doç. Dr. Kadir Tuna, Türkiye’nin 40-50 milyar dolarlık enerji ithalatı faturasının 12-13 milyar dolarının doğalgaz kaynaklı olduğunu söyledi. Yıllardır ekonomide ana hedef olan dış ticaret açığında keşifle birlikte artıya geçilebileceğini vurgulayan Tuna, “Ülkemizin net ihracatçı durumuna geçmesi oldukça kıymetli olacaktır” ifadesini kullandı. Bu keşifle birlikte faiz-enflasyona karşı da ekonominin güç kazanacağını belirten Tuna, “Enerji alanındaki yüksek fatura cebimizde kalacak. Enerji politikamız farklılık kazanacak” dedi.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Karadeniz’deki tarihin en büyük doğalgaz keşfine ilişkin olarak, “Bu tarihi adım, Türkiye’nin zengin kaynaklarını kullanma konusunda yıllardır estirilen spekülasyonlara son noktayı koymuştur. İş dünyası olarak inanıyoruz ki bulunan doğalgaz rezervi, ‘mavi vatan’ımızın yeni zenginliğinin ilk keşfidir” ifadesini kullandı. Rezerv keşfinin 21. yüzyılın Türk çağı olmasının işaret fişeği olarak niteleyerek “heyecan verici” diye tanımlayan Avdagiç, şunları söyledi: “Türkiye artık bir enerji koridoru değil, enerji üreten ülkeler liginde hak ettiği yerdedir. Tespit edilen doğalgaz rezervi Türkiye’nin dünya enerji sisteminde pozisyonunu güçlendirecek.”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Açıklanan doğalgaz rezervini, ülkemiz ekonomisinin güçlü hale gelmesi ve toplumumuzun gelecekteki refahı açısından büyük bir umut ve sevinçle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı. Bahçıvan, “Cari açığımızın da en temel nedeninin büyük ölçüde dışa bağımlı olduğumuz enerjide ödenilen faturalar göz önüne alındığında, duyurusu yapılan doğalgaz rezervinin bu sorunumuza çözüm olacağı açıktır” dedi.
Keşifin 2017 yılında başlatılan stratejinin aslında ne kadar doğru bir plan olduğunun da göstergesi olduğunu dile getiren Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği(MÜSİAD) “Bizim 2023-2025 kontratlarımızda elimizde büyük bir koz olarak bu rezerv artık masadadır ve biz bunun ekonomik yansımalarını yarından itibaren bile göreceğiz. Buradan elde edilecek avantaj yine ve ısrarla hem Doğu Akdeniz’de hem de diğer sondaj çalışmalarında kullanılmalı diye düşünmekteyim” diye konuştu.