AA
Salehi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İran ekonomisinin yaptırımlar sebebiyle gelişemediğini ancak nükleer anlaşmanın tekrar işlerlik kazanmasıyla ülke ekonomisinin yeni bir döneme gireceğini aktardı.
Bu kapsamda hükümet ve özel sektörün yabancı ülkelerle olan ticaretini normalleştirmek için hazırlıklara başlayacağını vurgulayan Salehi, İran hükümetinin ilk aşamada dünya bankaları tarafından bloke edilen petrol gelirlerini artırmayı amaçlayacağını söyledi.
Salehi, İran'ın enerji piyasasındaki eski yerini almak ve petrolle ilgili projeleri öncelemek için bazı endüstriyel projelere ara verebileceğine dikkati çekerek, "Türkiye üzerinden Avrupa'ya enerji tedariki masada önemli bir seçenek olacak. Karadeniz ve Akdeniz'e olan kıyısıyla ve boru hattı altyapısıyla Türkiye, İran ile gaz ve elektrik hatlarını güçlendirebilir. Bu durum, Türkiye'nin enerjide transfer ülke olma hedefine de katkı sağlar. Türk ve İranlı enerji şirketleri teknik ve mühendislik kapasitelerini birleştirerek yeni pazarlara açılabilir." ifadelerini kullandı.
Öte yandan İran'ın Suriye, Irak, Türkiye gibi stratejik ilişkiler içerisinde olduğu komşu ülkelere enerji sağlamak için her zaman iş birliğine açık olduğunu belirten Salehi, "Mesela, Irak'ın gaz ve elektrik tedariki büyük oranda İran'ın sorumluluğunda. Gerekli güvenli ortam sağlanırsa İran, Irak ve Suriye üzerinden Lübnan'a ve Akdeniz'e de petrol ve doğal gaz ulaştırabilir." dedi.
Salehi, petrol pazarına giriş yapmanın, gelirlerinin çoğunu petrol ihracatından sağlayan İran için hayati önem taşıdığını bildirdi.
ABD yaptırımlarından sonra İran petrolü yerine başka kaynaklara yönelen tüketicilerin, en erken yaptırımların kalkmasının ikinci yılında İran'a geri dönebileceğini kaydeden Salehi, "Söz konusu süreçte İran hükümeti, ekonomiyi petrolden bağımsızlaştırmanın önemi anladı. Bunun etkilerini de önümüzdeki süreçte göreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Salehi, bu çerçevede Tahran'ın, enerji kapasitenin azami kullanımı ve yeni teknolojilerin ülkeye giriş yapması için uluslararası iş birlikleri arayacağını belirtti.
İran'ın normalleşme sürecine girilmesi durumunda doğrudan yabancı yatırımcılara kapısını açacağını kaydeden Salehi, şöyle devam etti:
"İran pazarının potansiyelini bilen yabancı yatırımcılar bu kapıdan girmeye hazır görünüyor. İran'ın rüzgar ve güneşten toplam 80 bin megavat elektrik üretim kapasitesi var. Zaten 2015'te 100 ülkeden fazla yabancı yatırımcı yenilenebilir enerji alanında İran'a yatırım yapmak için gelmişti. Ayrıca ülke içi yatırımlar iyileştirilerek günlük petrol üretimi de 6 milyon varile çıkarılabilir. Bu kapsamda İran, Suudi Arabistan da dahil olmak üzere komşu ülkelerle ilişkilerini iyileştirmeye odaklanacak. Bu yumuşama politikası, enerjideki hedeflerine ulaşmasında İran'ı başarılı kılacak."
George Mason Üniversitesi Schar Politika ve Devlet Okulu Sosyal Bilimler Profesörü Mark Katz ise nükleer anlaşmanın eski haline dönmesi halinde birçok ülkenin yeniden İran'dan petrol almak isteyeceğini söyledi.
İran'ın daha fazla petrol satmak için petrol fiyatlarını düşürme veya en azından keskin yükselişini önleme eğiliminde olacağını dile getiren Katz, "OPEC, üretim kesintisi kararına İran'ın da uymasını isteyecek ancak ABD'nin KOEP'ten çekilmesi ve Trump yönetiminin uyguladığı yaptırımlar sebebiyle kaybettiklerini telafi etmeyi hedefleyen Tahran, söz konusu kısıntı kararından muafiyet isteyebilir. Her halükarda petrol ithalatçıları yaptırımlarla karşı karşıya kalmadığı sürece İran petrolünü satın alacak." değerlendirmesinde bulundu.
Katz, yine de yabancı yatırımcıların İran petrol sektörünü eski haline getirecek gerekli kaynakları sağlayıp sağlayamayacağının önemli bir soru işareti olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"ABD, Amerikan şirketlerinin bu sürece dahil olmasını istemeyecek ve Avrupalılar başta olmak üzere birçok ülkeye de baskı yapacak. Ancak Çin'in, Amerika'nın bu konudaki baskısına boyun eğeceğini düşünmüyorum. Öte yandan Rus firmaları da Çin'in bölgede sahip olduğu kaynaklara sahip olmasa bile İran petrol sektöründe daha fazla yer almak isteyebilir."