AA
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin üzerinden 8 yıl geçti. Darbe girişimine karşı büyük bir mücadele ortaya koyan vatandaşlardan biri de 4 çocuk babası 41 yaşındaki Yusuf Ak'tı.
Mobilya işiyle uğraşan Ak, Maltepe'deki evinden Atatürk Havalimanı'na gitmek için eşinden helallik alıp, ailesini evde bırakarak sokağa çıktı. O zamanki adıyla Boğaziçi Köprüsü'ne geldiğinde ise Ak, tank atışıyla başından, sağ ve sol ayağından vuruldu.
Yere yığılan Ak'ın, öldü zannedilerek üzerine bayrak örtüldü. Kuzeninin, yaşadığını anlamasıyla hastaneye kaldırılan Ak, yaklaşık 2 yıl süren tedavilerinin ardından beynindeki mermi ve şarapnel parçalarıyla o gecenin izleri silinmeden yaşamını sürdürüyor.
Tedavi süreci devam eden Ak, 15 Temmuz gecesinde yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
- "HAİN ASKERLERİ, GÖZLERİNDEKİ KORKUYU GÖRÜYORDUK"
Yusuf Ak, 4 kuzeni ve arkadaşıyla birlikte sokağa çıktıklarını, gördükleri herkese ve sosyal medya aracılığıyla sokağa çıkın çağrısında bulunduklarını anlattı.
Hedeflerinin Maltepe'den Atatürk Havalimanı'na gitmek olduğunu, kapanan yollarda ters istikamette ilerlediklerini ve köprüye geldiklerinde aracı bıraktıklarını anlatan Ak, "Üzerimde pantolon, tişört ve terlik vardı. Bizim silahımız, tankımız, topumuz yoktu ama imanımız vardı. Köprünün o kadar ciddi, sıkıntılı olduğunu tahmin etmiyorduk. İnsanlar vuruluyordu, büyük bir kargaşa vardı. 15 Temmuz bir Çanakkale gibiydi. Biz o gece imanımızla kazandık. Hain askerleri gördük. Silahla yere mermi sıkıyorlardı, biraz uzaklaştırıyordu, biz tekrar gidiyorduk. Gözlerindeki korkuyu görüyorduk, ne yapacaklarını bilmiyorlardı." diye konuştu.
Köprüde birçok insanın vurulduğunu, yaralandığını, şehit olduğunu ve onları oradan kurtarmaya çalıştıklarını dile getiren Ak, bu durumun saatlerce devam ettiğini söyledi.
- SAĞ KOLU VE SAĞ AYAĞI 1,5 YIL FELÇ KALDI, YÜRÜYEMEDİ
Sabah saatlerine kadar şehit ve yaralı taşıdıklarını anlatan Ak, helikopterlerle de ateş edildiğini hatırlattı.
Allah'ın kendilerine güç verdiğini söyleyen Ak, "Merminin nereden geleceğini bilmiyorduk ama mermilere hazırdık çünkü o gece vatanımızı teslim etmeyecektik, kararlıydık." dedi.
Kendisinin sabah saatlerinde tank atışıyla vurulduğunu anlatan Ak, şöyle devam etti:
"Beni öldü diye bırakmışlar, üzerime bayrak bile sermişler. Sonrasında kuzenim beni buldu, yaşadığımı anladı. Tank atışıyla ben kafamdan, sağ ayağımdan vuruldum. Sağ baş parmağımı kaybettim. Sol ayağımdan vuruldum. Sol boşluğumdan vuruldum, hastaneye kaldırıldım. Hastane sürecim biraz ağırdı. 1,5 yıl kötü bir süreç geçirdim, neredeyse 2 yıl hastanede kaldım. İlk zamanlarda kafamda mermi olduğunu bilmiyordum. Konuşmaya başladım, peltek konuşuyordum, insanları tanımıyordum, ailemi tanımıyordum. Sonra hafızamı tazelemeye başladık. Vatanımızı teslim etmediğimiz için bu beynimdeki mermi ve şarapnel parçalarını şeref madalyası olarak görüyorum. Onlar benim şerefim oldu, madalyam odur. Devletimiz de övünç madalyası verdi."
Sağ kolu ve sağ ayağının 1,5 yıl felç kaldığını ve yürüyemediğini belirten Ak, uzun süre gördüğü fizik ve ağırlık tedavileriyle yürümeye başladığını anlattı.
- "YİNE OLSA SEVE SEVE ÇIKARIM"
Vurulduğunda başında bir gencin beklediğini aktaran Ak, "Vurulduğumda baş ucumda bekleyen biri vardı. O kardeşim bana Kelime-i Şehadet getirtiyordu. Yaşadığımı anladıktan sonra ölmeyeyim, ölürsem de Kelime-i Şehadetle ölsün diye bekliyordu. Hiç tanımadığım, bilmediğim biri. O kardeşim, artık gel, oturalım, tanışalım. 8 yıl değil, 18 yıl olsa da inşallah bir yerde karşılaşacağız. Seni sabırsızlıkla bekliyorum." ifadelerini kullandı.
Yusuf Ak, gazi olmasıyla birlikte daha önceden uğraştığı mobilyacılığı bıraktığını ve şimdilerde gayrimenkul işiyle uğraştığını belirterek, "5 aylık evladımı beşikte bırakıp, vatanım, milletim, devletim, çocuklarımızın geleceği için sokağa çıktım. Yine olsa seve seve çıkarım, değil ayağım bütün gövdemi vermeye hazırım çünkü bizim başka bir vatanımız yok." şeklinde konuştu.