AA
Adalet Bakanlığınca Ankara'da bir otelde düzenlenen Hukuk Eğitimi Sempozyumu'na Bakan Gül'ün yanı sıra Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, yargı mensupları ve hakim savcı adayları katıldı.
Adaletin herkesin ortak değeri olduğunu, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışının temelinin adaletin yaşatılması olduğunu belirten Gül, "İnsan ancak adaletle yaşar." dedi.
Bazı yargı kararlarının toplum tarafından kabul görebileceğini, bazılarının ise yargıya güveni zedeleyebileceğini ifade eden Gül, her iki sonucun da yargı mensubunun elinde olduğunu söyledi.
Bu vasıfları sağlayan unsurun eğitim olduğunu belirten Gül, üniversite sınavlarında hukuk fakültelerine giriş sıralamasının 100 bine yükseltilmesinin, hukuk fakültelerindeki eğitimin kalitesinin arttırılmasına yönelik olduğunu bildirdi.
"Nitelikli hukuk, nitelikli hukukçuyla ancak mümkün olur." diyen Gül, yargı çalışanlarının aldıkları eğitimin, verdikleri hizmetin çıtasını belirleyici olduğunu kaydetti.
Güncel hukuk vizyonunun kapısından girmediği, akademik kadrosunun yetersiz olduğu bir binaya hukuk fakültesi tabelasının asılmasının orayı hukuk fakültesi yapmayacağını ifade eden Gül, "Hukuk fakültesi, hukuk mantığının orada nakşedildiği, yansıtıldığı bir laboratuvardır. Bir ömür boyu sürecek adalet yolculuğunun ana dilinin öğretildiği, bu işin adeta beşiğidir." diye konuştu.
Hukuk fakültelerine ihtiyaca göre öğrenci alınması gerektiğini aksi halde gençlerin hayallerinin yıkılacağını kaydeden Gül, sempozyumun sonuçlarının da Yükseköğretim Kurulu tarafından dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Hukuk mesleğinde faaliyet alanının oldukça geniş olduğunu belirten Gül, kanun ezberciliğinden uzak duran, muhakeme yeteneği gelişmiş hukuk insanlarına ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.
"Kim olsa aynı kararı verirdi." dedirtebilecek kararların güven vereceğini söyleyen Gül, şöyle devam etti:
"Hukuk fakültesinden mezun olacak bir genç arkadaşımız daha öğrencilik yıllarında 'Adalet figürünün gözü bağlıdır, o ne demiş, bu ne demiş, ben ona bakmam. Dosyaya bakarım.' anlayışıyla, kültürüyle yetişirse hakim olduğunda bu adalet figürünün gözünü açmaz ve dosyaya bakar. Konjonktürden etkilenmez, kimin ne dediğinden etkilenmez. Sadece delile bakar."
Bakan Gül, yargısal süreçlerde Türkçenin güzel kullanılmasının da önemine işaret ederek, "Hukuk fakültelerinin müfredatında Hukuk Türkçesi dersinin de olmasında fayda görüyorum." dedi.
Anayasa'nın dilinin farklı alanlarda istismar edildiğini ve Türkiye'nin bedel ödediğini anlatan Gül, "Toplumsal sözleşme olan Anayasa'nın, toplumun dili olan güzel, berrak Türkçe ile, Karacaoğlan'ın, Yunus Emre'nin diliyle bezenmesi gerekir. Tüm süreçlerde, hem metinlerde hem de kararlarda Türkçemizin en saf haliyle yer alması da eğitimde önemli bir başlık." ifadelerini kullandı.