AA
Göktaş, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde Bakanlığın ev sahipliğinde düzenlenen "Kültür, Sanat ve Medyanın Dönüştürücü Gücüyle Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, kadın, çocuk ve aile konuları başta olmak üzere Bakanlığın görev alanlarına ilişkin zaman zaman istişare programları düzenlediklerini söyledi.
Etkinliklerin kadınların güçlendirilmesine, çocukların sağlıklı bireyler olarak geleceğe adım atmasına, aile yapısının ve değerlerinin korunmasına yönelik politikalara önemli katkı sağladığını dile getiren Göktaş, "Kültür, Sanat ve Medyanın Dönüştürücü Gücüyle Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Toplantımızı aslında biz 1 ay önce organize etmiştik. Henüz bu son olaylar bu kadar gündemde yokken fakat bugün itibariyle görüyoruz ki hakikaten bu konuları hep beraber sizlerle beraber değerlendirmenin, bu konuları birlikte istişare etmenin ve bu konuda topyekun bir mücadele sergilemenin ne kadar kıymetli olduğunu bir kere daha görmüş oluyoruz." diye konuştu.
Bakan Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadelede devletin tüm birimlerinin sıfır tolerans ilkesiyle, siyaset üstü bir duruş sergilediğini kaydetti.
Bu konuda güçlü bir hukuki zemine sahip olunduğuna dikkati çeken Göktaş, bu kapsamda yapılan faaliyetleri anlattı.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET
Bakan Göktaş, 2024-2028 yıllarını kapsayan "Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı"yla kadınları hem hak ve özgürlükler hem de toplumsal katılımı artırma hususlarında desteklemeye devam ettiklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Ayrıca, 'Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı'mızla dijitalleşme sürecinde ailenin desteklenmesini öncelikli hedefimiz olarak benimsedik. Bunun yanı sıra 'Kadın ve Medya Politika Dokümanı ve Medyada Kadın Temsili Araştırması'yla da bu alanda temel sorun alanlarını belirledik. Geleneksel ve yeni medyaya baktığımızda genel olarak kadınların basmakalıp rollerle temsil edildiği, kadın bedenin metalaştırıldığı ve bu temsil biçiminin kadınlara karşı ayrımcılığı daha da pekiştirdiğini üzülerek görüyoruz. Geleneksel ve yeni medyada gerek haberler gerek gündüz kuşakları gerek dizi ve filmlerde kadına yönelik şiddetin sunuluş biçiminin, var olan şiddeti yeniden ürettiği ve şiddeti normalleştirdiği yönünde bulgular elde ettik."
Göktaş, medyanın bu ilkeleri benimsemesinin kadına yönelik şiddetin toplumda normalleştirilmesinin önüne geçilmesine katkı sunacağına inandığına dikkati çekerek, her bir şiddet vakasının kendileri için "fazla bir vaka" olduğunu bildirdi.
Menfur şiddet vakaları gerçekleştiğinde kök nedenlerinin araştırılması ve gereken tedbirlerin alınması için ilgili tüm paydaşların üzerine düşeni yaptığının altını çizen Göktaş, "Ancak bu olayların geri dönülemez sonuçlar doğmadan önlenmesi de önemli bir mesele. Risklerin erkenden tespit edilip koruyucu-önleyici mekanizmaların harekete geçirilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda 81 ilimiz ve 922 ilçemizin sosyal risk haritalarını çıkarmaya yönelik çalışmalarımızı başlattık. Sosyal risk haritaları ile kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı, bağımlılık gibi sosyal olguları bütüncül olarak görmeyi amaçlıyoruz. Elde edeceğimiz bulgularla her bir şehre, ilçeye, mahalleye hatta aileye özgü koruyucu ve önleyici faaliyetler yürütmeyi hedefliyoruz." dedi.
Göktaş, yeni bir modeli hayata geçirdiklerini de anlatarak, "Aile Rehberi' uygulamasını içeren 'Aile Rehberi Sistemi'ni başlatıyoruz. Kısa süre içerisinde bütün Türkiye'de yaygınlaşmasını hedeflediğimiz Aile Rehberi Sistemi'yle talep eden haneleri daha yakından takip ederek, sorunlara hızlı ve etkili çözümler bulmayı hedefliyoruz. Çalışmamızı tamamladığımızda henüz gerçekleşmeden vakalara müdahale edebilme kapasitemizi artırmış olacağız." diye konuştu.
Bakan Göktaş, şiddet, istismar ve intihar vakalarının arka planında kontrolsüz ve denetimsiz dijital mecraların olduğunu gözlemlediklerini dile getirdi.
DİJİTAL BAĞIMLILIK AÇIKLAMASIDijital bağımlılığa ayrı bir parantez açmak istediğini aktaran Göktaş, "Giderek yaygınlaşan bu meselenin bireylerin ve toplumun ruh sağlığında derin etkilere yol açtığına şahit oluyoruz. Bu mecralar özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin psikososyal gelişimlerini olumsuz etkiliyor. Kendilerine yapay bir dünya inşa eden gençlerimizin, kendi kişiliklerinden tavizler verdiğini, sanal ve sahte kimliklere büründüklerini üzülerek görüyoruz. Özellikle dijital oyunlar, ergenlerin radikalleşmesinde bir araç olarak kullanılıyor. Bugün sosyal medyanın etkileri ve dijital riskler, aileler için büyük bir endişe kaynağı haline geldi." değerlendirmesini yaptı.
"Burada aramızda bulunan bütün Youtuberları tenzih ederim ancak yeni rol model olarak onlar karşımıza çıkıyor." diyen Göktaş, dolayısıyla verilen mesajların hakikaten kendileri için çok kıymetli olduğuna değindi.
Göktaş, çocukların artık doğrudan bilgileri bu kişilerden aldıklarını, sosyal medyadan her türlü faydalanabildiklerini, bunu olumlu yöne çevirmenin herkesin üzerinde sorumluluk olduğunu kaydetti.
Bakanlık olarak şiddet içerikli yayınların reyting skalasından kaldırılması gerektiğini ifade ettiklerini belirten Göktaş, "Medya yayıncıları açısından öncelikle meselenin, kadına yönelik şiddete karşı duyarlı bir dil geliştirmek olduğunu düşünüyoruz. Kadın ve erkek temsillerinin büyük bir özenle inşa edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Kadın ve erkeğin hayatı paylaşan ve birbirinin tamamlayıcısı olan özelliklerinin daha çok ön plana çıkarılması gerektiğine inanıyoruz. Ekranlarda zekası, erdemli davranışları, sanat yetenekleri, iletişim becerileri ya da sorun çözme yaklaşımlarıyla tanınan kişilerin hikayelerini izlemek istiyoruz." diye konuştu.
"TOPLUMSAL BİR SEFERBERLİK RUHUYLA YÜRÜTMELİYİZ"
Bakan Göktaş, haber bültenlerinden gündüz kuşağı programlarına kadar pek çok yayında kadının itibarı ve ailenin mahremiyetine gölge düşüren içerikler gördüklerini anlatarak, şunları kaydetti:
"Üzülerek ifade etmek durumundayım. Cinayetin her detayıyla verildiği, maktulün fotoğraflarının kullanıldığı haberler hem hayatını kaybedenlerin ailelerine hem de toplumun ruh sağlığına ciddi zarar veriyor. Bu anlamda şiddet haberlerinin sansasyonel bir üslup ve olayın tüm detaylarıyla değil, toplumsal farkındalık uyandıran yönüyle işlenmesini son derece kıymetli buluyoruz. Medya kanallarıyla oluşan etkileşim ağları ve yayınlanan içeriklerin kadına yönelik şiddete karşı ortak bir duyarlılığın oluşmasına ciddi bir katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu anlamda kültür, sanat ve medya alanına gönül vermiş siz kıymetli misafirlerimizin, kadın ve çocuk başta olmak üzere her türlü şiddetin önlenmesinde sağlayacağı destekler için şimdiden teşekkür ediyorum. Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi toplumsal bir seferberlik ruhuyla yürütmeliyiz. Topyekun bir mücadele ortaya koymalıyız. Hep birlikte, kadınların ve çocuklarımızın toplumsal hayatta daha güçlü bir yer edinmeleri, şiddete maruz kalmadan yaşamlarını sürdürebilmeleri için azim ve kararlılıkla çalışmalarımızı sürdüreceğiz."
Bakan Göktaş'ın konuşmalarının ardından basına kapatılan programda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin ile Kadının Statüsü Genel Müdürü Süreyya Erkan konuşma yaptı.
Program istişare toplantısıyla devam etti.