DHA
Türkiye'nin en büyük, dünyanın ise en büyük sodalı gölü özelliğine sahip Van Gölü'nde kirliliği önlemek ve gölün gelecek nesillere daha temiz kalmasını sağlamak amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan himayelerinde, Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA), Van Büyükşehir Belediyesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Edremit Belediyesi iş birliğinde, düzenlenen 'Van Gölü Sempozyumu' Edremit İlçesi'ndeki bir otelde başladı. Sempozyuma Emine Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan, Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, AK Parti Van Milletvekilleri Osman Nuri Gülaçar, İrfan Kartal ve Abdulahat Arvas, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli, Edremit Belediye Başkanı İsmail Say, Tuşba Belediye Başkanı Salih Akman, Çaldıran Belediye Başkanı Şefik Ensari, Van TSO Başkanı Necdet Takva, Van Ticaret Borsası Başkanı Naif Süer, Van OSB Başkanı Memet Aslan, kurum müdürleri ve değişik üniversitelerden akademisyenler katıldı.
Van Gölü Sempozyumu'nun onur konuğu olan Emine Erdoğan, yaptığı konuşmada Van'da olmaktan dolayı mutlu olduğunu dile getirdi. Emine Erdoğan, "Van'a gelmek, bir hazine sandığının kapağını açmak gibi. Tarih arayana tarih, kültür arayana kültür sunuyor. Gastronomi meraklısına lezzet, doğaya hasret kalana ise, taze nefes veriyor. Hoşap Kalesi, Meher Kapı, Peri Bacaları, Muradiye Şelalesi gibi harikalar, saymakla bitmez. Van, birlikte yaşama kültürünün engin tecrübesine sahiptir. Şehri çevreleyen kaleler, camiler, havralar ve kiliseler, bunun göstergesidir. Bugün de, çevre dostlarıyla Van Gölü için buradayız. Bizi bir araya getiren şey, tabiata olan sevdamızdır. İnşallah hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu programın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi.
Konuşmasında NASA'nın dünyanın uzaydan çekilmiş fotoğrafları arasında bir yarışma düzenlediğini ve Van Gölü fotoğrafının tüm dünyadan gelen oylarla birinci geldiğini hatırlatan Erdoğan, "Tabii, hepimiz için büyük bir sevinç vesilesiydi. Bizim ülkemiz, doğudan batıya, kuzeyden güneye, insana cenneti hatırlatan sayısız doğal güzelliğe sahip. Herbirini, değerini anlayarak korumak,hepimizin asli görevi. Van Gölü'müz, dünyanın en büyük tuzlu ve sodalı gölüdür. Göl diyoruz ama adeta bir denizdir. Büyüklüğü, Marmara Denizi'nin üçte biri kadar. Anadolu'nun doğusunda, bakan herkesi mest eden, mavi bir şölendir. Kapalı bir havza olmasıyla da, dünyada eşsiz bir konuma sahip, muhteşem bir ekosistemi var. Van Gölü, endemik bir tür olan inci kefali ve mercan balığının yegane yuvasıdır. Su altında, keşfedilmeyi bekleyen bir tarih vardır. Mimari kalıntılar, Selçuklu mezar taşları ve derinlerde saklı, nice hikâye, gölün sularına karışmış. Van Gölü, gerçekten de ülkemizin gerdanında safir bir kolye gibi parlıyor" dedi.
Van Gölü'nü korumak için, 2019'da bir çalışma başlatıldığını belirten Erdoğan, "Kurumlarımızın iş birliği ile Van Gölü'nü Koruma Eylem Planı ve Uygulama Programı hazırlandı. Bu girişimin, kayda değer sonuçlar vermesini umut ediyorum. Bu kapsamda, gölün dip temizliği yapılacak. Atık-su yönetimi sağlanacak. İlaveten, entegre katı atık yönetimi oluşturulacak. Bu eylem planıyla, Van Gölü inşallah layıkıyla korunacak. Van Gölü elbette sadece Van'ı ilgilendirmiyor. Bitlis ve havzadaki il ve ilçeleri, kasaba ve köyleri de ilgilendiriyor. Tabii, eğitim çalışmaları da üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir husus. Çocuklarımıza, çevre konulu eğitimler verilecek inşallah. Meseleyi onlara doğru anlatabilirsek, Van Gölü etrafında zaten esaslı bir koruma kalkanı oluşacağını düşünüyorum. İnşallah, bakanlığımızın, belediyelerimizin ve bilim insanlarımızın ortak çabasıyla Van Gölü'müz, sürekli iyileşecek" dedi.
Erdoğan, yeryüzü tuvaline çizilmiş tabiat resminden daha yüksek bir sanat olmadığını da belirterek şöyle konuştu:
"Fakat maalesef, insan kaynaklı sebeplerle, bu tabloyu meydana getiren güzellikler yavaş yavaş siliniyor. Mesela, Çad Gölü,kuruyor ve hasta yatağında son nefesini veriyor. Son 50 yılda büyüklüğünün yüzde 90'ını kaybetti. Ne kadar acı değil mi? Kuruyan göller, ırmaklar, dereler, insanlığın kaldırdığı en hüzünlü cenazelerdir. Yeryüzü sularının kuruyan her damlası, yıkılan bir yuva demektir. Çünkü ekosistem çökünce, yurtsuz kalan balıklar, kuşlar, bitkiler ve nice canlılar yok oluyor. Ayrıca, su kaynakları, birçok insanın da geçim kaynağı. Tükenmeleri halinde, geriye çaresiz insanlar kalıyor. Dolayısıyla, iklim değişikliği ile mücadele, artık gelecek zaman kipleriyle konuşabileceğimiz bir konu olmaktan çıktı. İklim krizi, şimdi, çok hızlı ve ciddiyetle ele alınması gereken bir konudur. Bu nedenle, yürüttüğümüz Sıfır Atık ve Sıfır Atık Mavi projeleri, Türkiye'de iklim değişikliği ile mücadelede çok önemli adımlar. Bu projelerin özünde, elimizden kayıp giden tabiatın farkına varmak var. Su kaynaklarımızı ve tabiatı korumak için, yüksek bir seferberlik duygusuyla çalışmaktan başka seçeneğimiz yok. Hep söylediğim gibi, bu bir tercih değil, zorunluluk. Van Gölü için de, aynı saikle çalışmalıyız."
Dünyanın erişilebilir tatlı su miktarının, toplam su varlığının yüzde 1'inden az olduğunu, küresel olarak, her 10 insandan 3'ünün güvenilir suya erişimi olmadığını belirten Erdoğan, "Kirli su yüzünden ölenlerin sayısı, her türlü şiddet kaynaklı ölümden daha fazla. Kirli suların sebep olduğu hastalıklar yüzünden, her 1 dakikada, 1 çocuk, hayatını kaybediyor. Bu hastalıkları kapan çocuklar, her yıl toplamda 400 milyon gün okuldan geri kalıyor. Dünya nüfusunun yüzde 25'i, su kriziyle karşı karşıya kalmış durumda. Bu oran gün geçtikçe de artabilir. Suyun azalması, kirlenmesi, erişilememesi en başta hayatın devamlılığını imkansız kılar. Beraberinde ekonomik ve siyasi birçok sorunu tetikler. Suyun azalması, gıda üretiminin riske girmesi demektir. Çünkü suların yüzde 70'i tarımda kullanılıyor. Susuzluk, göçleri başlatır. Her göç, insanlar arası çatışmalara sebebiyet verir. Bu göçler, sadece insan göçleriyle de sınırlı kalmaz. Göllerin, ırmakların, sulak alanların kurumasıyla, hayvanlar da göç eder. Önümüzdeki bu büyük sorun, hiçbir sınır kapısında durmaz. Her ülke, dünya üzerinde her bir fert, bu büyük krizden nasibini alır. Görüyoruz değil mi; tabiatı ihmal etmek, nasıl zincirleme sorunlar getiriyor? Çevre konularında, ister istemez işin teknik yanını konuşmaya ağırlık veriyoruz. Ancak, mutlaka hatırda tutmamız gereken bir şey var. O da, insan, hayatta kalabilmek için tabiata muhtaçtır. İnsan ancak, tabiatı gözlemlediği, ruhunu doğadan aldığı ilhamlara açık tutuğu sürece iyilik üretebilir. Her zaman söylediğimiz gibi, tüm dünya olarak, birlik ve beraberlik içinde hareket etmemiz gerekiyor" diye konuştu.
Bu sorunun yalnızca bilim dünyasının, hükümetlerin, ne de insanların tek başına altından kalkabileceği bir sorun olmadığına da dikkat çeken Erdoğan, "O zaman, aramızdaki diyalogu artırmalı ve mesajımızı her kulağın işitmesini sağlamalıyız. Gün gelip de, tabiat harikalarımızın, bir varmış, bir yokmuş, diye başlayan masallara karışmaması bu çabaya bağlı. İnanıyorum ki, böylesi projeler, bu farkındalığı artırmaya vesile olacaktır. Van Gölü'nün korunması amacıyla başlatılan bu projenin her daim destekçisi olacağım. Yeter ki, kurumlarımız doğru işler yapsınlar. Bakanlığımız, belediyelerimiz, üniversitelerimiz iş birliği içinde olsunlar. İnşallah bir daha gelişimizde kayda değer sonuçlar görmeyi umut ediyorum" diye konuştu.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise, iki yüzyıldır süregelen sanayileşme faaliyetleri nedeniyle doğa ve insan arasındaki dengenin bozulduğunu söyledi. Bakan Kurum, "Dünyamızın geleceğini ve insan hayatını tehdit eden çevre kirliliği, küresel ısınma, su kıtlığı, tarımsal ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi çevre sorunlarıyla karşı karşıyayız. Türkiye'de, son 20 yılda sahip olduğumuz doğa hassasiyetiyle çevre konularında büyük projeler gerçekleştirdik. Önemli adımlar attık. 5 Haziran Dünya Çevre Gününde bu projelerimizin bir kısmını yine milletimizin hizmetine sunacağız. Van Gölü koruma çalışmalarımız bu büyük yeşil yatırımlarımızın başında geliyor. 600 bin yaşındaki Van Gölümüz, bu topraklarda yaşamış medeniyetlere ait pek çok sırrı bağrında saklıyor. NASA'nın düzenlediği yarışmada da gördük ki; Van Gölü adaları, koyları, sahilleri, mavi ve turkuaz rengiyle bütün dünyayı kendisine hayran bırakıyor. Şimdi bu güzelliğe yeni güzellikler katmak; Van Gölü'nün, ekosistemini, balıkları ve tüm canlıları, zengin biyolojik çeşitliliği ve endemik türlerien güzel şekilde korumak adına, çok kapsamlı bir çevre koruma projesini başlatıyoruz" dedi.
Projeyle, Van ve Bitlis'te mevcut atıksu arıtma tesislerini iyileştiriceklerini ve yeni tesisler yaptıklarını da belirten Bakan Kurum, "Bu kapsamda Van Merkezi İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisini, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifleriyle 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde açılışını gerçekleştiriyoruz. Van Gölü dip tarama çalışmalarını başlatıyoruz. Böylece şehirdeki koku problemini tamamen ortadan kaldıracağız. Van Gölü'nün kirlilik kaynaklarından biri olan göl kıyısındaki ahırların 258'ini yıktık. Bu ahırları kuracağımız Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesine taşıyacağız. Bölgede hayvancılığın gelişimine ve şehrimizin kalkınmasına katkı sunacağız. Yine Van Gölü etrafında taşkın kotu altında kalan bölgeler için rehabilitasyon çalışmalarını en kısa sürede başlatacağız. Böylece Van Gölümüzün etrafındaki kirli görüntüyü, çarpık yapılaşmayı da ortadan kaldıracağız. Van Entegre Katı Atık Yönetim Tesisini kurarak düzensiz döküm sahasını ıslah edeceğiz. Tesisi, bu yılın sonunda hizmete sunacağız. Van ve Bitlis belediyelerimize çevre temizlik araçları, kanalizasyon, atıksu arıtma tesisi ve içme suyu gibi altyapı yatırımlarına 419 milyon lira finansman desteğinde bulunduk, desteklerimiz devam edecek."dedi.
Bakan Kurum, Sıfır Atık Proje'sini başarıyla yürüttüklerini de kaydederek, "Sıfır Atık Projemizle sadece 3 yılda17 milyon ton kullanılabilir atığı geri dönüştürdük, ekonomimize 17 milyar lira katkı sağladık. Çalışmalarımızla tam 209 milyon ağaç kurtardık. Halihazırda yüzde 13 olan geri kazanım oranını yüzde 19'a çıkardık. 2023 yılında ise bu oranı yüzde 35'e, 2035'te yüzde 60'a çıkaracağız. Projeyle hedefimiz, 2023 yılına kadar 100.000 kişiye doğrudan istihdam sağlamaktı. 60 bin kardeşimiz sıfır atık uygulamaları kapsamında çalışmaya başladı. 2023 hedefimizi güncelliyoruz, 150.000 kişiye istihdam sağlamayı hedefliyoruz. Bu kapsamda 20 milyar lira olan tasarruf hedefimizi 30 milyar liraya çıkarıyoruz.
Marmara Denizi'ndeki kirlilikle ilgili de açıklama yapan Bakan Kurum, şunları söyledi:
"Olumsuz etkilerini yoğun bir şekilde yaşadığımız iklim değişikliğinin su kaynaklarımızı da ciddi şekilde etkilediğine hep birlikte şahit oluyoruz. Bunun, en son üzücü örneğini, Marmara Denizimizde görüyoruz. İklim değişikliği nedeniyle deniz suyu sıcaklığındaki artış, denizdeki durağanlık ve kirlilik, müsilajın yani deniz salyasının artmasının temel nedenleri. Ekiplerimizle kirliliğe ve müsilaja neden olabilecek tüm arıtma tesislerinde denetimlerimizi başlattık. Denizin farklı noktalarından numuneler aldık. Denetimlerimizi en kısa sürede neticelendireceğiz. İklim değişikliğinin etkilerini ortadan kaldıramayız, fakat kirlilikle el birliğiyle mücadele edebiliriz. Bu mücadelenin yolu da atıksularımızı arıtmaktan geçer. Her zaman söylüyoruz, çevre yatırımları süreklilik arz eder. Yerel yönetimlerimizin vazifesi başlamış bir çevre yatırımını durdurmak değildir. Kritik önemi haiz arıtma tesisi projelerini engellemek hiç değildir. Tam aksine yerel yönetimlerin görevi şehrini, kıyılarını, daha temiz, daha yaşanabilir kılmak için bu çevre yatırımlarına öncelik vermektir. Bakanlık olarak bizim koordinasyon, denetleme, yönlendirme vazifemiz var. Bu nedenle, 4 Haziran'da bakanlıklarımız, belediyelerimiz, akademisyenlerimiz ve STK'larımızla deniz kirliliği ve müsilaj problemine yönelik; sadece bugünümüzü değil, Marmara Denizinin yarınlarını kurtaracak bir çalıştay yapacağız. Marmara Belediyeler Birliğimiz ve belediye başkanlarımızla 6 Haziran'da gerçekleştireceğimiz toplantıda çalıştay sonucunda hazırlayacağımız Marmara Denizi Koruma Eylem Planını açıklayacağız. Bu eylemleri de hızlıca yerel yönetimlerimizle birlikte hayata geçireceğiz. İnşallah yürüttüğümüz tüm bu projelerle, yapacağımız çalışmalarla güzel evlatlarımız için daha yaşanabilir bir dünya, daha temiz bir ülke bırakacağız" diye konuştu.
Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez ise "Van Gölü Havzası Koruma Eylem Planı ve Uygulama Programı" kapsamında düzenlenen böyle önemli bir sempozyuma ev sahipliği yapmanın heyecan ve mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Vali Bilmez, "Ekolojik değere sahip bir dünya mirası olan Van Gölü'nü devraldığımız gibi yeni nesillere devredebilmeliyiz. Göl etrafında çarpık yapılaşmanın önüne geçmek ve gölün tekrar kirlenmesini önlemek için Van Gölü Havzasının bütüncül bir açıdan yönetilmesi büyük önem arz etmektedir." dedi.
Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli ise "Sempozyuma katkı sunacak olan 60 bilim insanıyla birlikte amacımız, sadece Van ve Bitlis için değil Türkiye ve Dünya için önemli bir ekolojik değer olan, etrafında kurulu havzanın toplum ve kent yaşamı için de çok önemli bir yer tutan Van Gölü hakkında bilimsel verilere dayanan bir bilgi havuzu oluşturmak; master planına zemin hazırlamaktır. Bütün dünyanın artık yakından tanıdığı Van Gölü'nü ve kıyılarını korumak, sahip olduğumuz bu eşsiz mirası gelecek nesillere bırakmak bizim için büyük bir sorumluluktur." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, dünyanın ikinci büyük sodalı ve Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü için hayati önem taşıyan 'İleri Biyolojik Arıtma Tesisi'ni ziyaret edip, yetkililerden bilgi aldı. Slayt gösterisinin ardından Emine Erdoğan, tekne turu yapmak için Van Gölü'nün İskele Sahili'ne geçti.
Van Büyükşehir Belediyesi'nin Tuşba ilçesinde yaptırdığı arıtma tesisi; doğal güzelliği, eşsiz koyları ve mavi bayraklı plajları ile görenlerin hayran kaldığı Van Gölü'nü kirlilikten kurtaracak. Yıllardır göle dökülen atık suların arıtılmasını sağlayacak tesis, 180 milyon lira bütçeli. 3 yıl önce yapımına başlanan 'İleri Biyolojik Arıtma Tesisi' ile Van Gölü'nün yıllardır atık sular nedeniyle maruz kaldığı kirlilik sorunu giderilecek.