FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz akşamı bir grup darbecinin bir generali kaçırma girişimini engelleyen Gaziantepli piyade er Müslüm Uzun, AA muhabirine, FETÖ'nün darbe girişimi sırasıda yaşadıklarını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz akşamı Ankara Merkez Komutanlığı Özel Koruma Tabur Komutanlığına bağlı lojmanların nizamiyesinde görevli olduğunu belirten Uzun, uzman çavuş Erdal Anbarcı'yla nizamiyede nöbet tutarken saat 22.30'da lojmana 3 araç geldiğini söyledi.
Araçların birinden elinde kağıt kalemle çıkan bir uzman çavuşun kendilerine lojmanı denetlemek için Genelkurmaydan geldiklerini söylediğini aktaran Uzun, "Biz ne olduğundan habersizdik. Uzman çavuş, burada kaç askerin görev aldığını, silahları filan sordu. Aradan 5 dakika geçtikten sonra bir binbaşı geldi. 'Diğer 2 araç da içeriyi denetleyecek' dediler. Bizi içeri çağırıp çekmecelere baktılar. Sonra birden 'Kolay gelsin' diyerek gittiler." dedi.
İlerleyen dakikalarda, giriş çıkışları kapattıktan sonra girişten gelen telefonda "Silahlılar size doğru geliyorlar." diye uyarıldıklarını, bunun üzerine silahlarını kuşanarak çıkışa doğru yöneldiklerini ifade eden Uzun, şöyle konuştu: "Bir araç yaklaştı. Uzman çavuşumuz 'Kapıyı az aç' dedi. Kapıyı açtım. Uzman çavuşumuz, 'Kime geldiniz' dedi. Aracın içerisinde 4 kişi vardı. 'Paşayı almaya geldik' dediler. Bunun üzerine uzman çavuşumuz 'Giremezsiniz' dedi. O anda birden bire silahlarını çektiler. Uzman çavuşumuzun elinde MP5 vardı. Araçtaki rütbeli görünümlü hainler, uzman çavuşumuza silah çektiler. Ben de arkamda sakladığım silahımı havaya doğru bir kez ateş ettim. Direkt olarak kendilerine ateş etmedim. Tatbikat sandım. Çünkü rütbeli görünüyorlardı. Aynı zamanda F-16'lar da havada uçmaya başladı. Bir el havaya ateş edince hainler korktular. Uzman çavuşumuz tekrar içeriye doğru yöneldi. Mevzi almaya başladık. Nizamiye giriş kapısını kapattık. Hainler, uzman çavuşu görür görmez ateşe başladılar. Ben de hazırda tetikte bekliyordum. Ateş sesi gelir gelmez ben de çaprazdan ateş etmeye başladım. Uzman çavuşumuza 5 mermi geldi. 'Vuruldum' diye bağırınca ben de ateş etmeyi sürdürdüm. Bir süre sonra silahımı bırakıp uzman çavuşumuzun yanına koştum. Onu yerinden kaldırarak, emniyetli bir yere geçtim. Uzman çavuşumun MP5'ini alıp onunla da iki el ateş ettim."
"Öleceğinizi bilseniz bile burayı terk etmeyeceksiniz"
Darbeci hainlerin lojmana girişine izin vermediğine işaret eden Uzun, şöyle devam etti: "Namusumu korumak için orayı savunuyordum, bunlara izin vermedim. Uzman çavuşumun yanına gidince hainlerin gittiğini fark ettim. Kanın durması için atletimi kesip ayağını ve kolunu sardım. Lojmandaki askerlere seslenince onlar geldiler. Bölük komutanımız aradı 'Orada durum ne?' deyince 'Komutanım çatışma çıktı, uzman çavuşumuz yaralandı' dedim. Acil ambulans göndermelerini istedim. 'Dikkatli olun' dedi. Diğer askerlere 'Öleceğinizi bilseniz bile burayı terk etmeyeceksiniz' dedim. Daha sonra destek ekiplerimiz geldi. Ambulans, uzman çavuşumuzu hastaneye götürdü."
Darbe girişiminde ilk çatışmanın yaşandığı yerlerden birinin nizamiyeleri olduğuna dikkati çeken Uzun, "Uzman çavuşum Erdal Anbarcı, Gazi Hastanesinde tedavi gördü sonra GATA'ya kaldırıldı. İlk çatışma bizim orada olmuştu. Hastane kayıtlarına göre ilk yaralananlardan birisi bizim uzman çavuştu." dedi.
Komutan takdir belgesi verdi
Uzun, Ankara Merkez Komutanı Tuğgeneral Oğuz Tozak tarafından terhisi öncesinde kendisine takdir belgesi verildiğine işaret etti.
Takdir belgesinin kendisini gururlandırdığını dile getiren Uzun, şunları kaydetti: "Bütün terör örgütlerine karşı her zaman vatanımın, milletimin yanında olacağına söz veriyorum. Asker ya da sivil olayım, her zaman halkımın ve milletimin yanındayım. Tekrar bir kalkışma olsa yine engellerim. O çatışma anında içimde hiçbir korku yoktu. O an sadece içimden savaşmak geldi. Orası benim namusumdu, içeridekiler de benim namusumdu. Orayı korumak benim vatani görevimdi."