AA
Türkiye'de de yayımlanan "İslamlaşma Efsanesi, Kolektif Bir Anksiyete Üzerine Deneme" adlı kitabın yazarı Liogier'in Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un İslam karşıtı tutumuna, Hazreti Muhammed'e yönelik hakaret içerikli karikatürlerin yayımlanmasına ve ülkedeki İslam karşıtı uygulamalara ilişkin AA muhabirinin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
SORU: Macron'un son dönemde sergilediği İslam karşıtı tutum hakkında ne düşünüyorsunuz?
CEVAP: Macron liberal siyaset programıyla cumhurbaşkanı seçildi ve başlarda eski Başbakan Manuel Valls gibi İslam karşıtlığına dayalı siyaseti benimsemedi. Ancak zamanla ve özellikle geçen yıl ekim ayından bu yana Macron'un ideolojisi İslam karşıtlığına kaydı. Macron'un son dönemde izlediği siyasetle ülkede popülist bir atmosfer oluştu. Macron'un bakanları İslam karşıtı ve aşırı sağcı siyasete kaydı. Macron, çevresinden etkileniyor ve ülkedeki İslam ile ilgili sorunlardan endişe duyduğunu göstermek istiyor. Macron'un seçimler yaklaştığı için (İslam'la) sorunu olduğunu göstermesi gerekiyor.
SORU: Fransa'da Müslümanları hedef alan açıklamaların ve saldırıların artmasının nedenleri nedir?
CEVAP: Ülkede Müslümanların Fransız toplumunu dönüştürmeye çalıştığı düşüncesi gündeme taşınıyor, böylece Müslümanlara karşı savaş açılmak isteniyor. Başörtüsü gibi konular terörizmle ilgisi olmamasına rağmen ülke çapında sorun haline getiriliyor. Ülkede terör saldırılarını düzenleyenlerin İslam'la ilişkisi bulunmuyor ancak buna rağmen saldırıların İslam'dan kaynaklandığı söyleniyor. Macron, Müslümanları teröristlerle bağdaştırmaya çalışıyor. İslam'ı daha fazla yaşadıkça ve İslam'a ilişkin daha görünür hale geldiğinde, terörist olma olasılığınız daha fazla.
Macron'a göre dindar Müslümanlar şiddete daha fazla meyilli oluyor. Bu yanlış. Şiddetten bahsetmek için (Fransız) toplumuyla savaşta olan İslam imajı oluşturuluyor. Fransa'nın bir zamanlar sömürgeleştirdiği Arap Müslümanların şimdi Fransa'yı sömürgeleştirmesinden endişe duyuluyor. Macron sorumluluk sahibi olmak yerine popülizm hastalığına yenik düşüyor. Bunları seçimlerden dolayı yapıyor. Macron ve çevresi toplumun "İslamlaşmasından" da tedirgin oluyor.
SORU: Fransa'da neden Müslümanlar bir sorun olarak görülüyor ve asıl problemlere odaklanılmıyor?
CEVAP: Nice'te Notre-Dame Kilisesi'nde saldırı düzenlenmesinden sonra saldırganın kimliği henüz açıklanmadan olay İslam veya İslamcılıkla bağdaştırıldı. Ama Fransa'da (aşırı sağcı örgüt) Generation Identitaire'in düzenlediği saldırılar hiç konuşulmuyor. Bu örgüt Avrupa'da iyi organize oluyor. Bunun altının çizilmesi gerekiyor. Bunun gibi örgütlere göz yumulurken yanlış yerlere odaklanılıyor. Bu, paranoyak bir zihniyetin sonucu. Müslümanların ülkede düzenlenen saldırılarla bağlantısı olmamasına rağmen bu hep sorgulanıyor.
SORU: Charlie Hebdo'nun Hazreti Muhammed'e yönelik hakaret içerikli karikatürleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
CEVAP: Bu karikatürlerin ne kadar saldırgan ve Müslümanlar için şiddet içerdiğini göremiyoruz. Bu karikatürlerin şiddet içerdiğine inanıyorum. 1930'lu yıllarda Yahudiler ile bugün Müslümanlara yapılanlar arasında bir ortak nokta var. (Hazreti Muhammed'e yönelik) Bu karikatürler 1930'lu yıllarda aşırı sağcı veya Alman Nazi dergilerindeki Yahudiler hakkında çizilen karikatürlere benziyor.
Fransa'da son 5 yıldır Müslümanlara sistematik olarak hakaret ediliyor. Ülkede Müslümanlar barış içinde yaşamak istiyor. Ülkede laiklik 2003 ve 2004'ten bu yana popülizmin bir aracı haline geldi. Bu endişe verici. Ülkede dini özgürlükleri savunan kişiler hedefe konuluyor. Fransa'da başörtüsü takan bir kadın potansiyel teröristtir. 2003'ten bu yana böyle. Bugün de her yerde bu söyleniyor. Ülkede basında ve televizyon kanallarında terörün kaynağına ilişkin bir program görmedim ve sorun Müslümanlarda aranıyor.
CEVAP: İfade özgürlüğünün sınırının olmadığı bir dünyada yaşıyorsak, insanlara ve öğrencilere hakaret etme hakkım olacak mı? Eğer ifade özgürlüğü sınırsız ise bunu yapabilmem gerekiyor. Ancak bugün bunu yapamıyorum. Teorik olarak Yahudileri eleştiremiyoruz. Fransa'da siyonizmi eleştirdiğinizde Yahudi karşıtı olduğunuzu söylüyorlar. Hatta bunu konuşmanız bile engelleniyor. Halbuki siyonizm karşıtı olabilirsiniz ve aynı zamanda Yahudi karşıtı olmayabilirsiniz. Bu tamamen siyasi bir şey ve gerçekten sorun teşkil ediyor. Siyasi ideolojiler eleştirilebilir. Eğer ifade özgürlüğü sınırlı ise bu herkes için geçerli olmalı. İfade özgürlüğünün sınırının Müslümanlar için geçerli olmadığı görünüyor.
SORU: Bir akademisyen olarak, Senato'da kabul edilen eğitim yasasındaki değişiklik ile üniversitelerde görev yapan öğretim görevlilerinin araştırmalarını ve derslerini "cumhuriyetin değerlerine göre" yapmasının zorunlu kılınması hakkında ne düşünüyorsunuz?
CEVAP: Özgürlükler kısıtlanıyor. İstediğimizi söyleyemeyeceğiz. Bu beni derinden şoke ediyor. Yakında kendimizi ifade etme özgürlüğümüz elimizden alınacak.
Fransa'da sosyoloji alanında ve ülkenin toplumsal sorunlarıyla ilgili sıkça başvurulan bir akademisyen olan Liogier, Science Po Aix-en-Provence Üniversitesi'nde profesör ve aynı zamanda New York'taki Kolombiya Üniversitesi'nde misafir profesör olarak görev yapıyor.
Liogier, Türkiye'de "İslamlaşma Efsanesi, Kolektif Bir Anksiyete Üzerine Deneme" adlı kitabıyla biliniyor.
Çalışmalarını dini kimlikler, laiklik ve din, bireysel ile kolektif yapılar ve bunların sosyal ve siyasi sonuçları hakkında sürdüren Liogier, yayımlanan "Medeniyetler Savaşı olmayacak", "Bu gelen popülizm", "Budizm ve Normları" adlı kitapların da yazarı.
Liogier, ülkede İslam'ın nasıl değersizleştirildiğine dair çalışmalar da yapıyor ve bu konuda sık sık konferanslara ve sempozyumlara davet ediliyor.