AA
Aybet, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesinin (TASC) internet üzerinden düzenlediği, "Kovid-19 Sonrası İhtiyaç Temelli Dünya Düzeni: İdeolojik Mücadelelerden Pragmatik İşbirliğine" başlıklı programda TASC Eşbaşkanı Dr. Halil Mutlu'nun sorularını yanıtladı.
2. Dünya Savaşı sonrası oluşan iki kutuplu sistemin 1990'lardan sonra Transatlantik merkezli ABD ve Batı odaklı bir sistem haline geldiğini anlatan Aybet, "Ancak dünya düzeninde başlayan istikrarsızlık, devlet dışı aktörlerin devreye girmesi, Çin'in yükselişi, bu transatlantik merkezli büyük tasarımı değişime zorlamaya başladı." değerlendirmesinde bulundu.
Aybet, şöyle devam etti:
"Batı,1990'ardan sonra dünya düzeninde 'Bazı şeyler yanlış giderse biz bunu düzeltebiliriz' şeklinde liderlik yaptı. Körfez savaşı, Balkan’lara yapılan müdahale böyleydi. Daha sonra dünyanın başka bir yerinde kötü bir gidişatı düzeltemeyince dünya düzeni başarısız gibi görünmeye başladı. Mesela Libya ve Suriye'deki müdahaleler yetersiz oldu, bir sonuca varılamadı."
Kovid-19 salgının böyle bir zamanda geldiğini vurgulayan Aybet, pandeminin küreselleşmeye yönelik meydan okumaya ve dünya düzeninde değişimi hızlandırmaya devam edeceğini savundu.
Aybet, "Bu pandemi bizi yeni şeyler düşünmeye zorluyor. Hangi devlet, mevcut düzen dışı düşünmeye başlarsa başarılı olur. Bu krizi emsalsiz yapan da budur." dedi.
- "Türkiye'nin iyi bir model olduğunu düşünüyorum"
Batı dünyasında şu an liberal küresel düzeni muhafazaya etmeye çalışanlarla, buna reaksiyon gösterip yeni bir siyaset oluşturmaya uğraşan aşırı sağ kesim arasında çatışma yaşandığını aktaran Aybet, dünyada bu iki şıkka alternatif olabilecek modelin ise Türkiye tarafından ortaya konduğuna dikkati çekti.
Aybet, şöyle devam etti:
"Kovid-19 bize üçüncü bir modeli zorunlu kılıyor. Bu modele de özellikle Türkiye'nin ilham verdiğini, Türkiye'nin bu konuda iyi bir model olduğunu düşünüyorum. Niye derseniz? Türkiye, yaptığı her şeyde bağımsız, kendi kendine yetmeye çalışıyor. Küresel ticarette aktif ama küresel değer ve tedarik zincirine daha az bağımlı, herkes için 'kazan kazan' anlayışını gözetiyor. Bunun yeni bir bakış açısı, yeni bir yol olduğunu düşünüyorum. Türkiye aslında hep bunu yapmaya çalıştı ama çok iyi anlaşılamadı, Kovid-19'dan sonra daha iyi anlaşılacağını ümid ediyorum."
Kovid-19'un küresel değerlere, tedarik zincirine, uluslararası ticarete büyük etkisi olacağını düşündüğünü kaydeden Aybet, "Evet, çok zor bir dönemdeyiz ama yeni bir dünya için de yeni fırsatlar olacak. Sıra dışı düşünen ülkeler kazanacak." şeklinde konuştu.
- "Türkiye, sağlık turizminde dünyada önde gelen ülke olabilir"
Birleşmiş Milletler (BM) gibi uluslarası kurumlara yönelik dünyada bir güven kaybı yaşandığına dikkati çeken Aybet, bu yapıların yine de 'arabulucu' olarak varlığını sürdürmeye devam edeceğini kaydetti.
Aybet, Kovid-19 sonrası güç kavramının da değişeceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Ekonomik ve askeri güç hala önemli olacak ama devletlerin uyum sağlama gücü daha öne çıkacak. Kovid-19 sonrası yeni modele, uluslarası ticari sisteme daha fazla uyumlu, esnek, sonuç odaklı adapte olabilen devletler güçlü çıkacak. Buna örnek olarak, Türkiye'deki devlet kurumları, Suriyeli mülteci krizine yönelik çok erken seviyede, olağanüstü bir şekilde hızla uyum sağladı. Sınırda açılan o seyyar hastaneler kolay değildi, bu bir başarı öyküsüdür."
Türkiye'nin kurumlarının Suriye krizi sırasında gösterdiği hızlı uyum tecrübesinden dolayı Kovid-19 salgınında sağlık sisteminin başarılı bir sınav verdiğine vurgu yapan Aybet, "Salgının zirve yaptığı dönemde Avrupa’da yoğun bakım üniteleri yetmezken biz ülkemizdeki hastanelerin sadece yüzde 60 kapasitesini kullandık." bilgisini paylaştı.
Aybet, Türkiye'nin Kovid-19 krizinde sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp ABD dahil birçok ülkeye sağlık yardımında bulunduğunu da hatırlatarak, "Türkiye, havalimanlarına yakın son teknolojik donanımlı yeni hastaneleri ile sağlık turizminde dünyada önde gelen bir ülke olabileceğini gösterdi." dedi.