AA
Mahruki, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu tarafından 12 Kasım'da yaptığı paylaşımlara ilişkin yürütülen soruşturmada ifade vermek için avukatları ve yakınlarıyla İstanbul Adalet Sarayı'na geldi.
Basın mensuplarına daha sonra açıklama yapacağını dile getiren Mahruki, savcılıkta ifade verdi.
Mahruki, bunun ardından "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edildi.
Nöbetçi sulh ceza hakimliği Mahruki'nin tutuklanmasına karar verdi.
- TUTUKLAMA KARARININ GEREKÇESİ
Mahruki, hakimlikteki ifadesinde yazar ve motivasyon konuşmacısı olduğunu, neyle suçlandığını bilmediğini söyledi.
Sosyal medya hesabından paylaştığı bilgilerin, gazeteciler ve siyasetçilerin yazmış olduğu yazı ve gazete kupürleri olduğunu savunan Mahruki, "Hiçbirini yanıltıcı bir bilgi olarak yayımlamadım, hepsinin belgesi elimdedir. Bir şekilde kamuoyunun ve mahkemenin algısını yanıltmak için kötü niyetli yüzlerce kişi tarafından paylaşılmıştır. Tamamen bir algı oluşturulmuştur. Söz konusu yayımlar benim uydurduğum şeyler değildir. Bu paylaşımların hangisinin yanlış olduğunu dahi bilmiyorum." ifadelerini kullandı.
Sulh ceza hakimliğinin tutuklama kararında, Mahruki'nin X adlı sosyal medya uygulamasındaki kendisine ait olduğunu kabul ettiği hesabından, toplumun genelini ilgilendiren ve kamuoyu tarafından yakından takip edilen seçmen kayıtları, yabancılara vatandaşlık verilmesi, yapılan ve yapılacak seçim işlemlerinin yürütülmesiyle ilgili devletin kurum ve organları tarafından usulsüzlükler yapıldığı, ölülere oy kullandırıldığı, sayısız yabancıya vatandaşlık verildiği gibi kamu düzeniyle ilgili gerçeğe aykırı bilgilerle halkı yanıltarak algı oluşturmaya çalıştığı anlatıldı.
- 14 KASIM'DA YAKALAMA EMRİ ÇIKARILDI
Mahruki'nin paylaşımlarında kullandığı ifadelerle devletin kurum ve organlarına duyulan güveni olumsuz etkilemeye çalıştığı, halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle hareket ettiği belirtilen kararda, bu paylaşımların içerikleri ve görüntülenme sayıları dikkate alındığında kamu barışını bozmaya elverişli olduğu kaydedildi.
Kararda, şüpheli hakkında 14 Kasım'da yakalama emri düzenlendiği ancak ifadesinin 20 Kasım'da alınabildiği hususu göz önünde bulundurulduğunda kaçma şüphesi, üzerine atılı suçun ceza üst sınırı ve mevcut delil durumu dikkate alınarak adli kontrol tedbiri uygulanmasının yetersiz olacağı belirtildi.