'Siyanürle ailesini zehirleyen gencin heyet raporu çıkarsa, ceza almayabilir'

İzmir'de 'yeni bir şerbet yaptım tadın' diyerek anne ve babasını öldüren, kardeşini de öldürmeye teşebbüs eden üniversite öğrencisi Mahmur Can Kalkan'ın üstsoydan akrabayı öldürmek suçundan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yargılanacağını söyleyen deneyimli ceza avukatı Çiler Nazife Koşar, kardeşini de kasten öldürmeye teşebüsten 13 yıldan 20 yıla kadar ceza ile yargılanacağını belirtti. Zanlıya sağlık raporunda geçici olarak 'Şizofreni tanısı konulduğunu da hatırlatan Avukat Koşar, 'Heyet raporunda suç tarihi belirtilerek sanığın ceza ehliyeti tespit edilmelidir. Heyet raporunda ceza ehliyeti yoktur, şeklinde tespit yapılırsa kişiye ceza verilmez. Zira, şizofreni rahatsızlığı olan kişi etrafında olup biten olayları kendi hezeyanları doğrultusunda yorumlar" dedi.

16 Mayıs 2019 Perşembe 07:00
Güncel Haberleri

 Atakan Şen


İzmir'in Bayraklı ilçesinde, Dokuz Eylül Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi Mahmut Can Kalkan (21), siyanür ile tam bir aile katliamı yapmıştı. İnternetten sipariş ettiği siyanürü, 'Yeni bir şerbet yaptım tadın diyerek' annesi Fatma, babası Mehmet Kalkan'a içirten üniversite öğrencisi Kalkan, anne ve babasını fenalaştığını görünce şerbet dediği siyanürü 16 yaşındaki kardeşi Mehmet Taha Kalkan'a zorla içirmeye çalışırken 4 yaşındaki kardeşi Emir Can Kalkan'a siyanür içiremedi. Fatma-Mehmet Kalkan çifti kaldırıldıkları hastanede hayatlarını kaybederken Mehmet Taha Kalkan'ın ise hastanede yoğun bakımda tedavisi hala devam ediyor. Öte yandan gözaltına alınan Mahmut Can Kalkan, polis ifadesinde cinayeti itiraf ederken sağlık raporu için götürüldüğü hastanede doktorlar tarafından 'Şizofreni' tanısı konuldu. Mahmut Can Kalkan çıkarıldığı mahkemece 'Üstsoydan akrabayı öldürmekten ve öldürmeye teşebbüs etmekten' tutuklandı.
 
 
2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıla kadar ceza alabilir
 
Yaşanan bu aile faciasından sonra İzmir Barosu avukatlarından Çiler Nazife Koşar, zanlı Mahmut Can Kalkan'ın üstsoydan akrabayı kasten öldürmekten 2 kez ağırlaştırılmış müebbet, üstsoydan akrabayı kasten öldürmeye teşebbüs suçundan ise 13 yıldan 20 yıla kadar cezalandırılması talebiyle dava açılabileceğini söyledi. Türk Ceza Kanunu'nun 82/1, d maddesince kasten öldürme suçunun belli akrabalar arasında işlenmesi durumunu nitelikli hal olarak düzenlendiğini belirten deneyimli ceza avukatı Çiler Nazife Koşar, ''Kasten öldürme suçunun yakın akrabaya karşı işlenmesinin nitelikli hal sayılmasının altında yatan neden; bir taraftan failde suç işleme konusunda daha büyük kötülük halinin bulunması, diğer taraftan mağdurun yakını tarafından suç işlenmesine karşı kendisini savunmasındaki yetersizliktir. Bu madde hükümleri çerçevesinde kasten adam öldürmenin cezası, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır. Sanığın kardeşine karşı nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçunun sübutu kabul edildiği takdirde ise 13 yıl ile 20 yıl arasında ceza öngören Türk Ceza kanunun 35. maddesi uygulanmak suretiyle ceza tayin edilebilir'' dedi.
 
 
Heyet raporu çıkarsa ceza almayabilir
 
Şizofrenin kusur yeteneğini azaltan veya ortadan kaldıran bir hastalık olduğunu belirten ve sağlık raporu için götürüldüğü hastanede zanlı Mahmut Can Kalkan'a  geçici olarak 'şizofreni' tanısı konulduğunu hatırlatan Koşar, "Fail, akıl hastası olmasına rağmen, hastalığın, belirli bir tarihteki bir suç ile ilgili failin algılama ve irade yeteneği üzerinde etkisi olmayabilir. Yani burada önemli olan, kişinin suç tarihinde bu hastalığının etkisi altında olup olmadığının tespitidir. Önemle belirtmek gerekir ki; akıl hastalığı veya zayıflığına dair heyet raporlarının suç tarihine göre düzenlenmesi gerekir. Heyet raporunda suç tarihi belirtilerek sanığın ceza ehliyeti tespit edilmelidir. Heyet raporunda ceza ehliyeti yoktur, şeklinde tespit yapılırsa kişiye ceza verilmez. Zira, şizofreni rahatsızlığı olan kişi etrafında olup biten olayları kendi hezeyanları doğrultusunda yorumlar. Dış dünyayı yanlış algılaması sebebiyle giriştikleri eylemlerine karşı sorumlu değillerdir. Ceza-i ehliyetleri yoktur. Adli tıp ya da ruh ve sinir hastalıkları hastanesi sağlık kurulunca şizofreni tanısı kesin olarak konursa suç ne olursa olsun ceza verilemez. Ancak bu, şizofrenisi olan bir kişinin, suç işlediği takdirde serbest kalacağı anlamına gelmemektedir. TCK 32. maddesine göre, "bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur." Yani, iyileşene kadar bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde muhafaza ve tedavi edilir. Mahkeme, akıl hastalığı veya zayıflığının etkisi altında suç işleyen kişi hakkında, hapis cezası yerine akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verebilir. Hükümlü hakkında hükmedilen hapis cezasının, hükümlünün akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine aykırı davranması halinde cezaevinde infaz edilmesine de karar verilebilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahkeme veya hakim kararıyla serbest bırakılabilir. Yani, tehlikelilik riski olmayan, tedaviye uyum sağlayan, dışarıdaki hayata uyumu konusunda yeterli sosyal desteği olan şizofrenisi olan kişiler sosyal şifaya kavuşunca haklarında rapor düzenlenir. Mahkeme de uygun görürse taburcu edilir. Ancak heyet raporuna göre, işlediği fiilin hukuki sonuçlarını algılayabilmekle birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişi hakkında da bu husus, cezada bir indirim sebebi olarak değerlendirilir" dedi.