star.com.tr
21 Eylül 1842 tarihinde dünyaya gelen Sultan Abdülhamid, 1876 yılında tahta çıktı. 33 yıl boyunca tahtta kalan 2.Abdülahmid, Devlet-i Aliyye'nin her alanın köklü değişimler ve reformlara imza attı. 1909 yılında 31 Mart İsyanı'ndan sonra tahttan inmek zorunda kaldı.
Sultan 2. Abdülhamid, tahtından indirildiği gece Selanik'e gönderildi. Sadece birkaç bavulla gece yarısı Yıldız Sarayı'ndan çıkarılan 2. Abdülhamid, aile ve maiyet efradından oluşan 38 kişi ile Sirkeci'den özel bir trenle Selanik'e götürüldü.
Selanik'te Alatini Köşkü'ne yerleştirilen Abdülhamid, orada vaktini marangozluk ve demircilikle geçirdi. Düşman kuvvetlerin Selanik'e yaklaşması üzerine 2. Abdülhamid'in, İstanbul'a nakledilmesine karar verildi ve 1 Kasım 1912'de getirilerek Beylerbeyi Sarayı'na yerleştirildi. Hayatının son yıllarını burada geçirdi.
2. Abdülhamid, 10 Şubat 1918'de Beylerbeyi Sarayı'nda, 75 yaşındayken, kalp yetmezliği nedeniyle öldü. Mezarı, büyük babası için Divanyolu'nda yaptırılmış Sultan 2. Mahmud Türbesi'nde bulunmaktadır
Osmanlı İmparatorluğu'nun gücünün en zayıf olduğu dönemde hüküm sürmek için türlü entrikalarla mücadele etmek zorunda kalan Ulu Hakan, o zorlu siyasi atmosfer içinde hayata geçirdiği projelerle de halkın teveccühüne mazhar oldu.
Diğer padişahların aksine şehzadeliği döneminde birçok yurtdışı seyahati de gerçekleştirin 2. Abdülhamid, Avrupa'da gördüğü teknolojiyi ülkesine getirmek için uzun çabalar vermiştir.
Sultan 2. Abdülhamid, soğukkanlı fakat şüpheci bir mizaca sahipti. Çok dinler, az konuşurdu. Kendisiyle konuşanlara saygı telkin eder, herkese karşı nazik davranırdı. Bir sorun hakkında çözüm ararken meselenin uzmanlarını da dinlerdi. Karşısındakinin duygu ve düşüncelerini sezmekte ustaydı. Çok iyi bir zeka ve hafızaya sahipti. Bir kere gördüğü veya sesini işittiği kimseyi asla unutmazdı. Kılıç kullanma ve tabanca atmakta yetenekli idi.
Tahta çıktıktan sadece 4 yıl sonra 1880 yılında Yıldız İstihbarat Teşkilatı adında kapsamlı bir polis ve istihbarat örgütü kuran 2. Abdülhamid, teşkilatın çalışmaları sonucunda ülke içindeki ayaklanmaların ve isyanların önüne geçti. Ülke siyasi olarak huzura kavuştuktan sonra birçok proje, ya faaliyete geçti ya da yapımı başladı.
1895 yılında Abdülhamid Han'ın fermanıyla 27 bin metre karelik alan üzerine yaşlı bakım evi olan ve günümüzde de faaliyetlerine devam eden Darülaceze kuruldu.
Yine iktidarının son yıllarında demiryolu uzunluğunu 3 katına çıkaran 2.Abdülhamid, Hicaz Demiryolu'nu inşa ettridi. Ayrıca hala aktif bir şekilde İstanbullulara hizmet veren Haydarpaşa ve Sirkeci Garlarının da açılışını yaptı.
Eğitim alanında da reformlar yapan Abdülhamid Han, tahta çıktığında 250 tane olan rüştiye mekteplerinin (ortaokul) sayısını 9 bine, idadi (lise) sayısını da 109'a kadar çıkartmıştır. Yine ilk kız okulları da onun döneminde açılmıştır.
2. Abdülhamid, haberleşme alanında da önemli projelere imza attı. İlk olarak 1877'de Posta Telgraf Teşkilatı Bakanlığını kurdu. 1901 yılında Şehir Postalarını da kuran 113. İslam Halifesi, demiryolları şirketiyle özel bir anlaşma yaparak postaların daha hızlı ulaşmasını sağlamıştır. Ayrıca Avrupa'daki teknolojik gelişmeleri yakından takip eden Sultan, telefonu 1881'de İstanbul'a getirmiş ve sınırlı da olsa istifadeye sunmuştur.
Tiyatro, opera gibi sanatlarla yakından ilgilenen Ulu Hakan, gençliğinde yüzme ve güreş gibi sporları da yapmıştı. Ayrıca edebiyata da fazlasıyla düşkün olan 2. Abdülhamid, birçok yabancı eserin Türkçeye çevrilmesini sağlamıştır.
Opera ile ilgilenen 34. Osmanlı Padişahı, birden çok klasik opera eserini Türkçeye bizzat tercüme etmiş ve ettirmişti. 2. Abdülhamid, 2. Mahmud'un zamanında kurduğu Mızıka-yı Hümâyun için opera eserleri bile bestelemiştir.
Marangozluk zanaatinde de çok maharetli olan Sultan Abdülhamid, bugün Yıldız Sarayı ve içerisindeki Şale Köşkü ile Beylerbeyi Sarayı'nda görülebilecek birçok yüksek kalite mobilyanın da zanaatkârıdır.
Yıldız Sarayı'nda yaptırdığı tiyatroda çeşitli oyun ve operaları özel olarak getirtir ve ailesiyle birlikte seyrederdi.
Matbaa ve yayın işlerine olan hususi merakı büyük bir kütüphane kurmasını da sağlamıştır. Yıldız Sarayı'nın içinde bulunan ve dört bölümden oluşan bir kütüphane kurmuştur. Yabancı yazarlar tarafından Türkiye ile ilgili yazılan eserleri, polisiye türündeki romanları ve birçok dilden seyahatnameleri kütüphanesinde bulundurmuştur.
İki ila beş bin arasında kitap olduğu rivayet edilen Yıldız Kütüphanesi'nde ünlü polisiye romanı Sherlock Holmes gibi eserlerin eksiksiz tercümeleri ve Carmen Sylva'nın bütün eserleri mevcuttu. Kütüphanenin ayrıca Arapça ve Farsça eserleri de barındıran ayrı bir bölümü bulunmaktaydı. Bunların birçoğu Yıldız Yağması sırasında ortadan kayboldu
star.com.tr