Mesele ya bildiğiniz gibi değilse!

Koreli yazar GongJı-Young’ın Mutlu Günlerimiz isimli kitabı önyargı üzerine tekrar düşünmeye sevk eden etkileyici bir anlatı.

12 Nisan 2018 Perşembe 07:00
Kitap Haberleri

PINAR AĞAOĞLU


Çağdaş Kore edebiyatının önde gelen yazarlarından GongJı-Young’ın Mona Kitap tarafından Türkçeye kazandırılan Mutlu Günlerimiz kitabı geçtiğimiz günlerde raflarda yerini aldı. Mahinur Zehra Karahan tarafından çevrilen roman, önyargı kavramını sorgulaması açısından dikkat çekici. Romanın kadın başkahramanı Yu-Jong, üç defa intihar etme girişiminde bulunur. Birçok imkana sahip ve eğitimli bir kadın olmasına rağmen, yaşamla bir türlü kesin barış imzalamayan Yu-Jong’un yolu, bir idam mahkumuyla kesişecektir. Ancak, ondan önce kahramanımızı bu buluşmaya götürecek bir kişiyle daha tanışacağız: Yu-Jong’un rahibe halası. Romanın burasında iyiliğe çağrı metafizik değerler üzerinden sembolize ediliyor. Kabul etmek gerekir ki, hem okuyucuyu hem kahramanı sorgulamaya sevk etmesi için, etkileyici bir tercih yapılmış. 
 
SEVGİSİZLİĞİN İZİ
 
Çeşitli suçlardan idama mahkum Yun-Su’nun günlük notları adeta bir takdimle başlıyor. Daha ilk satırlarda, “aslında mesele bildiğiniz gibi değil” mesajını alıyoruz. “Size ne olduğunu anlatacağım. Size cinayeti de anlatacağım. Size kendi ocağını söndürerek yok etmekten başka hiçbir işe yaramayan; temeli bağırış, çağırış ve sövgüye dayanan; kırbaçlarla ve zorbalıkla yönetilen; günlük yaşamı kaosun ta kendisi olan bir aileden bahsedeceğim. Size ortada hiçbir sebep yokken sefil bir halde olan, menfur bir adamdan bahsedeceğim.” (s.5) 
 
Kadın kahramanımız Yu-Jong, hayatın kendisinde eksik kalan yanlarından dolayı travmalar yaşamıştır. Geride bırakamadığı endişeler vardır. Annesini görmek istemeyecek kadar uzaktır ona.  Bu durumun da farkındadır. Sorgulamayı farklı yollarla yapmayı tercih eder. “Annesinden nefret eden insanlar ya da başka bir deyişle, annesinin sevgisinden yoksun büyüyen insanlar yani küçükken alması gereken o sevgiyi alamayan insanların bir tarafı hiçbir zaman büyümez, o çocuk hep içlerinde yaşar. Tıpkı prematüre doğan bir bebeğin tam olarak gelişememesi gibi… Böyle insanların yüzünde sevgisizliğin izini görebilirsiniz... Ve sizde gördüğüm iz de sevgisizliğin izi…” (sayfa 195).
 
Roman, bir yönüyle soru soran bir anlatı. Üstelik sorular direkt sorulmuyor. Zihnimize kendiliğinden yerleşiyor sorular. Mutlu Günlerimiz, insana dair güncelliğini yitirmeyen konusu ve anlatımıyla okunmayı hak eden bir roman. Kitabın, Yisang Edebiyat Ödülü, 21. Yüzyıl Edebiyatı Ödülü, Kore Roman ve Edebiyatı Ödülü, Oh-Young-sook Edebiyat Ödülü ve Uluslararası Af Örgütü Özel Yayın Ödülü aldığını da belirtmekte fayda var.