Saltık: Ankara’da bir hazine var kimse farkında değil

Balkanlar’dan Kafkaslara ülke ülke gezerek halk müziğinin ‘unutulmuş’ seslerini ortaya çıkaran, Time’ın ‘Avrupa’nın kahramanı’ seçtiği ozan Hasan Saltık’ın yeni hedefi, ‘devlet arşivleri’ arasına sıkışmış notaları tarihin tozlu arşivlerinden çıkarmak! Saltık’ın arşivlerde ‘saklı’ tutulduğunu söylediği eserler, adeta bir kültür hazinesi.

9 Nisan 2017 Pazar 07:00
Pazar Haberleri

HABER MERKEZİ 



Anadolu’dan yola çıkarak türkülerin ulaştığı neredeyse her köşeye gitti... Yayınladığı albümlerle yaşadığımız coğrafyanın ses atlasını oluşturdu. Klasik Türk Müziği’nin, Anadolu, Kafkas ve Balkan halk müziklerinin en nadide örneklerini gün yüzüne çıkardı. Uzun, zorlu bir müzik yolculuğu karşılığını buldu ve onu dünyanın en saygın müzik yayıncılarından biri haline getirdi. İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, “O benim için müzik dünyasına The Rolling Stones, Led Zeppelin, Ray Charles gibi isimleri kazandıran Ahmet Ertegün’den daha değerli” diyerek, Türk kültüründe unutulmuş ezgi ve isimleri ortaya çıkarması nedeniyle kendisine ‘Fahri doktora’ verdiklerini açıkladı. Anadolu’nun kayıp notalarını dünya ile buluşturan Hasan Saltık, Star Gazetesinin sorularını yanıtladı.

Bir etnomüzikolog gibi ülke ülke dolaşarak Anadolu’nun en önemli eserlerini bulup yayınladınız. Proje nasıl ortaya çıktı?

Türkiye çok zengin bir ülke. Tüm gayemiz, Anadolu kültürünün zenginliğini ortaya çıkarmak. Çalışmalarımızda ilk defa gün ışığına çıkan dokümanlar yer aldı. Türkiye’nin geleceği olan çalışmalar bunlar. Ney üstatları ve ud üstatlarının yüzyılın başındaki kayıtları, Türkiye’nin kayıp tarihi, fotoğrafları ve kayıtları ve diğer birçok saklı eser ortaya çıktı. Bu kültür hazinelerini toplumumuzla ve dünyayla buluşturmaktan dolayı ülkemiz, milletimiz adına büyük onur duyuyorum. Bu çalışmadan dolayı Türkiye’nin en köklü kurumlarından ve bünyesinde harika bir konservatuar bulunduran İstanbul Teknik Üniversitesi’nin layık gördüğü “Fahri Doktor” unvanı benim için çok özel bir anlam taşıyor. Bu unvan bugüne kadar bu topraklar üzerinde yaptığım çalışmaların anlaşıldığını, takdir edildiğini gösterdiği için çok mutluyum. Teşekkür ediyorum.

ESKİYE RAĞBET ARTTI!

Ödül töreninde İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca sizin için “Eskiye rağbet olsaydı, bitpazarına nur yağardı sözünü tersine çeviren adam’ dedi. İnsanlar yeteri kadar değerlendiriyor mu Anadolu’nun kayıp seslerini? Siz bu hazinelere nasıl ulaşıyorsunuz?  

İlk başlarda, biz bu işlere gireceğiz dediğimizde, çok zor dendi. Gerçekten de öyleydi çünkü Türkiye’de arşivler ya çeşitli devlet kurumlarına, özel şahıslara, ya da koleksiyonerlere dağılmış durumda bulunuyor. Ama biz ilk örnekleri ortaya çok iyi çıkarınca, daha önce bize kayıt vermek istemeyenler ellerindeki bütün kaynakları, fotoğrafları aktarmaya başladılar. Bugün Kalan Müzik olarak aradığımızda kimse bize hayır demiyor. Yüzyılın başındaki ney  ve ud üstatlarının yüzyılın başındaki kayıtlarını ortaya çıkardık.

Kaybolmaya yüz tutmuş türküleri, ağıtları buldunuz ama bunları duyurmakta da zorlu bir süreç olmalı?

Kalan Müzik’i kurarken hedefim bu şirketi Türkiye’nin en güçlü şirketlerinden biri yapmaktı. Sıfırdan başladım ama şu anda repertuar olarak Türkiye’deki en güçlü şirketiz. Bunun için elbette ki çok çalıştım, araştırdım, inceledim, alternatif kanallarda bir açık vardı ve ben bunu değerlendirdim. Türk müziğine çok şey kazandırdık ama bunların reklamını yapma ihtiyacı duymuyoruz. Klip bile çekmez bizim sanatçılarımız ama yine de albümleri satar. Arşivimiz zengin, imkânlarımız geniş yani kendisine albüm yapmaya karar verdiğimiz birinin başarıya ulaşmaması imkânsız.

MİLLİ MÜZİK DEĞERLERİNİN KORUNMASINI ÖNERDİK

Kısa süre önce II. Kültür Şurası’nda gündeme gelen çalışmalar var. Devlet ile nasıl bir işbirliği içindesiniz?

Bu görev yalnızca bizim değil tabii; devletin, arşivlerini herkese açması lazım. III. Milli Kültür Şurası’nda Müzik Komisyonu’nda biz bunu da öneri olarak sunduk. Bugün korkunç bir kültür yozlaşması yaşanıyor. Eski arşivlerin, türkülerin, tüm kayıtların açık olması şart. Mesela BBC, oraya gidin istediğiniz kaydı alırsınız ve bir ücret verirsiniz. Dünyanın birçok üniversiteleri ve konservatuarları bugün bizden kayıt istiyor, çalışmaları takdir ediyor. Üniversite öğrencileri bazen tezleri için bizim yanımıza geliyor. Mutlu oluyorum. Arşivlerin açılmasının dışında telif hakları, milli müzik değerlerinin korunmasına dair pek çok madde önerdik. Bakan Nabi Avcı en kısa zamanda bu çalışmalara başlanacağını ifade etti. Kültür eserlerimizin korunması, ihya edilmesi açısından faydalı bir girişim olarak düşünüyorum.

DARÜLELHAN’IN ARŞİVLERİNDE OSMANLI’NIN BİLİNMEYEN ŞARKILARI VAR

Türk müziği açısından devlet arşivleri neden bu kadar önemli?

Ankara’daki devlet arşivlerindeki Cumhuriyet dönemi Muzaffer Sarısözen Anadolu türküleri arşivi ve İstanbul’daki Darülelhan arşivleri henüz gün yüzüne çıkmadı. Muzaffer Sarısözen, bütün Anadolu’yu dolaşarak türkülerle ilgili çok geniş bir alan çalışması yapmıştı, arşivindeki türkü derlemelerinin orijinalleri yayınlanmadı. Ayrıca İstanbul’da da Osmanlı Devleti’nin resmî ilk konservatuarı olan Darülelhan arşivlerinde gün yüzüne çıkmamış Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi eserleri var. Türk müziğinin kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlamak üzere faaliyetlerde bulunan Darülelhan, Cumhuriyet dönemindeki Türk müziği ile ilgili derleme ve yayım çalışmaları konusunda çok önemli faaliyetler yürütmüştü ve Türk müzik kültürünün günümüze taşınmasında son derece önemli katkılar sağladı. İşte biz de bu çalışmaları bir araya getirerek Türk Kayıt Tarihini yapmak istiyoruz. Bu konudaki girişimlerimizi yaptık.

ALMAN VE İNGİLİZ KAYITLARINI DABİRLEŞTİRİYORUZ

Kalan Müzik, dizi müzikleri ile piyasada oldukça iddialı. ‘Hatırla Sevgili ’ ‘Elveda Rumeli ’, ‘Ihlamurlar Altında ’, ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’gibi dizilerin müzikleri zaman zaman dizilerin de önüne geçti. Yeni projeleriniz var mı?

Albümlerimizle türküleri sevdirmekle kalmadık, diziler aracılığıylada popülerleştirdik. Dizilerin çekildiği yörelere uygun parçalar hazırlıyoruz. Unutulmaya yüz tutmuş onlarca şarkı, türkü dizilerle yeniden hatırlandı. Bu çok güzel bir şey. Muzaffer Sarısözen’in Cumhuriyet dönemindeki kayıtları ve Anadolu’da bütün yabancı derlemecilerin alan çalışmasıyla Türk kayıt tarihini yapmak istiyoruz. Ursula Reinhardların, Alman ve İngiliz müzikologların Anadolu’da aldıkları kayıtları birleştirip bir Türk Kayıt Tarihi oluşturmak. 

ANADOLUNUN GÖK GÜRÜLTÜSÜ

Sizin için ‘Anadolu’nun fısıltıya dönüşmüş seslerini armonik bir gök gürültüsüne çevirdi’ deniliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Guardian, Bild, Die Zeit, Frankfurter Allgemeine, Süddeutsche Zeitung, Der Spiegel, Stern gibi dünyanın önde gelen gazete ve dergileri ile söyleşiler yaptım. Time, ‘Türkiye’den yeni bir Ahmet Ertegün doğuyor’ diye başlık attı, Le Monde, ‘Doğu’nun kültür ışığı’ dedi. Liberation, ‘Hasan Saltık olmasaydı Anadolu sessiz kalırdı’ diye yazdı. New York Times, ‘Saltık, Anadolu’da fısıltıya dönüşmüş sesleri toplayıp bunlardan armonik gök gürültüleri çıkardı’ dedi. Aslında Anadolu’nun müzikleri fısıltı halinde değildir. Uzun zaman sesleri çıkmamış olabilir ama bunun sebebi müziğimizin sessizliği değil, Anadolu’nun geçirdiği dönemlerdir. Bizim elimize bu hazineleri duyurma fırsatı geçti biz de elimizden geleni yaptık.