Çağın kaçınılmaz hastalığı: Varis

Varis, Türkiye’de 70 yaş üzerinde yüzde yetmiş oranında gözükse de artık her yaştan insanın karşısına sıklıkla çıkabilen çağın hastalığı. Ayakta durmaktan çok oturmaya, hamilelikten aşırı kiloya kadar birçok nedeni olan varisin en büyük etkeni ise genetik faktörler. Varisten kurtulma yöntemlerini ve merak edilen birçok başlığı Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bora Farsak ile konuştuk.

14 Ocak 2018 Pazar 07:00
Pazar Haberleri

GİZEM TÜMBAY KOÇAK



Kadınların korkulu rüyası. Eskiden sadece belirli bir yaşın üzerindeki kişilerde görülse de artık farkındalığın artması ve hayat şartlarının ağırlaşması ile bu sınır 20’li yaşlara kadar düştü. Öğretmen hastalığı olarak da bilinen ve özellikte ayakta fazla duranlarda görülen bu hastalığın birçok sebebi var. Kadınlarda, hamilelerde, çok oturan ve ayakta olanların potansiyel olduğunu söyleyen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bora Farsak, varisler hakkında bilinmeyenleri ve dikkat edilmesi gereken hususları anlattı. 

Kanı kalbe taşıyan toplardamarların, kan akışının kalbe doğru tek yönlü olmasını sağlayan kapakçıklar içerdiklerini belirten Prof. Farsak, varisin nasıl ve neden oluştuğu konusunda şu bilgileri verdi: Toplardamarların genişlemesi ve balonlaşmasına varis diyoruz. Bu damar duvarının zayıflığı ve basıncın artması durumunda, bu zayıflığa damar duvarının karşı koyamayıp bütünlüğünü kaybedip, genişlemesi anlamına geliyor. Toplardamar yer çekimine karşı çalışan pasif bir organ ve bunun üç ana mekanizması var; birincisi arkadan gelen atardamarın ittirmesi, ikincisi nefes alıp vermek ile göğüs boşluğunda oluşan negatif basınç, en önemlisi ve üçüncüsü baldır kaslarının kasılarak pompa görevi görmesi yani kalbe doğru bunu ittirmesi. Ayakta sabit kaldığınızda ya da devamlı oturarak çalıştığınızda bu en önemli pompa, fonksiyon dışı kalıyor. Oradaki basıncın artmasına, göllenmeye, geri dönüşün yavaşlanmasına ya da sebep olduğu için yatkınlığımız da varsa varislerimiz oluşuyor. 

GENETİK FAKTÖRLER KAÇINILMAZ SON

Hastalığın ortaya çıkışında birçok neden kadar genetik faktörlerin de etkili olduğunu söyleyen Farsak “Genetik faktörler çok önemli. Genetik yatkınlık zemininde yardımcı faktörler olduğunda varis ortaya çıkıyor. Kadınlarda çok fazla görülüyor ama her kadında olmamasının sebebi de genetik faktör. İş hayatı ve doğumlar da yardımcı faktörler. Ancak her kadın doğum yapıyor, ayakta duruyor ama bir kısmında oluyor. Orada da yine genetik faktörlerin mevcudiyetini savunuyoruz. Topuklu ayakkabılar, sigara kullanımı, kilo, çoklu doğumlar… Doğum öncesi çıkmamış ise yatkınlığı olan kadınlarda da doğumu takiben dördüncü, beşinci aydan itibaren çıkmaya başlıyor. Doğumun sonucunda bir kısmı küçülüyor ama kalanlar hatta kötüye gidenler de oluyor. Doğumda bu kadar etkili olmasının sebebi ise; üçüncü dördüncü aylardan sonra bebek karın arka duvarında seyreden ana toplardamara baskı yapmaya başlıyor. Bunun yanında kilo artışı, vücuttaki sıvı artışı ve hormonların bağ dokusu üzerine gevşetici etkilerini de bir araya koyduğumuzda kadının yatkınlığı da varsa, varisler olarak ortaya çıkıyor. Kilonun fazla olması da yine varise neden oluyor. Sigara da dokulara zarar verip doku bütünlüğünü bozduğu için damar bütünlüğüne zarar vererek yardımcı faktör olarak ortaya çıkıyor” diye ekliyor. 

EN FAZLA 70 YAŞIN ÜZERİNDE GÖRÜLÜYOR

Kesin bir yaş sınırı vermenin mümkün olmadığına değinen Farsak sözlerine şöyle devam ediyor: Yüzde yüz olmamakla birlikte 70 yaşın üzerinde popülâsyonun yüzde 70’inden bahsediliyor. Oldukça ciddi bir rakam. Gençlerde daha mı sık görülmeye başlandı yoksa farkındalık mı arttı, tanı ve tedavi yöntemleri mi gelişti derseniz. Bence farkındalık arttı ama hayat şartları da ağırlaştı. Gençler mezun oluyorlar ve ayakta ya da oturarak çalışmaya başlıyorlar. Genel popülasyonda artmasının sebebi ise hayat uzadı. Onun için de bütün hastalıklar hakkında farkındalık sahibi oldu. Erkekler de ise çok belirgin rakamlar yok. Çünkü kıllar belirginliği azalttığı için çok fazla başvurmuyorlar. Başvuran erkeklerin de 10’da dokuzu ameliyatlık seviyesine gelmiş oluyor.

Genetik faktörlerin yanı sıra topuklu ayakkabılar, sigara kullanımı, kilo ve doğum kadınlarda varislerin oluşmasına zemin hazırlıyor.

BU BELİRTİLERE DİKKAT!

- Bacak damarlarında belirginleşme n Damarların ciltten kabarıklaşmayla birlikte kıvrımlı hal almaları

- Ağrı  n Ödem 

- Kaşıntı n Özellikle geceleri artan yanmalar 

- Gece krampları 

- Dolgunluk veya huzursuzluk. 

HANGİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ KULLANILMALI

“Kadınlara iki tür yaklaşımımız var; bunlardan birisi gerçekten patolojik olan damarlara yaklaşım, ikincisi ise kozmetik. Birisinde gerçekten toplardamar yetmezliği var. Diğeri ise kozmetiğe kaçan durumlar. Muayene ettiğinizde halk arasında bilinen yeşil kalın damarlar varsa onlardan mutlaka ultrason istiyoruz. Toplardamar yetmezliğinin derecesini ultrason ile tespit ediyoruz. Bu dört üzerinden değerlendiriliyor. Birinci, ikinci derece yetmezliği olanlara daha çok ilaç ve varis çorabı tedavisi öneriyoruz. Üçüncü, dördüncü yetmezliği olanlara ise damarın çapı, hastanın şikayetleri ve bizim muayene bulgularımız ön plana geçiyor. Eğer üçüncü ve dördüncü derece şikayeti varsa, damarın çapı da beş buçuk milimin üzerine çıkmışsa bunlara operasyon öneriyoruz. Öncelikle ana damarı tedavi edip, ondan sonra varislere müdahale ediyoruz. Büyük olanları ameliyatla alıyoruz. Küçük olanları ise ameliyat sonrası dönemde skleroterapi, köpük tedavi ya da radyofrekanslarla tedavi etmeye çalışıyoruz. Bu tabii biraz daha işin kozmetik kısmı. Asıl ameliyat kısmı ana damara, kapakçık yetmezliğinin mevcut olduğu kısma yönelik oluyor. Artık yaptığımız ameliyatlardan sonra hastaları hastanede yatırmıyoruz. Sabah gelen hastalar ameliyatlarını olduktan sonra, öğlen yürüyerek çıkıp gidebiliyorlar. Hiçbir kısıtlamaları yok. Ağrı eşiği çok düşük hastalar dışında bunların hepsi ertesi sabah normal hayatlarına dönebiliyorlar.”

MÜDAHALEDE GEÇ KALINIRSA…

Bacağın değişiklik bölgelerinde rengin değişme nedenini sorduğumuz Farsak, şu yanıtı veriyor: Toplardamar yetmezliği çok uzun yıllar sürer ve artık kapakçıklar tüm fonksiyonlarını kaybederse bu yetmezliğe bağlı olarak ilk başta basıncın en yüksek olduğu bilek çevresi, ayak sırtı gibi yerlerde renk değişikliği meydana gelir. Bunu takip eden dönemlerde geçmeyen yaralar oluşabilir. Bu da son derece keyifsiz bir dönem haline gelir artık. Tedavisi de oldukça güçtür ve hastalar son derece mutsuzdur. Bu aşamaya gelmeden bir şekilde bunları tedavi etmekte fayda var. Bir de bu yara aşamasına gelmeden önceki dönemlerde de eğer varisler çok genişler ve dolaşımın yavaşlamasına bağlı olarak bunların içerisinde pıhtılar oluşursa hem ameliyat çok zorlaşır hatta yapılamaz hale gelir hem de bu dönemler son derece ağrılı geçer. Ölümcül durumu variste son derece düşüktür. Çünkü bacaklarda bir derin bir de yüzeysel sistem var. Her ikisinde de kapakçıklar olmasına rağmen yüzeysel sisteme ait kapakçık yetmezliğinde varisler ortaya çıkıyor. Bu durumun herhangi bir ölümcül hadiseye neden olma ihtimali yok denecek kadar az. Ama eğer içinde pıhtılar oluşur, bu pıhtılar ana dolaşıma geçip de akciğere embolisine neden olursa böyle bir tablo ile karşılaşılabilir. 

Varis tekrarlar mı sorusu ile sık sık karşılaştıklarına da değinen Farsak “Varis tekrarlamaz. Ama bacaklardaki toplardamarların, karın toplardamarları ile ilişkileri var. Oradaki yetmezlikler ameliyat olmuş bir hastada karın ve bacak arasındaki ince bağlantılardan bacakta yeni toplardamar genişlemelerine sebep olabilir. Yüzeysel sistemi tedavi edilmiş ama derin sisteminde hastalık olan hastlarımızda yine varisler oluşabilir. Ama başarılı yapılmış ameliyatlarda tekrarlama ihtimali yok denecek kadar az. Ancak yenileri çıkabilir” diyor. 

KAPLICALARDAN UZAK DURUN

“Özellikle hamilelerde bir yatkınlık, aile hikayesi varsa dördüncü aydan sonra kadınlar mutlaka orta basınçlı hamile tipi varis çorabı giymeliler. Hastanın bilinçlendirilmesi ve doktor ile ilişkileri çok önemli. Hamilelik döneminde bacakların yüksekte tutulması, düzenli yürüyüşler yapılması, sol yanlarına yatarak uyumaları gerekiyor. Diğer kişilerde ise ayakta sabit kalınmamasını, eğer kalınması gerekiyorsa da yarım saatte bir 5-10 dakika adım atılmasını öneriyoruz. Giyilebildiğince çok sıcak aylar hariç sabah yataktan kalkmadan çorapların giyilip akşam yatakta çıkarılmasını istiyoruz. Kadınların topuklu ayakkabılardan, sıkı pantolonlardan, aşırı kilo ve hareketsiz yaşamdan kaçınmalarını tavsiye ediyoruz. Ağır egzersiz değil ama mutlaka yarım ya da bir saatlik, birkaç kilometre yürüyüş yapılmalı. Çok sıcak duştan, kum banyoları ve kaplıcalardan uzak durulmalı. Duştan çıkarken bir soğuk su tutulması, tedavi edici etkisi olmasa da hastayı rahatlatır.”

Derin damar sistemi

1-Ortak uyluğa ait damar

2-Uyluğa ait damar

3-Diz ardındaki damar

Yüzelsel damar sistemi

4-Saphenofemoral 

kesişme noktası

5-Saphenopopliteal 

kesişme noktası

6-Büyük saphenous damarı

7-Küçük saphenous damarı

8-Delici damar