FETÖ Balkanları neden mesken tuttu

FETÖ Balkanları kendine üs seçti. Arnavutluk, Kosova, Sırbistan ve Bosna Hersek’te palazlanıyorlar... Kosova’da belli başlı muhitlerde öbeklendiler bile. Özellikle Başkent Priştine’de bir-iki mahalle sayabiliriz, Sırbistan’ın başkenti Belgrat ve Bosna’da da...

19 Şubat 2017 Pazar 07:00
Pazar Haberleri

ZAHİT KAPLAN



Kosova, Sırbistan ve Bosna-Hersek gibi Balkan ülkeleri Türkiye’den vize istemiyor. Kolaylıkla da oturma izni alınabiliyor. Nüfusu birkaç milyon olan bu ülkelerde FETÖ oldukça güçlenmişti. Bölge halkının Türkiye’ye ve Türklere olan sevgisi de FETÖ’nün açtığı okullara olan rağbeti artırıyordu. Onlar FETÖ hayranı olduklarından değil, Türkiye’ye olan güvenlerinden o okullara gidiyorlardı. Fakat darbe girişimi sonrası gerçek yüzlerini görenler hemen tepki verdi.

Makedonya’da bir grup genç, FETÖ’nün okulu Yahya Kemal Koleji’nden mezun olmuşlardı. Fakat darbe girişimi sonrası diplomalarını yırtıp attılar. Sembolik bir değeri olan bu hareketle mesaj vermiş oldular. Ak sütün içindeki ak kılı başta fark edememişlerdi belki ama Türkiye’ye bağlılıklarını kanıtlamış oldular.

CEVABI TÜRK AZINLIKLAR VERDİ

FETÖ’nün Kosova, Arnavutluk, Makedonya ve Bosna-Hersek’te birçok okulları var, hastaneleri, farklı sektörlerde şirketleri. Medyada da besledikleri ve kendi sözcüleri haline getirdikleri birtakım kuruluşlar da var. Balkan ülkelerinde özellikle Türk parti liderlerinin, milletvekillerinin çocukları FETÖ okullarından mezun oldu. Kosova, Makedonya ve Bulgaristan’da Türk azınlıklar FETÖ’nün kirli yüzünü görünce gereken cevabı verdiler. Fakat Arnavutlar, Sırplar ve Boşnaklar için durum daha farklı. 

15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ’nün Arnavutluk Ordusu’nda oldukça güçlü olduğu yönünde haberler yayılmaya başladı. Hatta dilediği zaman Arnavutluk’ta da bir darbe girişiminin mümkün olduğu dillendirilebildi. Fakat Arnavutluk Hükümeti gereken cevabı verdi. Türkiye için düşman kimse, bizim için de düşman odur mesajını verdi.

DARBECİLERE KATILIN ÇAĞRISI

Kosova’da durum biraz çetrefilli başladı. Berat Buzhala isminde sözde bir gazeteci, 15 Temmuz darbe girişimi esnasında Türkiye’de tatildeydi. Twitter’dan “Türkiye’de bulunan Kosovalı tatilcilere çağrımdır, darbecilerin safına katılın” diye çağrıda bulundu. Türkiye Cumhuriyeti Kosova Büyükelçiliği bunun ardından Kosova Dışişleri Bakanlığı’na nota gönderdi. “Bu gazeteci için gerekenin yapılmasını istiyoruz” çağrısında bulunuldu. Fakat karşılık bulmadı. Kosova makamları bu çağrıyı ‘iç işlerine karışmak’ olarak algıladı. İki milyonu bulmayan nüfusuyla Kosova’da, yüzlerce İngilizce yayın yapan kuruluş ve basın mensubu var. Çoğunluğu ise milli ve yerli olmaktan uzak, dışarıdan yönlendirmeyle haber yapan kuruluşlar. Durum böyle olunca, Kosova özelinde, medyaya bakarak doğruyu yanlıştan ayırt etmek oldukça zor bir durum.

BASINA SIZMIŞ DURUMDALAR

Bosna özelinde, son gelen haberlere göre aralarında Türkiye’ye iadesi istenen bir ismin de bulunduğu yüze yakın FETÖ mensubunun darbe girişiminin ardından Bosna-Hersek’e yerleştiği tahmin ediliyor. Fakat FETÖ’nün faaliyetleri yeni başlamış değil. Zaman gazetesinin Bosna-Hersek’teki uzantısı niteliğinde olan Novo Vrijeme (Yeni Zaman) isimli haber sitesini yöneten örgüt, aynı zamanda ülkenin köklü gazete ve televizyon kanallarında çıkan bazı haberlerde de etkisini hissettiriyor. 15 Temmuz’da FETÖ’nün Türkiye’de yaptıklarını görmemekte ısrar eden bazı Bosnalı yayın organları, özellikle Türkiye’deki FETÖ mensuplarıyla mücadele konusundaki haberlerinde Türkiye aleyhinde kasıtlı yayınların sözcülüğünü yapıyor. Bu da yerel hükümetin Türkiye’nin taleplerine yapıcı karşılık vermesi konusunda tabandan yeterli destek bulamamasına neden oluyor.

BELGRAT’A BAVUL BAVUL PARA

Sırbistan’da ise durum daha farklıydı. Darbe nöbetleri bitmemişti, Türkiye’de gece demokrasi nöbetleri tutuluyordu. Fakat bavuluna milyon avroları dolduran FETÖ mensupları sessiz sedasız Balkanlar’a girmişlerdi bile. Belgrat’a FETÖ mensubu birçok kişi gelmiş ve yerleşmeye başlamıştı. Telaşları vardı, ev bulmak ve yanlarında bavullarla taşıdıkları paraları bankalara yatırmak istiyorlardı. Tabii ki bulamadılar öyle bir banka. Yerel hükümet ise durumun farkındaydı. FETÖ mensuplarına yardım ettiği gerekçesiyle bir Türk vatandaşını sınır dışı etmişlerdi bile. Kimin onlarla irtibatta olduğunu bilmek istiyorlardı.

SIRP MAYFASI PEŞLERİNE DÜŞTÜ

Arnavut ve Sırp mafyası FETÖ mensuplarının peşine düştü. Yanlarında taşıdıkları nakitlerden çok Türkiye aleyhine kullanılabilecek her türlü bilgi daha fazla para ettiği için, FETÖ mensupları hedef haline geldi. Bu da yerel hükümetlerin koruma refleksi üretmesine sebep oldu. Çünkü hangisine sorsanız darbeyle ilgisi yoktu, kendi hallerinde işlerini yapıyordu ve FETÖ’yle ilişkilendirilmekten korkup Türkiye’yi terk etti. Fakat hükümetlerin işine gelen mesele ise bu kaçakların yanlarında taşıdıkları kayıt dışı paralardı. Eğer bu paralar legalize edilir ve bankalara yatırılmasına müsaade edilirse piyasaya canlılık katacağı belliydi. Bu zamana kadar bir faili meçhul duymadığımıza göre, Kosova, Sırbistan ve Bosna’da ellerini kollarını sallaya sallaya gezebildiklerine göre yerel hükümetler bu kıyağı yapmışa benziyor.

ADEM HUDUTİ’NİN KÖYÜ REÇANA

Darbe girişiminde etkin rol alan, fakat darbe başarısız olunca saf değiştirmeye çalışan 2. Ordu’nun eski komutanı Adem Huduti’nin köyündeydim. Kosova’nın Reçana Köyü’nde, Huduti’nin akrabaları ile röportajlar yaptım. Huduti Reçana Köyü’nde doğdu, iki yaşındayken ailesiyle Türkiye’ye yerleşti. Köylerinden bir asker çıkmış olması, Türkiye’de yüksek rütbe sahibi olması Reçana için gurur kaynağıydı. Köyün büyükleriyle oturdum, sohbet ettim. Kimse “Paşa”nın böyle bir şey yapmış olacağına inanmıyordu. Aslında kimse olan bitene inanmıyordu. Reçana’nın eski muhtarı, Türkiye’de gerçekleşen darbe girişimi ve yaşananların görüntülerini izlemiş ve çok etkilenmişti. Konuşmasında her “Erdoğan” deyişinde hüngür hüngür ağlıyordu. Bir de küçük Huduti vardı. Henüz 8 yaşında, o da büyüyünce asker olmak istiyor. Köyün neredeyse yarısı Huduti soyadını taşıyor. Osmanlı döneminde sınır muhafızlarının yetiştiği bu bölgede, birçok aile Huduti olarak biliniyordu. Türkiye’de güvendikleri, varlığından gurur duydukları bir ‘Paşa’ vardı. O da büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Bir yanda akrabaları, kendi kanından olan Adem Huduti, diğer tarafta Erdoğan ve Türkiye. Keşke bu ikisi arasında bir seçim yapmak mecburiyetinde olmasalardı. Ne Adem Huduti’nin böyle bir cürüm işlemiş olmasına inanıyorlar ne de Erdoğan’a toz konduruyorlar.

Kosova’daki Boşnak ya da Torbeşler, Kosova’da nüfus kayıtları yapılırken, Arnavutlar, Sırplar, Türkler gibi kendi ırk ya da millet isimleriyle kaydolmamışlardı. Kosova’nın Boşnak köylerindeki nüfuslar, “Müslüman” olarak kaydedilmişlerdi. Balkanların kimlik olarak, kendilerini var hissettikleri değerler, FETÖ’nün bin yıl bile uğraşsa bozamayacağı, unutturamayacağı türdendir. FETÖ’yü de Balkanlardan yine Müslüman halkların bizzat kendileri er ya da geç atacak, temizleyeceklerdir, en yakın akrabası Ordu Komutanı olsa dahi...