BEDİR ACAR
Çoğu kez sorulduğuna şahit olmuşumdur: Slovakya ile Slovenya aynı ülke mi?..
Değil; Slovenya bir Balkan ülkesi, Slovakya ise Orta Avrupa… Şöyle düşünelim: Slovenya eski Yugoslavya’dan koptu; Slovakya ise Çekoslovakya’dan…
Geçen hafta üç günlüğüne gittiğimiz Slovakya bu yazının konusunu oluşturuyor.
İlk izlenimim, yemyeşil dağlar ve ovalarla kaplı, adeta pastoral bir senfoni gibi göz alabildiğine geniş arazilerin uzandığı bir ülke Slovakya. Bu pastoral resim içerisindeki küçük kasabalarsa, kartpostal güzelliğinde manzaralar bahşediyor gözlerimize. Kasabalara yaklaşıldığında her biri özenle korunmuş, bakımı yapılmış evler, sokaklar karşılıyor bizi.
5.5 milyonluk ülkenin, başkent Bratislava’dan sonra, ikinci büyük kenti Kösice’de 250 bin nüfus var. Yemyeşil tabiatta duru bir sessizlik içinde yaşıyorlar. Bugüne kadar gördüğüm Avrupa ve Balkan şehirleri arasında ‘en yeşili’ diyebilirim Kösice için. Geniş arazi, az nüfus… Muhtemelen geri kalan şehirler de aynı sessizlik ve huzur içinde yaşıyorlar.
MÜLTECİLERE YER YOK!
Ülkenin ‘mülteci’ sorunu yok. Zira mülteciler Slovakya’da kalmak yerine, en fazla, geçiş noktası olarak kullanıyor burayı. Nedeni Slovakya’nın, iş imkanları açısından, cazip bir ülke olmaması. Göçmenlerin merkez Avrupa ülkelerini tercih etmesi az nufuslu bu ülkeyi rahatlatıyor. Buna rağmen, konuştuğum Slovaklar Merkel’in ‘göçmen’ politikasını beğenmiyorlar. Merkel’in göçmenlere fazlaca kapı açtığını ve bundan tüm Avrupa ülkelerinin etkileneceğini düşünüyorlar.
Buradan anladığım kadarıyla Slovaklar da diğer Avrupalılar gibi ‘öteki’ne kapalı bir toplum. ‘Yabancı’ unsurlarla karşılaşmaktan ‘şimdilik’ çekiniyorlar, yahut, nasıl davranacaklarını kestiremiyorlar. Ülkedeki Romanlarınsa çok çocuk yaptıklarını, çalışmadıklarını ve devletin sosyal politikalarını ‘sömürdüklerini’ söylüyorlar.
Kösice’nin çarşı pazarında gezerken bir Uzakdoğulu’ya, bir siyahiye yahut Ortadaoğulu’ya rastlamak güç. Turistler ağırlıklı olarak komşu Avrupa ülkelerinden geliyor. Öte yandan, Kösice’de çoğunlukla İsrailli turistleri gördüğümü söylemeliyim. Kalabalık kafileler halinde ve ailecek geziyorlar. Yine Kösicelilerle sohbetim esnasında 2. Dünya Savaşı’nda sürgün edilen kimi Yahudi ailelerin köklerini aramak üzere ABD’den Slovakya’ya geldiklerini öğreniyorum.
FİYATLAR 50 AVRO
Kösice’ye yakın bir mevkide yer alan ve kışın kayakçıların, yazınsa dağ tırmanışçılarının gözdesi konumunda olan Tatras yakınlarındaki ‘Aquacity Poprad’ turistler için en gözde resort komplekslerden biri. Öyle ki yılda bir milyona yakın ziyaretçiyi ağırlıyor. İç ve dış olmak üzere 14 havuzlu bu kompleks sağlık turizmcilerini de kendine çekiyor. Farklı oda seçeneklerine göre günlük fiyatlar ortalama 40 Avro’dan başlıyor. Bölgede Aguacity’den başka yüzlerce bahçeli pansiyon ve otel mevcut. Turistik amaçlı restore edilen tarihi evlerde günlük fiyatlar 15-50 Avro arasında…
BÜYÜKSÜN HIGH TATRAS
Tam 160 yıllık bir turizm mekanı Tatra Dağı (High Tatras). Slovakların en yüksek dağına teleferikle çıkılıyor ve kışın kayakçıların, yazın doğa yürüyüşü ve tırmanşçıların gözdesi… Zirvedeki manzara ise göz kamaştırıcı. Hem, başı dumanlı kayalık dağların heybeti, hem de tepelerden süzülüp gelen suların yemyeşil ovalara akışını izlemek bir yeryüzü cennetinde olunduğunu hissettiriyor. 1871’de keyfine düşkün Avrupalı aristokratların öncülüğünde inşa edilen demiryolları sayesinde, High Tatras, Orta Avrupa’nın en gözde turizm merkezlerinden biri olmuş. Florası ve havasıyla Slovakların milli servetlerinden biri. Bölgede pansiyon, otel seçenekleri, doğa yürüyüşleri, tırmanış ve kültürel hayata dair çok sayıda alternatif hizmetler söz konusu. Bazı seyahat listelemelerine göre dünyanın mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri.Tatra’nın eteklerinde kurulu Zakopane kasabası ise ahşap mimarisi ve korunmuş yapısıyla adeta bir zaman tünelinden geçilmiş de birkaç yüzyıl öncesinin kasabasına gelinmiş gibi hissettiriyor. Bütün bu güzellikler iki üç saat uzağımızda.
Slovak cenneti
Slovakya’nın milli parklarından biri, Spišská Nová Ves bölgesinde yer alıyor; Kösice’ye bir saatlik bir mesafede. Uçsuz bucaksız yeşillikler içinde yer alan ve Slovak Paradise diye anılan bölgede şelaleler, yüksek kayalıklar, yürüyüş ve bisiklet alanları, oksijeni bol bir macera sunuyor ziyaretçilerine. Son derece geniş bir alanı kaplayan ve 1964’ten beri koruma altında olan parkta Avrupa’nın en büyük mağaraları da yer alıyor.
KÖSİCE NOTLARI
- Slovak turistlerin en gözde tatil rotası Türkiye. Ağırlıklı olarak da Antalya.
- Çorba yemeklerini seviyorlar. Topraktan ne çıksa çorbasını yaparız diyorlar.
- Uçuş alternatifi ve hizmet kalitesinden dolayı Türk Hava Yolları ile seyahat etmeyi tercih ediyorlar. Slovakya’nın kendi hava yolu şirketi iflas etmiş.
- Kösice küçük fakat tarihi bir kent. Başkent Bretislava’da komünist dönemde kalma bir şehir düzeni daha çok hissediliyor.
- Her yıl Erasmus için Türkiye’den Slovakya’ya 100 civarında öğrenci gidiyor.
THY KÖSİCE’YE DİREKT UÇUYOR
Almanya’nın da aralarında bulunduğu bazı ülkelerde havayolu şirketleri zor günler yaşarken, sektörün önemli aktörlerinden olan Türk Hava Yolları (THY) dünya genelinde 300 noktaya uçuş sağlıyor. THY’nin son uçuş noktası ise Slovakya’nın Kösice kenti oldu.
THY’nin Avrupa’da sefer düzenlediği 109. nokta olan Kösice’ye uçuşlar 16 Haziran 2016’da başladı. İstanbul-Kösice biletleri gidiş dönüş ortalama 750 – 800 TL arasında değişiyor. Uçuş 2 saat sürüyor. Kösice’ye Pazartesi, Salı, Cuma ve Pazar olmak üzere haftada 4 sefer düzenleniyor.
Uçuş saatleri ise günü kaçırmamak adına çok ideal. Sabah 7:10’da kalkan uçak, (1 saatlik fark dolayısıyla) 8:10’da Kösice’ye varıyor. Kösice çıkışlı uçuşlarda da yerel saat ile 09:00’ da kalkan uçak 11:55’ te İstanbul’da oluyor.
Kösice, Orta Avrupa’da pek çok önemli başkentin tam ortasında yer aldığı için alternatif bir turizm rotası oluşturuyor. Avusturya’nın başkenti Viyana, Çekoslavakya’nın başketi Prag, Slovakya’nın başkenti Bratislava Kösice’ye sadece birkaç saat uzaklıkta.
BURASI AVRUPA’NIN EN BÜYÜK ORTAÇAĞ KALESİ: SPİS
1993 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan 13. yüzyıldan kalma Spis Kalesi göz alabildiğine doyumsuz manzarası ile turistlerin uğrak noktası. High Tatras’tan bir saatlik mesafede. Kaleye giriş 7 Avro. Yalnızca Orta Avrupa’nın değil dünyanın en büyük kalelerinden biri. Kaleye dik yokuşlardan yürüyerek çıkarken oksijen bolluğundan kalp atışları da hızlanıyor. Ancak yukarıda gözlere ziyafet bir manzara gelenleri karşılıyor. Yaklaşık 50 bin metre karelik bir alanı kaplayan bu büyük kalede bulunan çok katmanlı bölümler, mutfak, bir şapel, işkence odası, askeri koğuşlar ortaçağ kaleleri hakkında yeterince fikir veriyor.