Melodi Baç: Roman yazarken özgürüm

Türkiye’nin en genç fantastik yazarı unvanını taşıyan Melodi Baç, Anka kuşunun efsanesinden yola çıkarak başlattığı Anka Serisi’nin ikinci parçası olan dördüncü kitabı ‘100.Nesil’i edebiyatseverlerin beğenisine sundu.

22 Ocak 2017 Pazar 07:00
Pazar Haberleri

Bahar Erdoğan



Yazmaya ne zaman başladınız?

Yazmaya 13 yaşımda başladım. Her zaman hayal kurardım. Küçükken oyuncak bebeklerle oynarken her zaman kendi tabirimle ‘konulu oyunları’ oynamayı tercih ederdim. Tüm konulu oyunlarım da fantastik olurdu. Bu hayal ürünü konulu oyunları da anneme anlattım. Annem unutacağımı söyleyerek beni yazmaya teşvik etti. Bu şekilde yazmaya başladım. 

Bir kitabı yazma aşamanız nasıl geçiyor?

Yazma sürecim çok uzun zaman alıyor. Bir kitabın bitmesi yaklaşık bir yıla yakın sürüyor. Kitabı yazmaya oturduğumda en az dört saatimi başında geçiriyorum. Sadece bu süre boyunca hayattan kendimi soyutlamaya çalışıyorum. Bunun nedeni de başka bir dünyaya gittiğim için. O dünyaya gittiğimde ve o karakterleri yazdığımda gerçekten orada, o olayları yaşıyor olmam gerekiyor. Bir izlence gibi gözümün önünde yaşanmıyor sadece, beni içine çekiyor. Bu yüzden dış dünyadan böyle anlarda soyutlanıyorum.

Neden fantastik alanında yazıyorsunuz?

Kitap yazmanın her zaman beni tamamladığını düşünmüşümdür. Fantastik dalının da benim için böyle bir anlamı var. Fantastik bana göre sınırsız, yazarı dışında kimse ona limit koyamaz. İçinde yaşadığımız dünya ise belli kurallarla yaşamamız gereken bir yer. Sanırım ben kendime dilediğim gibi hareket edebileceğim bir alan yarattım. Fantastik bir roman yazarken kendimi çok özgür hissediyorum. Saat dilimiyle oynayıp, güneşi hiç batırmayıp, gökyüzünü mora boyayabiliyorum. Bu özgürlük ve kısıtlamaların olmaması,  beni başka dünyalara götürebilmesi, benim fantastiği seçme nedenim.

Öyle güzel anlattınız ki tüm bunları yaparken nelerden ilham alıyorsunuz?

Aslında etrafımda gördüğüm her şeyden etkileniyorum ve besleniyorum. Yanımda oturan insanların arasında geçen bir konuşmadan, vapurun iskeleye yanaşma biçiminden, kuşların uçuşundan ve farklı kuş ırklarının birbirine nasıl davrandığından, bolca kitaptan, bolca filmden ve bazen de gezmekten alıyorum ilhamımı.

Sizi neden okumalıyız?

Dünya çok yoğun. Her gün herkes o kadar fazla sorunla uğraşıyor ki... Sokağa çıkınca karşımıza gelen insanların hepsinin kafasından binlerce düşünce geçiyor. İşte bu kaosun içinde bu dünyadan biraz uzaklaşmak istiyorlarsa kitabımı okuyabilirler. Ben kitabımı yazarken gerçek anlamda başka diyarlara yolculuk yapıyorum. Bence bir kitap almak yolculuk yapmanın en ucuz ve en sonsuz yolu.

Kitaplarınız filmleştirilsin ister misiniz?

En büyük hayalim kitaplarımı film olarak izlemek. Sinema bölümünde okumamın bir nedeni de bu aslında. Kitaplara olduğu kadar senaryoya da büyük bir ilgim var. Şu sıralar üniversite son sınıfta bitirme senaryomu yazıyorum.

‘100. Nesil’in ne kadarı sizin hayatınızı yansıtıyor?

Hepsi!  ‘100. Nesil’ bir büyüme ve kendini bulma hikayesi... Baş karakter Carmen çıktığı yolda kendini bulmak uğruna birçok fedakarlıkta bulunuyor. Carmen’ın büyüme yolculuğunda ben de onun kadar büyüdüm. O, yolculuğu sırasında birçok şeyle yüzleşirken ben de gerçek hayatımda birçok gerçekle yüzleştim ve yere sağlam basmayı başardım. Tabii ki tökezlediğim çok da yer oldu.

Kitapta iki kardeş arasındaki savaşı anlatıyorsunuz.

Sizin de kardeşiniz var mı?

Benim kardeşim yok, tek çocuğum ama kuzenlerimle kardeş kadar yakınız. İki kardeş daha çok hayattaki temel olan iyi ve kötünün savaşını sembolize ediyor. İçinde yaşadığımız dünyamızda da bence durum aynı şekilde. İyi ve kötünün savaşı her daim devam ediyor.

Türkiye’nin en genç fantastik yazarları olmak nasıl hissettiriyor?

Herkes gibi okula gidiyor, işlerimle ilgileniyor, arkadaşlarımla buluşuyor, ailemle zaman geçiriyorum. Sanırım tek farklım bu dünyadan diğer herkesten daha az zaman geçirmem. Ama bana “Türkiye’nin en genç fantastik yazarı” dendiğinde çok gururlanıyorum. Bazen, özellikle kitabım hakkında çok güzel bir yorum duyduğumda mutluluktan gözlerim doluyor. Bu işi tutkuyla yapıyorum.