Büşra UĞRAŞ
Kişiye özel gömlek tasarlayan Gömlek Evi’nin kurucusu Murat Genç son derece ince düşünceli bir adam. Size yalnızca gömlek dikip vermiyor. O, her detayı düşünülmüş kocaman bir organizasyon işletiyor! İstediğiniz kumaştan, dikilecek ipliğin rengine kadar her yerini kendiniz belirleyebilirsiniz, üzerine mesajınızı işletebilirsiniz. Bununla da bitmedi; yine istekleriniz doğrultusunda tasarlanmış özel bir ahşap kutuda hediyenizi sunabilirsiniz. Kendinize alsanız bile değişmiyor. Her şey özel, hepsi ince fikirler barındırıyor! Neler yapıyorlar bir de atölyesinde görelim dedik, kalktık gittik... Bayramlık bakanlar, evlenmek üzere olanlar, yana yakıla hediya arayanlar koşun Genç’in size anlatacakları var!
Kaç yıldır yapıyorsunuz bu işi?
2000 yılından beri de kendi işimi yapıyorum. Ondan önce Galeria Ataköy’de bir firmada çalışıyordum. Oraya eleman olarak girdim ama sonra patronum çalıştığı şirketi bana hediye etti.
Nasıl yani!
Şaka gibi değil mi? Beni çok severdi...
Sizin normal bir terziden ne farkınız var?
Biz kumaşa hayat veriyoruz. Kumaşı misafirimiz beğeniyor, yaka modelinden, düğmesine kadar ne hayal ediyorsa anlatıyor. Biz de ona göre dizayn ediyoruz. Hazırladıktan sonra da ürünleri yine kişiye özel hazırladığımız bir ahşap kutuda takdim ediyoruz. Hem kutuya hem de pelur kağıdına kişinin adını yazıyoruz. Hediye olarak almak istediklerinde de kişinin isteği doğrultusunda gömleğe işleme tekniği kullanarak yazılar yazıyoruz. Bu tamamen alıcının hayal gücüne bağlı... ‘Ömür boyu yakandayım’, ‘İlk aşkım, babama...’ gibi. Damatlık için dikim yapıyoruz yakasına ya da kol manşetine gelin ve damadın isimlerini yazıyoruz.
Bu fikir nereden çıktı?
Rahmetli annem terziydi babamsa marangoz. Bu iş bir aşkın meyvesi. Anne ve babamdan aldığım mirasları birleştirdim.
Siz marangozculuktan anlar mısınız?
Evet. Maçka Teknik Lisesi Elektronik Bölümü mezunuyum. Mağazadaki pek çok şeyin dizaynını kendim yapıyorum.
Her detayda bir oyun var...
Zaten herkes çok stresli bari bu tarz şeylerle iyi hissetsinler. Böyle oyuncaklı işleri çok seviyorum. Bunlarla uğraşırken nefes alıyorum.
Gönüllere girmek isterim
Kişinin illa atölyenize mi gelmesi gerekiyor gömleğini tasarlamak için?
Hayır tabii ki... gomlekevi.com internet sitemizdeki ‘Gömlek Tasarla’ aracıyla her ayrıntıyı kendiniz belirleyerek sipariş verebilirsiniz. Ya da randevu alırsınız hediye alacağınız kişi için. Bazı firmalar bu şekilde çalışmayı tercih ediyor. Çalıştığımız uluslararası bir firma yurtdışından gelen misafirleri için bu tarz bir çalışma yaptırmıştı. Gelen misafirlerine kutu içerisinde bir davetiye sundu. Hepsine özel bir randevu saati verildi ve misafirler o tarihte gelip ölçülerini vererek kendi arzularına göre gömleklerini dizayn ettirdiler. Ve biz bunu şehir şehir gezerek yapıyoruz. Kişiler neredeyse biz oraya gidiyoruz. Yıl içinde 60’a yakın il dolaşıyorum.
Kimler geliyor size?
Perakende sektörü için konuşursak müşterilerimizin yüzde 90’ı kadın. Eşine, sevgilisine, çocuğuna hediye alıyorlar. Bir de kurumsal çözümler üretiyoruz. Diyelim bir şirketin ürün lansmanı ya da bayii toplantısı var... Hangi şehirde olursa olsun, oraya gidiyoruz herkesin ölçüsünü alıyoruz, daha sonra hangi ildeyseler oralara gönderiyoruz. Kendi alanlarında Türkiye’nin en önce gelen firmalarıyla çalışıyoruz. Aranan bir iş yapıyoruz, biz kimseyi aramıyoruz. Gönlüne girmediğimiz hiç kimsenin aklına girmek gibi bir derdimiz yok. Gömleğimiz yaptığımız işi arattırmıyorsa ben o işte yokum.
Çalıştığınız ünlü isimler var mı?
Çok. Siyasiler, spor camiasından isimler, sanatçılar... Örneğin Vatan Şaşmaz bizim dostumuz. Damatlık gömleğini de ben diktim.
Sizce insanlar neden bu tarz ürünleri daha çok seviyor?
Ruhu olan bir iş bu! Raftan hazır bir gömlek aldığınızda dünyanın en iyi markası da olsa o sadece bir ürün... Burada ise farklı bir hikaye var. Hediyenize kendinizi katıyorsunuz. Hediye kutularının içindeki pelurdan kutu üzerindeki tasarıma, gömlekteki iplikten düğmeye, kullanılan renkten üzerine yazılanlara kadar her şeyde sizin duygularınız var. Diyelim ki damatlık gömlek diktik şakayla karışık kutunun içerisine okunmuş şeker atıyoruz. Düşünsenize. Bunu kim sevmez? İnsanlar bundan keyif alıyorlar.
Siz baya romantik bir adam olmalısınız...
Evet ben Mardinliyim. Eşim öyle düşünmüyor ama romantik bir adamım aslında.
Kadınlar için üretiminiz yok mu?
Şöyle ki genelde eşli takım gömlekleri yapıyoruz. Genelde tek başına bir şey ifade etmeyen ama ikisi yan yana geldiğinde anlam oluşturan tasarımlar. Ama özel olarak istenirse anne-kız gömleği, baba-oğul gömleği de yapılıyor.
“Ruhu olan bir iş bu! Raftan hazır bir gömlek aldığınızda dünyanın en iyi markası da olsa o sadece bir ürün...”
Geçmiş ve gelecek bir arada
Kumaşlar nereden geliyor?
1500’e yakın farklı kumaş seçeneğimiz var. Genelde her üründe farklı bir kumaş seçeneği kullanmaya özen gösteriyoruz. Türkiye’nin ve dünyanın en önemli kumaş firmalarıyla iş birliği yapıyoruz. Kumaşlarımızın hepsi yüzde 100 pamuk. Ayrıca ütü gerektirmeyecek, zorlamayacak kumaşlar olmasına da özen gösteriyoruz. Bizim müşterilerimiz zaman fakiri insanlar.
Takım elbise de yapıyor musunuz?
Ben bir şey de her şey olma derdindeyim. Neyi iyi yapıyorsam onunla devam etmek isterim. Uzmanlık alanımız gömlek.
Fiyatlar ne durumda?
İnternet satışında ürünlerimiz 250 liradan başlıyor. Ancak biz büyük firmalarla çalışıyoruz. Onların mağazalarında standlarımız var ve onlar bizim ürünlerimizi 395-495 civarı bir fiyata satıyorlar. Kol düğmelerimiz de benzer fiyatta. Hepsi gümül ve el yapımı. Onların tasarımı da kişinin istekleri doğrultusunda. Bir uygulamamız daha var. Gömlek almak istemezseniz yalnızca kol manşeti gönderiyoruz, yine üzerine istediğiniz şeyi işliyoruz.
Moda akımlarını takip ediyor musunuz?
Parakendeciliğin içindeyiz sonuçta ve tabii ki takip etmek zorundayız. Takım elbiseyle bütünlük sağlayacak dizaynları seçiyoruz. Yaka modellerimiz günümüz modasına uygun olmak zorunda. Biz geçmişle geleceği bir arada tutuyoruz. Bu işin içinde nostalji, sanat ve esnaflık var ama aynı zamanda profesyonel bir iş ve güncel hayata uyum sağlamalı.
Neler var bu yıl erkek modasında?
Erkek gömlekleri geçen yıllara göre çok daha cıvıltılı hale geldi. Çizgili gömlekler azaldı, kareli modellere odaklanıyoruz. Yakalar biraz küçüldü. Kravat da artık çok fazla yok o nedenle yakanın altına gizli düğmeler koyuyoruz. Ama temelde 100 gömlek satıyorsak bunun 70 tanesi beyaz. Müşterilerimizin yaş ortalaması 40 ve üzeri diyebiliriz. Ama dört nesil gömlek giydirdiğimiz aileler de var.
“Ütü gerektirmeyecek kumaşlar kullanmaya özen gösteriyoruz. Bizim müşterilerimiz zaman fakiri insanlar.”
Bu gömlekler üzerine doktora yazıldı
Türkiye’de bu işi yapan başka firmalar da var mı?
Kurumsal anlamda yapan yok. Bu çevik üretim denilen bir üretim tekniği. Üniversitede bu konuda ders de veriyorum. Stoksuz, ham maddeyi ürüne dönüştürebilme yeteneği. Ortada bir ürün yok, siz talep ediyorsunuz biz en hızlı şekilde hazırlayıp size sunuyoruz. Bunu bizden başka yapan yok şu an. Anadolu Üniversitesi’nde bizim çalışma tekniklerimiz üzerine doktora yapanlar var. Bu ikinci kez oluyor.
Türk erkeği genelde alışverişe pek düşkün değildir. Sizin yaptığınız iş biraz ilgi istiyor. Bu işe girerken “Bu ülkenin erkekleri bununla ilgilenmez” diye endişe etmediniz mi?
Hiç düşünmedim. Ben zaten mağazacılık yapıyordum ve o süreçte şunu gördüm; insanların özel dikime ihtiyacı var. Çok uzun boylu veya kısa kişiler hazır gömleği giyemiyor, ya da şişman biri göbek kısmını kapatmak için yakayı büyük almak zorunda kalıyor. Türkiye’de droplu gömlek üretilmiyor. Kendi işimi kurduğumda fikrimi açtığımda bana bir tek annem inandı. Ve insanlar dokunarak gömlek satın alamazken ben internetten satmaya başladım.
İşimi eşimden çok seviyorum
Son derece VİP bir hizmet...
Benim müşterim yok, dostlarım var. Önce kişinin derdi çözülsün istiyorum. Ayrıca bu insanlar maddi açıdan güçlü olsa da zaman fukarası. Benim müşterimin en büyük sıkıntısı vaktinin olmaması. Biz onların çözüm ortağı olmaya çalışıyoruz. 17 kişlik büyük bir ekibimiz var. Burası bir aile şirketi. Sahnede ben varım. Haftanın yedi günü çalışıyorum.
Bu nasıl bir iş aşkı!
İşimi eşimden daha çok seviyorum. Bunu evlenmeden önce ona da söyledim. O da bunu kabul etti. İşim benim her şeyim.
Peki ya çocuk?
Üç kızım bir oğlum var.
Onlar peki?
Onlar daha çok küçük. Bir sıkıntımız yok. Ben onlar onurlu yaşayabilsinler diye mücadele ediyorum. Ben hep şunu söylüyorum; vatanını en çok seven insan işini en iyi yapan insandır. Ben de işimi iyi yapmaya çalışıyorum. Benim ailem 1970’lerde Mardin’den kalkıp gelmiş. Türkçe bilmeyen, okuma yazma bilmeyen, Arapça konuşan bir ailenin çocuğuyum. Ama sahip oldukları aydınlık ve vizyonla bizi topluma entegre ettiler. Toplumun bir parçası olarak olmamız gereken en iyi yerlerde olmaya çalıştık. En iyisi olduğumu iddia etmiyorum ama işimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.
“Vatanını en çok seven insan işini en iyi yapan insandır. Ben de işimi iyi yapmaya çalışıyorum.”