İsmail Hakkı: Türkiye Haçlı Seferinde

15 Temmuz sonrası ‘sahibinden asla satılmayacak tank’ pankartı açan, darbeyi Türkiye’yi dolaşarak anlatan ünlü aktör İsmail Hakkı, “Ülkemiz bir Haçlı Seferi’ni savuşturmaya çalışıyor. Bu savaş, askeri, ekonomik, siyasi ve sosyal düzeyde yapılıyor. Bizler ülkemizi sanatımızla savunmalıyız” diyor.

15 Ocak 2017 Pazar 07:00
Pazar Haberleri

Bahar Erdoğan



15 Temmuz gecesinin ilk saatlerden itibaren sokağa çıkan ve demokrasi nöbeti tutan oyuncu İsmail Hakkı, bir tankın önüne “Bu tank asla satılık değil” pankartı açarak hafızalarımıza kazınmıştı. Memleket meselelerini en az Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız kadar dert ediniyorum diyen Hakkı ile yeni dizisi ‘Cesur Yürek’i, Türkiye’nin son zamanlarda yaşadığı hain saldırıları ve sanatçıların birlik ve beraberliğimize olan duyarlılıklarını konuştuk.

‘Cesur Yürek’ nasıl gidiyor?

Çok keyifli. İyilerle kötülerin sürekli karşı karşıya kaldığı savaştığı bir dizi. Onların mücadelesini Türkiye gerçekleri ile sınırlayarak anlatıyoruz. Tabii dışarıdan da müdahaleleri konu alan gündemi en yakından takip ederek aksiyonu hiç eksilmeden devam ediyoruz.

Bu projede yer almayı özellikle mi seçtiniz?

Dizilerde bir mesaj kaygısı olması gerekli. Bugüne kadar çalıştığım bütün projelerim de bilinçli bir seçim yaptım. İlk etapta işi yapan tanıdığım sevdiğim insanların bu projeyi gerçekleştiriyor olması önemli bir kriterdi.   Türk vatandaşı olarak bu ülkede yaşayan milli ve manevi değerleri olan bir sanatçı olarak taşıdığım kaygıların diziyle örtüşmesi heyecanımı perçinledi.

Canlandırdığınız Hamza karakteri nasıl biri?

Genel itibari ile öfkeli bir adam. Öfkesi de masum ve mazlumların başına gelen kötü olaylardan dolayı. İçinde yaşadığı ülkenin birileri tarafından ablukaya alınma çabasına karşı gösterdiği duyarlılığı hat safhada. Düşmana karşı öfkesini kolaylıkla dışarı vurabilen bir karakter. Biraz içine kapanık seyircinin henüz tam olarak çözemediği geçmişi bilinmeyen başkarakterin en yakın arkadaşı.

Sizin benzer yanlarınız var mı Hamza ile?

Tabii ki var. Düşmanlara karşı ben de öfkeliyim. Özel hayatımda ister istemez bir mücadele halindeyim. O yüzden karakteri sevme ve canlandırma konusunda hiçbir sorun yaşamıyorum. Böyle sevince o samimiyette ekrandan herkese yansıyor.

Dizi güncel konuları ele alıyor dediniz son zamanlarda yaşadığımız patlamaları da ele alacak mı?

Ona benzer yaşanmış ya da yaşanabilecek saldırıları ele alacaktır. Kötü niyetli, girişimlerin perde arkasındakileri kimi zaman yüzde 100 gerçek verilerle kimi zaman komplo teorileri ile vermek zaten misyonlarımızdan bir tanesi. Biz milli konularda, ülkemizi devletimizi ilgilendiren konularda pozitif bilinçlendirmeyi arttırmak ve neler yapılabileceğini anlatabilmek için elini taşın altına koyanlardanız.

Sektörde böyle duyarlı başka proje yok değil mi?

Maalesef yok. Keşke milletimizi bilinçlendiren projeler olsa. 70-80 diziden ancak bir ya da iki tanesi bu misyonu yükleniyor. Televizyon izleyicimiz de zaman içerisinde kötüyü izlemeye alıştırıldı. İyiyi izlemeyi ve seçmeyi de zamanla öğrenecekler. Tabii bu demek olmuyor ki biz bunları anlatmaktan vazgeçelim, pozitif bilinçlendirmeye hep devam edeceğiz.

Sanatçılar da topluma örnek olmada biraz geri kalıyor değil mi?

Televizyonların, internetlerin çocukları büyüttüğü bir zamandayız. Eğer biz sanatçılar duyarlı olmaz, doğru şeyler anlatmazsak bunu dert etmezsek boşuna sanatçı olmuşuz demektir. Ülkenin başına gelecek kötü şeyler bizi ilgilendirmeyecek de kimi ilgilendirecek? Beni de en az Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız kadar bu konular ilgilendiriyor. Hepimiz aynı geminin yolcularıyız, gemi batarsa hepimiz batar, yol alırsa hepimiz yol alırız. Geminin batmaması için de sanatçıların sorumluluğu üstlenmeleri gerek. Hele ki bu dediğimiz tavrın tam tersini sergileyen sanatçılara karşı yani ülkenin bölünmesine hizmet eden terör örgütüne yardım edenleri savunan sanatçılarının varlığının bilindiği bir dönemde bizim yükümüz çok ağır.

Türkiye’de son zamanlarda yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok ağır ve zor bir süreçten geçiyoruz. Devlet büyükleri bunu söylediler ama ben bir buçuk iki yıl önce şunu söyledim. Türkiye bir Haçlı Seferi’ni savuşturmaya çalışıyor ve bir Kurtuluş Savaşı veriyor. Bu savaş askeri, ekonomik, siyasi, sosyal düzeyde yapılan bir savaş. Biz sanatçılar bunun sosyal tarafındayız. Ülkemizi sanatımızla savunmalıyız. Türkiye yoğun bir baskı altında öyle ki Çanakkale Savaşı’nda bile şu an Türkiye’nin karşısında olan düşman sayısı kadar düşmanı yoktu. Şimdi daha fazla düşmanımız var. Hepsi birlikte üzerimize geliyorlar. Ondan dolayı bu bir Kurtuluş Savaşı. Güçlü ve bağımsız olmamızdan kendi göbeğimizi kesmemizden çok korkuyorlar. Artık Türkiye bütün dünya ile derdi olan bir ülke. Bunun sebebi de mazlum coğrafyalarda Türkiye’den yardım bekleyen milyarlarca insan var. Çok yakın zamanda iyi olacağımıza inanıyorum.

Birlik olmamız konusunda bir mesajınız var mı?

Herkesin Türkiye ile uğraştığı bir dönemde gerek siyasi kaygılarımızı gerekse birbirimize olan öfkelerimizi gömmeliyiz. Ötekileştirmeyi çoğaltmadan bu ülkeyi seven herkesi kucaklayarak yürümemiz lazım ki bileğimizi bükemesinler. Yoksa bu sıkıntılı süreç çok daha uzun sürer. Ama dünya genelinde dünya bundan çok daha iyi bir yere gitmeyecek. Her gün dünyanın bir yerinden çocuklar öldü diye haberler yapılıyor. Çocukların büyükler tarafından öldürüldüğü bir dünya ne kadar iyi olabilir ki? Bizim uğraşımız kötüyü geciktirmek. İyileri aynı safta tutmaya çalışmak.

Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?

Teklif geldi ama kabul etmedim. Benim sevmediğim işler siyaset bürokrasi. Ama uzakta duramam çünkü bir dükkanın başında durmazsanız o dükkanda yeller eser. Biz de ülkenin başında durmazsak eğer seçtiklerimizi denetlemezsek ülkenin yerinde yeller eser.

Yeni projeleriniz var mı?

Bir sinema filmi projem var. Yetimlerle ilgili. Bosnalı yönetmen Aida Begiç Urfa’da çekecek. Çocuk oyuncuların tamamı Suriyeli yetimler. O çocuklarla aylarca süren atölye çalışması yapıldı ve oyunculuğa hazırladılar. Yani yetimlerin gözünden dünyayı anlatacağız.

Bu ülkede 15 Temmuz anlatılmayacaksa eğer hiçbir şey anlatılmasın

15 Temmuz’u sokakta an ve an yaşamış biri olarak bu konu ile ilgili özel birçalışmanızolmayacak mı?

Bu konuda bir değil birden fazla proje yapılmalı. Fakat çok hassas bir gündü. O günü iyice anlamak ve doğru anlatmak çok önemli. Ben o konuyla ilgili yapılan belgeseller hariç hala doğru anlatan bir proje olduğunu düşünmüyorum.  İnsanların okuyarak değil de izleyerek bilgilenmeyi seçtiği bir dönemde mutlaka filmi, dizisi yapılmalı. Bu konu anlatılamayacaksa hiçbir şey anlatılmasın bu ülkede.