5 milyon dolar az fırçası

Mustafa Koç’un özel uçağı ile Güler Sabancı’nın Şarköy’deki villasına dinleme cihazı yerleştirildi. Hüsnü Özyeğin’den alınan 5 milyon dolar rüşvet az bulununca FETÖ abisi zor duruma düştü.

29 Mayıs 2017 Pazartesi 07:00
Politika Haberleri

KEMAL GÜMÜŞ



Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’nün, önde gelen işadamı ve holdingleri örgüte hizmet ettirmek için, görüntülü kayıt, böcek yerleştirme ve yasadışı yollarla dinleme yaparak tehdit ve şantajda bulunduğu belgelendi. Gazeteci Kemal Gümüş’ün kaleme aldığı ‘İşgalin Yapı Taşları’ isimli kitapta ilk kez gün yüzüne çıkan bilgiler, FETÖ’nün kendisine hizmet etmeyen ya da mesafe li duran işadamlarını nasıl markaja aldığı ve tehditle iş yaptırdığı detaylarıyla anlatıldı. Kitapta, Türkiye’nin en zengin ailelerinden Koç, Sabancı ve Özyeğin’e kurulan kumpas deşifre edildi. 

VİLLAYA GİZLİ KAMERA

‘İşgalin Yapı Taşları’ isimli kitabında Gazeteci Kemal Gümüş, FETÖ /PDY silahlı terör örgütünün çok büyük projelerinden biri olan büyük çaplı holdinglere ve aile gruplarına karşı çalışmalar yaptığını ortaya çıkardı. Kitapta, Koç  Ailesi’ni özel uçağında dinleyen örgütün, bir başka patron Sabancı Ailesi’ni de hedefe koyduğu da belirtildi. Sabancı Ailesi’nin 2009 yılında telefonlarının teknik takibe alındığının kaydedildiği kitapta, Güler Sabancı’ya ait Tekirdağ Şarköy’de bir villaya dinleme ve görüntü alma cihazları yerleştirilerek şantaj amaçlı bilgiler elde edildiği ifade edildi.

HAVALİMANI EKİBİ

Kemal Gümüş’ün tespitlerine göre, vergi borcu nedeniyle yurt dışı çıkış yasağı konulan büyük iş adamlarından, himmet adı altında para alınarak yurt dışına çıkışları havaalanında bulunan ‘cemaat’ mensupları tarafından sağlanıyordu. Örgütün hedefindeki Sabancı’nın neden hedef seçildiği, Özyeğin›in havalimanından kavgalı çıkarılışı detaylarıyla kitapta yer aldı. İşte FETÖ’nün Atatürk Havalimanı İmamı tanık Alaatin İlyas Yağmur’un o ifadeleri:  “Cemaat Türkiye’de iş yapan büyük çaplı holdinglere ve aile gruplarına karşı çalışma yaptı. Cemaatin bu projesi büyük bir projeydi. Birçok grubu ve iş adamını kurduğu ortaklıklarla ve sağladığı imkânlarla yanına çekti. Çok büyük menfaatler elde etti. Bu gruplardan Sabancı Grubu ile iş yapamadıklarını, yanlarına alamadıklarını, bunun sebebinin Sabancı ailesinin büyüklerinin cemaatin dinî anlayışına ters baktıklarını Şevki (FETÖ’nün üst düzey imamı) anlatmıştı. Türkiye’den veya yurt dışından bir grubun Sabancı ailesine büyük çaplı  bir iş ortaklığı teklif ettiğini, Sabancı ailesinin bu teklifi kabul etmediğini, bu sebeple Sabancı ailesine çalışma yapılması gerektiğini söylemişti. Bu amaçla 2009 yılında tüm Sabancı ailesinin fertlerinin cep telefonları hem resmî, hem de illegal yollardan teknik takibe alındı. Teknik takipt e elde edilen konuşmalardan Güler Sabancı’ya ait Tekirdağ Şarköy’de bir villanın olduğunu bu villada zaman zaman Sabancı ailesinin bulunduğunu, burada görüşmeler yapıldığını, tatilde buraya gidildiğini telefon görüşmelerinden tespit edildi.” 

VİLLASINA OPERASYON

“Bana İzmir Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’nden bir memurun geleceğini, Şarköy’de bulunan bu villada çalışma yapmamızı, içeriye girip dinleme ve görüntü alma cihazları yerleştirmemiz gerektiğini söyledi. 3-4 saat kadar villa ve etrafında keşif yapıldı. Çalışmada villa personelinin tapeleri, özellikleri, bilgi notları, aileyi getiren, götüren şoförlerin bilgi notları, ailenin alışveriş yaptığı yerlerin notları vardı. Çalışmanın esas amacı Sabancı ailesinin Şarköy’e gidip gelen mensuplarının özel görüntülerinin alınıp şantaj amaçlı kullanmak ve iş birliğine zorlamaktı”.

5 MİLYON DOLAR RÜŞVET

“2008 yılında Hüsnü Özyeğin Özel Hangarlar Bölümünden yurt dışına çıkacaktı. Özel Hangarlar’da görevli polis memuru Mehmet Akif Keklikçi, Hüsnü Özyeğin’in yurt dışına kendi özel uçağıyla çıkmak istemesi nedeniyle havaalanında ortalığı birbirine kattı. Kendisi çıkış yasağı olduğunu, bunun suç olduğunu, çıkamayacağını söyledi. Hüsnü Özyeğin geri döndü, bu esnada o dönemin Pasaport Büro Amiri ve cemaat mensubu olan Semih Çınar, Mehmet Akif Keklikçi’ye bu adam dışarı çıkacak, demiş. Aynı gün Hüsnü Özyeğin tekrar havaalanına geldi ve özel uçağıyla çıkışı gerçekleşti. Olay havaalanında ayyuka çıkınca Hüsnü Özyeğin’in yurt dışına çıkışını kamera kaydına aldılar. 6-7 ay geçtikten sonra Şevki bana Hüsnü Özeyeğin’in yurt dışına çıkışı nedeniyle kendisinden 5 Milyon Dolar para alındığını, bu paranın Rusya ve Doğu bloku ülkelerinde rüşvetle iş yapılması nedeniyle oralarda harcanacağını, fetvasının alındığını anlattı. Hatta o dönemin İstanbul abisi olan Abdullah kod adlı Ahmet Kara’nın bu iş nedeniyle zor durumda kaldığı, alınan paranın az olduğunu, bu nedenle sıkıntı yaşadığını söyledi.” 

Tehditle sponsor yaptılar

Sabancıların villasına böcek yerleştirilen, Özyeğin’den çıkış için 5 milyon dolar haraç alan örgütün, Türkiye’nin önde gelen işadamlarından merhum Mustafa Koç’un kendi programlarına sponsorluk için benzer taktiği uyguladığı belirlendi. FETÖ’nün, Atatürk Havalimanı Özel hangarlara yolcu bekleme salonu ile İşadamı Merhum Mustafa Koç’un özel uçağına dinleme cihazları yerleştirdiği ortaya çıktı. Pensilvanyadan gelen emir ve talimatlarla, Atatürk Hava Limanından geçen devlet yöneticileri siyasetçi ve işadamları adım adım takip edilirken, pek çoğunun özel uçağına dahi böcek yerleştirilmiş. Atatürk Havalimanı imamı tanık Alattin İlyas Yağmur’un devlete teslim ettiği FETÖ talimatlarına göre, 2009 Nisan ayında Oğuzhan Karaaslan, kendisine KOÇ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’un uçuşları hakkında, yurt içi ve yurt dışında, kimlerle nerelere gittiği, gidiş geliş ve görüştüğü kişilerle ilgili neler yapabileceğimiz hakkında bilgi toplaması talimatı verdi. 

Koç’u yanımıza çekmeliyiz 

A. İlyas Yağmur, Koç’un uçağına dinleme cihazı konulma operasyonunu şöyle anlattı: “Oğuzhan cebinden bilgisayarda yazılmış ve üzerinde hangarda bulunan özel uçaklardan bir tanesine ait uçak numarası yazılı bir kâğıt çıkardı. Bana kâğıtta yazılı numaraya ait uçağın hangardaki yerini tarif etti ve yanındaki şahısla birlikte tarif ettiği uçağın yanına gitmemizi istedi, geri kalan işlemi bu şahsın halledeceğini söyledi. Bunun üzerine şahısla birlikte özel hangarların olduğu yere gittik. Oğuzhan’ın tarif ettiği yerde bir adet özel uçak bulunuyordu, özel uçağın numarası ile elimdeki kâğıttaki numara aynıydı. Bu sırada uçağın içerisinde temizlik yapılıyordu, ben dışarıdaki şahısları konuşarak oyalamaya başladım. Oğuzhan’ın görevlendirdiği diğer şahıs da yanımdan ayrılarak uçağa bindi, yaklaşık üç dakika kadar uçağın içerisinde kaldıktan sonra yanıma geldi, birlikte uçağın yanından ayrıldık. Havaalanı dış kısmında bulunan terminale kadar yürüdük, şahsın “Tamam sen gidebilirsin,” demesi üzerine yanından ayrıldım. Verilen bu görevi yaptıktan 10-15 gün sonra Oğuzhan ikamet ettiğim bekâr evime geldi, bana “Mustafa Koç ile ilgili birtakım bilgiler elde ettik ama yeterli değil. Mustafa Koç’u cemaat tarafına çekmemiz lazım ancak henüz istediğimiz sonuca ulaşamadık” dedi. 

Bankalara sızma talimatı

İş Bankası’na yapılan operasyon ile ilgili Pensilvanya’ya gönderilen istihbarat notlarına kitapta yer veren Kemal Gümüş şunları yazdı:  “Dönemin Bank Asya Genel Müdürü olan Ünal Kabacı’nın, gönderdiği not “İŞ GNMD’nin sizin zannettiğiniz gibi basit bir durumu yok, kendisini siyasilere yedirmeyeceği gibi bize de asla yanaşmaz,” şeklindeydi. Bu not toplam 1,5 sayfaydı. Notta ayrıca banka üst düzey çalışanlarının isimleri, banka karar alma mekanizmalarında CHP’li iş adamlarının etkili olduğu yazıyordu. Bu çalışmanın temel amacı, cemaatin istişare heyetleri 2007 yılında tüm bankalara sızılması ve girilmesi konusunda karar aldı. İş Bankasına yönelik çalışma da bu kapsamda idi. Bu çalışma 2009 veya 2010 yılları içerisinde İstanbul Bilişim Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ile Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli, örgüte yakın, eylemler yapabilecek emniyet mensupları aracılığıyla bankanın teknolojik altyapısına yönelikti. Bu çalışma sonrasında İş Bankası kendi sistem ağında dışarıdan hamleler görünce İstanbul Emniyet Müdürlüğünde üst düzeyde bir yetkiliyle temasa geçti. Bunun üzerine iş ortaya çıkınca olayın üstü örtüldü. İş Bankası o dönem bu işin ortaya çıkarılması için İstanbul Emniyet Müdürlüğüne Volkswagen Golf marka araçlar bağışladı. İş Bankasının dijital altyapısını çökertip zarar vererek İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince’yi başarısız gösterip kendi kadrolaşmalarını burada tamamlayacaklardı.”