MURAT ÇİÇEK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Belarus’tan dönerken uçakta gazetecilere çarpıcı açıklamalarda bulundu. “Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi iki ülke ilişkilerini nasıl etkiler?” sorusu üzerine Erdoğan, “İlk akşam kendisini telefonla arayarak tebrik ettim. Başkanlık görevini 20 Ocak 2017 tarihinde devralacak. İmkan olursa, o tarihten önce de görüşmemiz söz konusu olabilir. Telefonda, karşılıklı olarak, en kısa sürede görüşmekten memnuniyet duyacağımızı ifade ettik. Türkiye’nin yurt dışına yapacağı ilk seyahatlerden biri olmasından memnuniyet duyacağımızı belirttim. Kendileri de olumlu bir yaklaşım sergilediler” ifadesini kullandı.
BİZE DAHA YAKIN
Trump’ın Suriye ve Irak konusundaki açıklamalarının Türkiye ile benzer olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “Mesela, uçuşa yasak bölge meselesi çok önemli. Onların da benzer düşünceleri var. Bu, bize göre hayati bir konu. Biz terörden arındırılmış bir bölgeden bahsediyoruz. Ama buranın uçuşa yasak bölge olarak ilan edilmesi gerekiyor. Bu yapıldığında eğit-donata biz zaten varız. Görüştüğümüzde bunlar konuşulur.”
CLINTON-FETÖ İLİŞKİSİ
Trump’ın FETÖ’den para alarak seçimi kazanmadığına vurgulayan Erdoğan “Kendi imkanlarıyla geldi. Mali gücü vardı, kampanyasını büyük oranda kendi imkanlarıyla yaptı. Diğer tarafla ilgili olarak, onların malum yapıdan para alındığına dair söylentiler basına da yansıdı. Bu iddiaların inceleneceğine dair haberler de var. Şahsen ben, Trump aleyhtarı gösterilerin, kaybedenler arasındaki bazı kesimlerin hazımsızlığının göstergesi olduğuna inanıyorum” diye konuştu.
GÖSTERİLER GEÇİCİ
Bir soru üzerine Trump aleyhine Avrupa ve Amerika’da yapılan gösterilere de değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye için bir üst akıl vardı o belli. Amerika için de bir üst akıl var. Burada, değerlendirmeler başta olmak üzere her konuda sabırlı olmakta fayda var. Seçim öncesi Trump ya da Clinton ile görüşmedik. “ABD halkı kimi seçerse onunla çalışırız” dedik. Önceden tek bir adayla görüşmek yanlış anlaşılmalara neden olabilirdi. Belki ikisiyle aynı anda bir görüşme temin edilse, görüşebilirdik. Ama birisiyle görüşüp, diğeriyle görüşmezsek olmazdı. Siyaseten bunu doğru bulmam. Şu anda Trump’a karşı yapılan bazı gösterilerin geçici olduğunu düşünüyorum. Sokağa çıkanların çoğu yakın bir zamanda Trump’tan randevu için sıraya girerlerse şaşırmam.”
PKK SİNCAR’DA
Suriye ve Irak’ta çok kan kaybedildiğini vurgulayan Erdoğan, buralardaki sorunların Türkiye için büyük tehdit oluşturduğunu anlattı. Irak’ta da merkezi yönetimin ülkeye hakim olmakta zorlandığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: “Maliki’ye Kandil’e müdahale etmesini söylediğimde, (Benim oraya müdahale edecek gücüm yok) diyordu. (Sen müdahale etmezsen, ben müdahale etmek durumunda kalacağım) diyordum. O da, (Edebilirsiniz) diyordu. Nitekim o dönemlerden bu yana, Kandil’e müdahalelerimizi yaptık, yapıyoruz. Şimdi benzer bir durum Sincar için geçerli. Sincar da şu anda Kandil’in bir başka versiyonu... Şimdi orada PKK’lılar var. Orayı kontrolleri altına almak suretiyle oradan bize güya korku verecekler.”
DOĞRU OLMAZ
Başbakan Yıldırım’ın MHP Lideri Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşme hatırlatılarak, “Türkiye’nin ihtiyacı hemen Başkanlık seçimine gitmek mi, 2019’u beklemek mi?” sorusu üzerine Erdoğan şöyle konuştu: “Bu safhada benim takvimle ilgili açıklamada bulunmam doğru olmaz. Sayın Başbakan ile Sayın Bahçeli’nin yaptığı görüşmeyle alakalı olarak her iki taraf ikişer-üçer arkadaş belirleyip onlar bir çalışma yapacak. O çalışmadan sonra sanıyorum tekrar bir araya gelecekler. Dolayısıyla takvimin nasıl belirleneceğine, sürece hep birlikte şahit olacağız. Şu anda attıkları adımın olumlu istikamette olduğunu görüyorum. Temennim odur ki, olumsuzluklar üzerine değil, olumlu bir yaklaşım üzerine bina edilen bir süreç olur.”
BATI ŞİRAZEDEN ÇIKTI
Avrupa’nın teröristlere kapılarını açtığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: “O konu çok daha ileri aşamaya geçti. Almanya’da Cumhurbaşkanlığı makamının yaptığını düşünün: Terörden yargılanarak 5 yıl ceza almış, adli kontrolle serbest bırakılmış, buradan kaçmış olan birisini alıyor, kendi makamında eşiyle beraber karşılıyor. Ona özel muamele yapıyor. Aynı şekilde Fransa’da Paris Belediyesi fahri hemşehrilik beratı veriyor. Bunlar tam bir skandal. Bu skandallar, aslında yarın dönüp onları vuracak. Batı’daki bazı kuruluşlar, Türkiye’deki yönetime karşı sırtını teröre dayamış olanlara tutup sahip çıkıyorlar. “Sırtımızı PKK’ya, PYD’ye, YPG’ye, Kandil’e dayıyoruz” diyenlere yarın bunlar ödül vermeye kalkarlarsa şaşırmayın. Ne yazık ki Avrupa Konseyi’nde de, Avrupa Parlamentosu’nda da, binaların koridorlarında, her yerde terörist başının resimlerinin asılmasına müsaade edilebiliyor. Oralarda terör örgütün afişleri, pankartları asılıyor; çadır kurmasına müsaade ediliyor. Bunu yapan Belçika’ya hiç bir şey demeyenler, gelip bize adeta akıl vermeye kalkıyorlar. Şu anda Batı’da adeta şirazesinden çıkmış bir yapı var.”
AÇIKÇA SÖYLEYİN
Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi adeta zorlayarak AB sürecinin dışına çıkarmak istediğini ifade eden Erdoğan, “Eğer bizi istemiyorlarsa, ev sahibi olarak, bunu açıkça söylesinler, gereken kararı alsınlar. Bize yapılanlara karşı ilanihaye sabredemeyiz. İleride gerekirse, biz de halkımıza sorma yoluna gideriz” şeklinde konuştu.
TÜRKMENLERE HAKSIZLIK YAPILMAMALI
Türkmen kenti Telafer’in nüfusunun 400 binden 60 bine indiğine dikkati çeken Erdoğan, “Orada ciddi bir sıkıntı orada yaşanıyor. Öbür tarafta Musul meselesi var. Peşmergeler ile Ninova muhafızları arasındaki dayanışması olumlu. Malum Haşdi Şabi, Musul için sürekli bir tehdit. Haşdi Şabi’nin tavrı, Irak’ta Pers yayılmacılığının giderek baskın çıkması müspet şeyler değil. Bu anlayışla Kerkük, Musul ve benzeri yerleri kontrolleri altına almak istiyor. Samimi, adil bir Irak yönetimi her zaman bizim desteğimizi yanında bulacaktır. Ama orada soydaşlarımıza haksızlık yapılmamalı. Bugün Musul’da, 1,5 milyon Sünni Arap, 400 bin Türkmen, 100 bin civarında da Sünni Kürt var. Haksızlığa, mağduriyete meydan verilmemeli” dedi.
KULAKLARIMIZI DAVETLERE TIKAMAYIZ
“Sınıra yapılan yığınağın bununla ilgisi var mı?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu destekle de ilgisi var tabii. Biz güvenliğimizi sağlamak, bunun için hazırlıklı olmak durumundayız. Başta Telafer, Sincar, Musul olmak üzere bölgedeki gelişmeleri yakından izliyoruz. Başika’daki kampımız da esasen bölge insanlarına destek amaçlıdır. Bizden eğit-donat talebi olduğu için gittik. Peşmergeyi, Ninova Muhafızlarını orada eğittik. Hatta hatta merkezi yönetimin elemanları bile orada eğitim aldılar. DEAŞ’a karşı mücadelede Başika Üssü, oradan yetişenler önemli bir rol oynadı. Türkiye’nin koalisyon güçleri arasında mutlaka olması gerektiğini herkes biliyor. Türkiye’nin olmadığı bir koalisyon gücü orada bir defa sulhü, sükunu temin edemez. Başta Kuzey Irak’taki yerel yönetim olmak üzere, bölgedeki yetkililerin, Musul’daki kardeşlerimizin davetlerine kulaklarımızı tıkayamayız.