AA
Ala, Kızılcahamam'da bir otelde düzenlenen Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, 10 yıl önce Avrupa ülkelerinin demokrasi, insan hakları gibi birçok konuda referans gösterildiğini ancak bu durumun son 10 yılda değiştiğini söyledi.
Avrupa'daki birçok ülkenin adeta felç durumu yaşadığını bildiren Ala, bu ülkelerin kendi içlerinde "ABD'nin güvenlik şemsiyesi altında daha ne kadar devam edebiliriz?" sorusunu sormaya başladığını ifade etti.
Ala, Gazze'de ise bir insanlık dramının yaşandığını vurgulayarak "Terör örgütü gibi davranan bir yapı, kendine devlet diyor, 30 binden fazla insanı, çoluk çocuk katlediyor. Kendine büyük kudretli diyen devletlerin gözünün önünde orada bir katliam oluyor. Aslında o enkazların altında kalan, değerler sistemi. Yani o demokratik kurullar, kurumlar, söylemler sanki hiç yokmuş gibi bakın o adres olan demokrasi bölgesi, anlayışı ve oradaki varlığı ciddi bir kriz yaşamaya başladı." diye konuştu.
- "ORADAKİ DEMOKRASİ ANLAYIŞI BÜYÜK BİR KRİZE GİRDİ"
1929 ekonomik buhranının, zenginlerin iflas ettiği bir buhran olduğunu belirten Ala, günümüzde de bir insanlık buhranının yaşandığına işaret etti.
Gazze'de yaşananlardan dolayı Avrupa toplumunun da rahatsızlık duyduğunu ve birçok yerde eylemlerin düzenlendiğini anımsatan Ala, "Oradaki demokrasi anlayışı büyük bir krize girdi. Ama unutmayalım, Batı uygarlığının bir özelliği de açık, tartışan toplum olduğu için karşılaştığı bütün krizleri çözmeye başlıyor, çözüyor. Bunu da sizin ve bizim katkılarımızla çözeceğine inanıyorum. İslam uygarlığının katkılarıyla yol almazsa, İslamofobi bu söylediklerimizin yerine geçerse büyük sorunlarla karşılaşırız." değerlendirmesinde bulundu.
Batı ülkelerinin bazı kavramları yasakladığını ve ne yaptığını bilmez halde olduklarını dile getiren Ala, şöyle devam etti:
"Filistin'i desteklemeyi suç olarak tanımlamaya başladılar. Bundan 10 sene önce insan hakları mahkemesi, insan hakları örgütleri, düşünce özgürlüğü nereye gitti şimdi bunlar? Bu kadar kolay mı? Bir bakıyorsunuz, ABD başka kararlar alıyor, akademisyenleri tutukluyorlar. Akademisyenlerin açıklamaları oluyor, işlerine son veriyorlar ki üniversiteler en dokunulmaz yerlerdir. Gerçekten ben de ilk defa bu kadarını beklemediğimi söylemek istiyorum. Büyük bir şaşkınlık içerisindeyim. Çünkü dünyanın geri kalan kısmının adres olarak bir yeri görmesi lazım."
- "BUNUN MUHASEBESİNİ İYİ YAPMALIYIZ"
İslam ülkelerinin dünya ekonomisindeki yerini değerlendiren Ala, dünya petrollerinin üçte ikisinin İslam ülkelerinde olduğunu hatırlattı.
Ala, "Nasıl oluyor, dünyanın uğruna savaşlar yürüttüğü, her şeyin etrafında döndüğü petrol, enerji kaynağı, yer altı zenginliğinin üçte ikisi İslam ülkelerinde de üretilen ekonomik değerin sadece yüzde 8'i İslam ülkelerinde? Bu devam ettirilebilir mi, yazık değil mi? Bunun muhasebesini iyi yapıp nereden başlamamız gerekiyor, nereden devam etmemiz gerekiyor, bunu çok iyi anlamamız lazım." ifadelerini kullandı.
İslam ülkelerinde bunu en iyi anlatacak birinci ülkenin Türkiye olduğunu ifade eden Ala, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin çok fazla doğal kaynağı yok. Petrol falan arıyoruz, yerin altında bir şey varsa onu da çıkaralım ama ihtiyacımızın yüzde 4-5'ini bile karşılayamıyor. Biz aslında emeğine ve beynine güvenen toplumuz. Ama sandıktan çıkardığımız iradeyle oluşturduğumuz iklimle İslam ülkeleri içerisinde en çok gelişme, kalkınma sağlayan ülkeyiz. Onun için Türkiye çok kıymetli. Bunu açık toplum olma yolunda ilerlemekle, demokrasi konusunda gelişmelerle, tarihimize olan saygımız ve oradan aldığımız tecrübelerle başarabiliyoruz. Onun için Türkiye'nin başarılı olma mecburiyeti var. Bizim için tercih olmaktan çıktı bu. Sadece bizim için değil 2 milyar Müslüman için de. Sadece onlar için de değil aynı zamanda gücü elinde bulundurup da insanlar katledilirken, bir insanlık dramı, soykırım yaşanırken onu seyredenler için de."