Başkan Erdoğan: Onlar tribünde biz sahadayız

Başkan Erdoğan, Türkiye’nin Akdeniz’deki varlığından rahatsız olanlara seslendi: Kuzey Kıbrıs’taki soydaşlarımızın ve Türkiye’nin hakkını koruyoruz. Taviz vermeyiz. Onlar tribünde izliyor, biz sahada futbol oynuyoruz.

6 Aralık 2019 Cuma 07:00
Politika Haberleri

MURAT ÇİÇEK / LONDRA



Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan NATO Liderler Zirvesi’nin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Erdoğan NATO’nun gücünün, müttefikler arasındaki birlik ve dayanışmadan kaynaklandığını belirterek “Bu noktada ittifakın bütün üyelerinin güvenlik kaygılarını ve tehditlerini dikkate alması esas ilke olarak göz önünde bulunuyor. Zira bu küreselleşme çağında hepimiz güvende olmadan hiçbirimiz güvende olamayız” dedi. Konuşmasında Türkiye’nin PKK/YPG, DEAŞ ve FETÖ başta olmak üzere pek çok terör örgütüne karşı mücadele eden tek NATO üyesi olduğunu özellikle vurguladığını kaydeden Erdoğan şunları söyledi: “Fakat bazı dostların bir taraftan terörle mücadeleyi öne çıkartırken diğer taraftan bu terör grupları ile el ele olduklarını da üzülerek görüyoruz. Biz nasıl ittifakın güvenlik tehditlerini ciddiye alıyorsak bütün müttefiklerin de bizim güvenlik kaygılarımızı ciddiye alması gerekir. Bunun üzerinde durduk. Müttefik olmanın gereği budur.”

‘SİZİN NE İŞİNİZ VAR’

Türkiye, İngiltere, Almanya, Fransa olarak bir de Dörtlü Zirve gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan özellikle Suriye’deki Barış Pınarı Harekatı’nı etraflıca ele aldıklarını anlattı. Erdoğan şunları söyledi: “Üzerinde durdukları bir konu var; ‘Buradan ne zaman çıkacaksınız?’ Biz de kendilerine ‘Peki sizin burada ne işiniz var?’ diye soruyoruz. ‘ ‘Bakın’ dedim, ‘Tel Abyad ve Rasulayn’da barışı tesis etmeden terk etmemiz mümkün değil. Ayrıca şunu da söyledik; ‘Siz maalesef terör örgütü YPG-PYD ile berabersiniz ve ‘Bunlarla DEAŞ’ı yok ettik’ diyorsunuz. Kusura bakmayın DEAŞ’ı yok ettiğiniz falan yok. DEAŞ yine bulunduğu yerlerde... ‘Diğer taraftan da şunu söylüyorsunuz; ‘Türkiye’ye teşekkür ederiz. Şu anda kendilerinde 4 milyona yakın mülteci var.’ Avrupa Birliği olarak verilen bir söz vardı. İki partide 3+3 milyar avro destek verilecekti. Peki bunlar geldi mi? Hayır. Sadece 3 milyar avro geldi, orada kesildi’ diye ifade ettik. 

2’NCİ 4’LÜ ZİRVE ŞUBATTA

Yunanistan Başbakanı Miçotakis’le de bunu konuştuk. ‘Sen göçten yana sıkıntılarım var diyorsun’ diyorsun. İlk etapta bunu yapman lazım. AB üyesisin. Bu konu ile ilgili gayretlerini ortaya koy ve sen AB ülkelerini sıkıştır’ diyerek bu konuyu onunla da işledik. Bu konu Dörtlü Zirve’de de önem arz ediyordu. O Dörtlü Zirve’de kendileri de buna hak verdiler.  Bu Dörtlü Zirve’yi en az yılda bir kez yapmayı karara bağladık. Şimdi ikinci zirveyi de Şubat ayında İstanbul’da yapacağız.”

Macron “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” demişti. Siz de kendisine “önce sen kendi beyin ölümünü kontrol ettir” demiştiniz. Oldukça bozulmuş. Dörtlü Zirve’de Macron’un nasıl bir tavrı vardı?

Macron ile bu konulara hiç girmedik. Ama tabi Trump ile görüşmesinde Trump’ın hakikatin yanında yer alması gerçekten manidardı... Bizim Fransa ile çok farklı bir anlaşmamız var. Fransa-İtalya-Türkiye olarak bu adımı atacağız. Ama bu hala savsaklanıyor. Bunun yanında ikinci bir anlaşmamız daha olacak. Onunla ilgili de yine hala adımı atamıyoruz. Aradaki bu tür sıkıntılar nedeniyle maalesef yürümüyor. Halbuki onların bize ihtiyacı var, bizim de onlara ihtiyacımız var. “Gecikiyor bu işler. Bu adımları atalım ve neticeye yürüyelim” dedik. O da kabullendi, “Çalışmaları yürütelim” dedi. Temenni ederim ki bundan sonra bu tür şeyler olmaz.

NATO’nun kuruluş amacı ve söylemlere bakıldığında “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz” sloganı var. Fakat S-400, YPG, Doğu Akdeniz gibi Türkiye’nin pek çok güvenlik kaygılarını düşündüğümüzde bunu paylaşmayan NATO müttefikleri var. Eğer bir gün YPG ile mücadele noktasında Türkiye NATO’yu göreve çağırırsa sizce tavır ne olur? Bir de bugün çıkan bildiri sizi tatmin etti mi? 

ORTAĞA GÜVENECEĞİZ

Şimdi ihtimaller üzerinden konuşursak da haksızlık olur. Doğmamış çocuğa don biçmenin de bir anlamı yok. Ama biz ne yapacağız? Bunlar bizim ortağımızdır, ortağa güveneceğiz. Şahsen NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, bu süreç içerisinde gerçekten samimi açıklamalar yapmış ve bununla tabi bizim de gönlümüzü kazanmıştır. Polonya ve Baltık ülkeleriyle ilgili biliyorsunuz bir adım attık. Gerek Stoltenberg gerek Macron gerek Merkel gerek Polonya Cumhurbaşkanı daha önce hepsi aradılar bizden bu konuda destek istediler. Arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerden sonra da biz de bu işe evet dedik ama terörle mücadelede siz de bizi yalnız bırakmayacaksınız.

Niye evet dedik? YPG’nin terör örgütü olarak tanınması konusunda bir teminat aldık mı?

Orada konsey komisyon meselesi var. Bu konsey komisyon toplantısı ile ilgili o döneme kadar zaten bu işin şu anda geçerliliği adeta yok gibi. Süreç başlamıştır. Daha sonra 6 aylık periyodu var. Bu 6 aylık süreç işlerken böyle bir olay vuku bulduğu anda da burada başta NATO Genel Sekreterimiz olmak üzere hepsi devreye girerek bu işi tekrar yoluna rayına sokma şanslarına sahipler. Bu noktada bizi aşırı derecede bağlayıcı bir şey yok.

Dörtlü Zirve’de Suriye’de güvenli bölge inşa ve imarında, bundan sonra ciddi olumlu bir söz hasıl oldu mu?  

Bana göre bu konuda maalesef ülkelerin duyarsızlığı devam ediyor. İsim vermeyeceğim, sadece bir ülke “Bu konuda biz size gerekli desteği vereceğiz” dedi. 

SÜREÇ İÇİNDE DURUMU GÖRECEĞİZ

Dörtlü Zirve’den sonra Trump’la yaptığınız görüşmede YPG konusunda  bir ilerleme var mı? ABD’nin herhangi bir tavır değişikliği olacak mı?

NATO Zirvesi’nde yapılan açıklamalara, konuşmalara bakıldığı zaman hepsi de teröre karşı olduklarını söylüyor. Ama iş başa düştüğünde buna karşı bir mücadeleyi ortaya koyma maalesef olmuyor. Temenni ederiz ki bundan sonraki süreçte bunları yaşamayız. Herkes sözünün arkasında durursa o zaman tabi terörle mücadelede işimiz çok daha kolay olacak. Bu mücadeleyi de kararlı bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. Bu süreç içerisinde de bunların durumunu göreceğiz. Miçotakis ile de görüşürken dedik ki “Bakın bu DHKP-C, PKK/YPG, FETÖ mensupları devamlı size geliyorlar ve aldığımız istihbaratta da Syriza bunların sığınma odağı yeri. Dolayısıyla bunlara karşı biz sizden tavır almanızı bekliyoruz, destek bekliyoruz. Ki bu destek bilesiniz ki bizim de size karşı olan desteğimizi arttıracaktır. Göç konusunda daha olumlu davranmamızın önünü açacaktır. Bundan sonraki süreçte de bu dayanışma içerisinde arkadaşlarımız bu çalışmaları yürütsünler.’ Bunun için Miçotakis’le de bu görüşmemiz verimli geçti diyebiliriz.

FETÖ'CÜLER KONUSUNDA DURMUYORUZ

FETÖ firarisi Adil Öksüz ile ilgili bir gelişme var mı? Nerede olduğunun tespiti ve iadesiyle ilgili süreç nasıl işliyor?

Malum, şu anda tabi bunlar değişik ülkelerde seyrüseferdeler, dolaşıyorlar. Bakıyorsun sesi Belçika’dan geliyor, bir bakıyorsun Yunanistan’dan geliyor, bakıyorsunuz Almanya’dan geliyor, değişik yerlerde dolaşıyorlar. Aslında işte bölücü terör örgütünün başı nasıl getirildiyse bunları da böyle bir operasyonla getirme durumu söz konusu olursa şüphesiz ki iş çok daha rahat olacak... Tabi ki İçişleri Teşkilatımız, İstihbarat Teşkilatımız bunları alıp getirme imkanına sahip. Ta Afrika’nın ücra köşelerinden alıp geldiğimiz gibi. Durmuyoruz.

Böyle bir ihtimal olabilir mi?

Olabilir.

İsim verebilir misiniz? Mesela Almanya?

İsim istemeyin. Şu anda zaten bunların en çoğunluk olduğu yer Almanya

ONLAR TRÜBÜNDE İZLİYOR BİZ FUTBOL OYNUYORUZ

Libya’daki meşru yönetimle, ulusal mutabakat yönetiminin başkanıyla bir anlaşma gerçekleştirildi. NATO zirvesinde bu mesele gündeme geldi mi?  

Her şeyden önce biz meşru yönetimle bu işi imzalamış bulunuyoruz. Meclis’ten bunun geçmesiyle, süratle bu adımı atarak, iş artık adeta yürürlüğe de girmiş olacak. Ama karşı taraf da tabi bundan rahatsız. Başta Yunanistan olmak üzere Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail rahatsız olduğu gibi Avrupa Birliği’ni de tahrik ediyorlar. Şimdi Dörtlü Zirve’de de Fransa ve Almanya da bu konunun üzerinde durdu. Biz gerekli açıklamaları yapınca da gene tabi Fransa maalesef bu işte hala rahatsızlığını devam ettiriyor. Ondan sonra dedim ki “Sen niye bunun üzerinde bu kadar duruyorsun? Burada senin bir hakkın var mı? Buranın garantör ülkesi Türkiye’dir, garantör ülkesi Yunanistan’dır, İngiltere’dir. Peki sen nereden buraya giriyorsun?..” Tabi şu anda özellikle de hak yerini bulma yolunda yürüyor. Bu onları rahatsız ediyor. Şimdi bakıyorsunuz birileri “oradan çekilin, burada daha durmayın, aksi takdirde sizi memleketinize göndeririz” gibi yaklaşımlar içerisine giriyorlar. Biz buradaki hukuku ve hukukumuzu soydaşlarımız başta olmak üzere koruyacağız. Bu atılan adımla ilgili şimdi bazıları yalan yanlış şeyler de uyduruyor. İşte bu uluslararası hukuka, uluslararası deniz hukukuna uygun değildir gibi saçmalamalar da yapıyorlar. Bu yapılanlar uluslararası deniz hukukuna da kesinlikle uygundur. Dolayısıyla bundan da taviz vermek söz konusu değil. 

Libya ile yapılan anlaşma Doğu Akdeniz’de atılan en önemli adım olarak değerlendiriliyor. Fakat CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz “Libya’yla yapılan bu mutabakat yeni tartışmaları da beraberinde getirir” dedi.  

Çok doğru söylemiş. Tabi ki yeni tartışmaları beraberinde getirecek. Bunlar Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine kim sahiptir, bunu bile bilmezler. Dolayısıyla bu attığımız adımlarla öğrenecekler. Hakkımız hukukumuz nedir, bunu bilmezler. Bunu da öğrenecekler. Yani o gelip geçen -kusura bakmasınlar- monşerler var ya onlardan bu ülke çok çekti. Ama biz o monşerlere bu işi bırakmayacağız.-  Onlar da yerini bulmuşlar zaten. Biz onlarla beraber hareket etmedik etmeyeceğiz. Kuzey Kıbrıs’taki soydaşlarımızın hakkını koruduğumuz gibi bir garantör ülke olarak da Türkiye orada kendi hakkını koruyacaktır. Taviz vermek söz konusu değil. Tartışmaları getirirmiş götürürmüş, onlar bizi hiç ilgilendirmiyor. Biz ne tartışmalardan geldik geçtik. Onlar izliyor tribünde, biz sahada futbol oynuyoruz.