Batı'nın temsili demokrasisinde ciddi kriz: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği örnek olabilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyaset tarzı ve liderliğinin önemine değinen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Uçum, "Cumhurbaşkanı Erdoğan temsili liderlik yerine halkın doğrudan sesi hatta uzvu gibi bir liderlik yaptığı için liderlik tipini kökten değiştirmiştir" dedi. Demokratik dünyada gelinen aşamada temsili demokrasilerin ciddi krizler yaşadığını belirten Uçum, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyaset yapma ve liderlik tarzının, temsili demokrasileri liderlik ve siyaset krizinden çıkarmak için çok etkili ve yol gösterici bir örnek olabileceğinin altını çizmek gerekir" ifadelerini kullandı.

28 Aralık 2025 Pazar 10:22
Politika Haberleri

AA



Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, demokratik siyasetin özelliklerini ve liderlik tarzlarının nasıl belirleyici hale geldiğini AA Analiz için kaleme aldı.

***

Aslında demokrasi ve demokratik siyaset tartışmaları her zaman ilgi çeken ve gündem oluşturan konulardır.

Terörsüz Türkiye'ye geçiş sürecinin demokratik siyaseti genişleten ve daha fazla alan açan etkisi çok somut görülüyor. Geçiş süreci tamamlanınca demokrasiyi geliştirme ve güçlendirme imkanlarının çok daha güçlü olacağı şimdiden anlaşılıyor.

Böyle bir ortamda demokratik siyasetin özelliklerine ilişkin bir tartışma daha da anlam kazanıyor.

- DEMOKRASİ VE DEMOKRASİ HUKUKU

Demokrasi konusunda bir hatırlatma yapmak gerekirse literatürde yer alan tespitlerin bazılarına değinebiliriz.

Demokrasi halk iradesine dayanan yönetim, diğer deyişle bir devletin siyasal sisteminin halkın iradesiyle işletilmesi olarak tanımlanabilir.

Demokrasinin uygulama biçimleri en azından teorik olarak doğrudan, yarı-doğrudan ve temsili demokrasi şeklinde kabul edilir. Yaygın uygulama biçimi temsili demokrasidir.

Demokrasilerde başkanlık, yarı-başkanlık ve parlamenter hükümet modellerinin hepsi görülür.

Demokrasinin türleri açısından liberal, muhafazakar, ulusal, sosyal, yurtsever, sosyalist, egemen, radikal, militan demokrasi gibi çok sayıda tür tartışması vardır.

Demokrasi siyasal, ekonomik, kültürel demokrasi şeklinde birçok alanda etkili olur.

Ayrıca yer esaslı demokrasi yaklaşımlarına göre ailede, iş yerinde, okulda demokrasi, yerel, ülkesel, bölgesel, küresel demokrasi gibi ayrımlar yapılır.

Demokrasiye ilişkin tüm bu konularda birçok yaklaşım ve tartışma söz konusudur. Bu tartışmalar uzunca süre batıcılığın fikri tekelinde sürdü. Ancak demokrasiyi batıya ait gören ve batıcı değerlere indirgeyen seçkinci ideolojik yaklaşımların teşhiriyle günümüzde demokrasi tartışması genel ve nötr bir hukuk tartışmasına dönüştü.

Bugün gelinen aşamada demokrasi artık siyasal sistemin halkın iradesine dayalı olarak işleyişini sağlayan siyasi ve hukuki bir ilke olarak ifade edilebilir. Bu ilkenin sistemsel esasları demokrasi hukukuyla belirlenir.

Demokrasi hukukunun başlıca unsurları şunlardır:

- Genel ve eşit oy hakkı,

- Seçenek çokluğu ve seçim özgürlüğü (serbest seçimler),

- Tek dereceli seçim,

- Gizli oy ve açık sayım,

- Seçimlerde yargı yönetimi ve denetimi,

- Seçmen iradesinin üstünlüğü,

- Halka ve seçtiklerine güven ilkesi,

- Sosyal, siyasi ve hukuki tedbirler ile yaptırım ilkesi,

- Yönetime katılma imkanları,

- Halk inisiyatifleri (halkın kanun teklif hakkı, geri çağırma hakkı, itiraz edici referandum gibi),

- Fonksiyonel kuvvetler ayrılığı,

- Kuvvetlerin oluşumunda demokratik meşruiyet ilkesi,

- Kuvvetler arası uyuşmazlıklarda demokratik meşruiyete ve halkın iradesine dayanan çözüm ilkesi,

- Milli birikimin ve demokratik kazanımların korunmasına yani devamlılığa dayanan değişim ilkesi.

Tüm bu unsurların hepsi ayrıntılı incelemeyi gerektiren bir kapasiteye ve derinliğe sahiptir. Demokrasi hukukunun bu unsurlarını esas alan bir siyasal sistem; işleyişi halk iradesine ve hukuki denetime dayanan, meşruiyeti yüksek bir demokrasi olarak sayılabilir.

- Demokratik siyasetin yeni özellikleri ve demokratik liderlik

Demokratik siyasette kült lider, fikren belirleyici lider profili çok tartışılan bir konudur. Güçlü liderlerin siyaset tarzına ilişkin birçok değerlendirme yapılmıştır.

Max Weber'in otorite tipleri olarak önerdiği geleneksel, karizmatik ve hukuksal/ussal otorite tanımlarına uygun liderlik sınıflandırması bir yana çok farklı liderlik örnekleri de görülüyor.

Genel olarak bakıldığında liderlerin demokrasi türlerine bakışı ve demokrasi anlayışları siyaset tarzlarını belirliyor. Günümüzde egemen olan temsili demokrasi anlayışı temsil siyasetini öne çıkarıyor. Temsil siyaseti, doğası gereği halk için en iyisini yapmak iddiasına dayanan tezler ileri sürmektedir. Bunu yapan lider de temsili liderdir. Yani temsil siyaseti aslında bir tez siyaseti olarak vücut buluyor. Temsili lider de halk için en iyi tezi kendisinin ürettiğine inanıyor. Tezini halkın benimsemesini, kendisini desteklemesini bekliyor. Hatta bazı liderler bu tezin tereddütsüz ve sorgusuz hayata geçmesini bekliyor. Böylece fikri öncü liderlik ortaya çıkıyor. Buna göre lider ideal tezler ortaya koyar, herkes de bunu takip eder ve uygulamaya aktarır.

Meşrulaşan toplumsal taleplerin demokratik siyasete dönüşmesi, toplumsal taleplerin optimizasyonu üzerinden demokratik programlar geliştirmek bu tip öncü liderlerin veya temsili liderlerin dünyasında pek yoktur.

Bu liderlik tipinin sorunlu olduğu birçok pratik örnekle ispatlanmıştır. Bu tarz liderlik yapanların demokratik siyasette uzun süreli başarılı olamadığı da gözlenen bir durumdur.

Çünkü temsili liderler ya "doğrudan siyaset"le pratik olarak tanışmamıştır veya doğrudan siyasete yönelmemiştir. Bunlar "temsil siyasetine" kadar gelmiş olmayı yeterli kabul ederler. Kendilerini "sözcü lider" değil "fikri/öncü lider" olarak görürler. "Talep demokrasisi" değil "tez demokrasisi" anlayışını savunurlar.

Oysa temsili demokrasilerde tek siyaset tarzı temsil siyaseti değildir. Günümüzde talep siyaseti diye ifade ettiğimiz siyaset tarzı temsili demokrasilerde giderek öne çıkıyor. Talep siyasetin gerektirdiği liderlik tipi de doğrudan liderlik diğer deyişle sözcü liderlik olarak şekilleniyor.

Burada şunu eklemek gerekir. Liderin kişilik özellikleri liderliğin öznel unsurudur. Hangi liderlik tipi olursa olsun liderin kişilik özellikleri o liderlik tipine olumlu ya da olumsuz etki yapar. Bu durum her liderlik pratiğinde somut olarak değerlendirilir. Bununla birlikte doğru ve etkili liderlikte esas olan nesnel unsurlardır. Bu unsurlar ise günümüzde halka dayalı siyaseti ve sözcü liderliği öne çıkaran olgulardır. Bu nesnel ihtiyaca uygun davranan liderler kişilik özellikleri dışında da asgari seviyede etkili ve başarılı liderlik pratikleri ortaya koyabilir. İlave olarak liderin güçlü kişilik özellikleri bu liderlik tarzını çok daha etkili ve başarılı seviyeye taşıyabilir. İşte bu sebeple Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliği çok öğreticidir.

- CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN SİYASET TARZI VE LİDERLİĞİNİN ÖZELLİKLERİ

Talep siyaseti ve doğrudan liderlikle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi tarihi ve ortaya koyduğu pratik çok önemli bir örnektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyaset ve liderlik tarzına getirdiği bu yöndeki yenilikler Türkiye'de demokratik siyasetin esaslarını büyük ölçüde değiştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de temsil siyaseti yerine halka dayalı doğrudan siyaseti yani talep siyasetini hayata geçirerek, siyaset yapma tarzında radikal bir değişiklik sağladı. Bunun en önemli sonuçlarından birisi "tez demokrasisi" yerine "talep demokrasisini" öne çıkarmasıdır.

Tez demokrasisi temsil siyasetine dayanır. Ağırlıklı olarak halk için en iyi olanın siyasi elitler tarafından geliştirilip teze dönüştürülerek halka sunulması ve desteğinin alınmaya çalışılması pratiği şeklinde gerçekleşir. Sonucu itibarıyla seçkinci bir siyaset tarzı ortaya çıkar.

Oysa talep demokrasisi talep siyasetine dayanır. Halkın talep ve ihtiyaçları üzerinden üretilen siyasi programın siyasal sistemi etkilemesi pratiği olarak hayata geçer. Sonucu itibariyle sosyolojik siyaset tarzını gerekli kılar.

Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan temsili liderlik yerine halkın doğrudan sesi hatta uzvu gibi bir liderlik yaptığı için liderlik tipini de kökten değiştirmiştir.

Pozitif bir tespit olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği "Doğrudan ve Organik Siyasi Liderlik"dir ve bu yeni bir liderlik tipidir. Bu liderlik pratiği şimdiye kadar sınıflandırılmış siyasi liderliklerle tam olarak açıklanamayacak bir özgünlüğe sahiptir.

Tabi doğrudan liderliğin kitlelerle ilişkide yarattığı en önemli sonuçlardan biri olan "lidere tam güven" duygusu liderin perspektifine olan inancı çok güçlendiriyor. Böyle olunca da kitleler bazı durumlarda tam emin olmasalar da ya da farklı düşünseler de liderin yaklaşımlarını benimsiyor ve destek veriyor. Bu yönüyle de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinin diğer özelliği öne çıkıyor. Ona da "dönüştürücü liderlik" demekteyiz.

Bundan sonra Türkiye'de hiçbir siyasal aktör sosyolojik siyaset yapmadan, organik/doğrudan liderlik pratiği üretmeden büyük başarılar elde etme şansına sahip değildir.

İşte Türkiye demokrasisini güçlü kılan diğer boyut da siyaset yapma tarzında ve liderlik pratiğinde ortaya çıkan bu değişikliktir. Türkiye'de bundan sonra yüksek meşruiyet kazanabilecek tek siyaset, doğrudan halka dayanan siyasettir. Halkın talep ve ihtiyaçlarını demokratik siyasi programa dönüştürmektir.

- SONUÇ

Demokratik dünyada geldiğimiz aşamada temsili demokrasiler ciddi krizler yaşıyor. Bu krizlerin birçok sebebi olmakla birlikte siyaset ve liderlik tarzları bu sebepler arasında daha fazla dikkati çekiyor.

Artık temsil siyaseti, temsili ve öncü liderlik ve tez demokrasisi yaklaşımları, halkla temsili demokrasiler arasındaki ilişkinin aşınmasının önüne geçemiyor. Batıda halkın giderek temsili demokrasiye yabancılaşması olağan bir durum haline geldi ve bu hal giderek kanıksanıyor.

Bunun için,

- temsil siyaseti yerine doğrudan halka dayanan siyaset yani talep siyaseti,

- temsili ve öncü liderlik yerine doğrudan liderlik, sözcü ve dönüştürücü liderlik,

- siyasi seçkinlerin programına dayanan tez demokrasisi yerine halkın programına dayanan talep demokrasisi yaklaşımları bugün için öne çıkan çareler olarak görülüyor. Bu yeni yaklaşımlar temsili demokrasileri doğrudan demokrasilere yaklaştırarak halkla siyasal sistem arasındaki ilişkiyi geliştirebilir, yabancılaşmaya karşı etkili bir tedbir olabilir.

Demokrasilerin en büyük gücü halkın iradesidir. Halkın iradesini siyasal sistemin işleyişinde mümkün olduğunca etkili kılmanın yolu da halka dayanan siyaset ve doğrudan liderlik olur.

Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyaset yapma ve liderlik tarzının, temsili demokrasileri liderlik ve siyaset krizinden çıkarmak için çok etkili ve yol gösterici bir örnek olabileceğinin altını çizmek gerekir.

[Mehmet Uçum, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekilidir.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.