AA
Son 30 yılın en büyük ekonomik krizinin yaşandığı Lübnan'da günlük tüketilen 12 milyon litre civarındaki akaryakıt, ihtiyaç listesinin başında yer alıyor.
Devlet daha önce akaryakıtı Merkez Bankası üzerinden sübvanse ederken Merkez Bankasından yapılan yazılı açıklamada, 12 Ağustos itibarıyla akaryakıta sağlanacak döviz kredilerinin resmi kur yerine piyasadaki serbest kur (karaborsa) üzerinden hesaplanacağı ve böylelikle akaryakıt sübvansiyonunun kaldırılacağı belirtildi.
Ülkede yaşanan akaryakıt krizinin gölgesinde 19 Ağustos'ta Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İran'dan Lübnan'a gelecek akaryakıt yüklü ilk geminin birkaç saat içinde yola çıkmak üzere tüm işlemlerini tamamladığını açıkladı.
Nasrallah, "Lübnan'a karşı ekonomik savaş dayatanların Hizbullah'ı bu kararı almaya mecbur bıraktığını" öne sürdü.
Bazı siyasi güçler İran'dan petrol ithal etmekle Lübnan'ın ABD yaptırımlarına maruz kalabileceği gerekçesiyle bu adıma tepki gösterdi.
Müstakbel Hareketi Genel Başkanı Saad el-Hariri, İran destek gemilerinin Lübnanlılar için risk taşıyacağını ifade ederek Tahran'ı bu yolla Lübnan'da hükümetin kurulmasını engellemekle suçladı.
Lübnan Güçleri Partisi Genel Başkanı Semir Caca da Hizbullah'ın yaptığının uluslararası düzeyde yasa dışı bir eylem olduğuna ve Lübnan'ı gerçek bir felakete maruz bıraktığına dikkat çekerek, stratejik askeri ve güvenlik kararı elinde bulunduran Hizbullah'ın ekonomik kararlara da el koymasına ilişkin endişesini ifade etti.
Hizbullah'ın siyasi müttefiki Cumhurbaşkanı Mişel Avn veya partisi Hristiyan Özgür Yurtsever Hareketinden ise konuya ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi.
Bazı uzmanlar, geminin Süveyş Kanalı'nda gelmesi halinde Lübnan'a 8 ila 12 günde ulaşacağını, Ümit Burnu'ndan Cebelitarık Boğazı'nı kullanırsa bu sürenin 40 güne kadar uzayacağını tahmin ediyor.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Talal Atrisi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Lübnan halkının yaşam için en basit gereksinimlerin arayışında olduğu bir dönemde söz konusu gemi yüzünden ülkeyi eksen çatışmasına dahil etmenin gerçekçi olmadığını söyledi.
Lübnan'daki siyasi güçlerin aslında bölgedeki eksenlerin birer parçası olduğuna işaret eden Atrisi, "Bu güçlerden bir kısmı Suudi Arabistan-ABD ekseninin diğeri ise İran eksenin bir parçası. Bu nedenle meselelerde yaşanan bölünme, yeni bir durum değil." dedi.
Atrisi, bu bağlamda değerlendirildiğinde İran'dan gelecek akaryakıt yardımına ilişkin yapılan uyarıların gerçekçi olmadığını savundu.
Atrisi ayrıca, Lübnan'da gemi nedeniyle şirketlere ya da şahıslara uygulanacak herhangi bir ABD yaptırımının Lübnanlıların halihazırda yaşadığı sıkıntılardan daha zor olmayacağı değerlendirmesinde bulundu.
Yazar ve siyasi analist Münir Rabih ise Hizbullah'ın açıklamasından birkaç saat sonra ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Dorothy Shea'nin gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Washington yönetiminin, Ürdün'den Lübnan'a elektrik getirilmesi konusunda Beyrut yönetimine yardım etmeye ve Mısır gazının Lübnan'a Ürdün ve Suriye üzerinden naklinin kolaylaştırılmasına karar verdiğini Cumhurbaşkanı Mişel Avn'a iletmesini anımsattı.
Rabih, Washington'un Mısır gazının Lübnan'a gelişini kolaylaştırma adımının İran hamlesine karşılık atılmadığı görüşünü ifade etti.
Lübnan'a ulaşacak Mısır gazının, boru hatlarının ortak olması nedeniyle doğrudan İsrail gazıyla bağlantılı olduğuna işaret eden Rabih, "ABD, Mısır gazının Lübnan'a ulaşma olasılığını açıklamadan önce Hizbullah ve İran'ın adımlarını atmasını bekledi. Bu durum Lübnan'ı İsrail ve İran arasında bir çatışmaya sürükleyecektir." dedi.
Rabih, bu bağlamda "Şam, bu konuyu kabul edip İsrail'le dolaylı şekilde normalleşme sürecine girecek mi girmeyecek mi?" sorusunu gündeme getirdi.
Siyasi analist, tüm bunların bölgesel ve uluslararası uzlaşmaya varılmasını bekler şekilde Lübnan'ı Washington ve Tahran arasında bir rekabet arenasına dönüştürmek anlamına geldiğini aktardı.
Münir Rabih ayrıca İran gemisinin Lübnan'a gelişinin ülkede hükümetin kurulma sürecine doğrudan bir etkisi olmasa da hükümeti kurmakla görevlendirilen Necib Mikati'nin Amerikalılar ve Fransızlarla ilişkisini etkileyebileceğini dile getirdi.
Lübnanlı uzman, "İran gemisi, Washington'un desteğini varsayan Mikati'nin görevini ağırlaştırabilir. Bu gelişmeler, Mikati'yi (Hizbullah'ın müttefiki) Cumhurbaşkanı Avn'ın yararına tavizler vermesi konusunda tereddütte bırakabilir." ifadelerini kullandı.
Uluslararası hukuk uzmanı Paul Morcos ise "ABD Hazine Bakanlığından özel bir muafiyet almadan İran'dan yakıt ithal etmek ülkeyi bireylere ya da kurumlara yönelik bazı yaptırım riskine sokabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Morcos, ABD yönetiminin 2018'den bu yana İran petrol şirketleriyle satın alma, edinme, satma, nakil veya pazarlama amacıyla anlaşma yapan herkese yaptırım uyguladığına dikkati çekti.