Hükümetten Macron'a tepki: Fransa'nın Suriye'ye askeri birlik göndermesi işgal olur

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, "Artık DEAŞ tehdidi de büyük oranda, tamamına yakını diyebiliriz büyük oranda ortadan kalktığına göre, Fransa'nın ya da başka bir ülkenin Suriye'de askeri varlık bulundurmasının meşru bir zemini kalmamıştır. Bir başka ifadeyle Fransa, Suriye'nin kuzeyine askeri varlık bulundurma gibi bir adım atarsa, bu meşru olmayan, uluslararası hukuk açısından meşruiyeti olmayan bir adım olur ve işgal olur aslında." dedi.

31 Mart 2018 Cumartesi 07:00
Politika Haberleri

AA



Canikli, Kümbet Yaylası Koçkayası Tabiat Parkı'ndaki Birun Otel'de, Azerbaycan Savunma Bakanı Zakir Hasanov ile Gürcistan Savunma Bakanı Levan İzoria'nın katılımıyla gerçekleştirilen, "6. Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan Savunma Bakanları Toplantısı"nın ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bakan Canikli, "Suriye'deki son gelişmeler toplantıda görüşüldü mü?" sorusu üzerine, "Genel terörle mücadele konusu elbette konuşuldu ama spesifik olarak son Suriye ile alakalı Sayın Trump'ın yaptığı açıklama ve bununla bağlantılı Fransa'nın açıklaması özel olarak görüşülmedi." diye konuştu.

Trump'ın açıklamasının son derece önemli olduğunu vurgulayan Canikli, "Buna göre, Amerika'nın Suriye'de DEAŞ terör örgütüyle mücadele için bulunduğunu ve DEAŞ'ın büyük oranda Suriye'den ve Irak'tan temizlendiğini, dolayısıyla orada bulunmaları için artık bir gerekçe kalmadığı şeklinde bir açıklaması oldu. DEAŞ ile mücadele tamamlandıktan sonra Amerikan kuvvetlerinin, Amerikan varlığının Suriye'de ve Irak'ta bulunmasının, özellikle Suriye'de bulunmasının bir anlamı olmayacağını ve birliklerini Suriye'den çekeceklerini ifade etti." değerlendirmesinde bulundu.

Canikli, bunun önemli olduğuna işaret ederek, "Gerçekten uluslararası koalisyonun Suriye'de bulunmalarının meşru gerekçesi DEAŞ'la mücadeledir. Şimdi bu gerekçe ortadan kalktığına göre, Sayın Trump'ın açıkladığı şekliyle o zaman kendi görevini tamamlamış, DEAŞ tehlikesini, DEAŞ tehdidini bölgeden uzaklaştırmış olarak görevi tamamladıktan sonra birliklerini çekmek istiyor." dedi.

Bunun doğru bir yaklaşım olduğunu ifade eden Canikli, "Mantıksal bir aslında önerme veya sonuç Sayın Trump'ın yaptığı açıklama çerçevesinde. Tabi nasıl yürütülecek, nasıl bunlar, bu söylem hayata geçirilecek bunu hep birlikte göreceğiz." diye konuştu.

- "Fransa'nın hangi gerekçe ile Suriye'ye asker göndermesini anlamak mümkün değil"

Canikli, bununla bağlantılı olarak bundan sonra Fransa'nın yaptığı açıklamanın da dikkat çekici olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Eğer Suriye'de bulunmalarının nedeni, meşruiyet kaynağı ülkelerin DEAŞ'la mücadele ise artık DEAŞ tehdidi de büyük oranda, tamamına yakını diyebiliriz büyük oranda ortadan kalktığına göre, Fransa'nın ya da başka bir ülkenin Suriye'de askeri varlık bulundurmasının meşru bir zemini kalmamıştır. Bir başka ifadeyle Fransa, Suriye'nin kuzeyine askeri varlık bulundurma gibi bir adım atarsa, bu meşru olmayan, uluslararası hukuk açısından meşruiyeti olmayan bir adım olur ve işgal olur aslında."

Amerika'nın bu mücadeleyi yaptıktan sonra birliklerini çekme kararı verirken Fransa'nın hangi gerekçe ile Suriye'ye asker göndermesini anlamanın mümkün olmadığının altını çizen Nurettin Canikli, şunları söyledi:

"Böyle bir şey doğru bir yaklaşım değil, uluslararası hukuk açısından sakat ve meşru olmayan bir politika olur, bir adım olur. Hele özellikle o bölgedeki terör örgütü unsurlarına destek vermek amacıyla onları doğrudan ya da dolaylı bir şekilde korumak amacıyla silahlı kuvvet bulundurma gibi bir niyeti varsa bu gerçekten çok vahim bir adım olur. Çünkü YPG, PYD bir terör örgütüdür tartışmasız bir şekilde PKK'nın kendisidir, PKK'nın Suriye koludur ve terör örgütüdür. PKK'nın terör örgütü olduğunu Fransa da kabul ediyor. Onun bir parçası olan organik ilişki içerisinde olan bir başka terör örgütü YPG ve PYD için de aynı şey geçerli. Dolayısıyla eğer Fransa, Suriye'de askeri varlık bulundurma düşüncesini buradaki terör örgütlerini doğrudan ya da dolaylı desteklemek amacıyla yapmak istiyorsa bu gerçekten çok yanlış bir adım olur hatta Fransa açısından bir macera olur diyebiliriz. Ümit ediyoruz böyle bir adım atılmaz."

- "Gayrimeşru, uluslararası hukuka aykırı bir adım olur Fransa açısından"

Canikli, DEAŞ ile mücadelede Türkiye hariç diğer tüm ülkelerin vekalet kullandığını, vekaletle DEAŞ'la mücadele yürüttüklerini vurgulayarak, "DEAŞ'la göğüs göğüse mücadele eden tek silahlı kuvvetleri Türk Silahlı Kuvvetleridir. Doğrudan kendi askeriyle, kendi varlığıyla DEAŞ'la Suriye'de bu mücadeleyi yürüten sadece Türk Silahlı Kuvvetleridir." ifadelerini kullandı.

Suriye'nin kuzeyinde bu anlamda herhangi bir DEAŞ tehdidinin şu anda olmadığını aktaran Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu Amerika, Sayın Trump da açık bir şekilde söylüyor. Dolayısıyla Suriye'de bulunmanın meşruiyet kaynağı olan DEAŞ yoksa o zaman hangi yetkiyle, hangi meşru gerekçeyle orada bulunacaksınız, oraya kuvvet kaydıracaksınız? Tabi bunun izah edilmesi mümkün değil. Söylediğimiz gibi gayrimeşru, uluslararası hukuka aykırı bir adım olur Fransa açısından."

Canikli, "Türkiye niye orada?" sorusunu yönelterek, "Çünkü Türkiye terörle mücadele ediyor, meşru müdafaa hakkı çerçevesinde topraklarına terör örgütü mensupları tarafından o bölgelerden yapılan sayısız tacizler, saldırılar var ve o terör unsurlarını bölgeden uzaklaştırmak, ortadan kaldırmak için meşru müdafaa çerçevesinde Türkiye Suriye'de bulunuyor. Bulunmaya da devam edecektir. Oradaki tüm terörist unsurlar Türkiye için tamamen tehdit olmaktan çıkartılana kadar bu mücadele devam edecektir, terörle mücadelemiz devam edecektir." diye konuştu.

Türkiye'nin aynı zamanda DEAŞ ile mücadele ettiğine dikkati çeken Bakan Canikli, "Nitekim Afrin operasyonu, Zeytin Dalı Harekatı sırasında PYD/YPG ile hareket eden eski DEAŞ unsurlarına karşı da mücadele yürüttük ve onları da PYD/YPG terör örgütüyle birlikte Afrin'den söküp attık. Dolayısıyla Fransa'nın bu bölgeye askeri varlık kaydırması için hiçbir makul, meşru bir gerekçe bulunmamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

İş birliğinin somut yansıması olarak üç ülke arasında savunma alanında toplantı gerçekleştirilmesinin son derece önemli olduğunu belirten Canikli, üç ülke arasında savunma iş birliğinin geliştirilmesine bu üçlü inisiyatif toplantılarının çok büyük katkı sağladığı vurguladı.

Canikli, 100 yıl önce 31 Mart 1918'de Azerbaycan'da Ermeniler tarafından yapılan katliamı lanetleyerek, "O katliamda hayatını kaybeden Azeri kardeşlerimizi rahmetle, şükranla ve minnetle anıyoruz. Özellikle Ermenistan'ın Azeri halkı üzerinde yaptığı bu katliamın uluslararası camia tarafından mutlaka cezalandırılması gerekir. Bu katliamın hak ettiği karşılığı mutlaka bulunması gerekir. Ermenistan'ın, Azerbaycan halkı üzerinde yaptığı ilk katliam değil bu, daha sonra biliyorsunuz Hocalı'da yine benzer bir soykırım maalesef gerçekleştirilmişti. Bunlar tarihin utanç verici anları. İfade etmeye çalıştığım gibi, Türk halkı olarak Azerbaycan halkının bu acılarını paylaşıyoruz." dedi.

- "İlişkilerimizin ulaştığı seviye son derece iyi"

Toplantıda, üç ülke arasındaki ilişkilerin her alanda geliştirilmesi konusunda tam bir mutabakata vardıklarının altını çizen Canikli, şöyle devam etti:

"Esasında ilişkilerimizin ulaştığı seviye son derece iyi. Bundan sonra da ona ivme kazandırılması, özellikle savunma alanında ülkelerimizin toprak bütünlüklerinin korunması, özgürlüklerinin savunulmasına katkı sağlayacak ve bu alanda kendi kendine yetecek projelerinin geliştirilmesinin altını çizdik. Bunlar gerçekten hayati öneme haiz. Türkiye olarak savunma alanında zaman zaman karşılaştığımız problemleri, sıkıntıları paylaştık ve buradan yola çıkarak bu anlamda savunma altyapılarımızın, yeteneklerimizin karşılıklı olarak paylaşılması ve birbirimizi desteklememiz konusunda mutabakata vardık."

Canikli, Azerbaycan ve Gürcistan'ın son yıllarda özellikle doğalgaz ve petrol havzalarındaki önemlerine binaen stratejik önemlerinin her geçen gün artan iki ülke olduğunu belirterek, "Hem bu kaynakların sağlanması hem de dünyaya aktarılmasında stratejik öneme sahip olan iki ülke. Aynı şey Türkiye için de geçerli. Bu özellikleri nedeniyle, Azerbaycan ve Gürcistan'ın bu özelliklerinin gelişmelerine katkı sağlaması için de neler yapılabilir, refah seviyesi yükseltilmesine nasıl katkı sağlayabiliriz, bunları da görüşme imkanımız oldu." diye konuştu.

"Bu bölgede Gürcistan'ın, Azerbaycan'ın barışın ve huzurun korunması ve sürdürülmesi için kilit ülkeler olduğunun da altını çizdik" ifadesini kullanan Canikli, şunları kaydetti:

"Bu anlamda Azerbaycan'ın ve Gürcistan'ın uluslararası hukuka göre tanımış sınır güvenliği, toprak bütünlüğü son derece önemli. Türkiye olarak Azerbaycan ve Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü savunuyoruz, destekliyoruz. Bu konuda da Türkiye olarak uluslararası platformda bu sorunun çözülmesi, Azerbaycan'daki Ermenistan işgalinin ortadan kaldırılması, aynı şekilde Gürcistan'da da toprak bütünlüğünün sağlanması için uluslararası alanda gerekli girişimleri yapıyoruz. O destekleri her iki ülkeye veriyoruz. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz."

Bakanlar Hasanov ve İzoria'ya Türkiye'ye, Giresun'a teşriflerinden dolayı teşekkür eden ve çalışmalarında başarı dileyen Canikli, Türk halkının Azerbaycan ve Gürcistan halkına iyi niyet dileklerini iletti.