Eski Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Antalya'nın Serik ilçesine bağlı Belek Mahallesi'nde düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu'nda (ADF), TRT Deutsch'a konuk oldu.
TRT Deutsch muhabiri Ramazan Aktaş'ın sorularını cevaplayan Gabriel, dünya gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Pandemi sırasında veya sonrasındaki ilk büyük organizasyon. Onu nasıl buldunuz?
Antalya'ya gelmek için bundan daha iyi bir zaman olamazdı diye düşünüyorum. Çünkü uluslararası siyasette de olan birçok kişi, tabiri caizse, kişisel olarak yeniden buluşmayı çok istiyor. Bence harika bir forum. Dolayısıyla Mevlüt Çavuşoğlu'nu tebrik etmek gerekir.
Sayın Çavuşoğlu ile yakın bir ilişkiniz var. Geçenlerde Berlin'deydi, ikili bir görüşmeniz oldu. Ve yayından önce ikili bir görüşmeniz de oldu. Ana konular nelerdi?
Yani, tabiri caizse iki farklı ilişki düzeyimiz var. Elbette siyaset konuşuyoruz. Ama şimdi özel olarak da dostane bir ilişkimiz var. Bu bakımdan her ikisi de her zaman rol oynar. Ve burada da bariz olan büyük sorunlar var: Transatlantik dünya nasıl gelişiyor? Ortadoğu'da neler oluyor? Büyük ortak çıkarlar var. Yakında Sayın Çavuşoğlu'nun da katılacağı Libya Konferansı'nı yapacağız. Türkiye tüm bu konularda son derece önemli bir ülkedir.
Şu anda, Amerika'nın Pasifik'e daha fazla yöneleceği ve Orta Doğu'da daha az mevcudiyeti olacağı için Amerika'nın çekileceğini anladığımız bir zamanda, Türkiye'nin yüzleşmesi gereken çok fazla sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Afganistan'ı bir kez daha düşünün. Türkiye bölgeyi iyi biliyor. Mükemmel diplomatik ilişkileri var. NATO da dahil olmak üzere, Almanlar da dahil olmak üzere biz Avrupalıların, tabiri caizse Türkiye'nin bölge hakkındaki bilgisinden yararlanabileceğimize inanıyorum.
"Daha Fazla Cesaret! Yeni bir on yıla girerken" kitabınızda şu cümlelere yer veriyorsunuz: "Türkiye, Suriye'de, bu ülkenin yeniden düzenlenmesi söz konusu olduğunda, biz Avrupalıların basitçe ihmal edilmesi gerektiğini gösteriyor. Ve biz Avrupalılar Ortadoğu'daki diğer tüm sıcak noktalarda hiç ya da çok küçük bir rol oynuyoruz." Sorum şu: Türkiye bu gelişmeler karşısında AB için ne kadar önemli?
Kişisel olarak Avrupalılar kendileri bir şeyler daha yapsalar mutlu olurum. Ama unutmamalıyız: Türkiye bizim NATO ortağımızdır. Bu, Türkiye'nin de eylemlerinde Avrupa'nın bir parçasını temsil ettiği anlamına geliyor. Ancak biz Avrupalıların yeterince birlik içinde olmamamızı bir sorun olarak görüyorum. Unutmayın, Amerikalılar uzun süre Suriye'nin kuzeyinde YPG'yi kullandı. Biz buna karşı hep uyardık, hep söyledik: 'Demek deyim yerindeyse Türkiye sınırında bir PKK vekil örgüt yetiştiremezsiniz. Bir noktada Türkiye ile bir çatışma olacak.' Amerikalılar bizi dinleseydi sevinirdik. Böylece bir çatışma çıktı. Türkiye'yi tanımak ve buna karşılık Türkiye'yi Avrupa ve NATO'nun yapması gerekenlere entegre etmek, bence bu çok açık.
Türkiye 40 yılı aşkın süredir PKK terör örgütüyle mücadele ediyor. 15 Temmuz 2016'da terör örgütü FETÖ darbe girişiminde bulundu. Bir yandan bu örgütlerin destekçileri yıllardır AB ülkelerine sığınıyor. Öte yandan AB, Türkiye'nin önemli bir müttefik olduğunu söylüyor?
PKK'ya gelince: Benim ülkemde mesela Almanya'da uzun yıllardır yasak. Bu arada, sadece Türkiye'de yaptıkları için değil, Almanya'da uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suçlara karıştığı için yasakladığımız bir organizasyon.
O zaman Almanya'da insanlar neden PKK bayraklarını sallayıp duruyor?
Özellikle Türkiye açısından son yıllarda çok daha sert önlemler aldığımızı düşünüyorum. Polis genellikle aynı durumda: Olay ne zaman daha fazla tırmanıyor, bayrağı bıraksak mı yoksa müdahale etsek mi? Yine de Almanya'nın tavrının net olmasından yanayım: Almanya'da PKK'nın reklamını yapamazsınız. Bunu yapan herkes kovuşturmaya tabidir.
Türkiye'nin AB üyeliği ne kadar önemli?
Sanırım hepimiz AB'ye katılmaktan bahsetmediğimizin farkındayız. Son yıllarda kaybedilen zamanı çabuk yakalamayacağız. Bence başka şeyler var. Avrupa'nın Türkiye ile gümrük anlaşmasını neden modernize etmediğini anlamıyorum. Bu arada, Avrupa'nın da çıkarınadır. İnanıyorum ki 'Türkiye şimdi üye olmak zorunda mı?' sorusunu sormadan tabiri caizse yapabileceğimiz çok şey var. Avrupa Birliği fiilen bunu kabul edemez. Türkiye yarın Kopenhag kriterlerinin tamamını karşılasa bile, Avrupa Birliği'nin kendisiyle daha çok işi olur. Ama başka birçok alan var. Gümrük anlaşmasının modernize edilmesi her iki tarafa da yardımcı olacaktır. Ekonomik olarak hem Türkiye'ye, hem Avrupa'ya faydası olacaktır. Sanırım sonunda bunu yapmalıyız.
Almanlara Türkiye'ye tatil tavsiye eder misiniz?
Türkiye'ye giden Almanların sadece Türk Rivierası'na gitmemesi gerektiğini söyledim. O zaman Türkiye'yi görmemiş olursunuz. Ben de kendim tatile Türkiye'ye gidiyorum. Türkiye'deki bir sonraki yelken turunu şimdiden planladık. Harika ve misafirperver bir ülke. Ayrıca Türkiye'deki insanların pandemi döneminde zorluk çektiklerini de biliyorum. Çünkü turizm önemli bir gelir kaynağı. Ve bunlar genellikle küçük işletmeler. Büyük oteller değil. Turistlere ihtiyacı olan küçük restoranlar, küçük kafeler.
Almanya'da sonbaharda seçim var. Siyasete geri dönme durumunuz var mı?
Bunu karımla tartışmam gerekiyor. Buna kesinlikle karşı. Bence Türkiye'nin güvenebileceği şey Almanya'da siyasette 180 derecelik bir geri dönüşün olmayacağıdır. Örneğin, Şansölye olma şansı yüksek olan Armin Laschet, Almanya'da Türk vatandaşlarına yakınlık arayan biri olarak tanınır. Türkiye ile ilişkileri iyi olan birisi. Dolayısıyla Türklerin güvenebileceği şey, bir sonraki hükümetin de Türkiye ile ilişkilerin ne kadar önemli olduğunu bilmesidir.